Ekonomist Özyıldız: Vatandaş olmak için vergi vermek gerek

Ekonomist Hakan Özyıldız, Seyr-i Sabah programında mevcut vergi düzenini anlattı. Özyıldız, birbiri ardına gelen aflarla insanların vergi vermez hale geldiğini, devlete para verilmeyeceğini savunan kitlelerin olduğunu dile getirdi.
Sitede oku

Oyuncaktan kağıda çok sayıda ürünün ithalatına yüzde 30'a varan ek vergi
Türkiye'de ekonomik sıkıntı kendini gün geçtikçe daha çok gösterirken en önemli sorunların başında halktan ve kurumlardan verginin toplanamaması geliyor. Önümüzdeki sene ödeme bekleyen 200 milyar dolara yakın borç yükünün altından kalkılabilmesi için özellikle vergilerin toplanabilmesi gerekiyor. Ekonomist Hakan Özyıldız, Seyr-i Sabah programında yaptığı değerlendirmelerde vergi vermenin bir vatandaşlık şartı olduğunu söylerken ancak insanların birbiri ardına çıkan vergi afları yüzünden vergi vermekten kaçınan büyük bir kitlenin olduğunu dile getirdi:

‘TÜRKİYE'DE KİMSE İRADESİYLE VERGİ VERME KONUSUNDA İSTEKLİ DEĞİL'

Merkez Bankası'ndan 'eksi enflasyon' değerlendirmesi: TL yükseldi, vergi düştü
"Devlet yaklaşık 1.5 iki yılda bir vergi ve SGK alacaklarını affa sokuyor. Faizlerini siliyor. Bu öyle bir hale geldi ki mükelleflerin arasında vergisini düzenli ödeyenler eleştiriliyor. Sen zamanında mı ödüyorsun diye birbirlerine takılıyorlar. Böyle olunca vergi dememe alışkanlığı ortaya çıkmaya başladı. Bu son vergi yapılandırması sonrasında tahsilat yüzde 7'ler civarında. Bu dönemde ekonominin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemler de var tabi, Şirketler isteseler de vergi ödeyebilecek durumda değil. Tahsilat yapılamayınca hazineye para borçlanarak geliyor. Hazinenin borcu diğer senelerde 20-30 milyar artarken 2018'de 60-70 milyar arttı. Türkiye'de vergi yüzde 70 civarında KDV-ÖTV tahsilatından geliyor. Onları ödeyenler bizleriz. Markete giden otobüse binen bizler her harcamada KDV ve ÖTV olarak dönüyor. Gelir vergisinin çok büyük bir kısmı sabit gelirlilerin, maaşlı kesimden peşin kesilen gelirlerden alınıyor. Bugünlerde asgari ücret tartışması var. Tartıştığımız ele geçen miktar. Aslında verilen miktar 3 bin liraya yakın. Burada devlet işverene şunun bir kısmını vergi olarak kes bana gönder bir kısmını da SGK olarak kes sigortaya gönder diyor. Peşin kesilen gelirlerden alınan vergiler toplam vergilerin çok önemli bir kısmını oluşturuyor.

Gidiyorsunuz marketten sigara alıyorsunuz. 10 liralık sigara içen biri de aynı vergiyi veriyor, 20 bin lira kazanan da aynı vergiyi veriyor. Adil olmak lazım herkesin gelirine göre vergi vermesi lazım. 2 bin lira alanla 20 bin lira alan aynı vergiyi veriyorsa burada bir eşitsizlik var demektir. Bir de sosyal tarafı var bunun: Gelir dağılımını bozuyorsunuz. Kısa vadeli sorun çözümleri var bir de yapısal çözümleri var: Bizim gibi ülkelerde vatandaş olmak için genellikle kan ilişkisi aranır. Anne babanız burada doğmuşsa siz de vatandaş olursunuz. Ama vatandaşlık dediğiniz şey para kazanınca o ülkeye olan sorumluluklarınızı yerine getirmektir vergi vermektir. Vergi vermiyor kaçırıyorsanız o zaman sizin o ülkeyle vatandaşlık bağınızın olmaması gerekir. Dünyanın vergiye ağırlık veren ülkelerine baktığınızda eşit vergi eşit hak sloganıyla karşılaşırsınız. Türkiye'de kimse iradesiyle vergi verme konusunda bilinçli değil. 2001 yılında hazinede görevliyken bankalara olan borçlar tartışılıyordu. Bir çiftçiyle konuşurken ben vergi vermem, devlete para mı ödenir dedi. Devleti baba olarak görüyorsunuz ve ona para ödenmez gibi görülüyor. Bugün herhangi bir kahveye gidelim, Kardak'ta sorun var haydi yürüyelim diyelim o kahvede kimse kalmaz herkes oraya kurtarmaya gider. Ama aynı insanlara devlet sıkıntıda vergilerimizi verelim deyin size bakışları değişir. Bu bir anlayış önce bunu değiştirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken devletin yapması gerekenler var: Çok kazanandan çok vergi alınması gerekir. Fransa'da aşağıdan bir mesaj verildi. Macron o mesajı aydım dedi ve ekonomide hareket sağlamaya çalışıyor. Bizim sorunumuz aşağıdan mesaj alamamamız. Bizim aşağıdan iletişim kanallarımız kapalı. Servet üzerinden vergi almaya çalışacağız. O zaman büyük şirketlerin vergi borcu silinemeyecek.

Vergi rekortmeni inşaat şirketinden konkordato ilanı
Ekonominin uzun dönemde en büyük sorunu özellikle dışarıdan alınan borçla büyümek. Zamanı gelince bunu geri ödeyeceğiz. 2009 krizini atlatırken hep dışarıdan alınan borçla büyüdük. Üretime yatıracağımıza betona yatırdık. Beton ekonomiyi büyütür ama borç ödeneceği zaman tahsilatı nereden yapacaksınız? Şimdi borcu geri öderken harcamalar kısılmaya başlandı. Bu yüzden de yavaş yavaş değil hızlı bir küçülmeye girdik. Geçtiğimiz dönemde hızlı büyüyen ekonomi 1.6'ya geldi umarım eksiye düşmez. Bugün sıfır büyüme en iyi olasılık. Bugün dövizle borçlanan üreticiler satmak yerine borçları ödemekle karşı karşıyalar. IMF konusunda ağzım geçmişte çok yandı. Duygularımla mantığım çelişiyor. Duygularla bakınca aman gidilmesin diyorum. Ama mantığımla bakınca Türkiye önümüzdeki yıl 200 milyar dolarlık döviz ihtiyacını kendi başına karşılayacağını düşünüyorsa yanılıyor. Bizim bu konuda yardım almamız gerekiyor. Bu yardımı IMF verir mi çok ciddi şüphelerim var. Çünkü IMF bir ön çalışma ister. IMF demek ekonominin boynuna cendere takmaktır. IMF ve Dünya Bankası'nın argosu bekçi köpeğidir. Bunun ön koşullarından biri yolsuzlukla mücadeledir mesela. Kara para aklama konusunda eksiklerimizi kapatmamızı isteyecekler. Onlara bu konulara girmeyin diyemezsiniz. Bizde öyle bir şey yok diye düşünüyoruz. Gelin buyurun diyeceğiz. İstatistiklerimizin güvenilirliğini kontrol edecekler. Devletin ürettiği verilerin ne kadar doğru olduğuna bakacaklar, bunları düzelttikten sonra programa başlayın diyecekler. Bunları yapıp yapamayacağımız konusunda yürütme organı karar vermek zorunda. Bunların sonuçları ağır olacaktır."

Yorum yaz