Yazıda ayrıca, F-35'lerin ABD dış politikasındaki rolü de ve ABD Çin Ticaret savaşı ile ABD İran ilişkileri de mercek altına alınıyor.
AA tarafından yayınlanan Kancı'nın görüş yazısı şu şekilde:
"ABD'de düzenlenen NATO dışişleri bakanları toplantısının üzerinden 10 gün geçti. Bu toplantıda bizzat NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından (kimi medya mecralarında iddia edildiğinin aksine) Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi almasının ittifakın gündem maddesi olmadığının ifade edilmesine rağmen, Türkiye’nin hem bu füze sistemini hem de ABD’den F-35 savaş uçağını alma iradesine yönelik yıpratma maksatlı propaganda eylemleri sürüyor.
'TÜRKİYE'DEKİ KİMİ SOSYAL MEDYA KANAAT ÖNDERLERİ ABD'DEKİ NEOCON KOROSUNUN SÖYLEMLERİNE EŞLİK EDİYORLAR'
'UÇAKLAR VE SİLAHLAR ARTIK EKONOMİNİN BİR ARACI HALİNE GELDİLER'
Peki, bu silah, geçmişte S-300 füze sistemi alan Yunanistan tarafından Türkiye’ye karşı alınacak olsa, ABD’den bugün izlediğimiz tepkileri görür müydü sorusunu da sormak lazım. Bu sorunun yanıtı için geçmişe kısa bir yolculuk yapıp 2002 yılında, Irak’ın işgalinden önce İzmir’de düzenlenmiş olan bir toplantıya göz atalım. ABD’nin çeşitli bürokratik heyetleri, Türkiye’nin ve 15 Arap ülkesinin temsilcileri bu toplantıda hazır bulundu. Toplantıda ABD tarafı “Önleyici Müdahale Doktrini”nin tanıtımını yaptı; Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu iddiasını gündeme getirdi. Katılımcı ülkelerin itirazlarıyla karşılaşan bu iddianın ardından, Amerikan tarafı “Önleyici Müdahale Doktrini” konusunda ev sahibi ülkenin, yani Türkiye’nin görüşlerini sordu. Devamını Prof. Dr. Hasan Köni’nin anılarından okuyalım: “Dedim ki, ‘Anladık... Bir düşmanın elinde bize karşı saldıracak silahlar var, kendi boyunu aşacak şekilde silahlanmaya devam ediyor, büyük bir çatışma olmasın, can kaybı ortaya çıkmasın diye biz buna müdahale etmek zorundayız. Nasıl anlamış mıyız?’ ‘Evet,’ dediler ‘anlamışsınız’. ‘Güzel,’ dedim; ‘Biliyorsunuz, Güney Kıbrıs Rusya’dan S-300 füzeleri almıştı. Bu garip ve büyük bir silahlanmadır, zaten tek düşman da biziz, aradaki mesafede sizin gibi 2 bin 500 kilometre değil 75 kilometre. İzninizle biz bunları...’ Ayağa fırladılar ‘Bu mümkün değildir’ diye. O zaman ABD’nin tek taraflı düşman tarifi yapıp, hedef seçip, belirli bir takım koşullar ileri sürüp buralara müdahale edeceği anlaşıldı”. [1] Günümüzden 17 yıl önce ABD tarafından müttefiklerinin silahlanmasına dair ortaya konan bu çifte standart bugün de değişmiş değil. Hatta bu çifte standart, Türkiye aleyhine her platformda devreye sokulan bir şantaj aracı haline getirildi. Halihazırda müttefiklerinin ve kendisinin hava, deniz ve kara kuvvetleri için 4 bin 500 adet F-35 üretimini garanti altına alan ABD, bir yandan da Yunanistan, Romanya, Polonya ve Singapur gibi potansiyel alıcıları da bu “saadet zincirine” eklemenin planlarını yapıyor.
ABD'DEN MISIR'A 'SOĞUK DUŞ'
Rus ekonomisinin uluslararası silah pazarındaki payını azaltmak için ABD’nin neleri göze aldığına dair taze bir örnek de geçen hafta yaşandı. Darbeyle iktidara gelişinde ve iktidarını korumasında ABD’den her türlü desteği alan Mısır lideri Sisi, Washington ziyareti sırasında ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun açıklamasıyla soğuk bir duş aldı. Pompeo kısa süre önce anlaşması imzalanmış olan, Rusya’dan 20 adet Su-35 savaş uçağı alımını gerçekleştirmesi halinde Mısır’ın yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. Diplomatik kaynaklar, bu baskı karşısında Mısır’ın “Arap NATO’su” projesinden çıkma kararı aldığını iddia ediyorlar. 2017 yılında uluslararası silah pazarının yüzde 57’sini elinde bulunduran ABD, yüzde 9,5 pay ile ikinci sırada yer alan Rusya’nın pastadaki payını küçültmek için, NATO içi ya da dışı ülkeler arasında hiçbir ayrım yapmamakta kararlı görünüyor. Bu “saadet zinciri” ile sağlanan istihdam ve refah Trump Amerika’sını yeniden “büyük” yapıp, ABD başkanına ikinci kez Beyaz Saray’ın kapılarını açarken, müttefiklerini de çok uzun vadeli şekilde kendisine bağlayacak bir hegemonyanın temellerini atacak. Dahası, F-35’lerin teknolojik donanımı, ABD’ye dünyanın her yanından veri akışı sağlayarak Pentagon’a benzeri görülmemiş bir askeri bilgi arşivine sahip olma imkanı da tanıyacak.
'TÜRKİYE, SOĞUKKANLI POLİTİKALARINDAN DÖNMEMELİ'
Türkiye savunma ihtiyaçlarını karşılayacak milli projelerinin peşinden gitmeyi sürdürürken, F-35 projesinden kopmasını ve Rusya ile ilişkilerini zedeleyecek bir adıma zorlanmasını dört gözle bekleyenlerin umutlarını boşa çıkaracak soğukkanlı politikalarından dönmemeli. Karadeniz’de Rusya’ya karşı Ukrayna ve Gürcistan’ı donanmasıyla daha fazla destekleme kararı alan NATO’nun Türkiye’ye olan ihtiyacı, Washington’daki ömürleri kestirilemeyen, uluslararası politikada macera arayan bir grup Evanjelik-Neocon’un hayal dünyalarının ötesinde, defalarca sınanmış, ayakları yere basan bir gerçeklik arz ediyor."