EKSEN

'ABD çekilirse Rusya, İran ve Suriye için temel sorun Türkiye'nin askeri varlığı olur'

Fehim Taştekin’e göre ABD, Trump’ın dediği gibi çekilirse, Rusya, İran ve Suriye için asıl sorun Türkiye’nin askeri varlığı olur. Taştekin, bunun Şam ile müzakerelerde Kürtler için ‘koz’ olduğunu söyledi. Taştekin, Ankara’nın ABD ile anlaşarak ‘IŞİD’la savaş’ temasıyla YPG’ye dokunmayacak bir hattan Arap bölgelerine inme olasılığına işaret etti.
Sitede oku

Çavuşoğlu: ABD, aldığımız kararlar sayesinde Suriye'den çekildi
ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'deki Amerikan askerlerini çekme kararının ardından neler yaşanabileceği tartışılıyor. Trump'ın açıklamaları ‘askeri ihalenin' Ankara'ya, ‘mali ihalenin' de Riyad'a verildiğine işaret ederken, ABD şemsiyesi altında koruma bulmuş Suriyeli Kürtlerin tutumu da merak ediliyor. YPG/SDG şimdiden Suriye hükümetiyle görüşmeler yürüttü ancak henüz somut bir sonuç çıkmazken, ‘Afrin örneğinin' tekrarlanıp tekrarlanmayacağı tartışılıyor.

Gelişmeleri Duvar internet sitesinin yazarı gazeteci Fehim Taştekin ile konuştuk.

‘İŞİN KARMAŞIKLIĞINI GÖRMEK İÇİN MENBİÇ'E BAKMAK YETERLİ'

Fehim Taştekin'e göre çekilme kararı aslında ‘sürpriz değil' ve Trump'ın mizacına uygun. Taştekin, Türkiye'nin Fırat'ın doğusu için bastırdığı bir sırada Trump'ın böylesi bir çıkış yapmasının pek çok belirsizlikler içerdiğini belirtirken, Menbiç ve Tel Abyad üzerinden yapılan pazarlıklara şu sözlerle dikkat çekti:

Trump: ABD, küresel polis olarak kalamaz
"Kuşkusuz bu çekilme Trump'ın genel yaklaşımına uygun bir şey. Bunu mesela çok sürpriz büyük bir olay gibi Amerikan medyası bunu çok fazla işledi. Ama ilan edilmiş bir şeyi, daha önce yapacağını söylediği bir şeyi zamanlama itibariyle Türkiye bu kadar bastırırken ‘Al senin olsun' diyen bir yaklaşımla askeri kısmını Türkiye'ye mali kısmını Suudi Arabistan'a ihale eden bir yaklaşımla çekiliyor. Burada çok belirsizlikler var. Sonuçta şu anda Amerikan üslerinin bulunduğu yerler ya da Suriye Demokratik Güçleri'nin olduğu yerleri doğrudan Türkiye'ye vermeyi mi taahhüt etti yoksa IŞİD'in kalan parçalarını gel temizle şeklinde son derece zor, çerçevelenmesi kolay olmayan bir misyonu mu Erdoğan'ın önüne bıraktı, bunu bilmiyoruz. Bunlar müzakere ediliyor. Bu işin ne kadar karmaşık olduğunu görmek için de Menbiç'e bakmak yeterli. Henüz Menbiç'te Amerika-Türkiye ortaklığı yol alamazken, Erdoğan baskıyı artırarak o kanalı açmak hedefindeydi. İkincisi de Amerikan yönetiminin bu baskılar karşısında Tel Abyad'ı Türk ordusuna bırakmayı kabul edebileceğini düşünüyorlardı. Trump'ın ekibi 14'ündeki görüşmeden hemen önce önüne koyduğu bir kâğıtta bunun yazılı olduğu söyleniliyor. Erdoğan'ı püskürtmeye çalış, denilen o. Eğer ikna olmuyorsa da küçük bir toprak parçasını Türk ordusuna bırakmak suretiyle teskin et, bu taktiği kullan ya da uygula. Bunun bir şekilde Ankara'dan da görüldüğünü, oyunun bu şekilde kurgulandığını düşünüyorum."

‘İÇ KAMUOYUNU SİLKELEYECEK BİR TEL ABYAD ZAFERİ DÜŞÜNÜLÜYORDU'

Taştekin'e göre, Erdoğan hükümeti Trump'ın kararı öncesinde Türkiye'deki yerel seçimlere yönelik bir harekat gerçekleştirecek ve bu yüzden operasyonu geniş çaplı tutmayacaktı. Taştekin, Tel Abyad'dan söz edilirken Trump'ın açıklamasıyla birlikte birden bire Menbiç'e yoğunlaşılmasını da Menbiç'in Türkiye için ABD ile zemini olan bir yer olmasıyla izah etti. Taştekin, 'IŞİD'la savaş' teması üzerinden gidilirse, Türkiye'nin Suriye ile karşı karşıya gelmekten kaçınırken, YPG'ye fazla dokunmayacak bir hat üzerinden Arap bölgelerinden aşağı inme olasılığına da atıf yaptı:

‘ABD, YPG’yi kullandı attı’
"Bütün bölgeyi, kuzeyi, bütün şeridi kontrol altına almaya yönelik geniş çaplı bir askeri operasyon (söz konusu) değildi herhalde. Seçim öncesinde iç kamuoyunu silkeleyecek bir Tel Abyad zaferi ve bunun yanında da Menbiç'te Türkiye'yi memnun edecek yeni bir durum yaratılırsa ne ala. Böyle bir bakış açısının Amerika'da da kabul göreceğine dair bir beklenti üzerine bu baskı artırıldı. Türkiye, şu anda yığınağını Menbiç'e yapıyor. Demek ki Tel Abyad ya da Serekaniye gibi ceplerden yarıklar açma stratejisi rötar yemiş durumda. Erdoğan zaten Fırat'ın doğusu operasyonunu bir süre askıya alıyoruz dedi. Niye Menbiç? Menbiç, Amerika ile belli mutabakatı zemini olan bir yer. Orada ortak devriye yapıyorlar. İkincisi daha kırılgan bir yer. Zaten YPG'nin çekileceğine dair bir taahhüt de var. Menbiç'e girmek, Türkiye'den Tel Abyad'a girmekten daha basit. Basit derken biraz çatışmayla sınırlardan uzakta yapıyorsunuz ve emrinizde 10 bin civarında milis gücünü de oradan kolay bir şekilde mobilize edebiliyorsunuz. IŞİD ile mücadele söz konusuysa daha güney Rakka-Deyri Zor hattı. Buraya gitmenin birkaç yolu var. El-bab üzerinden gidersiniz ama oranın altını Suriye ordusu tuttuğu için o güzergâh kapalı. Menbiç'ten Fırat'ın doğusuna geçersiniz, Ayn İsa'dan Rakka'ya oradan Deyri Zor'a inersiniz. Burası en kestirme, popülasyonun az olduğu yerler. Yani YPG'ye fazla dokunmadan Arap bölgelerinden aşağı inersiniz. Şu anki hesap sanki böyle bir şey."

‘SAVAŞI SEÇENEK OLMAKTAN ÇIKARMAK İÇİN RUSYA EN İYİ KANAL'

Rusya'nın ABD'nin çekilme kararına ihtiyatlı yaklaşmasının nedeni Taştekin'e göre buna inanmaması. Taştekin, ABD'nin çekildiğini ve Türkiye-YPG çatışmasında tekrar sahaya dönmeyeceğini görmesi halinde ise Rusya'nın rengini daha rahat belli edeceğini söyledi. Taştekin'e göre ancak o zaman da asıl sorun İran ve Rusya için Türkiye'nin askeri varlığı olacak. Taştekin, bunun aynı zamanda Şam ile müzakerelerinde Kürtler için de bir koz olduğuna dikkat çekti:

"İki şey var burada. Birincisi temel öncelik aktörler için Amerika'nın gerçek anlamda çekilmesi ve Amerika'nın kışkırtılmadan bu kararından vazgeçmesini sağlayacak bir durum oluşturmadan o sonucu görmek istiyor herkes. Rusya o açıdan sessiz ve bu açıdan da Türkiye'ye karşı herhangi bir pozisyon deklare etmiyor, bekliyor. Ama eğer görürlerse ki gerçekten Amerika çekiliyor ve olası bir Türkiye-YPG çatışması gibi durumlarda Amerika sahaya tekrar dönmeyecek. Bundan emin olduklarında kuşkusuz Rusya da kendi rengini çok daha rahat belli edecek. O zaman Amerika'dan sonra asıl sorun Türkiye'nin askeri varlığı olacak. Sahadaki aktörler İran, Rusya ya da Suriye kesinlikle Türkiye'nin şu an askeri varlığını genişletmesini istemez. Saha koşulları, dengeler değişirse eski statükoya geri dönülür ihtimali var. Taraflar bütün kendi kanallarını zorluyorlar. Elbette kolay değil. Bir kere her iki taraf için de savaş iyi bir seçenek değil, yıkıcı bir şey, bataklık. Suriye ordusu da Kürtlerle ‘Gelirim, dağıtırım' diyecek durumda değil. Böylesi bir şey Amerika'yı tekrar davet eder. Diğer aktörler var Fransa gibi onların daha fazla rol almasını tetikler. Bunu istemiyorlar. Savaşı seçenek olmaktan çıkarmak için Rusya en iyi kanal. Herkes Rusya'nın burada ne yapmak istediğini görmek durumunda. Kürtler, Ruslarla diyalogda. En az üç farklı yerde toplantı oldu Kürtlerle Suriye yönetimi arasında. Henüz bir anlaşmaya varabilmiş değiller. Belli tartışmaların olduğunu görüyoruz, Suriye kendi şartlarını dayatıyor. Türkiye geldiğinde Türkiye'yi nasıl çıkaracaksınız? Fırat'ın altına kadar indiğinde nasıl çıkaracaksınız ki Amerika Türkiye'ye bu şekilde bırakmak ister burayı. 2012'de de buna benzer senaryolar konuşmuşlardı. Türkiye Birleşmiş Milletler'i NATO'yu işin içine çekmeye çalışırken onlar da hadi sen yap, biz de seni destekleyelim diyorlardı. O öneri başka türden tersten fiilen Türkiye'nin ayağına gelmiş durumda ve Türkiye buna gönüllü olmuş durumda. Bunu Rusya da, Suriye da, İran da istemez, aslında Kürtler de istemeyeceklerdir. Ama bir koz mudur, bunun üzerinde bir anlaşma sağlanabilir mi, sağlanabilir. Afrin'de olmamasının başka nedenleri vardı. Burada durumu değiştiren başka faktörler var. Afrin'deki pazarlıkta aslında geç kalındı. Kürtlerle Suriye ordusu anlaşamadı. Kürtler koşulları kabul etmediler. Tam teslimiyet anlamına gelen koşuldu aslında. Daha sonra Kürtlere, Suriye ordusu gelsin dendiğinde, Rusya zaten Türkiye ile anlaşmıştı. Bu sefer de Rusya, Türkiye'ye verdiği sözünden ve o oyun planına geri dönmek istemedi. Türkiye tam girmek üzereyken, Rusya'nın Türkiye'ye hayır giremezsin demesi Rusya'nın işine gelmedi. Bunun yerine milis gönderdiler. O milisler de daha varmadan hava operasyonunda imha oldu.

‘SDG/YPG DEYR EZ ZOR'DA 'IŞID'LA SAVAŞIYORUZ, TAAHHÜTLERİMİZE BAĞLIYIZ' MESAJI İÇİN KALIYOR AMA…'

Bölgede temel sorunun Amerikan varlığı olduğunu anımsatan Taştekin, Rusya, İran ve Suriye'nin ABD'nin tam anlamıyla çekilmesini acele etmeden beklediklerini anımsattı. Diğer yandan Kürtlerin de bölgede önemli bir güç olduklarını söyleyen Taştekin, Ankara'nın ABD'nin kolaylaştırıcılığında SDG/YPG ile uzlaşmasının ise zor olacağı görüşünü dile getirdi. Taştekin diğer yandan Arap ülkelerinin de Suriye'de ilişkilerini normalleştirme yolunu tercih ederek Türkiye'ye karşı set çekmekte olduklarını anımsatırken, kuzeydoğu hattında onlarla bağlantılı aşiretlerin olası tercihlerine dikkat çekti. Taştekin'e göre Türkiye ile sınır hattına yoğunlaşmak yerine SDG/YPG'nin Deyr ez Zor hattında ısrarla kalması ise ilerideki ilişkileri düşünerek ‘hala buradayız, IŞİD'la savaşıyoruz, taahhütlerimize bağlıyız' mesajı içeriyor:

AA: DSG, Avrupa'yı IŞİD'le tehdit etti
"Burada Amerikan varlığı temel sorundu. Şu anda Amerikan varlığı eğer bitecekse, Rusya, İran ve Suriye açısından son derece elzem bir durum. Onun için acele etmeden bekliyorlar. Ama temelde değişmeyen bir şey var. Burada Kürtler önemli bir güç. Şu anda kuşatılmış durumdalar. Bu güç istikrara katkı sağlayacak bir duruma dönüştürülebilir. Bu işbirliği ile anlaşmakla olur. Bu durumda Türkiye bu kadar savaşçı bu kadar düşmanca bir tablo çizdikten sonra iç kamuoyunu da bu şekilde yoğurduktan sonra birdenbire SDG ile ortaklık… Bölgedeki Arap aşiretlerin çok az bir kısmı Türkiye ile savaşmak istemeyebilirler. Ama özellikle Rakka ve Deyri Zor'daki Arap aşiretlerinin bağları daha çok Suudi Arabistan ile. Bugün Suudi Arabistan cephesi Birleşik Arap Emirlikleri ile bunlar Türkiye'nin nüfuz alanını daraltacak bir stratejik tercih ile Şam ile yeniden ilişkileri normalleştirmeyi tercih ediyorlar. Şu anda Birleşik Arap Emirlikleri ayağıyla ilerliyor. Bunu diğerleri de izleyecek. SDG hala biz IŞİD ile savaşıyoruz, taahhütlerimize bağlıyız. Hala Amerika ile biz burada bir ortağız demeye çalışıyorlar. Çünkü kendi ortaklıkları onlar açısından hala önemli. Yani ‘Araplarla birlikteyiz, sahada onlarla birlikte olmak da şu anda değerli'. Çekildikleri zaman otomatik bir çözülme olacak ve Kürtler kendi kabuklarında yalnızlaşacaklar. O yüzden oradaki operasyonel durumu sürdürmeyi tercih ettiler. Türkiye tarafından bir operasyon gelişirse, hızlı bir şekilde çekileceklerdir. Ama şu anda orada durduklarına göre ‘Biz sahadaki ortaklarımızla olmaya devam edelim', önemli bir tercih olarak öne çıktı. Şu anda bunun nedeni odur. Artık bu saatten sonra büyük bir coğrafyada, yüzde 30'luk bir toprak diliminde stratejik bütünlüğü sağlayıp, bunu bir koza dönüştürmek zorlaşmıştır. Bundan sonra bu çok zor olacaktır. Çok yönlü olarak artık Kürtlerle ortaklığı ya da bütünlüğü dağıtacak çok yönlü müdahaleler gelişecektir. Bu risk her zaman var. Çünkü bölgede eğer çatışma dinamiği devreye girerse kuşkusuz tarihsel olarak hep rejimden yana olmuş bugün Kürtlerle olan aşiretler tercih yapmak durumunda kalırlar. Şu anda bu işi o noktaya getirmemeye çalışıyorlar sahadaki ortaklar. Ama bir çatışma dinamiği tarafları bu noktaya getirdiğinde Kürtler açısından istenmeyen bir manzara oluşacaktır."

Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.

Yorum yaz