‘ENERJİ KONUSUNUN İŞBİRLİĞİNE DÖNÜŞMESİ ŞART'
‘HİDROKARBON REZERVLERİ ADANIN İKİ TARAFININ DA MENFAATİNE HİZMET ETMELİ, RUM TARAFI GERİLİMİ DAVET EDİYOR'
‘KKTC'NİN TÜRKİYE'YE VERDİĞİ ARAMA YETKİLERİ VAR, SÜRECİ HİÇ BİR ŞEY YAPMADAN SEYREDEMEYİZ'
Türkiye'yle anlaşmalar imzaladıklarının altını çizen Bakan Nami "Bu anlaşmalar çerçevesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de Türkiye'ye, Türkiye Petrolleri Anonim Ortakları'na (TPAO) verdiği arama yetkileri var. Dolayısıyla biz de faaliyetlerimizi eş zamanlı ve eş değerde devam ettireceğiz. Süreci elimizi kolumuzu bağlayarak seyredecek değiliz. Umarım yakın bir gelecekte bu konuda bir işbirliği platformu oluşur. Biz Rum tarafına çeşitli modeller önerdik. Ama bugüne kadar hepsini reddettiler. Mesela Birleşmiş Milletler çatısı altında bir komite oluşturulabilir. Biz Kuzey Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne uyumu için geçmişte benzer bir komite oluşturmuştuk. Avrupa Birliği yetkilileriyle Kıbrıs Türk tarafının yetkililerinin ortak çalışmasına imkan tanımıştık. Halihazırda kültürel miras konusunda, çevre konularında iki taraf arasında çalışan ortak komiteler var. Neden enerji konusunda da böyle bir komite oluşmasın? Başka formüller de düşünmek mümkün. Yeter ki o yönde siyasi bir irade olsun. Ama Rum tarafının ana politikası, enerji konusunu bir işbirliği vesilesi yerine karşı tarafın aleyhine bir koz olarak kullanmak ise —ki şu andaki işaretler o yönde- bu formülleri reddetmelerini de yadırgamamak lazım" diye konuştu.
‘TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI HUKUKTAN KAYNAKLANAN HAKLARINI KORUMASI DOĞAL'
‘DOĞU AKDENİZ'İ İŞBİRLİĞİ HAVZASINA DÖNÜŞTÜRMEMİZ LAZIM'
Nami "Örneğin, eğer Kıbrıs sorunu olmasaydı hidrokarbon konusu, sadece Kıbrıs'ın değil bölgedeki bütün ülkelerin menfaatine olacak şekilde kurgulanabilir ve bir barış projesine dönüşebilirdi. Halbuki bakın kaç dakikadır bunun gerginlik yaratacağını konuşuyoruz. Onun için uzun vadeye baktığınızda elbette bu gerginlikten tarafların menfaat sağlaması mümkündür. Gerginlikler aslında herkesin zarar görmesine neden olur. Onun için biz gerginlikleri konuşmak istemiyoruz. Barış projelerini konuşmak istiyoruz. Doğu Akdeniz'in ihtiyacı olacak en son şey gerginlik şu anda. Bölgeye baktığınızda sadece Doğu Akdeniz değil, Türkiye'nin güneydoğusu, doğusu hatta kuzeyi birçok sorunlarla cebelleşiyor. Onun için biz Kıbrıs merkezli olarak Doğu Akdeniz'i bir işbirliği havzasına dönüştürmemiz lazım" dedi.
‘DÜN AB ÜYELİĞİNİ KOZ OLARAK KULLANAN RUMLAR, BUGÜN DOĞALGAZ YARIN BAŞKA BİR KONUYU GERGİNLİK VESİLESİNE DÖNÜŞTÜREBİLİR'
‘TÜRKİYE, KIBRIS VE İSRAİL ARASINDA OLASI BİR ENTERKONNEKTE PROJESİ YÜKSEK ENERJİ MALİYETLERİNE ÇARE OLUR'
"East-Med projesinin yanı sıra başka bir proje de İsrail, Kıbrıs, Girit ve Yunanistan'ı, Avrupa Birliği fonlarından bulunacak 3.5 milyar euro'luk bir kaynakla kabloyla elektrik bağlantısını sağlamak ve enterkonnekte şebeke haline getirmek. Halbuki bırakın böyle bir maliyeti, 600-700 milyon dolarlık bir yatırımla Türkiye-Kıbrıs-İsrail bağlantısı gerçekleşebilir, aynı sonuca ulaşılabilir, tasarruf edilecek paralarla bu bölgede yardıma ihtiyacı olan birçok ülkeye göçmen sorunu gibi sorunlara çare üretilebilir. Dolayısıyla aslında bütün bunlar mümkün, yeter ki Kıbrıs sorununa kısa vadede kapsamlı bir çözüm bulalım."
‘TÜRKİYE OLUMLU, KUCAKLAYICI TUTUM İÇİNDE, TÜRK TARAFI OLARAK TÜM ÇABAYI GÖSTERİYORUZ'
Bakan Nami "Türkiye ‘bu bölgede bizi dışlayarak bizim hak ve çıkarlarımızı ihlal ederek adım atmayın, kucaklayıcı olun, biz buna hazırız, gelin birlikte ele alalım. Bu birlikteliği engelleyecek sıkıntılar varsa oturalım konuşalım, bunları bir bir çözelim' mesajı veriyor. Bundan daha olumlu bir mesaj olamaz. Fakat muhataplarımız maalesef tek yanlı adım atmakta ısrarcı davranıyorlar ve dışlayıcı tavır içerisindeler. Dünyanın istediğiniz herhangi bir bölgesine bakın, bir çatışma varsa çatışmanın kökeninde kucaklayıcı değil, dışlayıcı politikalara yönelinmesinin yattığını görürsünüz. Dolayısıyla gelinen tehlike belli ve şu anda ona karşı mesajlar net bir şekilde en üst seviyede veriliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız (Mustafa) Akıncı'nın da, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu yönde çok mesajları var. Biz Türk tarafı olarak elimizden gelen çabayı ortaya koyuyoruz" diye konuştu.
‘KIBRIS TÜRK HALKINA YÖNELİK TÜM İZOLASYONLAR KALDIRILMALI'
"Kıbrıs Türk halkı gerçekten son derece yardımsever ve bölgesindeki tüm ülkelerle iyi geçinmek isteyen bir halk. Şu anda hala her türlü hakları çiğnenerek izolasyon altında zorluklar içerisinde ekonomik kalkınmalarını gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Adil olmayan politikalara bir son verilsin, çözüm ve barış için elinden gelen her çabayı göstermiş olan Kıbrıs Türk halkına yönelik izolasyonlar kaldırılsın. Karşılıklı ticari, kültürel, ekonomik ilişkiler geliştirilsin. Eğer bu yapılırsa az önce bahsedilen bütün sorunların odağında olan Kıbrıs sorununun devam etmesi sorunundan da kurtulmuş oluruz. Rum tarafına da net bir mesaj verilmiş olur. Bu tanınmışlık perdesinin arkasına saklanarak olumlu senaryoları engellemelerine göz yumulmayacağı mesajı verilmiş olur. Böylece küresel anlamda barışa da katkı sağlanmış olur."