Gezi Parkı davalarını değerlendiren gazeteci Evin: Tehdit algısı için yeni malzemeye ihtiyaç duyuldu

Gazeteci yazar Mehveş Evin, Seyr-i Sabah programında Gezi Parkı olaylarıyla ilgili açılan yeni davaları değerlendirdi. Evin, 15 Temmuz ile ilgili tüm davalar tüketildiği için yeni malzemeye ihtiyaç duyulduğunu, yeni davaların bu yüzden açılmış olabileceğini dile getirdi.
Sitede oku

Gezi Parkı soruşturmasında Osman Kavala ve Memet Ali Alabora dahil 16 kişiye müebbet istemi
Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak, üstünden 7 yıl geçmiş olmasına rağmen yeni bir iddianame hazırlandı. Türkiye Cumhuriyeti (TC) hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla içinde Osman Kavala ve Memet Ali Alabora'nın da bulunduğu 16 kişi için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Gazeteci yazar Mehveş Evin, Seyr-i Sabah programında açılan davanın olası sebeplerini değerlendirdi:

‘YAPILAN ŞEYLERİN HUKUKLA VE GERÇEKLE İLGİSİ YOK'

"Niye şimdi iddianame hazırlandı? Zamanlama açısından yerel seçimlere yaklaşmamız diye düşünüyorum. Geziyle ilgili alınamayan bir intikam var. Davalar cezasızlıkla kapanmıştı, üstünden yıllar geçti. Kavala da tutuklandı. İddianamesiz bir şekilde tutuluyor. AİHM bununla ilgili bir açıklama istedi. Tam da ek sürenin dolmasına bir gün kala bir iddianame hazırlayarak Osman Kavala'ya yönelik tutukluluğunu haklı göstermeyi amaçlayan bir çalışma olarak tanımlanabilir. Yapılan şeyin hukukla veya gerçekle alakası yok. Gezi'yi takip edenler katılanlar böyle bir şey olmadığını bilir. İsyanların sürmesinin sebebi genç insanların polis şiddetiyle ölmesiydi. Bazıları olaylardan sonra hayatını kaybetti. Bilinen 11 kişiden bahsediyoruz. Bunun hesabı sorulmadı failleri cezalandırılmadı. Gezi parkı korumak için çıkılmıştı ama Erdoğan bunu kendisine yapılmış büyük bir kalkışma olarak niteledi.

Memet Ali Alabora hakkında yakalama kararı: Hükümeti ortadan kaldırmaya çalışmakla suçlanıyor
15 Temmuz darbe kalkışmasıyla ilgili yapılabilecek bütün davalar açıldı. Ama darbe girişimiyle ilgili iki yıldır tükettiler. Yeni bir darbe kalkışması ve tehdit var algısıyla siyaset yürütüldüğü için yeni bir malzemeye ihtiyaç duyuldu. Onun dışında Gezi'ye eleştirel yaklaşanlar dahi biliyor ki bu yapılanlar hükümete karşı bir darbe girişimi değildi. Diyelim ki böyle bir şey var, bu insanların konuyla ne alakası var… Osman Kavala dahil olmak üzere öne sürülen iddialar nedir? Böyle bir şey yok.

‘SİSTEMİN YENİ DÜŞMANLARA İHTİYACI VAR'

Benzer yöntemi siyasilerin davalarında da gördük. Demirtaş da birçok davadan yargılanıyor, orada da aynı şey var. Öğrenilmiş bir şey bu. Şimdi filan cemaatinden temizleniyoruz derken ne acıdır ki onların kullandığı yöntemler, daha da hukuka uydurmayarak yapılıyor. Gezi iddianamesinde korkunç bir suçlama mantığı var. Müştekiler arasında cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu üyeleri ve 700 küsur kişi var. Daha önceki davalar cezasızlıkla sonuçlandı. Geziyle ilgili en çok kullanılan Dolmabahçe ve Kabataş suçlamalarıyla ilgili hiçbir kanıt bulunamadı. Bütün bu davalar boşuna mı yapıldı? 7 yıl aradan sonra birtakım insanlar gençleri yatıştırmak için konuşmuş olmasına rağmen tutuklandı. Parktaki protestodan nasıl hükümeti yıkmayı çıkarırsınız? Protesto etmek anayasal bir hak. Bu gösterilerin barışçıl olduğu biliniyor. Bu bir gözdağı. Gazeteci, sivil toplum ve akademisyenlere veriliyor bu gözdağı. Cumhur ittifakı ortak bir beka söylemiyle yerel seçime gidiyor. Bu ortamda bunun düğmesi de Aralık 2018 ayında 6 tane yeni dava açıldı Gezi ile ilgili. Yine binlerce insan yargılanacak. Daha önceki davalar cezasızlıkla sonuçlanınca böyle bir yol izleniyor.

Gezi Parkı eylemlerinin bayrakçısı 5 yıl sonra beraat etti
Seçim dönemlerinde daha önce yapılan söylemlere dikkat edelim: Popülist ve ayrımcı söylemler, terör örgütleri kokteyli yapmak, komplo teorileri üzerinden suçlamak… Bunlar bildiğimiz bir şey. Buradan bir şey çıkar mı? Bu sistemin ayakta kalmak için devamlı yeni düşmanlar yaratmaya ve halkın bir kesimini korkutmaya ihtiyacı var. Siz bana mecbursunuz korkusu söz konusu. Gezi'nin bir kalkışma olduğuna inananlar olabilir ama halkın bu bir teşebbüstür diyecek hali yok. Ama ezberletilen ‘Bunlar bize düşman, bizi yok etmek istiyorlar başörtülü bacılarımıza saldırdılar" söylemler yaratmaya ihtiyaç duyuyorlar.

Başörtülü ya da değil, taciz saldırı olduğu zaman bunu bir yere koymamız lazım. Mesele başörtüsü değil. İktidara gelince bana biat eden başörtülüyle bana biat etmeyen diye ayrılıyor. Ankara'da başörtülü bir kadına yapılan açık ve aleni taciz görüntülendiği için üstüne gitmek zorunda kaldılar. Bunu kendi cenahlarında da eleştirenler çıkıyordur. Yapılan açıklamalar, tam tersine karşı tarafı suçlar nitelikte. Telaşla bilmeden olmuştur dediler. Diyelim ki öyle bir şey oldu, bizim polisimize yakışmamıştır deyip geçersiniz. Ama İçişleri bakanı diyor ki babası ve annesinin terörist örgütlerle ilişkisi var diyor. Kötü bir film seyreder gibiyiz, böyle bir şey diyerek bir kadına tacizi doğrulayamazsınız."

Yorum yaz