PETROKİMYA ÜRÜNLERİNE ALTERNATİF VE DÜŞÜK MALİYETLİ HAM MADDE
TÜRKİYE'DE KENEVİR ÜRETİMİ NEDEN YASAKLANDI?
Kenevirin kullanım alanının genişliği ve Prof. Dr. Şükrü Karataş'ın da belirttiği üzere bu bitkinin Osmanlı'dan bu yana kullanımına sınırlı şekilde de olsa izin verilmiş olduğu da göz önünde bulundurulduğunda; kenevir üretiminin neden ve ne zaman yasaklandığı, cevap aranan soruların başında geliyor. Kenevir ne zaman ve neden yasaklandı? Erdoğan "Türkiye'nin dost bildiği düşman" lafıyla hangi ülkeye atıfta bulunuyor? Sputnik, bu soruları, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) uzmanı Gazeteci-Yazar Yunus Ekşi'ye yöneltti.
Ekşi'ye göre, kenevirin yasaklanmasının özünde, küresel finans sisteminin mal ve hizmetleri kontrol eden ve onu bütün dünyadaki üretim kaynaklarını elde etmek noktasında geliştirdiği bir strateji var. Bir dönem kenevir üretmeyene ceza veren hükümet de özellikle Amerika'da bir dönem sonra üretene ceza verme noktasına geldi. Ekşi, açıklamasına şöyle devam etti:
‘KENEVİRE GELEN YASAK, ABD'NİN BASKISININ BİR SONUCU'
‘İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI, KENEVİR ÜRETİMİNİN DÜŞÜŞÜNDE MİLAT OLDU'
Kenevirin kullanımının milattan önce 3000 yılına kadar dayandığına işaret eden Ekşi "En eski bitkisel ham maddelerden biri olan kenevir, milattan önce 3000 yılında Çinliler tarafından kumaş yapımında kullanılmış. Birinci Dünya Savaşı sırasında da baş ağrısı, durgunluk, iştahsızlık, zayıflama gibi bedensel ve ruhsal yakınmalardan, sara hastalığına kadar ilaç tedavisi olarak kullanılmış. Sonra 1937 yılında kenevir, Amerika Birleşik Devletleri'nde ilaç kodeksinde yer aldı. Ancak aynı yıl çıkarılan bir yasa ile kenevir içeren 38 ilacın satışı yasaklandı. 1937 yılına kadar birçok Avrupa ülkesinin ilaç kodekslerinde yer alan kenevir içeren ilaçlar, yavaş yavaş kodesklerden çıkartılmaya başlandı. Kendi sürecimize baktığımızda 1940 yılından sonra Türk ilaç kodesksinden çıkartılmış, bu maddenin satışı yasaklanmış. Kenevir, eskiden lif bitkileri arasında önemli yere sahipken İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ekim alanlarında da müthiş bir düşüş oldu" dedi.
‘ÇİN'DE 15 BİN TONUN ÜZERİNDE KENEVİR ÜRETİLİYOR, TÜRKİYE'DE İSE YALNIZCA 1 TON'
‘MİLLİ PROJE OLAN KENEVİRİN 10 YILDA 100 MİLYAR DOLAR GETİRİSİ OLABİLİR'
‘ANADOLU'DA YENİ ŞEHİRLERİN İNŞASININ ÖNÜ AÇILABİLİR'
Ekşi "Bu konu milli geliri arttırıcı ve toplumsal refahı topraklarımıza yayıcı bir nitelikte; aynı zamanda da nüfus yoğunluğunu da dağıtacak ve Cumhurbaşkanımızın şikayet etmiş olduğu dikine yapılaşmaya da çare olma potansiyeli barındırıyor. İlk defa sizinle paylaşıyorum; bu, Anadolu'da yeni şehirlerin inşasını sağlayabilir. Yani siz istihdamı oluşturacak üretim kabiliyetlerini, ürünü kullanmaya başladığınız zaman insanları o bölgelere yerleştirdiğinizde, daha önce yapılanmış olan şehirlerde yapılamayan müdahaleleri orada yeni bir model kurarak geliştirebilirsiniz" ifadelerini kullandı.
‘BAĞIMSIZ FİNANS SİSTEMİ KURULURSA TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE KİMSE DURAMAZ'
AK PARTİLİ KILIÇ: ÜRETİCİ POPÜLASYONU OLUŞTURMAK VE ÜRETİMİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ SAĞLAMAK ŞART
AK Partili Yunus Kılıç, Türkiye'de daha önceleri üretilen kenevir bitkisinin, daha sonra üreticisi açısından çok da verimli olmadığı için üretiminin terk edildiğini belirtti. İnsan dokusuna son derece uyumlu, antialerjik ve dayanıklı bir bitki olan kenevirin, son yıllarda Türkiye'de üretimi hemen hemen hiç olmadığı için ithalatla karşılandığını kaydeden Kılıç, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın konu hakkında çalıştığını ifade etti. Kılıç, "Ekiminin, dikiminin nerelerde yapılacağıyla alakalı daha kapsamlı bir çalışma yapılacak, yani üretici buna rağbet etsin, bir kârlılık oluşsun ve o da üretimine rağbet etsin diye bu çalışma yapılıyor" diye konuştu.
Kenevir üretimindeki amacın, plastik gibi geri dönüşümünde sorun olan materyallerin bir alternatif ham madde olarak kullanılması olduğunun altını çizen Kılıç, şöyle devam etti:
"Ülkemizde ürettiğimiz, yeterli potansiyele ulaştırdığımız an belki bir gün diyeceğiz ki üreticilere ‘gelin, devletin belli teşvikleriyle de birlikte, bu insan için faydalı, doğa için zararı olmayan bu maddelerden, üretin'. Bütün kurgu bunun üzerine. Kendi üretebilme imkanı oluştuktan sonra hiçbir ülke bir ürünü ithal etmek istemez ama üretebilmenin de bir takım şartları var. Özellikle yeniden bir üretici popülasyonu oluşturacaksınız ve bu üretici popülasyonuna bir sürdürülebilirlik sağlayacaksınız."
UYUŞTURUCU KONUSU: TÜRKİYE'DE BÖYLE BİR KAYGIYA İHTİYAÇ YOK
‘SÖZLEŞMELİ ÜRETİM' MODELİ
Söz konusu kaygılar nedeniyle Türkiye'nin son zamanlarda kenevir ithalatına sınırlama getirdiğini de belirten Kılıç, "Ama şimdi artık bunu ithalatta değil, bütün safhalarını kendimizin kontrol edeceği, nerede kullanılacağını bildiğimiz, Tarım Bakanlığı'nın bu çalışmasının sonucunda ortaya çıkacak. Sözleşmeli üretimin yapılabileceği, yani kime ne kadar ürettirdik, ne kadar alanda ürettik ve o üretimi ne şekilde değerlendirdik, bunların hepsinin kontrol altına alınacağı yeniden bir alan oluşturulacak."
CHP'Lİ SARIBAL: YANLIŞ POLİTİKALAR YOK ETTİ
CHP'li Orhan Sarıbal, kenevirin Türkiye'de yıllarca ekildiğini, zamanla azalan üretimin AK Parti dönemiyle birlikte tamamen bittiğini kaydetti. Sarıbal, "Kenevir bu topraklarda üretiliyordu. Kenevir, 80'li yıllardan sonraki politikalar, açılımlar, girdilerin, maliyetlerin yüksek olması, herhangi bir desteklemenin yapılmaması üzerine zaten üretici bir şey kazanamadığı için yok edildi. AKP'nin uyguladığı tarım politikaları nedeniyle de AKP döneminde tamamen bitti" dedi.
‘KİM ALDI, GÖTÜRDÜ KENEVİRİ?'
Sarıbal, "Kim gelmiş senden kenevir almış, kim aldı, götürdü? Şu anda mercimeği, tavuğu, buğdayı kim götürdü? Hepsinde ithalatçıyız, hangi tarım ürününün neresine bakarsanız bakın, hayvancılıkta yaşadığımız durum, kriz… Bakıyorsunuz bu kriz ders verir mi acaba, bütçeye bakıyorsunuz, tarihin en az ücretlerinden bir tanesi tarıma destek olarak veriliyor" diye konuştu.
‘BİTİRDİKLERİ İŞİ YENİDEN VAR EDİYORLAR'
AK Parti'nin "halkını tüketici, müşteri olarak gören ve bunu da tarım ticareti üzerinden ithalatla çözmeye çalışan bir modellemesi" olduğunu belirten Sarıbal, şöyle devam etti:
"Tamamen yabancı çiftçileri, yabancı şirketleri ve devletleri kalkındıran, ürün fiyatlarını yabancı ülkelerin kontrol ettiği bir düzende, üretici yoksulluğa ve açlığa terk edilmiş, ne gıda egemenliği var, ne güvenliği var. Bunun karşısında çıkıyor diyorsunuz ki, bir ülkenin sözüm ona Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı, ‘keteni bizden alanlar, onlara söylüyoruz biz keten üreteceğiz'. Yapmayın, 80 milyon insanın gözünün içine baka baka bu söylenmez. Bu açıktan yanlış bir şey. Türkiye'nin tarihine bakıldığında yüzlerce yıldır bu topraklarda keten yetiştiriliyor ama AKP ile beraber keten tohumu bitmiştir. Kendi bitirdikleri işi şimdi yeniden, hiç yokmuş gibi bu topraklarda yeniden var ettikleri gibi. Bir çok alanda yaptıkları iş bu."