CHP, dizilerin toplum üzerindeki etkilerini incelemek için bir hafta boyunca yayınlanan diziler arasından rastgele 8 tanesini seçerek bunları derinlemesine inceledi ve ‘dizilerin şiddet karnesi’ isimli bir rapor hazırladı. Raporu hazırlayan CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, Seyr-i Sabah programında toplumda hızla artan şiddetin yayılma sebeplerinden birinin de televizyonda gösterilen diziler olduğunu vurguladı. Taşçıer, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) görevini yaparak çocukların da yatma saatlerinden önce gösterilen bu dizilerin kontrol etmesi gerektiğini dile getirdi:
‘ÇOCUKLARA OLUMSUZ ÖRNEK OLUŞTURUYOR’
Bunu destekleyen bir ayrıntı var: Bir çocuk RTÜK hattını arıyor lütfen bu diziyi kaldırın, babam bu dizideki uygulamaların aynını anneme yapıyor diyor. Tabii ki şunu söylemek mümkün değil: Dizi yüzde 100 toplumu şekillendiriyor. Ama bazı kişilik yapıları kendini aslında televizyondaki karakterle özdeşleştiriyor. Günlük hayatta o karakter gibi olmak istiyor. Bir zamanlar Polat Alemdar vardı, herkes onun gibi atkı takmaya başladı.
‘ŞİDDET TOPLUMUN GERÇEĞİ OLMAMALI’
Bir sahne izledim: Baba közde demir ısıtıp çocuğa veriyor bunu annenin eline bas diyor. Eğer bunu yapmazsan ben iki eline basacağım diyor. Bu çocukları travmaya sokuyor. Şöyle bir rapor var: MEB dizilerin çocuklar üstündeki etkilerini araştırmışlar. Çocuklar şiddeti kanıksıyor ve normalleştiriyor. Sadece rating uğruna ve ticari amaçlarla toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratmamalısınız. Bunun etkilerini uzun yıllar deriz. Şiddete duyarsız bir nesil yetiştiriyoruz. Bunun daha kontrollü yapılması, toplum üstündeki etkilerin hesaplanmasına dikkat çekmek istiyoruz.
Bizim RTÜK üyemiz İlhan Taşçı’nın bir açıklaması var: En çok şikayet alan bu dizelere ceza verilmiş ama korkunç görüntülerin olduğu dizi hiç ceza almamış. RTÜK tarafsız ve adil değil. RTÜK’ün bu anlamda kayırmacılık yaptığını ifade etmek istiyorum. Biz bu raporu RTÜK’e de göndereceğiz. Muhtemelen muhalif sesleri susturmakla uğraşıyorlar. Bunlarla uğrayacaklarına nesillerin geleceğini ilgilendirecek konularla uğraşsınlar. Biz farkındalığı RTÜK özelinde yapmaya çalıştım. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda çalıştık ama bunu birkaç dizi kapsamında yaptık. Her dizide ortalama 3 kez kadına şiddet var. Biz toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda 149 ülke arasında sondan 19. sıradayız. Bir geriye gidiş söz konusu. Bu toplumsal kodların dizilerde desteklenmesi bir zihniyetin yansıması demek doğru olur. Bu anlamda en büyük görev RTÜK’e düşüyor. Biz onların tarafsız olması ve görev gerekliliklerini yerine getirmesini bekliyoruz. Bunların nasıl olumsuz etkiler yaratacağını araştıran bir sosyal psikolog olmasını istiyoruz.
Bunun takipçisi olacağız. Kanalların bir ticari kaygısı olduğundan, talep de olduğundan bunu hayata geçirmek isteyeceklerdir. Toplumun en az etkileneceği olumsuz örnek oluşturulmamasının takipçisi olacağız. Şiddet o kadar sıradanlaştı ki bunların sebep olacağı tüm faktörlerde bize düşen hangi kurum ve kuruluş şiddeti teşvik edici söylemde bulunuyorsa bununla mücadele etmemiz gerekir. Televizyon bu sebeplerden biri. Bütün unsurların çözümü noktasında mücadelemizi gerçekleştireceğiz. Şiddet, özellikle kadın ve çocuğa karşı şiddet toplumun kanayan yarası haline geldi.”