Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın sorularını yanıtladı.
Kıraç'ın soruları ve Gürsel'in bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Seçim bitecek ekonomiye odaklanılacak diye bir beklenti vardı, ama oy sayımları uzadıkça uzadı, nasıl yorumluyorsunuz yaşanan süreci?
2018 son çeyrekte ekonomide yüzde 3 küçülme oldu. Bu yıl da devam edecek küçülme. Ama esas büyük sorun çıkış V şeklinde mi olacak. Bundan önceki krizlerde çok şiddetli bir küçülme oldu, işsizlik artışı oldu. Ama sonrasında da ekonomi hızlıca krizden çıktı. İşsizlik de kriz öncesi düzeyine döndü. 2009'da ekonomi yüzde 5'e yakın küçüldü. 2010'da da yüzde 9.2 büyüdü. Şimdi iktidar sanırım buna güveniyor. Ama L şeklindeki çıkış senaryosu daha muhtemel görünüyor. Ekonomi küçüldü ama çıkış önceki krizlerde olduğu gibi hızlı olmayacak.
'HER ŞEY TERSİNE DÖNDÜ'
- Neden L şeklinde çıkış öngörüyorsunuz?
Çünkü koşullar çok farklı. 2009 krizinde Batı'da ciddi bir finansal kriz vardı. Fonlama faizleri sıfıra inmişti. Hem Fed hem Avrupa Merkez Bankası muazzam para basmıştı.
'İŞİMİZ ZORLAŞIYOR'
- Türkiye'de her şey çok hızlı değişiyor, öngörü yaparken zorluk yaşıyor musunuz?
Ekonominin bu kadar istikrarsızlaşması gelecekle ilgili tahminleri de güçleştiriyor. Hele bir de bunların üstüne siyasi belirsizliği koyun… Siyasi belirsizlik derken iktidar kim olacak bakan kim olacak değil, hangi politikalar izlenecek. İstikrarlı ülkelerde hangi politikaların izleneceğini tahmin edersiniz. Ama bizde hangi politikaların izleneceğine dair bir kestirim yapmak çok zor. Bu durum varken bizim de işimiz zorlaşıyor.
'2019 ZATEN KAYBEDİLDİ'
- L şeklinde krizden çıkış ne kadar sürebilir, bunun sonuçları neler olur?
Canlanma geciktiği ve yavaş olduğu takdirde ekonomi yönetimi çok ciddi bir sorunla yüz yüze gelecek, yüksek işsizlik. L senaryosunda işsizlik düşmez, artar. Ekonomiyi yüzde 2-3 büyütseniz bile işsizlik artmaya devam edecek. İlk defa, bir iktidar uzun süreli ve yüksek işsizlik sorunuyla karşı karşıya kalacak. Buna nasıl bir çözüm getirecekler bilmiyoruz. Verilen istihdam teşviklerinin ciddi bir tarafı yok. Büyümede de hızlı bir çıkış yapamayacaksanız ki bu anlamda 2019 zaten kaybedildi. Ama 2020'de de yüzde 4-5 büyümeyi bulamazsanız ki bulunabileceği kanaatinde değilim. O zaman işsizlik 3 yıl süresiyle artmış çok yüksek düzeylere ulaşmış ve nasıl düşürüleceği belli olmayan adeta ateşten bir top haline gelecek. Bu çok ciddi sorun.
- Bu gerçekçi senaryonuz, daha olumsuz senaryo ne olur?
Çılgınca bir senaryo belki ama tek karar alıcı olan Cumhurbaşkanı, ‘benim artık sabrım taştı, oyunu artık bu kurallarla oynamak istemiyorum' diyebilir. Bunun emareleri de var. IMF kapısı kapatıldı. IMF bir çözüm olabilirdi. Dışarısı size güvenmediği için kaynak aktarmıyorsa o zaman kredi çarklarını yeniden nasıl döndüreceksiniz. Enflasyonu indiremiyorsunuz. Sürekli komplo teorileri geliştiriyorsunuz. Bu anlayışla dışa açık piyasa ekonomisini yönetemezsiniz. Ya aklıselime döneceksiniz, bunu kabulleneceksiniz. Bu sistemden ben de siz de memnun olmayabiliriz, ama bu sistemden daha iyi bir alternatif göremiyorsanız o zaman sistemin kurallarına göre oynayacaksınız. Birçok meslektaşım IMF ile anlaşmaya gidilecek diyor. Bu bir alternatif.
'BANKACILIK SALLANTIDA'
- Şu anda Türk bankacılık sektörü güçlü mü?
2008-2009 döneminde çok sağlam bir bankacılık sistemi varken, şu anda çok sallantıda bir bankacılık sistemi var. Şu anda verilen devasa kredilerin geri ödemelerinde ciddi sıkıntı var. Belki de gelecek dönemde ekonomi yönetiminin masasının üstündeki en önemli sorun bu olacak. Çarkları yeniden döndürmek için geri ödünmesinde güçlük çekilen borçların yeniden yapılandırılması lazım. Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıklayacağı ekonomi paketinin birinci sırasında bu soruna çözüm getirecek maddelerin olması lazım.
Bu borçların millileştirilmesi kötü banka denilen yöntemler konuşuluyor. Bankaların ne kadar süprüntü borçları varsa bu bankaya devredilecek. Onu da tabii kamu finanse edecek. İmar Bankası gibi batan bankaların yarattığı sorununun faturasını yine halk ödeyecek. Şu anda yönetimin ekonomiyi bütün yapısal reformları içerecek bir paketi düşünecek, ona kafa yoracak halleri yok gibi geliyor bana. Eninde sonunda bu sorunlarla yüzleşmek zorundalar.
'YATIRIMCI DEMOKRASİYE BAKAR'
- Ekonomi yönetiminden iş insanına, işçisinden ekonomistine herkes yapısal reformlardan bahsediyor, ne var bunların içeriğinde?
Bunları sonuç alıcı şekilde yapmak lazım. Yapısal reformların en büyük zorluğu iktidar kısa vadede ödeyeceği faturayı göze almak istemiyor. Gelecek 4.5 yıl seçim olmaması aslında yapısal reformlar için bir fırsat sunabilir. Yapısal reformlara da kaynak yaratmak gerekiyor. Yapısal reformun güçlüğü bu. 10 yıldır lafı ediliyor fazla bir şey yok. Hükümetin yapısal reformlarından biri sosyal adalete, sosyal desteğe yönelik olmalı. Bu kadar yüksek işsizlik ortamında, işsizlik tazminatı yeniden düzenlenecek mi, tazminat oranları yükseltilecek mi, bundan yararlanma koşulları esnekleştirlecek mi?
- Çok ciddi bir güven sorunu var, yabancı yatırımcı bu ortamda gelir mi?
'SOPAYLA İNMEZ'
- Enflasyonda ciddi bir direnç var nasıl indirilecek?
Suni şeylerle yaraya merhem sürme yöntemlerinin para etmediğini açık şekilde gördük. Tanzim satışların sürdürülemeyeceği belliydi. Sopa politikasının sonucunu gördük. Enflasyonun nedeni farklı yerlerde aranmalı. Verimsiz tarım politikaları ve verimsiz dağıtım şebekesi var.