‘ULAŞTIRMA EVRENSEL BİR HAKTIR'
"Evrensel tüketici haklarından biri tüketicilerin temel ihtiyaçlarının karşılanma hakkıdır. Türkiye bu maddeye taraf bir ülkedir. Bunun içinde elbette ulaştırma ve haberleşme var. Ulaşım bir kamu hizmetidir. Tüketiciye kolay ve ucuza ulaştırılmalıdır. İDO'nun özelleştirilmesinden yola çıktık, geri dönüp özelleştirme dönemine bakınca özellikle İstanbul'da deniz ulaşımının sahip olduğu pay çok önemli. Daha kolay ve zaman tasarrufu sağlıyor. Ama biz ne yaptık? Bunlar kar ve rant odaklı olduğu için tüketici lehine değil rant sahiplerinin lehine sahipliğini değiştirdik. 2011 yılında özelleştirilen İDO'nun bir ortak girişimi, özellikle yabancı ortak tarafından zarar ediyor bahanesiyle iptal edilmesi durumu söz konusu. Özelleştirme ranta dayalı olduğu için kar etmediği sürece bu hizmeti devam ettirmez ya da durdurmayı kart olarak gösterip daha pahalı hale getirmek için kullandılar bunu. Ben zarar ediyorum durduruyorum demek kırmızı kart göstermek gibi bir şey. Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine biz bu yüzden karşı çıktık. Bunların kamu tarafından nitelikli ve ucuz şekilde sunulması gerekiyor.
İstanbul özelinde vatandaşların talep ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek şehrin ruhuna uygun politikalar üretilmeli. Ranta dayalı olmayan politikalar uygulanmalı. Türkiye'deki ranta dayalı sistemin geldiği noktalardan biri ekonomik kriz. Bunun sonucunda akaryakıttaki maliyet girdileri özel sektörü de zarara götürdü. Bunun faturası da tüketiciye yansıyor. Ya fiyat yükselip seferler devam edecek ya da seferler duracak. Özelleştirmenin tüketiciye getirdiği yük ortada. Kimse zarar ediyorum deyip kapatamaz. Sözleşmeler buna göre yapılmalıydı. Burada vatandaşa yönelik bir yarar yok o yüzden sözleşmeler iptal edilip tekrar kamu hizmeti olarak verilmeli.
‘KREDİ KARTINDAN KOMİSYON ALMAK KANUNEN YASAK'