Suriye denklemindeki sıkışmışlık halini Maltepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Hasan Ünal ile konuştuk.
‘PUTİN, ADANA MUTABAKATINI GÜNDEME GETİRDİYSE, ŞAM DA İSTEKLİDİR'
Prof. Hasan Ünal'a göre Rusya lideri Putin'in son dönemde iki kez Adana Mutabakatı'nı zikretmiş olması Suriye liderliğinin Ankara'ya ‘ilişkileri yeniden yapılandırma yolunda mesajı' olarak anlaşılabilir. Ancak Esad'ın son sert çıkışlarıyla bu işbirliği yerine Suriye hükümetine rağmen bir güvenlikli bölge kurulması çabasına girişilmesine set çekmeye çalıştığını belirten Ünal, Ankara'nın ABD ile anlaşarak bir güvenli bölge tesisinin Türkiye açısından da doğru seçenek olmayacağını dile getirdi:
‘AMERİKA, DEVLET ÖZELLİĞİNİ KAYBETMİŞ GÖRÜNTÜSÜ VERİYOR'
Suriye, Rusya veya Türkiye'nin kendi açılarından pozisyonlarında belirli bir tutarlılık bulunduğunu belirten Prof. Ünal, iş ABD'ye geldiğinde bunun böyle olmadığını kaydetti. Özellikle Trump'ın çekilme açıklaması sonrasında ABD yönetiminin Suriye ile ilgili tutumunun kendi içerisinde tutarlı olmaktan çıktığını belirten Ünal'a göre, adeta ‘ABD devlet özelliğini yitirmiş' görüntüsü veriyor. Washington'ın hem Suriye'den çekilme hem de ‘hedeflerine ulaşma' söylemlerini komik bulan Ünal, şu değerlendirmede bulundu:
‘HANGİ AVRUPA ÜLKESİ TÜRKİYE, SURİYE, RUSYA'YA RAĞMEN ORADA DURABİLİR?'
Ünal'a göre, ABD yönetiminin Suriye sahasında kendi yapamadıklarını Avrupalılardan beklemesi de ‘komik'. Avrupa kanadının ancak ABD gölgesinde hareket edebileceğini söyleyen Ünal, oluşturulacak olası gücün Türkiye, Suriye ve Rusya'ya rağmen Suriye'nin kuzeydoğusunda varlığını sürdürmesinin mümkün olamayacağına dikkat çekti. Buna karşın Erdoğan ve Akar'ın olası bir güvenli bölgenin ancak Türkiye kontrolünde bulunmasının kabul edileceği mesajlarına atıf yapan Ünal, bu pozisyonun da doğru bir siyasi tercih olmadığını, aynı zamanda da ABD'nin söyledikleriyle paralelliği bulunmadığı görüşünü dile getirdi:
‘ORTADOĞU GİBİ HERKESİN ÇOMAĞINI DALDIRDIĞI YERDE FEDERAL YAPI İŞLEMEZ'
Hasan Ünal'a göre Türkiye'nin ‘güvenli bölge' üzerinden Suriye'nin kuzeydoğusunu kontrol etme arzusu, hem toprak büyüklüğü hem nüfus ve ekonomik ihtiyaçların giderilmesi hem de askeri açıdan gerçekçi değil. Suriye yönetiminin de ‘özerklik' taleplerini geri çevirdiğini anımsatan Ünal, bu tutumda Suriye'nin federal bir yapıya dönüşmesi halinde paramparça olması görüşünün rol oynadığının altını çizdi. Ünal, dünyada birden fazla millet esasına dayandırılan anayasal federasyonların sıkıntılı durumlarına atıf yaparken "Ortadoğu gibi herkesin çomağını içine daldırdığı bir yerde Suriye'nin federal yapıda mutlu, huzurlu gelecek sağlayacağını beklemek aşırı iyimserlik olur" görüşünü dile getirdi:
‘ABD ARTIK SAVUNMA SANAYİ RESTLERİYLE TÜRKİYE'Yİ ZORLAYAMAZ'
Diğer yandan Suriye sahasında Ankara ile Washington arasındaki anlaşmazlıklar sürerken, Erdoğan yönetiminin Rusya'dan S-400 alımındaki ısrarına ABD'nin F-35 uçakların teslimatını erteleyerek yanıt vermesi tartışılıyor. Yorumcular politikaların uyumlulaştırılamaması halinde Türkiye'nin 1970'lerdeki gibi Amerikan silah ambargosuna uğrayabileceğine dikkat çekerken, Hasan Ünal artık bunun özellikle savunma sanayine etkisi olmayacağı görüşünde. O Amerikan ambargosunun da Ankara'nın Sovyetlerle ortak silah üretimi, teknoloji transferine yaradığını anımsatan Ünal, Türkiye'nin artık savunma sanayisini ilerlettiğini ve aradan geçen zamanda seçeneklerinin de arttığına atıf yaptı. Ünal'a göre ABD Türkiye'yi ‘ekonomik olarak perişan etme' tehdidinde bulunuyor olsa dahi böylesi bir girişimin olumsuz sonuçlarını kavrar ve hayata geçirmez: