17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen ayakta kalan onlarca yamuk bina halen ailelere ev sahipliği yapıyor.
Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki deprem ve çeşitli nedenlerle yan yatan binalarda yaşayan aileler, zemindeki eğriliklere aldırmadan yaşamlarını sürdürüyor.
Evlerde bardağa koyulan sular, tabağa koyulan yemekler ve zemine yerleştirilen dairesel cisimler eğime doğru hareket ediyor. Şehir merkezinde birbirine yaslanmış şekilde duran 20 civarında hasarlı bina hem uzmanları hem de vatandaşları tedirgin ediyor.
30 SENEDİR 7 SANTİM YATIK BİNADA YAŞIYOR
'TAŞIMA GÜCÜ UYGUN OLMAYAN ZEMİN'
'BİTİŞİK DÜZEN OLMASAYDI AYAKTA DURMAZDI'
Bu tip binaların riskli yapılar olduğunu anlatan Coruk, "Daha sonraki aşamada İzmit ve Kocaeli bölgesi 1. Dereceden deprem bölgesi. 1999 yılında büyük bir depreme maruz kalan bir bölge. Böyle bir deprem sırasında zemin tabi ki normal statik konumunu kaybederek deprem dalgalarıyla zemin örseleniyor. Böyle bir durumda bu hareket daha farklı bir şekilde binaya yansıyacak. Bina belki yandaki binayla birlikte hareket ederek çökme yıkılma benzeri hasarlar, belki oturulamayacak hasar, belki de daha kötüsü yıkılma gibi bir risk taşıdığı için yıkılarak hiç istemediğimiz 1999 yılında karşılaştığımız can kayıplarına neden olacak" ifadelerini kullandı.
Bu tarz yamulmaların binalarda yaşanmaması için alınacak önlemlerden bahseden Yard. Doç. Dr Özkan Coruk, "Bu tip alanlarda mutlaka zemini çok iyi tanımlamamız gerekiyor. Yani zemin etüdü dediğimiz, zemin ortamının jeolojik özelliklerinin çok iyi araştırıldığı, derine sondajlarla inilip numunelerin alındığı bir etüt yapmamız gerekiyor. Zemin profilini çok iyi tanımlamamız gerekiyor. Tanımladığımız zemin profiline göre bir yapı tasarımı ortaya koymak, o yapı için de uygun temek sistemini tercih etmemiz, o temel sistemi üzerinde yapıyı taşıtmamız gerekiyor" dedi.
Son olarak yapıları Pisa Kulesine benzettiğini dile getiren Yard. Doç. Dr Özkan Coruk şöyle konuştu: "Binaların İtalya'daki Pisa Kulesi ile benzer koşullar taşıdığını anlatan "Pisa Kulesinde de benzer şekilde farklı oturma olduğu, kulenin kendi statik yüküyle farklı oturmanın getirdiği bir sonuç. Ama Pisa Kulesi turistik amaçla kullanılıyor. Yani Pisa Kulesi rahatlıkla düzeltilebilir ama şu anda turistik amaçlı kullanılıyor. Herhangi bir yerleşme veya oturma amaçlı işlevi yok. Ama bizde maalesef Pisa Kulesi gibi yapılarda oturuyoruz.