GÖRÜŞ

‘Amerikan kuşatmasına karşı Türkiye’nin S-400’le tedbir alması çok doğal’

Türkiye’nin Rusya’dan hava savunma sistemlerini teslim almasına günler kala, S-400 sürecini, Ankara’dan konuya ilişkin gelen kararlı açıklamalar ışığında, Prof. Dr. Kemal Üçüncü ve Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Sputnik’e değerlendirdi. 
Sitede oku

Erdoğan: S-400 konusunda teslim sürecindeyiz, Trump'la yaptığım görüşmelerde yaptırım yönünde izlenim almadım
Rusya’nın Türkiye’ye S-400 hava savunma sistemlerini teslim etme tarihine geri sayım hızla sürerken, Ankara’dan konuya ilişkin önemli mesajlar gelmeye devam ediyor. Bunların en sonuncusu, Japonya’ya G-20 Zirvesi’ne giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan “S-400 konusunda işin bittiğini, artık işin teslim süreci içerisinde olduğunu daha önce de ifade ettik. Türkiye bir NATO ülkesidir, ABD de bir NATO ülkesidir. Eğer NATO ülkeleri birbirlerine yaptırım uygulamaya başlarsa, bunu bilmiyorum. Sayın Trump'la yaptığım görüşmelerde yaptırım yönünde izlenim almadım” diye konuştu. Yine yakın zamanda Cumhur İttifakı’nın ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’dan Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almasının yanında ortak S-500 üretim projesinin de bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği yönünde açıklama gelmişti. Yalçın, milli uçak üretilmesi projesine de hız verilmesininin önemine işaret etmişti. 

‘TÜRKİYE YARIM ADIM ATMAMALI S-500’LERDE ORTAK ÜRETİM ÖNEMLİ’

Birbirini takip eden bu açıklamalar sürerken, Türkiye’nin S-400’ler konusunda geldiği noktayı Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi,Türkolog ve Kültür Bilimleri Akademisi Başkanı Prof. Dr. Kemal Üçüncü ve Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Sputnik’e değerlendirdi. 

MHP'li Yalçın: Rusya'yla ortak S-500 üretme projesi bir an önce hayata geçirilmeli
Yalçın’ın S-500 ortak üretim konusundaki sözlerini değerlendiren Yavuz “Zaten biz S-500’le ortak üretime geçmeyeceksek, bir teknoloji transferine yol açmayacaksa, sadece S-400 yüksek irtifa hava savunma ihtiyacını karşılamak amacıyla alınıyorsa, yarım adım atılmış olur. Ben Sayın Yalçın’ın bu konudaki görüşlerine katılırım. Tabii bu sistemleri kendimiz üretmeliyiz. Şu anda kendimiz üretemediğimize göre ortak üretim yolunu mutlaka sağlamalıyız” diye değerlendirdi.

‘TÜRKİYE’YE YÖNELEN TEHDİDİN BÜYÜK ÖLÇÜDE NATO ÜLKELERİNDEN GELDİĞİ UNUTULMAMALI’ 

Prof. Üçüncü ise, NATO’nun Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemi ihtiyacına uzun yıllardır kayıtsız kaldığına işaret ederek “NATO, sadece Türkiye’nin terörle mücadelesine de kayıtsız kalmadı; aynı zamanda çok sayıda NATO ülkesi, Türkiye’ye karşı istihbarat, lojistik, eğitim desteği verdi. Türkiye, böyle bir bağlamda savunması için farklı arayışlara girdi” dedi ve devam etti: 

'Rusya, S-400'lerin Türkiye'ye sevkiyatını yıl sonuna kadar tamamlamayı planlıyor'
“Eğer Türkiye’ye NATO’dan bir tehdit yönelmiyorsa, yönelmeyecekse Türkiye’nin S-400 alımından kaygı duymasının hiçbir nedeni yok. Fakat tabloya bakıldığında Türkiye’ye güncelde yönelen tehditler ekseriyetle NATO kaynaklı. Doğu Akdeniz’de, Suriye’de… Hatta 15 Temmuz’da bunu gördük. NATO unsurlarının 15 Temmuz kalkışmasında netameli tutumları Türkiye’yi kendi savunma unsurlarını kurmaya yöneltti. Türkiye’nin S-400 alımı sadece silah alım-satım meselesi değil. Türkiye’nin kendi yakın coğrafyasında kara ve deniz havzasındaki çıkarlarını, güvenliğini en üst düzeyde koruyabilmenin de bir gereğiydi. Bu açıdan Türkiye’nin bu kararının doğru olduğunu düşünüyorum. Bu konuda sanki bir pazarlık aşaması varmış gibi ikide bir gündeme getirilmesi de doğru değil.”

‘ABD, TÜRKİYE’NİN TEHDİT ALGISINI DOĞRU TANIMLAMASINDAN KORKUP BAHANELER UYDURUYOR’

Reuters'e konuşan ABD'li yetkili: S-400 alımının Türkiye'ye F-35'in yanısıra ekonomik bedeli de olacak
ABD’nin Türkiye’nin S-400 alımına karşı ürettiği argümanların “bahane” olduğuna işaret eden Üçüncü “ABD’nin  F-35’lerle S-400’lerin aynı yerde bulunup, birbirlerinin yeteneklerini kopyalayacağı iddiası yanlış, gülünç ve geçersiz bir savdır. Zira, Rusya’nın NATO ülkesi diğer ülkelerle sınırlarında bu hava savunma sistemleri ve F-35 uçuşları çokça çakışmaktadır. Burada korkulan şey Türkiye’nin kendisine yönelen tehdit algısını doğru olarak tanımlaması, buna uygun tavırları geliştirmesi bir takım çevreleri de rahatsız etmektedir” yorumunda bulundu. 

‘AMERİKAN KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE TEDBİRLERİNİ ALMAK DURUMUNDA’

Çipras'tan Doğu Akdeniz açıklaması: Sondaj teyit edilirse Türkiye'ye yaptırım kararı alınsın
Üçüncü “Halbuki geleneksel Türk-Amerikan ilişkilerinde Türkiye’nin güvenliği hep birinci plandaydı. Fakat Amerika devletine hakim olan Neocon-Evangelist stratejik akıl, din odaklı jeopolitik yaklaşımıyla, mitolojik-dini referanslar ve motivasyonla İsrail odaklı bir şizofrenik dünya tahayyülünü Ortadoğu ilişkilerinin merkezine koyuyor. Kudüs’ün başkent ilan edilmesi, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı yapılan ittifaklar da bunun göstergesi. Böyle bir kuşatma karşısında Türkiye’nin tavır almasına karşı söylenenler abes. Türkiye, üç dünyanın kritik kriz coğrafyasının köprüsü olan bir ülke olması itibariyle bu krizleri yönetecek adımları atmak, tedbirleri almak durumundadır” diye devam etti. 

‘GÜÇ DENGELERİ ASYA-PASİFİK’E KAYARKEN TÜRKİYE STRATEJİK OLARAK DOĞRU YERDE DURMALI’

ABD'li gazeteci: Ticaret Savaşı'nın kazananı kapitalist ABD değil, sosyalist Çin olacak
Türkiye’nin S-400 alım kararının, Asya-Pasifik’e kayan güç dengeleri bağlamında da kilit bir yeri olduğuna işaret eden Üçüncü “Ekonominin ayağının 2020-2025 yılından sonra Asya-Pasifik’e kayacağı uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Asya ve Avrupa oluşan bu yeni güç dengeleri de aynı zamanda Avrupa’yla Rusya yakınlaşmasını da gündeme getiriyor. Bu yeni güç ilişkileri matrisi içerisinde Türkiye tarihsel, jeopolitik ve stratejik olarak doğru yerde durmak zorunda. Türkiye için doğru yer de  kendi yakın deniz, kara havzası coğrafyası, kültürel havzasıyla ilgili doğru, dinamik ilişkiler kurmaktan geçer. Yani Türkiye’nin S-400 alımı ötekine karşı düşmanlık saldırganlık değil, bir hava savunma sisteminin kendisini savunmak üzere kazanılmasıdır. Bağımsız bir ülkenin buna karar verme hak ve sorumluluğu olduğu gibi NATO anlaşmasında da üye ülkelerin silah tedariğini nereden yapacağına dair bağımsızlıklar söz konusudur” diye ekledi. 

Yorum yaz