Eski cumhurbaşkanları François Hollande ve Nicolas Sarkozy de miting davetine icabet etti.
Şoah Anıtı önündeki bir dakikalık saygı duruşunun başını çekme görevini, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Meclis Başkanı Richard Ferrand ile Senato Başkanı Gerard Larcher üstlendi.
14 partinin mitinge katılım için ortak açıklamasında "Anti semitizm bir görüş değil, bir suçtur, hepimiz endişeliyiz" denildi.
Fransa'daki Yahudi örgütlenmelerinin çatısını oluşturan ve İsrail için lobi de yapan CRIF "İşte bu bizim talep ettiğimiz ulusal uyanma ve alarma geçme tepkisidir" karşılığını verdi.
LE PEN KATILMADI
Aşırı sağcı lider Marine Le Pen ise yürüyüşe katılmayacağını, partisinin ayrı bir etkinlik düzenleyeceğini duyurdu.
Alman nüfuslu Alsas bölgesinin Quatzenheim kasabasında gamalı haç çizilip zarar verilen yaklaşık 100 Yahudi mezarını inceleyen Macron "Harekete geçeceğiz, yasalar çıkaracağız, cezalandıracağız" dedi.
"Bunu yapanlar cumhuriyete layık değiller" vurgusu yapan Fransa Cumhurbaşkanı, 2. Dünya Savaşı sırasında Fransa'dan Almanya'daki imha kamplarına gönderilen Yahudilerin anısına dikilen taşa beyaz gül bıraktı.
Öncesinde Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili'yi ağırlarken de "Ne zaman bir Fransız Yahudi olduğu için hakarate uğrar, tehdit edilir ya da daha kötüsü yaralanır veya öldürülürse tüm Cumhuriyet saldırıya uğramış demektir" mesajını veren Macron, CRIF'ın yarınki akşam yemeğinde konuşma yapacakve Yahudi karşıtlığıyla mücadele için yol haritasını açıklayacak.
Böyle bir adım, İsrail'in politikalarının eleştirilmesini suç haline getirerek ifade özgürlüğüne sahip çıkma iddiasındaki Fransa'yı böler. Bugüne dek İsrail'in varolma hakkını sorgulayan anti Siyonist açıklamarın cezalandırılması taleplerini reddetmiş Macron'un CRIF'deki konuşmasında tavır değiştirip değiştirmeyeceği merak konusu.
Quatzenheim'da saldırılan mezarlardan birinde 1970'lerin ayrılıkçı, neo Nazi örgütü 'Elsassisches Schwarzen Wolfe' yazısı dikkat çekti. Aralık ayında da Quatzenheim'a yarım saat mesafedeki Herrlisheim'da 40 mezar ve Holocaust anıtına saldırı düzenlenmişti.
FRANSIZ HÜKÜMETİNE GÖRE YÜZDE 74 ARTIŞ
Ardından sistem karşıtı Sarı Yelekler protestocularının artık gelenekselleşen cumartesi yürüyüşünde, felsefeci Alain Finkielkraut'a sözlü tacizde bulunuldu. TV'lerde talk şovların gediklisi olduğundan tanınan bir sima olan Yahudi kökenli düşünür, cumartesi günü yürüyüşün yanından geçip evine giderken, Filistin yanlısı sloganlar atan protestocular kendisine 'Pis Siyonist', 'Evine geri dön' 'Tel Aviv'e git', 'Fransa bize ait' diye bağırdı.
'Solcu' Siyonist örgüt kurmuşluğu, siyahlar ve Araplarla ilgili ırkçılık tartışmaları yaratmış görüşleri ve İsrail'e tam desteğiyle tanınan Finkielkraut, evine varmasının ardından basına "Şahsıma yönelik saf bir nefret hissettim. Polis orada olmasaydı korkardım" diye konuştu.
SALDIRILAR YOĞUNLAŞTI
Finkielkraut'u taciz vakasının yanısıra Nazi ölüm kamplarında kurtulmuş, Avrupa Parlamentosu Başkanlığı yapmış, 2017'de vefat etmiş Simone Veil'in resimlerine gamalı haç çizildi, Paris'te bir Yahudi restoranının camlarına boyayla 'Yahudiler' yazıldı, 2006'da işkenceyle öldürülmüş bir Yahudi gence ithaf edilen anıta dikilen iki ağaç saldırıya uğradı, biri kesildi.
'SİYONİST KOMPLOYA İNANIYORLAR'
Yahudi karşıtı saldırılar çok geniş bir yelpazeye yayılırken, Sarı Yelekler de kendilerini sorgulanır buldu. Ifop'un Sarı Yelekler destekçileriyle yaptığı ankete göre neredeyse yarısı 'dünya çapında Siyonist bir komplo' olduğuna ve diğer bazı komplo teorilerine inanıyor.
'ANTİ SEMİTİK HAREKET DEĞİL AMA'
Bununla birlikte Başbakan Philippe "Sarı Yeleklere anti semitik demek yanlış ve saçma olur. Ama anti semitizm Fransız toplumuna derinden kök salmış vaziyette" görüşünü dile getirdi.
Paris'teki Siyasi Radikalleşme Gözlemevi'nden Jean-Yves Camus "Sarı Yelekler anti semitik bir hareket değil. Ama lidersiz ve yatay bir hareket olduğundan içine aşırılıkçı unsurlar sızıp akıllarıne eseni yapabiliyor" değerlendirmesini yaptı.
Fransa'nın en prestijli eğitim kurumlarından biri olan Sosyal Bilimler İleri Araştırmaları Okulu'nun (École des hautes études en sciences sociales/EHESS) anti semitizm uzmanlarından Vincent Duclert de "Sarı Yelekler anti semitik bir hareket değil, ama her cumartesi günü aşırı sağ ve aşırı sol grupların anti semitik dışavurumlarına sahne oluyor" dedi.
Sarı Yelekler sözcülerinden Jason Herbert, geçen cumartesi Finkielkraut'un taciz edilmesini 'skandal' diye niteledi, ama tüm hareketi temsil eden bir olay olmadığını dile getirdi:
"Bu halkın sesini duyurmasını sağlayan bir hareketin ister istemez düştüğü bir zaaf. Herkes gelip görüşünü açıklıyor. Bazı görüşler alçakça ve yasadışı. Birinin kökenleri nedeniyle değersiz olduğunu düşünmek kabul edilemez olduğu gibi bizim taleplerimizle de ilgisi yoktur. 'Daha az Yahudi istiyoruz' diye bir talebin bizim taleplerimiz arasında olduğunu hiç duymadım."