‘SOSYAL MEDYA BİR İKAME ARACI OLDU'
"Paylaşmanın mantığı konuşmaktan çok farklı değil. İnsan konuşmayı yalnızlığına çare olarak buldu. İletişim yalnızlığın ilacı. Ben kahvede oturmakla sosyal medyada yazmak arasında fark olduğunu düşünmüyorum. Bizim iletişim kanallarımızdan biri. Sanal kimliklerin reel kimliklerden farklı olduğunu düşünmüyorum. Sosyal medya yokken de ağlarımız ve kimliklerimiz vardı. Nasılsak öyle davranıyoruz. Sivrilen taraflarımız mutlaka var. Birine küfretme davranışı normal hayatta bunu yapmayacak kişilerden çıkıyor. Sahte kimlikler yaratan da var. Bu insanların gerçek hayatta da sahte benliklerle yaşadığını düşünüyorum. Sinirlilik konusunda şöyle bir boyut var: Yüz yüze iletişimle sosyal medya birbirinden farklı. Yüz yüze iletişimde beyninizde ayna nöronlar dediğimiz karşıdakini anlayıp taklit etme işlevlerini yapıyor. Yüz yüze iletişimde bunlar aktive oluyor. Filmde biri ağlayınca biz de ağlıyoruz gibi. Sosyal medyada bu önemli bir eksiklik. Karşımızdakini insan gibi değil de nesne olarak görüyoruz. Bu da bizi fütursuz ve kaba yapıyor. Trafikte önümüzdeki araç bozuluyor korna basıyor herkes. Ama mesela yolda biri düşse ona kızmaz yardım ederiz. İnsanı nesne gibi algılayınca daha kaba oluyoruz.
Her şeyin olumlu ve olumsuz yanları var. Yalnızların bir araya gelmesi gibi bir opsiyon da yaratıyor. Mesela bir taşra şehrinde küpeli ve metalci olmak çok zordu. Şimdi kendilerine benzer insanları buluyor ve yalnızlıktan kurtuluyorlar. Ama hep kendimiz gibi olanlarla zaman geçirirsek ekoçember içinden kurtulamayız. Beğenilmek arzusu insanın temel ihtiyaçlarından biridir. Sosyal medya bunu inanılmaz körükledi. Tek bayına sosyal medyayı da suçlamamak lazım. Sosyolojik bir evrim de var. Mesela eskiden Dallas dizisindeki JR narsist ve kötü adamdı. Şimdiki dizilerde kahraman dediğimiz insanlar narsist. Bu çok ciddi bir değişimi gösteriyor. Hepimiz bir teşhir nesnesi haline geldik. Eskiden nünler 10 çocuk bakıp tarlaya giderdi depresyona girmezdi şimdikiler neden giriyor diyorlar. Ama o ninelerin etrafındaki herkes kendi gibiydi. İlk kırılma televizyonla oldu. Orada insanların yalıda oturduğunu gördüler. Sosyal medya da bunun kat be kat üstü. Rekabeti ve narsisizmi körüklüyor.
‘SADECE SOSYAL MEDYA DEĞİL YAŞAM TASARIMI DA DEĞİŞTİ'