Mehmet Metiner, "Davutoğlu’nun yaptığına ‘ıslahat’ denmez" başlığıyla yayımlanan yazısında "Davutoğlu’nun dediklerini ‘ıslahat’ olarak nitelendirenler ‘manifesto’ üzerinden tek laf etmememize pek bir hayıflanmışlar" ifadesini kullandı.
Metiner şöyle devam etti:
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki ben genel başkan/başbakan unvanı taşıdığı o en kudretli zamanında Reis’e başkaldırdığını gördüğüm andan itibaren kendisine karşı çıkmış biriyim. Yani gücünü kaybettiğinde karşısına dikilenlerden değilim.
Dava ahlakım gereği genel başkanım ve Başbakanımı kamuoyu karşısında asla eleştirmedim. Ama içimizde tavrımı hep net bir biçimde korudum.
Davutoğlu Hükümeti’nin en muktedir kişisi olan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü olan Bülent Arınç’a ‘Dolmabahçe görüşmesi’nden sonra yanlış ve tehlikeli sürece müdahale ettiği için Cumhurbaşkanımıza/liderimize karşı alenen ettiği hadsiz laflardan dolayı A Haber canlı yayınında gerekeni söylemiş biriyim.
Arınç’ın adeta liderimize had bildiren ‘Kişisel fikridir. Hükümetimizi bağlamaz’ mealindeki sözlerine ‘Erdoğan bizim sadece Cumhurbaşkanımız değil; siyasi hareketimizin ve davamızın lideridir. Söyledikleri hem partimizi hem de hükümetimizi bağlar’ dediğim arşivlerde saklıdır.
FETÖ’cülerin son hamlesi olan Yüce Divan oylamasında FETÖ’cülerin isteği doğrultusunda oy kullananlara karşı A Haber’e bağlanıp ‘İçimizdeki ihanetçiler’ diye başlayan zehir zemberek sözler ettiğim de herkesin malumudur.
Tavrım hep net olmuştur.
Ben Reis’e göre siyasal pozisyon almayı dün uygun gördüğüm gibi bugün de uygun görenlerdenim. Dahası var: Başkalarının sunacağı her türlü dünyevi makamı bundan sonra da Reis’in bir tırnağına bile değişmeyecek olanlardanım.
O günlerde Reis adına tavır koymak, her türlü makam ve mevkiden beri olmayı göze almak demekti.
Konumunu güç dengelerine göre belirleyenlerden olmadım.
Üzüldüğüm tek husus: Dün dünyevi makamlar için Reis karşısında el pençe duranların bugün Reis’in yerine Davutoğlu ve Gül’ü ikame etmiş olmalarıdır.
Dün kendilerine makam veren Reis’i nasıl yere göğe sığdıramadıklarını bildiğim bazı zevatın bugün Davutoğlu ve Gül üzerinden kendilerine yeni iktidar alanları açmaya çalıştıklarını görmek elbette üzücü.
'SÖZÜN KENDİSİNDEN ÖNCE ARDINDAKİ MURADI İYİ GÖRMEK GEREK'
Şimdi geliyorum niye ‘manifesto’nun içeriğine dair konuşmadığımız bahsine...
Sözün kendisinden önce ardındaki muradı iyi görmek gerek.
Elbette kimden gelirse gelsin tüm sözleri alır değerlendiririz. Varsa yanlışımız düzeltiriz. Lakin hak gibi görünen sözleri içimize fitne salmak ve birliğimizi bozmak amacıyla kullananların da oyununa gelmeyiz.
Kendilerini nimetten saydırmak için partilerinin ayağına çelme takmayı, seçim meydanlarından kaçmak yetmiyormuş gibi el altından başka partilere oy vererek/verdirterek partilerine güç kaybettirmeyi siyaset zannedenleri de kendimizden bilmeyiz.
‘Ben yoksam gerisi tufan!’ mantığına yaslanan bir anlayış, inanın ki o Harici anlayış kadar bile değerli değildir.
Hem partinizi başarısız ve güçsüz kılmak için çalışacaksınız hem de kalkıp partinize kendinizi eksene alan yeni yol haritaları çizeceksiniz, e pes vallahi.
Bunun adına ‘ıslahat’ değil, düpedüz bozgunculuk denir!
Onun için diyorum ki asıl tartışılacak olan denilenler değil bu yapıp edilenlerdir."