EKSEN

'Trump'ın Huawei kararı, ABD'nin çöküşünü engellemeye yönelik bir hamle'

Füsun S. Nebil’e göre Trump'ın Çinli telekomünikasyon devi Huawei’yi kara listeye alması ABD’nin çöküşünü engellemeye yönelik bir hamle. Meselenin istihbarat ayağına da atıfta bulunan Nebil, Trump’ın Telekom alanında Çin’i durduracağından şüpheli.
Sitede oku

ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının en öne çıkan başlıklarından birisi telekomünikasyon devi Huawei haline geldi. ABD Başkanı Donald Trump, 'ulusal güvenlik' gerekçesiyle Amerikalı firmaları Huawei ile çalışmaktan men eden karara imza atarken, uygulamaya Google’ın katılması tartışmaları körükledi. Çin tepkili. Trump yönetimi ekonomik zorunluluklar ve kullanıcıların cezalandırılması riski karşısında şimdilik kararı kısmen ertelemiş görünürken, Huawei Android sisteminin kullanılamaması haline karşılık bilgisayar ve telefonlarda kullanılmak üzere kendi işletim sistemini (OS) geliştirdiğini duyurdu.

Gelişmeleri T24 sitesindeki yazılarıyla tanınan bilişim ve teknoloji uzmanı Füsun S. Nebil ile konuştuk.

'GÖRDÜĞÜMÜZ MANZARA, AMERİKA’NIN ÇÖKÜŞÜNÜ ENGELLEMEYE YÖNELİK ÇALIŞMA'

Huawei kendi işletim sistemi için tarih verdi
Füsun S. Nebil’e göre ABD’nin Huawei kararı, ABD’nin çöküşünü engellemeye dönük bir girişim. Huawei’nin sadece cep telefonu üreticisi değil telekom altyapısı konusunda zaman içinde uzmanlaşarak yükselişe geçtiğini anlatan Nebil bugün yaşananların arkasında 'teknolojik ve ticari rasyonalite ile düzenlenen bir üretim örgütü' diye nitelediği ABD’nin küresel sermaye karşısında gerilemeye başlamasının yattığı değerlendirmesinde bulundu. Nebil, Trump’ın da bu çöküşü ‘kabadayılıkla’ engellemeye çalıştığını dile getirdi:

"Kasım sonunda Huawei’yin sahibinin kızı Kanada’da tutuklandığından bu yana ben Huawei yazısı yazıyorum. Elimde iki kitap var, o kitaplarla hazırlandım programa. Bir tanesi 1997 tarihli Roger Garaudy’nin 'Çöküşün Öncüsü ABD', 36. Sayfasından bir paragraf: 'ABD yalnızca teknolojik veya ticari rasyonalite ile düzenlenen bir üretim örgütüdür. Bu örgüte üretici veya tüketici olarak sadece kendi refah düzeyini artırmak amacıyla katılınır', diyor. Amerika’nın problemi bu, çökmekte, bu yeni de değil. Üretimi ülkenin dışına çıkardığından itibaren burada bir sorun var, küresel sermaye de diyoruz buna. Amerika bunu yaşıyor. Trump ise birazcık da pragmatik yollarla ya da kabadayılık ile engellemeye çalışıyor. Dolayısıyla gördüğümüz manzara bu. Amerika’nın çöküşünü engellemeye yönelik çalışma. Huawei, neden önemli? Bir sürü başka firma var, araba firmaları veya uçak firması, neden özellikle telekomünikasyon önemli? Arabayı bir kişiye satarsınız, üretim satış cirosundan kaybedersiniz, ama bir tane araba bir kişiye satılmış olur. Fakat telekom öyle değil. Telekomda iki boyut var. Birincisi telekom cihazları hatta elimizdeki telefonlardan da bunu görebilirsiniz ki Huawei elimizdeki telefonları sonradan ortaya çıkardı. Aslında öncelikle altyapı şirketidir. Gördüğünüz ülkemizdeki Turkcell, Türk Telekom, Vodafone firmalarının altyapısının yüzde 80’i şu anda Türkiye’de Huawei cihazlardan oluşuyor, haberleşmemizi sağlıyor. Huawei bu cihazları satarken, yükte hafif pahada ağır cihazlar bunlar, para kazanıyor ve Amerika kazanmamış oluyor. Diğer kitap Huawei’in yıldönümünde dağıttığı Huawei’in hikâyesi, 'Liderlik, Kültür ve Bağlantı' isimli bir kitap. Orada kendileri de vermiş, bu diğer telefon firmalarının ortalama yaşı 126.6 diyor. Bu firmalar Ericsson, eskiden Bell laboratuvarları vardı, Graham Bell’in kurduğu. Bu firmalara karşı Huawei ortaya çıktı."

'TELEFON SEKTÖRÜNE GİRMEK ÇOK ZOR BİR OLAY, HUAWEİ BUNU BAŞARDI'

Telefon sektörüne girmenin çok zor bir süreç olduğunu anlatan Nebil, Huawei’in bir Çin ordusu mensubu kişi tarafından kurulmuş bir firma olmasına rağmen birçok ülkeye gireyi başardığını belirtti. Meselenin ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası kurduğu ‘five eyes’ diye anılan istihbarat yapılanmasına da atıf yapan Nebil, Huawei’nin varlığının giderek ABD açısından ‘ulusal güvenlik tehlikesi’ yarattığını kaydetti:

Toshiba'dan Huawei kararı: Sevkiyatlar durduruldu
"Yine bu kitaptan bir cümle okuyacağım: '10 yıl kadar önce devlet büyüklerinden bir kişi Huawei’in başkanı Sun Yafang'a, Huawei’de başarı hissiyatını bir iki cümle ile nasıl tarif edersiniz diye sorar. Sun Yafang şöyle cevap verir. Ağlamak istersin ama gözyaşın kalmamıştır.' Şunu anlatmaya çalışıyorum. Bizim de yaşadığımız bir şey aslında Türkiye’de başarılı bir telekom firması var, Argela, üretici olarak. Bu firmadaki arkadaşların da anlattığı bir şey. Dünyadaki telekom sektörüne giremezsiniz. Örneğin bu arkadaşlar Güney Afrika'ya 2002 yılında 8 milyon dolarlık bir sms paketi satmışlardı, çok mutlulardı. Fakat iki hafta sonra o zaman var olan Motorola firması o Güney Afrikalı operatöre bunu alırsan, ben sana cihaz satmam dediği için geri vermek zorunda kaldı Güney Afrikalı firma. Bu telefon sektörüne girmek çok zor bir olay ve Huawei bunu başardı. Nasıl başardı, apayrı bir konu. Ama şuna rağmen başardı. Düşünün ki bir asker tarafından kurulmuş, eski Çin Halk Kurtuluş Ordusu mensubu tarafından. Ama buna rağmen birçok ülkeye girebildi. Şu anda çok enteresan, Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası kurduğu 'five eyes' denilen bir istihbarat yapılanması var. Kanada, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve Amerika, bunlar dünyayı, herkesi gözlüyorlar uydu antenleriyle. Hatta 'Secret City' diye bir dizi var, tavsiye ederim veya 'Pine Gap' diye bir başka dizi var. Orada neler yapabildiklerini görebilirsiniz. Bu gruptan İngiltere, Amerika’nın bütün bastırmalarına rağmen, 'Hayır ben Huawei kullanacağım' demeye çalışıyor. Açıkça böyle demiyor ama. İki hafta önce bir bakanı görevden alındı. Bunun altındaki neden bu cihazların satış değeri çok yüksek para kazanılıyor. Amerika’nın 97’de bile nasıl tanımlandığını söylemiştim. Ama daha önemlisi istihbarat sağlıyorlar. Buna rivayet denilebilir, hayır değil. Amerika da bunu yaptı, hatta Edward Snowden’in ortaya koyduğu belgelerde biz bunu gördük. Mesela Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına satılan altyapı, çünkü bizde yok bu altyapılar, bu cihazlar, içine resmen böcek taktığını gösteren şeyler görüldü. Dolayısıyla Huawei’nin varlığı, Amerika’nın şimdi fena halde çöküşe doğru gitmesini hızlandırıyor. Önlem almaya çalışıyor. Şunu da gözden kaçırmayalım. Çin’in bu şeyi bizim için de tehlike. Aslında Trump ne güzel söyledi, ulusal güvenliğe tehlike dedi. Evet tehlike, ama Amerika bu saatten sonra vazgeçebilir mi, Huawei başkanın meydan okuması o zaten."

'ÇİN, 5G KONUSUNDA ABD’DEN NEREDEYSE 20 YIL ÖNDE. SÜPER BİLGİSAYARDA DA ÖNÜNE GEÇTİ'

Ancak Nebil, ABD yönetiminin çabalarının sonuç vereceği konusunda şüpheli. Çin’in teknolojik yükselişini anımsatırken 5G’deki öncülüğünü örnek gösteren Nebil, Trump’ın kendi üreticilerine ‘Hemen 6G’ye başlayın’ talimatından hareketle, bu çabalara karşın bunun çok uzun süre alabilceğine dikkat çekti. Nebil’e göre, Çin sadece 5G konusunda değil ABD’nin uzman olduğu süper bilgisayarlar alanında da önüne geçti:

ABD'nin Huawei kararı sonrası Çin'de tepkiler büyüyor: 'Huawei'ye geç' kampanyası
"GPS, navigasyon hepimizin kullandığı. Amerikan GPS’ini kullanıyoruz. Ama şu anda Çin 2020’ye kadar kendi sistemini devreye sokuyor. Yani her açıdan biz sadece şu anda Huawei’yi konuşuyoruz, birçok cephede savaş var. Huawei’nin söylediği şu. Birincisi 5G’de çok ilerideler. Ona en yakın rakipler Ericson ve Nokia. Nokia, bir ay önce çeyrek sonuçlarını açıklarken notlardan biri şu. 5G konusundaki şeyleri zamanında yetiştiremedikleri için ciroları düşük kaldı, 5G’de gerideler. Şubat ayında gözden kaçtı ama Trump, kendi üreticilerine '6G’ye başlayın hemen' dedi. Dolayısıyla bugün başlasalar bile 20 yıl geciktiler, zor bu saatten sonra. Amerikan ürünlerinin için de bunların entegre devreleri var, ZTE’nin de diğer Çinli firma. Dolayısıyla ben bunları kullanmıyorum dediğiniz zaman niye geri adım attı 90 gün? Önce bir meydan okuma, sonra biraz yumuşatma gibi adımlar izliyorlar. Bizim de yaşadığımız şey, ithalat yapıyoruz, onu sonra ihracat yapacağımız ürünlerin içinde kullanıyoruz. Huawei ve ZTE de öyle, bunlar altyapı firmaları, telefonlarını kullanıyoruz. Dolayısıyla orada böyle bir problem var. İşlemci konusu da şu. Bundan beş yıl önce Çin, supercomputer konusunda öne geçti. Supercomputer, Amerika’nın yıllarca lider olduğu bir alan. Meteoroloji, deprem ya da sağlık araştırmaları için kullanılan, çok sayıda bilgisayarın bir araya getirildiği çok büyük bilgisayarlar. Ama işlemci gücü olarak Çin öne geçti. Çin’in öne doğru geçmeye hareketlendiğini gören Amerika, Intel’in işlemci satmasını yasakladı. Onlar da kendi işlemcilerini geliştirdiler veya işlemci firmaları almaya kalktılar. Almanya’dan almaya kalktıkları firmayı yine Amerika engelledi. Ama Çin’in insan kaynağı çok fazla ve ucuz. Ericsson’dan bir arkadaşım söylemişti. Bizim Ar-Ge laboratuvarında 1000 kişi çalışıyor, onlarınkin de 10 bin kişi. Bu da 10 bin kişilik aklın çalışıyor olması demek."

Yorum yaz