11 yaşından bu yana İstanbul'da bulunduğunu anlatan Binali Yıldırım, İstanbullular'ın kendilerini seçmeleri halinde İstanbul'a olan borcunu ödeyeceğini anlattı. İstanbul trafiğini kendisinin çözebileceğini ifade eden Yıldırım, "Biz bu sorunları Türkiye ölçeğinde hallettik. İstanbul'da da çözeriz" dedi. İstanbul'u 'Türkiye'nin kalbi' olarak niteleyen Yıldırım "İstanbul hapşırırsa Türkiye nezle olur" diye konuştu.
Yıldırım'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şunlar:
'BİR DAHA DÜNYAYA GELSEYDİM YİNE BU MESLEĞİ YAPARDIM'
'MEŞGALEDEN ÇOCUKLARI SEVEMEDİK ACISINI TORUNLARDAN ÇIKARIYORUM'
— Bir terbiye kuralıdır o. Eğer dedemin olduğu odada, mecliste ben çocukken hatırlıyorum babama doğru emekliyerek giderdim. O günleri hatırlardım. Babam da ayağıyla geriye iterdi. Büyüdüğüm zaman beni dedeme yönlendirirdi. Bu bir gelenek, terbiye, doğrudur, yanlıştır o ayrı şey. Hayatın çetin meşgalesinde, yoğunluğunda çocuklarımıza tam anlamıyla çocuk muamelesi yapamadık. Telaşemiz içerisinde onlar büyüdüler. Şimdi acısını torunlardan çıkarıyorum. Onları sevme fırsatımız olmadı.
— Torunları sevmek bedava. Ağlıyorsa bizi ilgilendirmiyor. Altını ıslatıyorsa bizi ilgilendirmiyor.
'BİZ ÇOK GENİŞ AİLEYDİK DEDEM İSTANBUL'DAYDI'
'COĞRAFYA ÖĞRETMENİMİZ SINAV GİRİŞ KAĞIDIMI YIRTTI ATTI'
— İstanbul'a geldim. Dedemin satın aldığı Tarlabaşı'ndaki apartmanda oturuyoruz. Annem, babam köyde, biz amcamlarla oturuyoruz. Kimseye yük olmayayım, kısa yoldan yatılı öğretmen okuluna gideyim diye bir karar verdim. Benim gibi iki tane arkadaşım daha var. Bir tanesi bizim köyden diğeri yine bizim ilden başka bir yerden. Müracaatımızı yaptık, sınavlara girmek için az bir süre var. Sınava giriş kartı veriliyor. Onu alacağım, dediler ki, 'Müdür bey seni çağırıyor, o kartı vermiyor' dedi. Rahmetli Hasan Çelik, coğrafya hocamızdı. Gittim, karşısına geçtim. 'Ne oldu' dedi. 'Ben öğretmen okulu imtihanına gireceğim, kağıdımı verin' dedi. Baktı yüzüme 'sen öğretmen mi olacaksın' dedi. Kağıdı çıkardı yırttı, çöpe attı. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. 'Hadi git' dedi. O kadar üzüldüm ki, anlatamam.
'MÜHENDİS OLMAMDA MEHMET ALİ HOCAMIZIN ETKİSİ OLDU'
'İSVEÇ'İN DÜZENLİ VE MUNTAZAM OLMASI BENİ RAHATSIZ ETTİ'
— İsveç'te işim bittiğinden bir gün önce hazırlıklarımı tamamladım yurda döndüm. Oralar cennet gibi.Sessiz, trafik sorunu yok,insanlar birbirine daha saygılı. Her yönüyle muntazam. Aşırı muntazam olması beni rahatsız etti. Hiç anormal bir şey yok. Ona alışmanız zaman alıyor. Gelince tam tersi oldu. Burada hiç yaşamamış gibi sinirimi bozmuştu. 1-2 ay kafamı evin duvarlarına vuruyordum, Türkiye'ye dönünce.
'O SUS PUS OLAN ADAM GOLDEN SONRA 'FEYYYAZ' DİYE FIRLADI'
'MÜDÜR BEY EŞİME SÖYLEMİŞ: DERSLER BOŞ GEÇSİN AMA O GELMESİN…'
— Biz Semiha hanımla akrabayız. Semiha Hanım'ın dedesinin babası ile ile benim dedemin babaları kardeş. Önceden tanışıyoruz. O öğretmen okuluna gitti, ben İstanbul'a geldim. Okullar bittikten sonra bir şeye karar verdik, aile olmaya karar verdik. Ben İTÜ'de öğrenciyim. O da Bakırköy Kirazlı Velikapı diye bir yer var. Orada öğretmen, ilkokul öğretmeni. Hasta oldu, çocuklarına çok düşkün. Dersler boş geçecek. 'Ben gideyim' dedim. Gittim, içeri bir girdim. Bir kargaşa, gürültü, birbirlerinin saçını başını yolanlar vs. Benim geldiğimi hiç farketmediler. Tahtaya vuruyorum, bağırıyorum, hiç oralı olmuyorlar. Birden önüme ilk gelen çocuğu tuttum havaya kaldırdım. Herkes suspus oldu. Bana bakıyorlar. Sonra bıraktım. Bir şeyler anlattım ama çocuklarda çıt yok, hiç tepki yok. Ders bitti, geldim. 'Nasıl geçti' diye sordu hanım, 'Güzel geçti, hallettik' dedim. Okula dönünce müdür bey demiş ki hanıma 'O senin dersine gelen kimdi'. Semiha Hanım 'eşim' deyince, müdür bey 'sen ona söyle, dersler boş geçsin ama gelmesin'…
'TORUNUMLA AVM'YE GİTTİK AMA DÜKKANLARA GİDEMEDİK'
'BANA GÖRE İDO'NUN EN BÜYÜK HİZMETİ 1999 DEPREMİNDE OLDU'
— İstanbul Deniz Otobüslerinin kuruluşu Dalan dönemindeydi. Sözen döneminde pek bir şey yapılmamıştı. Geldiğimizde 9 tane deniz otobüsü var ama iyi durumda değiller. 7-8 tane iskelesi vardı. Esasında kapanmaya yüz tutmuş bir şirketti. Bir karar vermeniz gerekiyordu. Ya kapatacaktık ya da İstanbulluların rahatça kullanabileceği hale getirecektik. İkincisine karar verdik. Sağolsun Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da böyle bir karar verdi. 4,5 yıl görev yaptım. İDO kendi sınıfında dünyanın en büyüğü oldu. 29 gemiye ulaştı. 30'dan fazla iskele yapıldı. Bütün Marmara'nın kuzeyine, Avşa, Bandırma, Mudanya, Armutlu, Çınarcık hatta Gölcük'e, Avcılar'a, Şarköy'e seferler yaptık.
— Rahmetli Ecevit, bir açıklama yaptı, İDO'nun yaptığı büyük hizmeti biraz da methederek anlattı. Şöyle dedi, biz bu şirketi destekleyeceğiz dedi. O zaman en büyük sorunumuz yakıttı. Gittik fakat sonuç alamadık. Sonra ben geldim o iş kendinden çözüldü.
'TAYYİP BEY'E DURUMU ANLATTIM 'TAM YETKİLİSİN' DEDİ'
'İSTANBUL BELEDİYE BAŞKANI OLURSAM BORCUMU ÖDEYEBİLİRİM'
— 11 yıldan fazla bakanlık yaptım. Türkiye'de Ulaştırma bakanlarının ömrü 8,5 aydır. Ömrümüz çalışmakla geçmiş. İnsanımıza hizmet etmekle geçmiş. İstanbul gibi bir şehir beni ben yapan şehir. 11 yaşındaki ortaokul öğrencisi Binali, Binali Yıldırım oldu. Buraya gelmişsem İstanbul'a borçluyum. İstanbul 2003 Kasım'da beni milletvekili seçti. Bakan oldum, TBMM Başkanı oldum. İstanbul beni seçti. Bir yola çıktım, İstanbullular destek verirse belediye başkanı olduğumda borcumu ödeme gibi yükümlülüğüm var.
'İSTANBUL TÜRKİYE'NİN KALBİ! HAPŞIRSA TÜRKİYE NEZLE OLUR'
— Ben İstanbul'a borçlu olduğumu düşünüyorum. İstanbul'un meselelerini biliyorum. İstanbul deyince aklınıza ne geliyor? İstanbul'u nereye koyuyoruz? İstanbul bir devlet olsaydı AB'nin 13. büyük, dünyanın 41. büyük ülkesi olurdu.l İstanbul'un yıllık geliri 232 milyar dolar. Romanya, Macaristan, Bulgaristan'ın dahil olduğu 140 ülkeyi geride bırakıyor. Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 33'ünü İstanbul tek başına sağlıyor. 72 milyar dolarlık ihracatla Türkiye ihracatının yüzde 44'ünü tek başına sağlıyor. Güney Afrika, Portekiz, Şili'nin ihracatından daha yüksek. 100 büyük sanayi kuruluşunun 42 tanesi İstanbul'da. 6 milyon 578 bin kişi,iş gücünün yüzde 20'sine tekabül ediyor. 40 milyon turistin 13,5 milyonu İstanbul'a geliyor. İstanbul hapşırsa Türkiye nezle olur.
'TRAFİĞİ YÜZDE YÜZ ÇÖZERİM DERSEM BANA KİMSE İNANMASIN'
'İSTANBULLU EVDEN ÇIKTIĞINDA 750 METRE YÜRÜYEREK METROYA ULAŞCAK'
— İstanbul'da en önemli sıkıntı toplu ulaşım altyapısının yetersizliği. Şu anda raylı sistemin payı artı otobüs, metrobüs yüzde 18. Bunlar yapıldığında hedefimiz yüzde 48,5. İstanbullu evinden çıktıktan 750 metre sonra vaadediyorum. İstanbullu metro istasyonuna ulaşacak. Ben bunu vaadediyorum.
'ANLADIM Kİ İSTANBUL'DAN ÇIKAN YOLCULUK TÜRKİYE'Yİ KAPSAYACAK'
— Hiç tereddüt etmedim. Ben Cumhurbaşkanımız 94'de belediye başkanı olunca beni davet etti İDO'nun başına geçtim. Şunu gördüm ki, önü açık. İstanbul'dan çıkan bu yolculuk Türkiye'yi de kapsayacak. O gün iktidar sahipleri 'bu bizim için ileride tehdit olacak değil eften püften sebeplerle başkanlığını tamamlamayarak mahkum oldu'. 94'te onunla başladım 99'un Kasım'ın da bıraktım. O cezaevine gitti, biz kendi işlerimize döndük. Temaslarımız devam etti. Parti kurulurken de tereddüt etmedim.
'İDEOLOJİNİZİ İŞİNİZİN ÖNÜNE GEÇİRMEDİĞİNİZ SÜRECE BENDEN BİR SIKINTI YAŞAMAZSINIZ'
'O ZAMANLAR OLGU İLE ALGI ARASINDA O KADAR FARK VARDI Kİ'
— Bir kadın geldi, biz buraya atandığınızı duyduk, çok korktuk dedi. Neden, dedim. Biz buraya cübbeli,sarıklı, sakallı bir adam gelecek diye düşündük. Sizi gördük, siz İngilizce konuşuyorsunuz, anlayamadık sizi dedi. Ben bu kadar önyargı, saplantı olur mu diye sordum. O zamanlar önyargılar ve algı ile olgu arasında o kadar büyük bir fark vardı ki.
'ÇİNLİLERLE ARAMIZDA İLETİŞİM VE MENTALİTE FARKI VAR'
— Çin ve Türk ortaklıklar tarafından yapılıyordu. uzattıkça uzatıyorlar. Baktım olacak gibi değil düzenli olarak her ay en az bir sefer işin gidişatına göre sizi güzergah üzerinde toplayacağım, hepiniz bana rapor vereceksiniz. Mazeret istemiyorum. Şantiye sorumlusu gibi takip ederek bitirtmek zorunda kaldım. Türklerle Çinlilerin iş yapma şekilleri farklı. Biri için önemli olan diğeri için önemsiz gözüküyor. Aralarında zaman kaybının en büyük sebebi uyumsuzluk, iletişimsizlik ve mantalite.Aynı şeyi Marmaray'da Japonlarla yaşadık.
'JAPONLARA 'TÜRKLER'İN SON DAKİKA MUCİZESİ VARDIR' DEDİM'
'İSTANBUL BİLİM VE TEKNOLOJİNİN MERKEZİ OLABİLİR'
— İstanbul'un temel meseleleri, trafik, ulaşım, otopark, yeşil alan üretmeyle ilgili bir sorunum yok. Bunu Türkiye ölçeğinde yaptık. İstanbul daha küçük bir ölçek, burada haydi haydi yaparız. İstanbul'a yapacaklarımız sadece altyapı değil. Sosyal, kültürel içerikli projeler, ekonomik projeler. İstanbul'un bu yönlerini daha ön plana çıkarmak, marka değerini daha da arttırmak. İstanbul bilim teknolojinin merkezi olabilir. Gençlerin kabiliyetlerini göstereceği merkeze dönüşebilir. Yapay zeka var mesela. Bugün bildiğiniz mesleklerin yarısı yok olacak. Biz bilgi toplumunun göçmeniyiz gençler de yerlisi. Ben onlara dijital yerliler diyorum.
'İSTANBUL'U CAZİP HALE GELİP İSTİHDAM OLUŞTURACAK'
'BİZ DİKEY KORİDORLARLA YEŞİL İLE MAVİYİ BİRLEŞTİRECEĞİZ'
— İstanbul kuzeyindeki yeşil alan ile maviyi buluşturacağız. Buralarda yürüyüş yolları, bisiklet yolları olacak. Yeşille maviyi buluşturacak dikey damarlar olacak. A5 bin 462 bin kilometre karelik sadece 1050 kilometre karesinde yerleşim var. Biz bu koridorlarla yeşil ile maviyi inşallah birleştirmiş olacağız.