SHD Genel Başkanı Onur: Bu ülkede çocuk politikamız yok

Sosyal Haklar Derneği (SHD) Genel Başkanı Melda Onur, Seyr-i Sabah programında giderek artan çocuk iş kazaları ve istismar vakalarını değerlendirdi. Onur, bunların nedenini ülkenin belirlenmiş bir çocuk politikası olmamasına bağladı.
Sitede oku

CİMER: 18 ayda 21 bin 957 çocuk, kayıtlara 'hamile' olarak geçti
Geçtiğimiz gün CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker'in CİMER'e sorduğu sorulara cevaben devletten 22 bine yakın kız çocuğunun hamile kaldığı bilgisi açıklandı. Giderek artan iş kazalarında her geçen gün 18 yaşın altındaki çocukların hayatlarını kaybettiği istatistiki verilerinde artış yaşanıyor. Sosyal Haklar Derneği (SHD) Genel Başkanı Melda Onur, Seyr-i Sabah programında yasaların yeterli olduğunu ancak uygulama ve takipte büyük sorunlar çıktığını dile getirdi. Onur, yaşanan yanlışların ülkenin belirgin bir çocuk politikası olmaması yüzünden meydana geldiğini söyledi:

‘HER ŞEY BİRBİRİNE BAĞLI'

"Bu ülkede iş cinayetlerini taşeron sistemiyle engellemek çok zor. Bu kadar çok ölüm taşeronlaşmayla tetiklendi. Geçmişe dönük bakıldığında bu alanların çoğu devletin denetimine bağlıyken bu kadar çok cinayet olmuyordu. Taşeron şirketlerin denetlenmesi söz konusu değil. Büyük bir olay olduğunda şirket çok kolay ortadan kayboluyor. Bizim yasa ve yönetmelik son derece mükemmel hazırlanmış durumda. Ama uygulamada sorun var. Bu kadar inşaata dönük bu kadar hoyrat bir program uygularsanız gerek inşaatlarda gerek madenlerde denetimsiz uygularsanız çoluk çocuk herkes orada zarar görür. Bunlar neden önlenmiyor? Soma'da büyük felakete sebep olan firma insanların bedenleri toprak altındayken yeni bir ihaleyle onurlandırıldı. En sonunda onlar için mahkeme heyetine de müdahale edildi. Her şey birbirine bağlı.

2018, 'Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı' ilan edildi
Biz çocuk işçilerden sıkıntı duymuyoruz. Bu geçmişten gelen bir cahiliyenin devamı. Çocuk okumazsa çocuğu tamirci çırağı yapmak gibi bir gelenek vardı. Bunlar değişmedi. Bugün dünyada gelişmişlikten söz ediyorsak öne çocukları alıyoruz. Belirli başlı toplumun hassas noktaları var. Bugün Avrupa ülkelerine gidin bakın orada da mağduriyetler var ama bununla ilgili toplumsal bir tepki var. Bununla ilgili siyasetçiler taraf olmuyorlar. Bugün ne çocuk evlendirmesi ne cinayet, siyasetçilerden isyan çıkmıyor. Bir cemaat vakfı olarak Ensar sürekli bakanların Cumhurbaşkanı'nın yanında. Başka bir ülke olsa Ensar veya benzeri cemaat vakıflarının bu işlerden el çektirilmesi lazım.

Toplumun temeli çocuktur. Geleceği kuracak kitle bunlar. Siz bunu aile sosyal politikalar çalışma bakanlığı gibi bir torba bakanlığa atıyorsunuz. Öyle bir torba ki orada kim korunuyor belli değil. Bakanlığın başına bir hanımefendi koydunuz. Bütün bu sorunlar bir torbada saklı kalır. Çocuk gelin diye bir ifade çıktı. Bunlar sadece aranıp da sorulan rakamlar. Normalde bu kurumlar bu tür açıklamalar yapmıyor. Gidin onlarda tutulmuş bir istatistik yayınlamıyorlar.

İnsanlar ortaya çıkmaktan şöyle korkar oldu: Hemen bir FETÖ yaftası yapıştırıyorlar. Yasaları makyaj olarak çıkarıyorlar, sonra uygulama ve denetlemesi yapılmıyor. Mağduriyet olduğunda sahiplenme olmuyor. Muhalefet sahiplenince zaten her şeye itiraz ediyor diyorlar. O da olmazsa mahkeme heyeti değişiyor veya sizi bir terör torbasının içine atıyorlar. Bu mağduriyetlerin olmaması mümkün değil.

Çocukların büyük bir bölümü öğrenci. Eğitim sistemindeki travma az buz değil. Her seviye öğrencide mağdur edilmemiş bir çocuk yok. Bunlar özür dilenerek kurtulabileceğiniz şeyler değil. Her hayat kendine ait ve bir kez yaşanıyor. Bugün operasyonlar yapıyorsunuz, insanlar cezaevinde ölüyor, sonra suçsuz olduğu ortaya çıkıyor. O evlerdeki çocukların geleceğe yönelik yaşamları nasıl oluyor? O çocuklar nefretle dolmaz mı?

'Çocuk sığınmacılar, Türkiye'de tekstil atölyelerinde çalıştırılıyor'
Çocukların mitinglerde malzeme olarak kullanılmasını doğru bulmuyorum. O kadar istismar ve manevi tacize giren şeyler oluyor ki. Özellikle 15 Temmuz sonrası çocukların şahadetle ekranlara yansıması çok kötü. O çocuğun orada sınıf öğretmeniyle birlikte Meclis ziyareti yapması lazım. Meclis'te nasıl işler nasıl yürütülür ona bakması lazım. Önüne gelenin bir çocuk eline çiçek verip fotoğraf çektirmesi güzel değil. Bunca çocuk istismarının olduğu yerde bu hiç hoş değil. Bir çocuk politikamız yok bu ülkede. Kaldı ki çocuk bir politika değildir sizin bütün politikalarınızın çocuğu koruma kollama yönünde olması lazım. Eğitim politikanızın çocuk yönünde olması lazım. AİHM kararları için daha önce neyse parası veririz gibi bir şey ifade etmişlerdi. Burada öyle bir şey de söz konusu değil. Bu kararı uygulamak zorundalar. Dün Cumhurbaşkanı böyle derken adalet bakanı bu işe yargı karar verir dedi. Burada bir açık alan var: Cumhurbaşkanı böyle de dese yargı serbest bırakma yönüne gidebilir. Cumhurbaşkanı'nın hitap ettiği yer ne Avrupa ne de biziz. O kendi konsolide etmeye çalıştığı kitleye sesleniyor ve onu konsolide ediyor. Selahattin Demirtaş konusunda ben bırakılacağına inanıyorum. Olduktan sonra da bağımsız yargı diyecekler. Bugünden yarına mı olur bilemiyorum. Öyle bir hissiyatım var. Burada ciddi bir hukuksuzluk var. Diğer göz altılara gelince orada garip bir şey var: Geziyi cezalandırma söz konusu. Geziyle FETÖ ve PKK'yı bir araya getirmeye çalışıyorlar. Gezi'ye o kadar çok öfkeliler ki… Bugün Gezi'de insanları öldüren, saldırı emri veren, ilk silahı atan, gazı sıkan polisler şu anda FETÖ'den yargılanıyor. Vali yargılanıyor, Emniyet Müdürü yargılanıyor. O gün alanda gördüğümüz bütün herkes yargılanıyor.

‘GEZİ'Yİ FARKLI BİR YERE ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR'

Gezi'yi esas Gezi yapan, Taksim Dayanışması'nı oluşturan ekibe çok fazla bulaşamadılar. Orada sistem karşıtlığı var. Oysa şu an göz altına alınan grup AKP iktidarıyla bir dönem gayet iyi geçinmiş. Askeri vesayet kalkıyor sürecinde ciddi destek vermiş özgürlükçü bir kesim. Bu Gezi'nin ana damarlarından olmadıklarını biliyorum. Bunu böyle yaparak Gezi'yi farklı bir yere çekmeye çalışıyorlar."

Yorum yaz