Altaylı'nın yazısı şöyle:
"İktidara yakın kaynaklardan iyi haber alan Nagehan Alçı'dan öğrendiğimiz kadarı ile eski Başbakan Davutoğlu, kurmaya çalıştığı parti ile ilgili olarak bir grup işadamı ile 'gizlice' bir araya gelmiş. Burada eski Cumhurbaşkanı Gül'ü eleştirerek 'Treni kaçırdı' demiş. Dedi mi, demedi mi bilemem. Alçı'dan okuduğumuz böyle.
Ama Abdullah Bey'in siyasete kazandırdığı Davutoğlu'na son dönemlerde pek yüz vermediğini biliyorum, orası kesin. Hatta duyduğum dedikodular doğru ise, Davutoğlu'nun randevu talebine bile 'Siyaset konuşacaksak gerek yok' dediği iddia ediliyor. Bilemem, adı üzerinde dedikodu.
'NE YAPTI? BİR İKİ MIRIN KIRIN VE İSTİFA'
Ancak bildiğim bir şey var ise Abdullah Gül'ün treni kaçırdığı gibi bir tespitte bulunan Davutoğlu, bırakın treni kaçırmayı, istasyona bile ulaşamadı, hatta bavulunu da kaybetti. Niye mi? Anlatayım, siz karar verin.
Hem Genel Başkanlık'tan, hem Başbakanlık'tan. Nedeni biz bilmiyoruz, kendi biliyordur belki. Çünkü bize göre seçim zaferi elde etmiş, güçlü bir Başbakan gibi duruyordu uzaktan.
O ne yaptı? Bir iki mırın kırın ve istifa. Bir başka ifadeyle Genel Başkanlık'tan ve Başbakanlık'tan azledildi. Diyebilirsiniz ki, 'Ne yapacaktı, karşısında koskoca Tayyip Erdoğan vardı, karşı mı çıksaydı?'
'KUYRUĞU DİK TUTABİLİRDİ'
Yooo, karşı çıkması gerekmiyordu. Ama en azından bu işi usulüne uygun, hiç değilse demokrasi varmış izlenimi uyandıracak şekilde yapma becerisini gösterebilir, kuyruğu dik tutabilirdi.
İstasyonun yolunu orada kaybetti. Sonrasında kırgınlığını belli eden bir tavır içinde oldu. Ta ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süre önce kendisini davet edip, yanına oturtana o kadar.
Bu davete koşa koşa icabet edip, bir de son derece mutlu ve mütebessim bir ifade ile memnun ve mesut pozlar verince bavul da elden gitti.
Ki zaten o bavulun içinde sadece ve sadece kendisine çıkarılan Suriye ve Ortadoğu politikalarındaki başarısızlığın faturası vardı."