Öte yandan yapılan son ankete göre halkın Avrupa Birliği (AB) üyeliği konusundaki görüşü keskin bir şekilde değişmişe benziyor. YouGov araştırma şirketinin bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği ankette, İngiltere'nin AB'den ayrılması yönünde desteğin yüzde 44'e gerilediği görüldü.
İngiltere'nin yaşadığı ‘çıkamama' durumunu Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ergin Yıldızoğlu ile konuştuk.
‘BAŞBAKAN MAY, BREXİT YANLISI DEĞİLDİ, BU DURUM ONUN ÜSTÜNE KALDI'
Ergin Yıldızoğlu, mevcut Başbakan Theresa May'in önceden Brexit yanlısı olmadığı ve hesapsız bir şekilde bir girilen sürecin içine ‘dalarak' bunu götürmeye çalıştığı yorumunu yaptı:
‘BREXİT OYLAMASI ESAS OLARAK GÖÇMENLERİN GELMESİNİ ENGELLEME OYLAMASIYDI'
Yıldızoğlu'na göre Brexit oylamasının arkasında ciddi bir yabancı düşmanlığı var:
''İngiltere halkında birikmiş önemli bir tepki var. 'Bu kadar göçmen geldi buraya evet ekonomiye katkıları oldu, buna itiraz etmiyoruz ama bu katkıların bize bir dönüşü olmadı ve bundan dolayı bu durumu bir yük olarak algılıyoruz' diyorlar. Dolayısıyla Brexit oylaması esas olarak göçmenlerin gelmesini engelleme oylamasıydı. Arkasında ciddi bir yabancı düşmanlığı, ırkçılık, milliyetçilik gibi duygular var''.
‘PAZARLIK BİR MÜDDET DAHA SÜRECEK'
İngiltere'de Brexit konusunda ortaya atılan hiçbir önerinin yeteri desteğe sahip olmadığını düşünen Yıldızoğlu, iş çevrelerinin bu belirsizlikten hoşnut olmadığı görüşünde:
‘PARLAMENTO MU, REFERANDUM MU ÇELİŞKİSİ ORTAYA ÇIKTI'
Yıldızoğlu, Brexit krizinin İngiltere'deki siyaseti referandumun mu yoksa parlamentonun mu belirleyeceği konusunda bir çelişki ortaya çıkardığı yorumunu yaptı:
''Bir başka düzeyde ise çok ciddi bir siyasi problem ortaya çıktı; referandum mu siyaseti belirler, parlamento mu siyaseti belirler? Dolayısıyla plebisit mi belirleyecek, parlamenter demokrasi mi belirleyecek? İngiltere bir parlamenter demokrasi. Referandum sonuçları ne olursa olsun, son tahlilde parlamento egemen olur ve eğer bir karar çıkarabilirse o karar geçerli olur. Böyle bir çelişki ortaya çıktığı için, şöyle yorumlar yapıldı: ‘Parlamento yavaş yavaş gücü hükümetin elinden alıp kendi eline geçiriyor'. Bu çok anlamlı bir laf değil bu çünkü parlamento deyince ortada bir kişi yok gücü eline geçiren, oy vermeye gelince birbirleriyle ‘anlaşamayan' 650 insan var.''
‘İŞ ÇEVRELERİ BİR AN ÖNCE ÇÖZÜM İSTİYOR'
İrlanda ve İskoçya sorunu nedeniyle Britanya'nın Brexit derken darmadağın olmak gibi bir problemle de karşı karşıya olduğunu belirten Yıldızoğlu'na göre iş çevreleri bir an önce çözüm istiyor:
‘İŞ ÇEVRELERİNİN KARŞIT OLDUĞU CORBYN LİDERLİĞİNDEKİ İŞÇİ PARTİSİ AÇMAZDA, SÜRECİNİ NEREYE GİDECEĞİNİ BİLMEK İMKANSIZ'
Yıldızoğlu'na göre parlamentoda hükümeti devirme koşulları olmayan İşçi Partisi lideri Corbyn, önceliğini genel seçim koşulları yaratıp, bu seçimleri kazandıktan sonra da her şeyi yeniden ‘konuşmak' üzerine kuruyor:
''İşçi Partisi bazı açmazlarla karşı karşıya. Parlamentoda hükümeti devirme koşulları yok. Yani peş peşe güven oylaması yaptırsa da —ki birkaç kere yaptıracak anlaşıldığı kadarıyla- İrlanda Birlikçi Partisi, Muhafazakarları desteklemeye devam ettiği müddetçe bu devam eder. Yani May'i deviremezler. İş çevrelerinde Corbyn karşıtı bir korku var. Çünkü adam 35 yıllık ‘tescilli' sosyalist. Dolayısıyla Corbyn ile ilgili olarak ağızlarını açtıklarında hoş şeyler söylemiyorlar. Corbyn'in önceliğini bir genel seçim koşulları yaratıp, seçimleri kazandıktan sonra tüm bunları yeniden konuşmak üzerine kuruyor. Çıkmak yani Brexit'ten yana tavır koymaya kalkıştığı zaman ciddi bir sorunla da karşı karşıya; birincisi kendisi tüm tarihi boyunca bir şekilde Avrupa'dan çıkmak istemiş birisi. Yakın çevresi de aynı şekilde. Yani böylesine bir durum var bu noktada. İkincisi, geleneksel işçi sınıfı oy tabanı belli ki Brexit istiyor ama öbür taraftan da İşçi Partisi'nin üyelerinin de —ki 600 bin civarı üyesi var- %70'i ya da başka bir hesaba göre %82'si kalmaktan yana. Şimdi hem üyelerini yönetmesi lazım hem diğer yandan çıkmaktan yana olanların oyunu alacak şekilde bir formül bulması lazım. Hem de parti içinde kendilerine manevra alanı bulmuş olan İan Copper gibi isimlerin de gücünün yükselmesini engellemesi lazım. Bu zor bir durum. Hele bu konuda Corbyn tecrübesi olan bir siyasetçi değil. 35 yıldır 'backbencher' dedikleri yani hükümet dışında durmuş ve oradan ne yapacaksa yapmış birisi. Dolayısıyla burada nereden bakarsak bakalım şu anda bu sürecin nereye gideceğini bilmek neredeyse imkânsız. 29 Ocak'ta önümüze ne geleceğini görmemiz lazım. O geldiği zaman parlamentodaki diziliş ne olacak, onu görmek lazım. Bu sıkışıklık daha böyle devam edecek.''
‘GİDİŞAT BÖYLE GİDERSE İSTER İSTEMEZ İKİNCİ BİR REFERANDUM OLUR'
Yıldızoğlu'na göre 29 Mart'ta parlamentoya sunulacak paketi görmeden öngörüde bulunmak zor olsa da gidişatın böyle sürmesi halinde ikinci bir referandumun olabilme ihtimali var:
‘YENİ BİR SAĞ YÜKSELİYOR, AVRUPA BİRLİĞİ PROJESİ ZOR DURUMDA'
Brexit konusunda Avrupa Birliği'nde oluşacak tavrı, Avrupa büyük sermayesini temsil eden büyük sanayicileri, Brüksel'deki bürokratları ve Avrupa'da yükselen yeni sağı da dikkate alarak düşünmek gerektiğini söyleyen Yıldızoğlu'na göre Avrupa Birliği projesi zor durumda:
‘İNGİLTERE'DE BREXİT TARAFTARLARI VE KARŞITLARI BİRBİRİNE GİRMEDİ'
Brexit oylaması yapıldığı sırada, Parlamento önündeki karşıt grupların birbirlerine ‘girmediğini' belirten Yıldızoğlu, bu durumun ekonomik açıdan halka yük bindirmedikçe Sarı Yelekler tarzı bir şeye dönüşeceğini düşünmüyor:
‘SERT ELEŞTİRİLER YAPAN İŞ ÇEVRELERİ, BEYİN GÖÇÜ İSTİYOR'
Ergin Yıldızoğlu son olarak iş çevrelerinin anlaşmasız çıkışla birlikte hükümetin göçmenlerle alakalı politikalarına sert bir şekilde karşı çıktığını belirterek, bu çevrelerin beyin göçünü istediği yorumunu yaptı: