Rus basını: İdlib’in neredeyse tümü teröristlerin elinde

ABD’nin, askerlerini Suriye’den çekme kararıyla temel küresel ve bölgesel aktörlerin dikkatini üzerine çektiğini belirten İzvestiya Gazetesi, ülkeler bu kararı tartışırken Heyet Tahrir eş-Şam’ın, Rusya ve Türkiye’nin çatışmasızlık bölgesini oluşturmaya çalıştığı İdlib’in büyük bir kısmını silahlı muhalefetin elinden aldığına dikkat çekiyor.
Sitede oku

‘Suriye, İdlib’in doğusunda askeri seferberliğe başladı’
Rusya ve Türkiye'nin çatışmasızlık bölgesinin oluşturulması anlaşmasının geleceğinin ne olacağını, son olayların geniş kapsamlı operasyonu kaçınılmaz hale getirip getirmediği ve teröristlerin neden engelle karşılaşmadığı sorulduğu yazıda şu değerlendirmelere yer verildi:

'NUSRA, İDLİB'İN YÜZDE 75-80'İNİ KONTROL EDİYOR'

Nusra ve müttefikleri, Türkiye'nin desteklediği silahlı muhalefet güçlerinden oluşan Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne karşı büyük taarruza geçti. Bir haftadan fazla süren çatışmalar ateşkesle sonuçlandı. Bu anlaşma, bazı arazilerin Nusra'ya devrini öngörüyordu. Şimdi bu örgüt, İdlib bölgesinin yüzde 75-80'ini kontrol ediyor. Burada idare, teröristlerin oluşturduğu ‘kurtuluş hükümeti' tarafından icra ediliyor. Çatışmaların bir diğer sonucu da en etkili muhalif yapılardan biri olan Nureddin Zengi örgütünün kendini feshetmesi oldu. Örgütün birçok üyesinin Nusra safına geçtiği yönünde bilgiler geliyor.

Nusra ayrıca Suriye hükümet ordusuyla cephe hattının büyük kısmını kontrol ediyor. Burası, Rusya ve Türkiye'nin 15-20 km'lik silahsızlandırılmış bölge oluşturmaya anlaştığı bölgedir.

'HENÜZ NUSRA'YA KARŞI AKTİF EYLEMLERE BAŞVURULMADI'

'İdlib'de örgütler arası çatışma sürüyor: Ulusal Kurtuluş Cephesi, El Nusra'ya saldırdı'
Türkiye, bu son olaylara tepki olarak İdlib'le sınıra özel hareket timlerini ve zırhlı araçlarını yığdı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Rus mevkidaşı Sergey Şoygu, 9 Ocak'taki telefon görüşmesinde, İdlib'deki durumu değerlendirdiler. Yine de henüz Nusra'ya karşı hiçbir aktif ve kapsamlı eylemlere başvurulmadı.

Bu bağlamda, Ortadoğu medyası, İdlib'de IŞİD'e benzer ‘İslam Emirliği'nin oluşturulabileceğini yazıyor.

Suriye'deki savaş boyunca, İdlib dahil ülkenin birçok bölgesinde, militanların bir gruptan diğerine geçişi, grupların da bir ittifaktan diğerine akışı gözlemleniyordu. Misal, Nusra'nın geçtiğimiz günlerde bozguna uğrattığı Nureddin Zengi, zamanında Hayat Tahrir eş-Şam kampsamında bu terör örgütüyle işbirliği yapmıştı, daha sonra Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne katılmıştı.

'NUSRA'NIN KONUMUNU GÜÇLENDİRMESİ BİR ŞEKİLDE RUSYA'NIN İŞİNE YARIYOR'

Bu tür ‘göç süreçleri', Rusya'nın Türkiye'ye yönelik militanları birbirinden ayırma ve kimlerin terörist kimlerin olmadığına, başka bir deyişle kimlerin bombalanması gerektiğine, kimlerin ise müzakere tarafı olarak görülmesi gerektiğine açıklık getirme taleplerini anlaşılır yapıyor. Ancak bu konuya hala açıklık getirilmiş değil ve Rusya buna defalarca işaret ediyor.

Rusya, İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesinde 20 ateşkes ihlali saptadı
Diğer yandan Nusra'nın konumunu güçlendirmesi bir şekilde Moskova'nın işine yarıyor. Bu süreç kendiliğinden tüm sorulara yanıt veriyor, çünkü bu örgüt Birleşmiş Milletler'in ve Rusya'nın terörist örgütler listelerinde yer alıyor. Türkiye'de bu örgütü listesine dahil etmişti. Yani basit bir mantık, askeri operasyonunun kapıda olduğunu söylüyor ama uygulamada her şey çok farklı olabilir.

İdlib ve komşu bölgelerin bazı kesimleri, Rusya, Türkiye ve İran'ın Astana'da üzerinde anlaşmaya vardığı dördüncü ve son gerilimi azaltma bölgesinin içinde yer alıyor. İlk üçünde her şey nispeten kolay olmuştu: aşırı gayretli militanlar fiziksel olarak yok ediliyordu, geriye kalanlar da ya uzlaşıyordu ya da güvenlik garantisi verilerek tahliye ediliyordu. Buna bazen ilgili dış aktörlerle hızlı ve başarılı uzlaşmalar eşlik ediyordu.

'TÜRKİYE, KATI BİR ŞEKİLDE ASKERİ OPERASYONA KARŞI ÇIKTI'

Ancak bu senaryo İdlib'de uygulanamadı: Türkiye katı bir şekilde askeri operasyona karşı çıktı. Rusya, bu duruşu kabul etti. Moskova'nın Ankara'yla hem Suriye hem de ikili konularda yapıcı işbirliğinin sürmesine ilgi duyduğu açık.

Uşakov: Putin, Erdoğan’la Suriye'deki çözüm sürecini ele alacak
Yine de İdlib sorunu dondurulmadı ve rafa kaldırılmadı. Bölgedeki durumla ilgili yapılan istişarelerin sonucunda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Eylül 2018 tarihinde Soçi'de vardığı anlaşma oldu. Bu anlaşmaya göre, Suriye ordusuyla temas hattında 15-20 km genişliğindeki silahsızlandırılmış bölgenin 15 Ekim'e kadar biçimlendirilmesi ve radikaller ile ağır silahların bu bölgeden çıkarılması öngörülüyordu. Ancak bu anlaşma bir türlü hayata geçirilemedi.

Bu arada İdlib'le ilgili tüm anlaşmalar sadece Suriye ordusu ve muhalif grupları ilgilendiriyor. Teröristler her halükarda meşru hedef olarak görülüyor ve kimse asla bunu sorgulamadı. Soçi anlaşmasına gelince, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, 11 Ocak'taki açıklamasında, bu anlaşmaya bağlılığı teyit etti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da 12 Ocak'ta, benzer açıklamada bulundu.

Bu anlaşmanın hayata geçirilmesi için hangi yöntemlere başvurulacağı ve kimin uygulayacağı, son olaylar ışığında belirsiz kalıyor. Giderek güçlenen teröristlere karşı askeri operasyonun başlatılması olasılığı da benzer şekilde belirsiz.

Tüm bu sorulara en kısa zamanda yanıt alınabilir. Zira 23 Ocak'ta Recep Tayyip Erdoğan'ın Moskova'ya ziyareti bekleniyor. Görüşmenin merkez konusunun, ABD'nin askerlerini Suriye'den çekme kararı olacağı ortada ama iki ülke liderinin İdlib konusunu teğet geçmeyeceği yönünde güçlü bir his var.

Yorum yaz