'KADINLAR YOKSULLUĞUN BEDELİNİ YAŞAMLARIYLA ÖDÜYORLAR'
Bugün dünyada kadın ve kız çocuklarının sağlığını olumsuz etkileyen birçok sosyal belirleyici olduğunu aktaran Erdoğan, "Bu nedenle bizlerin sorumluluğu çok büyük. Yoksulluk her iki cinsiyet için de kaliteli sağlık hizmetine erişmekte en büyük engellerden birisi. Fakat kadınlar yoksulluğun bedelini kimi zaman yaşamlarıyla ödüyorlar. Çocuk yaşta evlilikler, kadın sünneti, kadına yönelik şiddet gibi konular insanlığın onurunu zedeleyen mevzulardır" diye konuştu.
'KADINA ŞİDDET İNSANLIĞA İHANETTİR'
Türkiye'de zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarak, bu sorunu büyük ölçüde geçmişte bıraktıklarını anlatan Erdoğan, erken yaşta evlilik oranının son 15 yılda yüzde 7.3'ten, yüzde 5'e gerilediğini bildirdi.
Kadınların haklarını, temel insan haklarından asla ayıramayacaklarına dikkati çeken Erdoğan, "Kadınların sağlıklı ve huzurlu olması toplumsal huzurun da teminatıdır. Sağlık sadece bedensel değil, ruhsal ve sosyal bakımdan da bir iyilik halidir. Savaş ve afet durumlarında kadın ve kız çocuklarının süreçten daha fazla zarar gördüğüne hep birlikte daha çok şahit oluyoruz." dedi.
'KADIN MÜLTECİLERİN İHTİYAÇLARI ÖNCELENİYOR'
Empati yapılmasını isteyen Erdoğan, canını zor kurtarıp evinden, yurdundan ayrılan bir kadının nelere ihtiyacı olabileceğini düşünülmesini isteyerek, 4 milyon mülteciyi misafir eden bir ülke olarak kamplarda kadınların ve çocukların ihtiyaçlarını öncelediklerini söyledi.
'NÜFUS ANCAK ÜÇ ÇOCUK İLE DENGELENEBİLİR'
Zorunlu olmadıkça sezaryen doğum yaygınlığının anne, çocuk sağlığını olumsuz etkileyen konulardan olduğuna işaret eden Erdoğan, "Ben de ülkemde sezaryen oranlarını düşürmenin mücadelesini veriyorum. Sezaryen bir tercih değil, zorunluluk halinde ele alınmalıdır. Kadınları, doğum mucizesiyle gerçek anlamda barıştırmak zorundayız" diye konuştu.
"Tüm dünya gittikçe yaşlanıyor. Doğurganlık azalıyor. Kimileri dünyadaki kaynakların sınırlı olduğu gerekçesiyle nüfusun kontrol altına alınması tezini savunabilir. Fakat unutmayalım temel sorun, dünyadaki kaynakların adil kullanılmaması meselesidir. Biz en az üç çocuk tezini savunuyoruz çünkü çocuk sayısı ikinin altına indiği zamanda nüfus geometrik olarak azalıyor. Oysa nüfus ancak üç çocuk ile dengede kalabilir. Çocuk sayısının azalması, aile ilişkilerini de zayıflatıyor. Geniş ailenin amca, teyze gibi dinamikleri ortadan maalesef kalkıyor. Ailenin gücü azaldığında toplumun yükü daha da artıyor. Sosyal politikaların bu gerçekliğe uygun şekilde planlanması gerekiyor. Doğum kontrol yöntemi maskesiyle kitlesel nüfus azaltma politikalarının insanlığın geleceğine verdiği zararla yüzleşmeliyiz. Kitlesel doğum kontrol yöntemlerinin neden yoksul ülkelerde teşvik edildiğinin de sorgulanmaya açık yönleri olduğunu düşünüyorum."
'30 YIL İÇİNDE LABARATUAR ORTAMINDA ANNESİZ BEBEK ÜRETİLECEK, BUNUN İNSANİ OLDUĞUNU DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?'
"Kimyasalların her tarafı kuşattığı, savaşların insan onurunu hiçe saydığı bir dünyada umut asla yeşermez. 30 yıl içinde laboratuvar ortamında annesiz bebek üretilebilecek teknolojiye sahip olacağımız söyleniyor. Sizler bunun insani olduğunu düşünebiliyor musunuz." diyen Erdoğan, bütün bunları karamsarlığa itmek için söylemediğini belirtti.
Aksine bunları fark etmenin önemli olduğun vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
Erdoğan, konuşmasının ardından katılımcılara ödüllerini takdim etti.