İletişimci Aksakal: Tüm medya muhalif adayları sıkıştırıyor

İletişimci Ayşen Şahin Aksakal, Seyr-i Sabah programında giderek yaklaşan seçimleri ve adayların iletişim durumunu değerlendirdi. Aksakal, Ekrem İmamoğlu’nun medyadaki durumunun daha zorlu olduğunu dile getirdi.
Sitede oku

Seçimler yaklaşırken adaylar yazılı basın ve görsel medyada kendini gösterip projelerini anlatıyor. Bunun yanında sosyal medyada da kıyasıya bir kendini ifade etme ve yer kapma savaşı sürüyor. Ne var ki genel iletişime yansıyanlar, TV röportajları ve özellikle de yaşananların sosyal medya yansımaları her zaman gerçekleri yansıtmıyor.

Evrensel gazetesi yazarı ve iletişimci Ayşen Şahin Aksakal, Seyr-i Sabah programında Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ın medyadaki durumunu ve konuşmalarının ardından sosyal medyaya yayılan yalanları yorumladı. Aksakal, İmamoğlu’nun medyadaki işinin Binali Yıldırım’a göre daha zorlu olduğunu diye getirdi:

‘MUHALİF ADAYLARIN ÖNÜNE BARİYERLER KONUYOR’

İmamoğlu'nun esnaf ziyareti 'Vatandaşı tokatlıyor' diye servis edildi
“Eski sistemde en mantıklı olanı münazara teknikleriyle iki adayın karşılıklı konuşması ve toplumun bunları değerlendirmesi olurdu. Demokratik sistemlerde en işe yarayan sistem budur. Muhalif adaylar eski seçimlerde ana akımda yer bulamıyordu. İmamoğlu o kadar hızlı bir çıkış yaptı ki ana akım görmezlikten gelemedi. Muharrem İnce’nin de karşısına aynı bariyer çıkmıştı. Konuşmaların teke tek olması daha makul. Normal iş mülakatlarında da böyledir, karşınızdaki birkaç kişiyi ikna etmeye çalışmak daha zordur. Ana akımdaki programlar, seçim kampanyasının seyrinin karşı tarafın adayını avantajlı hale getirmek için yapılıyor. İmamoğlu bana projeleri sorun diyor ama ona uluslararası problemler soruluyor. İcraatlarını anlattırmak değil tam tersi biraz daha kampanyanın yönünü belirleme işlevi görüyor. Bir adayın topluma seslenmesi değil kampanyayı farklı yerlere götürmek için kullanılıyor.

İki adayın da söylemlerine bakınca Binali Yıldırım’ın İstanbul ile ilgili proje açıklaması yoktu. Otobüs bileti indirimi ve su faturalarıyla ilgili bu indirimleri yaparsak belediyelerin büyük yatırımlara nasıl bütçesi kalır diyordu. Sayın Cumhurbaşkanı projelerimizi anlatacak diye sahneye çağırmıştı. Bunun seçim sonuçlarına yansımadığı, işe yaramadığı görüldü. Projeleri anlatmak barışçıl söylemlerde olmanın önemi fark edildi. Şimdi bunu iyi yapan adayın önüne çok farklı sorunlar konuyor. Şu anda Binali Yıldırım akbil’in fiyatlarını su faturalarını düşürdü ve proje konuşmaya başladı. Ama İmamoğlu’nu öyle bir döngüye aldılar ki ona anlatmak istediği şeyleri anlattırtmıyorlar.

‘CHP’DE ADAYLAR SERBEST BIRAKILDI’

İlk seçimde Cumhurbaşkanı tüm belediye başkanlarını yanına alıp bir TV programı yaptı. Bu aslıda iktidarın yıllardır söylediği bir arada olacağız lafını doğruluyordu. Muhalefet bunu biat kültürü olarak algıladı. CHP ise adayları kendi programlarında serbest bıraktı hatta kampanyadaki CHP vurgusu bile minimize edilmişti. Her aday tam bir belediyecilik işlerini anlattılar. Seçimlerin sonuçlarına baktığımızda bu sistemin çalıştığını gördük.

Altaylı: AK Parti'de değer verdiğim isimlerden biri 'Bizim cenahın İmamoğlu ile ilgili yaptıklarından rahatsızım' dedi
Seçim iptaliyle birlikte Binali Yıldırım tekrar aktif oldu. Kendi tabanında YSK kararının iptalinden önce Kızılcahamam’a Binali bey davet edilmedi. Kendisi İstanbul’da bir lisenin pilav gününden bildirdi. Üstü çizilir gündemden alınır bir hissiyat doğdu. Seçim sonucuyla ilgili mücadelenin sonucunda hakkımızı alacağız konularına dahil değildi. Bu seçimlerde biraz daha çok sahnede. Toplum nezdinde görülen şu: Bu adaylığı kendi partisinden bağımsız yenilen hakkımı alacağım diyen gerçek bir mücadele veren kendi kitlesini anlık bildirimlerle güncelleyen koltuğu isteyen bir aday var. Bununla ilgili planları da var ki 18 günde bunları gündeme aldı. Diğer tarafta kendi projelerini Cumhurbaşkanına anlattıran itirazlarda ortalarda olmayan iptalden sonra tekrar ortaya çıkan bir aday var. Toplumun kafasındaki aday şu: Birisi vazife icabı bu koltuğa gelecek. Diğer tarafta değişimin lideri öne çıkıyor. Bu, ister istemez İmamoğlu’na bir sempati uyandırıyor. Binali Yıldırım’ın kendi kendine çıkmaya karar verememesi de ona puan kaybettirdi. İmamoğlu çıktığı kanallara yanında çıktılarla gidiyor. Elindeki datayı ekrana yansıtmayacağına o kadar emin ki istatistiki çıktıları alıyor. Her kanal bir mücadeleyle geçiyor.

‘YAPILANLAR GOEBELS İLETİŞİMİNİ HATIRLATIYOR’

Ülke TV’deki programda aynı konu ekseninde karşı taraf bambaşka konularda sıkıştırmaya çalıştı ama İmamoğlu’na bir iki puan faydası oldu. Programdan alınan bazı sahneler kesilip sosyal medya üstünde yayılıma sokuluyor. Genci tokatlama sahnesi denilen kısım, bizim abes bulduğumuz programdan alınan kısmın bazı kesimler üstünde işe yaradığını görüyoruz. Sosyal medyada farklı yerlere bunu verince bir algı operasyonu yapmanız mümkün olabiliyormuş. Alternatif medyaya ulaşamayan ana akımdan her şeyi takip eden insanların üstünde bir etki gücü var. O videoda şunu gördüm ki İmamoğlu bununla mücadelede zor bir noktaya geliyor. İnsan olarak sükunetini ve sakinliğini çok profesyonel yönetti. İnsanız. Ciddi bir kerempelerin içinde olduğunu düşünüyorum. Karşısına çok uç noktada muhalif insanlar çıkıyor. Sükuneti bu işi kendi lehine çevirmesine yardımcı oluyor. Ama şu ada çok gerildi. Başına gelen haksızlıklar onu çok zorlu bir hale getiriyor.

GENAR Başkanı Aktaş: İmamoğlu lehine oluşan hava dağılmaya başladı
Ufak bir yanak hareketine tokat diyorlarsa bu Goebels’i hatırlatıyor. Ancak halkın hala bir aklı fikri zekası olduğunu görüp bununla alay etmemek gerekiyor. Biraz sokak röportajlarına bakıldığında AKP’nin kendi tabanı bile bir haksızlık olduğunu, bu şekilde kazanılsa bile bunun içlerine sinmeyeceğini söylüyorlar. Bu kadar uzun yıllar yapılan bir belediyecilikten sonra sıfır vaatle çıkılan bir kampanyada kendilerini anlatmaya dahi gerek görmediler. Karşılarında AKP’den el değiştiren tek belediyenin yumuşak söylemli başkanı var. Kendini çok iyi anlattı ve bunun meyvelerini aldı. Ben iktidarın yerinde olsam ipleri biraz gevşetirim. Biraz toplumun nabzını rahatlatmak adına belki tahliyeler olabilirdi, kampanyalar festival havasında olabilirdi. Binali Yıldırım’ın kanalları gezip kendi şakalarını yaptığı bir ortam olabilirdi. Şu anda ortam aynı kutuplaşma ikliminde. İmamoğlu’na FETÖ bağlantısı yüklediler. Belediye seçimlerinde bunları kimse düşünmüyor.

Başkanın adamları diye bir film vardı. Beka problemini çözmek için sorunu önce yaratmak gerekiyor denirdi. Kendini sürekli tekrar eden bir döngüye dönüştü bu ülkemizde. Ne zaman sıkışılsa bir beka problemi ve askeri harekat durumu ortaya çıktı. Ben bunun toplumda karşılığı olacağına inanmıyorum. Türkiye’de şu konuşuluyor: Ya bomba patlar ya harekat olur. Ama ben iktidarı şanslı göremiyorum. Bu kadar hayat memat meselesiyse bir vesile bunu bırakmayacaklarsa bu seçimi yaptırmayacaklarını hissediyorum. Seçim açık bir biçimde İmamoğlu’na doğru gidiyor.”

 

Yorum yaz