Şimdiye kadar savaşın net bir 'kazananı' olmasa da, Donald Trump başkanlığında ABD, Çin'e yönelik yaptırımlarına devam edeceğini ısrarla vurguluyor. Çin yönetimi ise, en başından itibaren 'Ticaret Savaşı'nın bir kazananının olmayacağını' savundu.
Öte yandan Çin, 'Kuşak ve Yol İnisiyatifi' başta olmak üzere, ülkenin dünya çapında gerçekleştirdiği çıkışlara ve kazandığı başarılara karşı başlattığı herkes tarafından kabul edilen bu savaşı 'istemediğini' söylese de, bundan kaçınmayacağını da defalarca ilan etti.
ABD başta olmak üzere 'batı dünyası', küresel çapta öne çıkan bu 'yeni süper gücü' pek çok alanda hedef almış durumda. Ticaret Savaşı ile birlikte, ABD'nin çeşitli düzlemlerde bir 'taraf' haline geldiği diğer başlıklar da kritik önemde.
YENİ DÜNYA REKABETİ: ÇİN - ABD
Ticaret Savaşı, Güney Çin Denizi gerilimi, Uygur ayrılıkçılığı, Çin'in Afrika yatırımlarına yöneltilen suçlamalar, Kuşak ve Yol İnisiyatifi gibi başlıklardan oluşan bu gerilim noktaları, uluslararası alanda yeni dönemin 'büyük rekabetinin' Çin Komünist Partisi yönetimindeki Çin ile Trump ABD'si arasında yaşanacağını gösteriyor.
Bir diğer deyişle, savaş Asya - Pasifik bölgesine kayıyor.
ABD ile Çin arasında patlak veren bu savaşın en sıcak cephesi olan Ticaret Savaşı'nın bir yıllık bilançosunu, Çin'de yaşayan Amerikalı gazeteci Jeff J. Brown ile konuştuk.
'SAVAŞ SONRASI DÜNYA DÜZENİNİN BİR YANSIMASI'
Brown'a göre bu saflaşmanın bir tarafını emperyalist sömürgeciliği savunan, ABD başta olmak üzere NATO, Avustralya, Yeni Zelanda, İsrail gibi ülkeler oluşturuyor. Brown, bu ülkeleri 'Eurangloland' ifadeleriyle tanımladı ve ekledi:
"Bu ittifak yüzyıllar boyunca bir takım değişikliklerden geçti ve son olarak Batı’nın derin devlet oligarşileri tarafından kontrol edilen küresel kapitalizme dönüştü."
'BATI KARŞITI CEPHE ÇİN İLE RUSYA'NIN ÖNDERLİĞİNDE'
"Diğer taraf ise Çin ve Rusya önderliğinde şekillendi" diyen Brown, bu tarafta yer alan ülkelerin ise Kuzey Kore, İran, Suriye, Venezüella, Küba, Nikaragua, Bolivya, Eritre ve Latin Amerika için Bolivarcı İttifak (ALBA) ülkelerinden oluştuğunu söyledi.
Brown ayrıca, ABD ve NATO'nun karşısındaki tarafın esas kuvvetlerinin Çin, Rusya ve İran'dan oluştuğunu vurgulayarak bu 3 ülkenin askeri ve ekonomik kuvvetleri göz önünde bulundurulduğunda, dünya çapındaki saflaşma için "Global çapta bir Rocky filmi izlemek gibi" ifadelerini kullandı.
'İKİ ÜLKE ARASINDA DEĞİL, SİSTEMLER ARASINDA BİR SAVAŞ'
Batı 'oligarklarının' içerisinde bulunduğu ekonomik ve siyasi kriz sonucunda umutsuzluk içinde bulunduklarını söyleyen Brown, devam etmekte olan Ticaret Savaşı'nın iki ülke arasındaki bir gerilimden ziyade 'sistemler arası' bir savaşın sonucu olduğunu vurguladı ve "Dünyanın bütün kaynaklarını ve insanlarını yönetmeyi başarana kadar durmayacaklar, çünkü bu küresel kapitalizmin nihai hedefidir" ifadelerini kullandı.
'DENGEDE TUTUN, BAĞIMLI HALE GETİRİN'
"Tarihsel bağlamda ele aldığımızda, Donald Trump, kabadayı gibi Çin’e saldıran bir megalomanyağa benziyor. Ancak konunun özü bu değil. Trump'ın dünyada karışıklık ve kaos yaratması için bizzat ABD derin devleti tarafından başkanlığa getirildiğini düşünüyorum. Trump örneği üzerinden yaratılan 'aşırıcılık', aynı zamanda batılı müttefikleri dengede tutmak için de kullanılan bir unsur.' Onları dengede tutun, bağımlı hale getirin ve özellikle sağda politik aşırıcılık yaratın.'
'AVRUPA'YI ACINASI BİR HALE GETİRDİ'
Bu taktik Brezilya'da, Arjantin'de ve Ekvador'da tuttu ve Avrupa'yı acınası, zayıf bir hale getirdi. Ancak bu hamle Çin, Rusya, İran ve Venezüella'da kesinlikle başarısız oldu ve bu ülkelerin direnişiyle karşılaştı.
'TİCARET SAVAŞI'NDA KİMİN ÖNE ÇIKACAĞI AÇIK'
Çin, uzun vadeli sosyalist planlaması, büyük çaplı devlet mülkiyeti sistemi ve devasa üretimiyle hali hazırda dünyanın ikinci büyük ve en hızlı büyüyen birinci ekonomisi. Bu sebeple, bu Ticaret Savaşı'nda kimin öne çıkacağı açıktır: neoliberal-kapitalist ABD değil, komünist-sosyalist Çin."
'HUAWEI'NİN EN ÖNEMLİ AVANTAJI, KOMÜNİST PARTİ ÜYESİ CEO'SU'
ABD tarafından arka arkaya alınan sert yaptırım kararlarıyla Ticaret Savaşı'nın en önemli cephelerinden biri haline gelen Huawei ile ilgili de konuşan Brown, Çinli telekomünikasyon devinin 'Batının sosyalist kabusu' olduğunu söyledi:
"Huawei'nin dünya çapında giriştiği rekabette en önemli avantajı şirketinin büyüklüğü değil, Komünist Parti üyesi ve yurtsever bir CEO'ya sahip olmasıdır."
ÇİN'E AVANTAJ SAĞLAYAN EN ÖNEMLİ UNSUR
Brown'a göre ayrıca, batı Huawei karşısında 'adil bir savaşta asla kazanamayacak ve büyük bir yenilgiye uğrayacak.' Zira Huawei gibi Çin'in dünya çapında iş yapan şirketlerinin ve ülkenin diğer ekonomik kalkınma hamlelerinin Çin Komünist Partisi'nin 2049 hedefinin bir parçası olması, tam devlet kontrolü ve yönlendirmesi düşünüldüğünde Çinli şirketleri serbest piyasa kurallarıyla ilerleyen dünya ekonomisinde öne çıkaran en önemli unsur.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Brown'a göre, Çin'in ticaret yaptığı -ve yapmayı planladığı- ülkelere tam bir 'kazan-kazan' formülüyle gidiyor oluşu, emperyalist-kapitalist sistemin istediği son şey. Çünkü bu durum, küresel ekonomi üzerindeki batı egemenliğini sarsmakla kalmıyor, Komünist Parti tarafından yönetilen devasa bir ekonominin 'dünyanın yeni süper gücü' olmasının da önünü açıyor.
'BUNU KABULLENİN'
Kuşak ve Yol İnisiyatifi'ni de bu bağlamda değerlendiren Brown, "Türkiye, (Osmanlı) Avrupa ve Afrika, Çin ile yüzyıllar boyunca kazan-kazan ilişkisi içerisinde bulundu. Çin'in günümüzde yaptığı şey ise bu tarihsel İpek Yolu'nun 21. yüzyıl teknolojisiyle yeniden canlandırılmasından ibaret. Batının yapacağı en iyi şey ise, bu projeye dahil olmak" dedi ve Ticaret Savaşı'nda Çin'in yenilmesini bekleyenler için "Öyle bir şey kesinlikle olmayacak, bunu kabullenin" ifadelerini kullandı.