GÖRÜŞ

AK Partili belediye başkan adayı Köken: Suriyelilerin İstanbul’a gelmesine izin verilmemeliydi

AK Parti Eyüpsultan Belediye Başkan Adayı Deniz Köken, göçten kentleşme ve kültüre pek çok sorununa eğileceklerine işaret ederek “Suriyeliler İstanbul’a hiç getirilmemeliydi. Buna izin verilmemeliydi. Biz Gaziantep’e ‘500 binin üzerindeki nüfusu kabul etmiyoruz’ dedik ve durdurduk. Aslında bunun formülleri var ama refleksimiz gecikti” dedi.
Sitede oku

Erdoğan: 4 milyon Suriyeli sığınmacının döneceği güvenli bölgeler oluşturacağız
AK Parti Eyüpsultan Belediye Başkan Adayı Deniz Köken, İstanbul Eyüp'ün göçten kentleşmeye pek çok sorununa eğileceklerine işaret etti. İstanbul Eyüp'te gazetecilerle bir araya gelen Köken "Yaşanabilir şehrin maddeleri aslında bellidir. Bizim sürdürülebilir çevre, eğitim, ulaşım için yol gösteriyor olmamız lazım. Bunun için de önce şehrin röntgenini çekerek bu şehir ne ile kalkınır, nüfusu azalır mı artar mı ya da artmalı mı azalmalı mı, ona karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şehirler, insan vücudu gibidir. Nasıl ki insan hasta olduğunda doktora gider, şehir hasta olduğunda ise belediyeye gelir. O yüzden bizim ‘şehir doktorluğunu' iyi yapmamız gerek. Yoksa teşhis koyulamadığında durumu kötüye giden hastalar gibi şehir de yaşanmaz hale gelir" dedi.

‘SURİYELİLERİN İSTANBUL'A GELMESİ ENGELLENMELİYDİ, GAZİANTEP'TE 500 BİNİN ÜZERİNDE NÜFUS KABUL ETMEDİK'

Türkiye’de üniversite okuyan Suriyeli sayısı 20 bin 701'e ulaştı
2014 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak görev yapmış olan Köken, Sputnik'in Eyüp ilçesinin Suriye'den aldığı göç durumuna ilişki sorusunu "Halk tarafından çok şikayet var. Gaziantep'te bu denli bir şikayet yok. Bu sorunu, Gaziantep'te okulları karma yaparak ve ciddi bir altyapı oluşturarak çözdük. Suriyelilerin suç oranı Gaziantep'te yüzde 0.1 civarında. Biz müthiş bir müdahalede bulunduk. Hem okulları karma yaptık hem de Suriyelileri 70 küsür mahalleye dağıttık. Böylece komşuluk ilişkileri gelişti. Türkçe öğrenmeleri için de yaygın kampanya gerçekleştirdik. İstihdam sağlandıkça da sorunlar azaldı. Başka ülkeden Almanya'ya giden herkese uyum dersi veriliyor. Bu uyumu, entegrasyonu sağlamak önemli. Bence (Suriyelileri) İstanbul’a hiç getirmemiz lazımdı. Yerleştirilmemeleri lazımdı. Suriyelilerin en son İstanbul’a gelmesi lazımdı. İzin vermeyeceksiniz" dedi. Bu sözlerinin üzerine bir katılımcının “Çok kaçak göçek gelen var. Devletin isteği doğrultusunda buraya yerleşen çok Suriyeli olmadı. Durumu iyi olanlar zaten İstanbul'a gelmeyi ilk başta tercih ettiler, iş yapanlar yatırım bulmak için” sözlerinin ardından Köken “Engel olunabilirdi. Biz 'Gaziantep'e 500 binin üzerindeki nüfusu kabul etmiyoruz' dedik ve (nüfus akışını) durdurduk. Onların bütün sağlık tesislerinden yararlanmasını yasakladık. ‘Adıyaman’da doktora gideceksiniz” dedik. Aslında formülleri var ama bizim refleksimiz gecikti” dedi.

'SURİYE'DE TÜRKÇE BİLEN BİR NESİL OLACAK, BU ÖNEMLİ'

Bir gazetecinin 'toplumların birbirini kabullenmesinin zaman aldığı' yorumu üzerine Köken "Bir gün Suriyeli çocuklara yönelik bir spor etkinliği için resmi bir grup, Gaziantep'e geldi. Suriyeli çocuklar için spor etkinliği yapacaklarmış. ‘İzin vermiyorum' dedim. 'Neden sadece Suriyeli çocuklara yapacaksınız?' diye sordum. 'Eğer bu etkinliği yapacaksanız karma bir şekilde hem Suriyeli hem de Türk çocuklarına yapacaksınız' dedim Şimdi ben bu etkinliğin sadece Suriyeli çocuklara yapılmasını kabul etsem diğer çocuklar da bana bir sürü şey söyleyecekler. Daha sonra bu etkinlik, binlerce Suriyeli ve Türk çocukların toplandığı müthiş bir etkinlik oldu. Onlar da çok memnun oldular. Bizim bu meseleye bakma ölçeğimiz önemli. Antep'teki çocuklara, oradaki çocuklarla kavga etmemelerini söyledim. Neticede oraya döndüklerinde Türkçe bilen 1 milyon Suriyeli, bir nesil olacak. Suriye'ye dönmeseler bile gidecek, gelecekler, ticaret yapacaklar. bunun ileride faydası olur. Ama her halükarda Suriyeliler İstanbul'a hiç getirilmemeliydi, ket vurulmalıydı. İstanbul'un kendi nüfusu kendine yetiyor. Ama Anadolu'ya dağıtılabilirdi. İstanbul'a gelecekleri illere dağıtsak, hiç gözükmezdi, sıkıntı olmazdı. Efsaneler dolaşıyor. Bu durum ileride, Allah korusun, başka sorunlar doğurur. Bizim günübirlik değil daha uzun vadeli şehircilik projecilerimizin olması lazım" ifadelerini kullandı.

'BELEDİYECİLİĞE TAYYİP BEY'İN BELEDİYE BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE BAŞLADIM'

1983 yılından beri Eyüp'te ikamet ettiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde belediyecilik hayatına başladığına değinen Köken "Yaklaşık 25 yıldır belediyecilik yaptım. Anadolu'nun her köşesinde ufak dokunuşlarla da olsa, bir şeyler yapmaya çalıştık. 'Şunları da yapsaydık' dediğimiz çok şey var. Ekonomik nedenlerden veya vakit yetmezliğinden yapamadığımız. Ancak elimizdeki imkanlarla en güzelini yapmaya çalıştık. Şehirlerde en önemli faktör insan faktörüdür. İnsan olmadan, şehir de olmaz, şehir çürür. İnsanlar şehirlerin ruhudur. Biz de insana yatırım yapmayı amaçlıyoruz ki, insan şehre hayat versin. Bu yasayla konutla olabilecek bir şey değil" dedi. 

‘İDEOLOJİYE KURBAN EDİLMEMİŞ KÜLTÜR SANAT, ŞEHİRLERE RENK GETİRECEK'

Erdoğan: Kültür-sanat meselesi en az terörle mücadele kadar önemli
Köken "Kültür ve sanat meselesine ideolojik bakmaktan vazgeçmediğimiz sürece bizim büyük bir sıkıntımız olmaya devam edecektir. Ben müzikten anlamayabilirim fakat anlayanlarla uğraşmak istiyorum. Ben ‘şehir plancısı' mıyım ki şehirleri doğru planlayalım diyorum? Biz bazı şeyleri ideolojiye kurban ediyoruz. Matematikçilerle çocuklara matematiği sevdirmek için uğraşıyoruz. Tüm bilimlerin ve sanatın alt yapısı matematik. Ama matematiği sevmeyen bir toplumuz, sevdirmedikleri için. Matematiği ve sanatı çocuklara korkutmadan sevdirmeyi başarabilirsek bana göre gelecekte daha iyi başarılar elde edebiliriz. Betonlaşma yerine yeşilliği daha çok seven bir adamım ama mücadelemizin ne kadar başarılı olmadığını zaman gösterecek. Bu yüzden bu konu benim için önemli. İdeolojiye kurban edilmemiş bir kültür sanatın şehirlere renk vereceğine inanıyorum. Çalışmalarımız bu bağlamda devam edecek." dedi.

‘YAPAY ZEKAYA GEÇİLEN BU DÖNEMDE ÇOCUKLARA DAHA ÇOK YATIRIM YAPMALIYIZ'

Köken "İnsanlar evinin penceresinden nasıl görüyorsa şehri öyle algılıyor. Çocuklar ne görürse o şekilde büyüyorlar. Çocuklarımızı okula ‘yok yazılmasın' diye değil, her gün dağarcığına bir şey katmak için göndermemiz lazım. Endüstri 4.0 nasıl yakalayacağız? Şu anda dünya dijital çağa, yapay zekaya geçti. Yapay zeka yeni kuşakla elde edilebilecek bir şey. Genç kuşağa yatırım yapmamız lazım. Güney Koreli çocuklar her gün yeni bir şeyler geliştiriyor. Bizde çocuklara ‘icat çıkarma' diye fırça atılırdı. Çocuklara, daha ileri gitmek için, yatırım yapmalıyız. Ben de bu amaç için, Eyüp'te çocukların bilimsel deneyler yapacağı merkezler oluşturacağım.Türkiye'de futbolun ötesinde spora eğilmek şart. Türkiye, futboldan kurtulmadan diğer branşlarda gelişmez. Ülkede sporun gelişmesi için spor salonlarına eğilmek lazım" diye konuştu.

Yorum yaz