"Şiddete dair şöyle bir şey var: Tarih boyunca buna ilgi var. 2500 yıl önce Roma imparatorluğunda Arena vardı, gladyatörler birbirine saldırıyordu. Yakın tarihte idamlar umuma açıkken idam sehpasına en yakın yeri kapmaya çalışıyordu insanlar. Bunlar insanın şiddeti uyarıcı bulan yanına yönelik olaylar. Şiddetin korku ve tiksinti gibi duyguları uyaran bir yönü var. Uyaran daima beyni tetikler. Yemeklere acı biber koymak gibi. Ben Yeni Zelanda katliamcısının manifestosunu da okudum. Görseldeki şoke edici olan olay, bilgisayar oyunu oynar gibi, duygusuzca yapması. Çok büyük bir terör eylemi ama bu soğuk hali insana uzak geldi. Ötekileştirmeyi çok konuşuyoruz. Önce stereo tipleştirirsiniz, sonra ötekileştirirsiniz. Bunlar insan değil, bunlar barbar, bunlar toplum bile değil derler ve son şeytanlaştırırsınız. Manifestoda bunlar gelip bizi işgal edecekler diyorlar. Nazi subayına katliamları nasıl yaptığını sorunca ‘Evinizi hamam böceği basınca ne yaparsınız?' diye cevap veriyor. Bunlar karşıdakini insan gibi görmemekten kaynaklanıyor. Onun zihin algısı bizim gibi değil.
‘TEK SUÇLU İNTERNET DEĞİL'
Yapılanları sadece internete bağlamak yanlış. Evet şiddet içerikli oyunlar riskli. Belki bizim için değil ama kırılgan zihinliler için çok tehlikeli. Bu adam mesela duyguları işlemekte zorlanıyor. Şiddet dolu uyaran bir ergenin zihni zaten kırılgansa tetikleme yapar. Sağlıklı bir insan şiddet videosu izleyince gidip adam öldürmez. Çocukta davranışsal bir sorun varsa, okulda saldırgan bir tutumu var derlerse dikkat etmek lazım. Ebeveynin kendine dönüp bakması lazım bende şiddet eğilimi var mı diye. Buna bir sınırlandırma getirilmesi doğru olabilir. Ama total yasaklamak zaten mümkün değil. Anlamlı olup olmadığı bile tartışılır.