TÜRKİYE VE RUSYA DOĞRUDAN HEDEFTE
Tasarı, Türkiye ve Rusya'yı da doğrudan hedef alır nitelikte. Metinde "İdare, ABD Kongresi'ne, Doğu Akdeniz'deki ülkelerle güvenlik ve enerji işbirliğinin artırılması ve Rusya ile diğer ülkelerin faaliyetleri hakkındaki raporlarla birlikte bir strateji sunmalı" deniyor. Türkiye'nin S-400 satın alımına da değinilen metinde "S-400 hava savunma sistemini Rusya Federasyonu'ndan satın alma planlarını sürdürdüğü sürece, F-35'lerin Türkiye'ye transferi engellenmeli. Türkiye Rusya Federasyonu'ndan S-400 hava savunma sistemi satın alma planlarını sürdürürse Amerika Birleşik Devletleri yasaların buna göre bu satışla ilgili yaptırım olarak F-35 uçağının Türkiye'ye transferini engelleyecektir" sözlerine de yer veriliyor.
GÜNEY KIBRIS VE YUNANİSTAN'A EĞİTİM VE MİLYON DOLARLARCA ASKERİ YARDIM
ABD, DOĞU AKDENİZ'DEKİ KARARLILIK GÖSTEREN TÜRKİYE'YE KARŞI ‘ALTERNATİF İŞBİRLİKLERİ ARAYIŞINDA'
TÜRKSAM Genel Sekreteri Babiş'e göre söz konusu rapor, ABD'nin Doğu Akdeniz'deki denklemi yeniden şekillendirme çabasıyla açıklanabilir. Babiş "Bu tasarı, bölgesel denklemlerin yeniden şekillendirilmesiyle alakalı. Çünkü işin hem enerji hem de jeostratejik boyutu var. Ben bu raporun, Mavi Vatan tatbikatıyla Doğu Akdeniz'de herhangi bir oldubittilere izin vermeyeceğini askeri olarak net bir şekilde belli ettiği bir dönemde, Türkiye'ye yönelik bir frenleme amacı güttüğü kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.
‘RAPOR, ABD'NİN TÜRKİYE'YE S-400 ALIMI SEBEBİYLE ENGELLER ÇIKARMAYI SÜRDÜRECEĞİNİ GÖSTERİYOR'
Raporun ABD'nin Türkiye'ye yönelik baskıyı sürdüreceğine işaret ettiğini söyleyen Babiş "Bu raporun içerisinde de S-400'lerin olması, aslında Türkiye'nin S-400'lerin alınması sürecinde ABD'nin karşısına birçok engel çıkartacağının da sinyallerini veriyor. ABD'den ittifak hukukuna uygun hiç bir şey alamayan Türkiye, yüzünü Rusya'ya dönüp, Rusya'dan S-400 aldı. Türkiye'nin S-400 alımı bir sebep değil, sonuçtur. S-400, Türkiye-Amerika ilişkilerindeki onarılmaya çok da istek duyulmayan bozukluğun işaretidir" diye konuştu.
‘TÜRKİYE'Yİ PEK ÇOK KONUDA KARŞISINA ALAN ABD ŞİMDİ DE GÜNEY KIBRIS'A YÖNELİK SİLAH AMBARGOSUNU KALDIRIYOR'
‘RUSYA VE İRAN'LA BİRLİKTE BARIŞA KATKI SAĞLAYAN TÜRKİYE'YE KARŞI ABD ÖNCÜLÜĞÜNDE ÜÇLÜ KURULMAYA ÇALIŞILIYOR'
"Tasarıda S-300 bulunduran Yunanistan'a 3 milyon dolar gibi bir yardımdan bahsediliyor. Bu da, kurulacak olan üçlünün, mekanizmanın aslında altyapısının bir bakıma ne şekilde oluşturulacağı ile alakalı ilk ödemedir. Sonrası da gelebilir, onu da belirtmek lazım. Yani, bu tasarı geçerse buradaki oluşum iyice tomurcuklanmaya başlayacak, zaten halihazırda yavaş yavaş oluştu. Tasarı onaylanırsa Yunanistan'a yönelik yardımın devamı geleceğini de öngörüyorum."
‘TÜRKİYE'YE YÖNELİK ÇOK YÖNLÜ BİR SIKIŞTIRMA SÖZ KONUSU'
ANKA Enstitüsü Başkanı Rafet Aslantaş ise Amerikan Senatosu'na sunulan ve Türkiye'de tutuklu olan Amerikan vatandaşları ve diplomatik çalışanların hapse atılmasında rol oynayan Türk yetkililerinin cezalandırmasını öngören tasarıya işaret ederek "Anlaşılan ABD tarafından Türkiye'ye yönelik çok yönlü bir sıkıştırma söz konusu" değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜRKİYE'NİN ULUSAL ÇIKARLARINI HEDEF ALAN YUNANİSTAN VE GÜNEY KIBRIS AĞIR BEDEL ÖDER'
ABD öncülüğündeki bu Türkiye karşıtı girişimin çeşitli amaçları olabileceğine değinen Aslantaş "Türkiye'nin başta S-400 hava savunma sistemi tedariki konusu olmak üzere Batı'yla uyumsuz olarak adlandırılan girişimlerden ikna yoluyla uzaklaştırılması amaçlanıyor olabilir. Eğer bu sağlanamazsa içinde askeri ve ekonomik boyutun da olduğu bir karşı cephe teşkili ve tesisinin sağlanarak Doğu Akdeniz ve Ege'de oldubittiler yaratılması planlanabilir. Ayrıca Nemesis Tatbikatı'nın hedeflediği üzere, Türkiye'nin ulusal çıkarlarından geri adım atması sağlanarak edilgen pozisyona düşürülmesi amaçlanabilir. Ancak böyle bir durumda, başkalarının gücüne ve desteğine güvenerek atılacak adımların Yunanistan ve Rum Yönetimi'ne ağır faturalar çıkarır" diye konuştu.
‘GÜNEY KIBRIS PETROL VE DOĞALGAZ PAYLAŞIMI SÜRECİNE ABD VE AVRUPA'YI KATARAK AVANTAJ SAĞLAMAYA ÇALIŞIYOR'
Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları mücadelesinin, 2008 yılında İsrail açıklarındaki Dalit ve Tamar bölgelerinde ve Güney Kıbrıs'ın Afrodit olarak adlandırıldığı bölgede milyarlarca metreküp doğalgaz bulunduğu açıklamasıyla başladığını hatırlatan Aslantaş "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, petrol ve doğalgaz paylaşımına yönelik paydaşları özenle seçerek ve süreci ABD ve Avrupa'ya yayarak avantajını artırmak istiyor. Malum, Güney Kıbrıs-Yunanistan-İsrail arasında Mayıs 2018'de Güney Kıbrıs'ta, yaklaşık 10 ay sonra 20 Mart 2019'da İsrail'de üçlü zirve gerçekleştirilmişti. İsrail'deki zirveye ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun da katıldığını dikkate sunalım" dedi.