Dünya gazetesi yazarı ve Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, mart ayı enflasyon verilerini değerlendirdi.
Geçen ayın fiyat artış rekortmenlerinin yine gıda ürünleri olduğuna dikkat çeken Alkin, "Ama harcama grupları açısından bakarsanız birinciliği sağlık almış. İkinciliği gıda ve alkolsüz içecekler, üçüncüsü de eğitim. Dikkat ederseniz, tüm bunlar aslında temel ihtiyaç kalemleri" dedi.
'TOPYEKUN MÜCADELE YETMEDİ'
Prof. Dr. Alkin, enflasyon sepetine giren ürünlerin yüzde 65'ini oluşturan 270 kalemde artış, 115'inde düşüş yaşanırken yüzde 8'inin aynı kaldığını söyledi.
"Yani aslında tarımsal ürünlerde şiddetli fiyat artışı hala devam ediyor. Bu da tanzim satışlar ve kasada yüzde 10 indirimleri veya satılmayan ürünlerin stokta birikmesi nedeniyle yapılan iskontoların enflasyonu düşürmek için yetmediğini gösteriyor. Dolayısıyla özellikle tarım ve gıda ürünleri ile alakalı daha temel bir politika yaklaşımı gösterilmesi, tanzim satışlarla bu mücadeleye devam etmek yerine kalıcı çözümlerin bulunması gerektiği ortaya çıkıyor.
'ÇEKİRDEK ENFLASYON DA DÜŞÜŞE KARŞI DİRENÇLİ'
Vatandaşın her ay satın almak zorunda olduğu mal ve hizmetleri kapsayan çekirdek enflasyonda gözle görülür bir gerileme yaşanmadığı takdirde enflasyonun düşüş trendine girdiğinin söylenemeyeceğini anlatan Alkin, "Zaten Mart ayı rakamları da bize gösteriyor ki enflasyonun içinde bulunduğumuz şartlarda düşmeye direndiği ortada" dedi.
KALICI DÜŞÜŞ İÇİN NELER YAPILMALI?
Enflasyonda kalıcı düşüşün nasıl sağlanabileceğine ilişkin görüşlerini de aktaran Alkin şöyle dedi:
"Enflasyonu düşürmek ancak ve ancak mal ve hizmet üretenin maliyetini düşürerek onları vatandaşa rasyonel fiyatlardan satış yapmaya ikna etmekle mümkün. Meselenin özüne ve köküne inmekde büyük fayda görüyorum. Eğer bu yapılmazsa, kalıcı tedbirler alınmazsa enflasyon kontrolden de çıkabilir. Yani kısa vadeli tedbirlerle enflasyon kalıcı düşmeyeceği gibi kontrolden de çıkabilir."
'STOKLARDA İNDİRİMLİ SATILACAK ÜRÜN KALMADI'
Kur artışlarının üretim maliyetleri üzerindeki etkisinin fiyatlara ne ölçüde yansıtıldığı konusuna da değinen Prof. Dr. Alkin "Geçen yılın son çeyreğinden bu yana, üretici şirketler buzdolabından su ısıtıcılarına, stoklarındaki ürünleri, indirimli fiyatlarla elden çıkarmaya çalıştılar. Ancak artık bu stoklar bitiyor. Bundan sonra yeni gelen malı düşük maliyetle satmak için bir motivasyonları yok" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de enflasyona yol açan gelişmelerden birinin de özel sektörün siyasetten ne istediğini tam olarak bilmemesi" diyen Alkin sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yabancı firmaların rekabetinden korktuğu için sürekli ithalat vergisi istiyor. Bu da yüksek enflasyon yaratıyor. Vatandaş kaliteli ürün istiyor, fakat yerli üretici kalitesini ispat etmediği için bu eksiğinin faturasını tüketiciye ödettiriyor. Dolayısıyla rahatlıkla söyleyebiliriz ki, enflasyonuna neden olan faktörlerden biri de özel sektörün küresel rekabetteki gücündeki zayıflığını ithalat vergileriyle örtmeye çalışması. İthalat vergisini öyle bir arttırın ki, millet bizden alsın diyorlar ama vatandaş gidip yine kaliteli ürünü alıyor. Özel sektörün enflasyonda ciddi payı olduğunu herkesin kabul etmesi gerekir. Bu kadar korumacılığa, bu kadar teşvike ve rakipleri sürekli pahalı hale getirecek ithalat vergilerine rağmen özel sektör istenen performansı gösterememiştir."