"İktidar vatandaşın 31 Mart'ta verdiği mesajı almamak için direniyor" diyen İmamoğlu'nun açıklamalarının devamı şöyle:
"Öyle bir direnç ki, sanki geçici bir görevi, makamı değil de mallarını, mülklerini kaybetmişler gibi, seçim sonucunu kabul etmemek için üretilen bahanelerin, yalanların haddi hesabı yok. Yalnızca bir yerin geçersiz sayılması gibi bir gerekçenin saçmalığına açıklama bulmak için atmadıkları takla kalmadı. Son olarak şaka gibi bir gerekçe daha duydunuz. Bir önceki gerekçeyi açıklayayım. Soyadınıza göre oy vereceğiniz partileri buldu. Sonra tipe bakarak AK Partili olanları anladıklarını ve bu yüzden büyükşehir pusulasını vermediklerini söylediler.
'23 HAZİRAN'DA SANDIKLARA BAYRAM YERİNE GİDER GİBİ GİDECEĞİZ'
Toplumun bu yalanları takip ettiğinin farkındayım ama yapmayın. Mızıkçılığın da bir sınırı var. Normalde bunlara gülüp geçilir, ne yazık ki cevap veriyoruz. Çünkü seçimlere olan inanç asla yitirilmesin istiyoruz. Kimse demokrasiden, sandıktan umudunu kesmesin, başka yollara sapmasın istiyoruz. Sandık namusunu korumak için yine demokrasiden ve sandıktan başka çare olmadığını tüm Türkiye'ye göstereceğiz. Hep birlikte ispat edeceğiz. 23 Haziran'da bayram yerine gider gibi, neşe içerisinde hep birlikte sandıklara gideceğiz. İstanbul ve Türkiye'nin yeniden demokrasiyle buluşmasını sağlayacağız. O sandık bir adalet, haysiyet, vicdan sandığı olacak. O sandıktan hesap pusulası çıkacak.
Benim hiçbir kuşkum yok. Göreceksiniz 23 Haziran'da her siyasi inanıştan, görüşten İstanbullular, bu şehrin geleceği için akıllarının ve kalplerinin gösterdiği yoldan gidecek. Mutlaka vicdanlarının hesabını dinleyecekler.
'HAYATA GEÇMEYEN PROJELERE 226 MİLYON TL ÖDENMİŞ, NASIL ÖNEMLİ PROJELERSE HAYATA GEÇMEMİŞ'
Yarattıkları bu ortamda "Her şey çok güzel olacak" diyenleri fişliyorlar. Benim kampanyama bağış yapan Tekirdağ'daki genç bir kızı, Göknur'u bile yaralamaya çalışıyorlar. Bu israf düzeninin faturasını her gün namusuyla çalışan, vergisini zamanında ödeyen 16 milyon İstanbullu ödüyor. Bunu hep birlikte hatırlayalım, hatırlatalım.
Bakın Sayıştay'ın raporuna göre 2014-2018 arasında borç 6 katına çıktı. Bütçe açığı beş yılda tam 20 kat arttı. 216 milyondan 4 milyara çıktı. Dahasını anlatalım, küçük ama büyük örnekler. Bunlar çok büyük örnekler ama niye küçük diyorum? O kadar çok var ki. Web sitesi için 80 milyon TL harcanmış. Ya tüm Türkiye'nin Web sitelerini bu paraya hallederiz. Yılmaz Ağabey şu an çok üzülmüştür herhalde, 'Vah, vah' demiştir. İBB'de tek bir müdürlük, hayata geçmemiş fikir projelerine 226 milyon TL para vermiş. Artık nasıl önemli projelerse, hayata da geçmemiş.
18 günde bizi ne kadar kıskandıklarını biliyorsunuz arkadaşlar. 18 günde bile israf düzenine dur demeye çalıştık. Suyun yönünü aldık, vatandaşın yoluna çektik. Belediyenin kaynaklarını vatandaşlara akıtmaya başladık. Bu sayede İstanbul'da her aile yılda 540 TL tasarruf edecek. Sadece su indiriminden. Öğrencilerin aylık ulaşım ücretini 85 TL'den 40 TL'ye indirdik. Her iki çocuklu aileden 1080 TL tasarruf edilecek. Kıskanma ne olur, çalış senin de olur diye bir söz var ya. Ya bir de kopya çekiyorlar.
'YILDA 5 MİLYAR TL YENİ KAYNAĞI BELEDİYE BÜTÇESİNE EKLEYEBİLİRİZ'
Önceliğimiz kent yoksulluğuyla mücadele olacak. İstanbul'da gelir ve gideri sağlıklı yöneterek, yılda 5 milyar yeni kaynağın belediye bütçesine eklenebileceğini hesaplıyoruz. Açlık sınırında olan ailelere ekmeğini de vereceğiz, içme suyunu da vereceğiz. Bu yardımlar belediye bütçesinin yalnızca yüzde 1.9'unu kapsıyor. İsrafla mücadele çok önemli. Halkın İBB Meclisi toplantılarının canlı yayınlarına verdiği desteği görüyorum ve umutlanıyorum. İnsanlar böyle bir şeffaflık talep ediyor.
Hiçbir yönetici vatandaşa parmak sallayıp had bildiremez. Hiçbir iş adamına parmak sallayıp had bildiremez. Biz yöneticiler haddimizi bileceğiz. Sabah evden çıkarken bir aynaya bakacağız.
İnanarak, umudumuzu hiç yitirmeden, tüm enerjimizle çalışırsak, mücadele edersek, önümüze çıkarılan tüm engelleri aşabiliriz. Umut her şeyden önce daha iyi yarınlar için azmetmek ve çok çalışmaktır. Ben toplumun her kesimini kucaklıyorum… Bu şehirde yaşayan herkes eşit… Herkes kardeş… Herkes birinci sınıf vatandaş… Herkes vatansever… Göreceksiniz, bu sürecin sonunda birbirimizi daha çok sevecek, hep birlikte bu şehri hak ettiği yerlere taşıyacağız.
'BİR DEMOKRASİ SEFERBERLİĞİ BAŞLATABİLELİM'
Sevgili kardeşlerim, Ne istiyorum biliyor musunuz kardeşlerim? Adil yönetilen ve herkese adil fırsatlar sunan, aileyi kalkındıran bir şehir ekonomisi istiyorum. İstanbul yeniden yeşil bir şehir olsun, çocuklarımız sokağa çıkabilsin istiyorum. Şehrimizde yaşayan herkesin yeteneğini açığa çıkaracak yaratıcı bir İstanbul olsun istiyorum. Sadece Beşiktaş veya Kadıköy değil; Sultanbeyli’deki, Bağcılar’daki aileler de güçlensin istiyorum. Bu hayalleri gerçekleştirebilir miyiz? Evet, kesinlikle gerçekleştirebiliriz. Buna inanın. Yeter ki hep birlikte bu amaçlar için bir seferberlik başlatabilelim. Bir eğitim seferberliği, bir kalkınma seferberliği, bir üretim seferberliği başlatabilelim. Ama her şeyden önce bir demokrasi seferberliği başlatabilelim. Biz 16 milyon İstanbullu olarak bu hedefleri gerçekleştirecek güce, yeteneğe, kaynaklara ve inanca sahibiz.
'AYLARDIR İSTANBUL'U KARIŞ KARIŞ GEZDİM, GEZMEYE DEVAM EDİYORUM'
Aylardır, İstanbul’u karış karış gezdim, gezmeye devam ediyorum. Semtler ve mahalleler arasındaki yaşam kalitesi farklarını gördükçe, kahroluyorum. Yazık değil mi çocuklarımıza? Yazık değil mi bu güzel ailelere? Yazık değil mi geleceğimize? Benim kalbim özellikler çocuklarımız için çarpıyor. Ben İstanbul’daki bütün çocukların iyi eğitim almasını istiyorum. Sultanbeyli’deki, Bağcılar’daki çocukların da en iyi üniversitelerde okumalarını istiyorum. Rekabetçi olmalarını istiyorum. Neden onlar bu yarışa hep 100 metre geriden başlasın ki? Bu haksızlık değil mi? Ben sadece İstanbul’un belediye başkanı olmayacağım. Ben mahallenin abisi, kardeşi, ailelerin evladı olacağım.
'Yalanlara, kışkırtmalara kapılmayın. Bunlara gülüp geçin. Bu şehrin bu ülkenin gerçek sahibi sizlersiniz. Sakın korkmayın, sakın endişelenmeyin, sakın susmayın' diyeceğiz. Ve onlara diyeceğiz ki, bizim büyük bir davamız var: İstanbul'un israf düzeni değişecek. İstanbul’daki bu israf düzenin 16 milyon İstanbulluya tane tane en basit dille anlatacağız. Kimsenin bizi doğru yoldan, iyilikten, güzellikten ayırmasına fırsat tanımayacağız. Her türlü iftiraya, her türlü kışkırtmaya karşı soğuk kanlı, itidalli olacağız. Kavgayı bitiren olacağız. Toplumu ayrıştıran, kızıştıran değil, birleştirip bütünleştiren, sakinleştirip yatıştıran olacağız. Her gün saatlerce vatandaşla konuşuyorum, dertleşiyorum. Ve görüyorum ki, vatandaşın teveccühü yalnız bana değil. Vatandaş bizlere, hepimize umut bağlamış, bizlerden çok şey bekliyor. O yüzden daha önceki sloganımızı küçük bir değişiklikle kullanmaya devam edeceğiz. 'İmamoğlu varsa umut var' diyeceğiz. İstanbullu eşit ve kaliteli hizmet bekliyor... Acil sorunlara hızlı ve pratik çözümler bekliyor... Büyük ve kapsamlı sorunlara, kalıcı çözümler bekliyor. Halden anlayan yöneticiler görmek istiyor.
'ÜLKEMİZİN DEMOKRASİ TARİHİNE DAMGAMIZI VURACAĞIZ'
Burada da halkın bağrından doğal olarak çıkmış, dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılmış olan kampanyamızın sloganını söyleyeceğiz: Her şey çok güzel olacak. Ülkemizin demokrasi tarihine damgamızı vuracağız. Vatandaştan başka kimseden talimat almadan, yalnızca vatandaşın taleplerine uygun hareket edeceğiz. Vatandaşın karşısında yerimizi, haddimizi bileceğiz. Particilik değil, belediyecilik yapacağız. Evet, tüm bunları yapacağız... Çünkü siyaset budur. Halkçılık budur. Cumhuriyetçilik budur. Cumhuriyet Halk Partililik budur. Yürüdüğüm yolda asla yalnız yürümediğimi biliyorum. 82 milyonun duası ile yürüyorum. 82 milyonun gönülleriyle yürüyorum.
'EMANETİ HAKSIZCA ELİMİZDEN ALDILAR'
Biliyorum ki en karanlık saatler, şafaktan hemen öncedir. İstanbul’un milyonlarca ailesi, bu şehri bana emanet etti. Emaneti haksızca elimizden aldılar. Ama şimdi buradan ilan ediyorum… Herkes duysun, herkes dinlesin... Biz 16 milyon İstanbullu, 23 Haziran’da o emaneti geri almaya geliyoruz. Sevgili yol arkadaşlarım, Sözlerime son verirken tüm inancımla bir kez daha söylemek istiyorum: Önümüzdeki dönemde hep birlikte... İstanbul ittifakı olarak... Yapılan büyük haksızlığı kabul etmeyenler olarak... Demokrasi ve hukuktan vazgeçmeyenler olarak… Yine başaracağız. Yine çok çalışacağız ve kazanacağız. 23 Haziran’da israf düzeni son bulacak. 23 Haziran'da, İstanbul'da hak yerini bulacak... Her şey çok güzel olacak! Her şey çok güzel olacak! Her şey çok güzel olacak!"