GÖRÜŞ

Kaşıkçı olayı Ankara-Riyad ilişkilerini nasıl etkiler?

Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı olayının Ankara-Riyad ilişkisine etkisini değerlendiren emekli Büyükelçi İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erozan, “Böyle kriminal bir konunun gündemde olması çok iyi ilişkiler içerisinde olduğunuz ülkelerin dahi ilişkilerini zedeler” dedi. Erozan’a göre bu olayın ilişkilerde bir izi kalacak.
Sitede oku

Prof. Sevil Atasoy: Cemal Kaşıkçı'nın cesedi parçalanmışsa çok iz kalmıştır
Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan, 2 Ekim'de ülkesinin İstanbul'daki Başkonsolosluğu'na girdiğinden beri haber alınamıyor. Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğü iddiaları da dile getirilirken, Türkiye, konsolosluk binasında inceleme yapma kararı aldı. Dışişleri Bakanlığı, bu kararı "Suudi makamları işbirliğine açık olduklarını ve başkonsolosluk binasında inceleme yapılabileceğini bildirmişlerdir. Soruşturma çerçevesinde konsolosluk binasında inceleme yapılacaktır" diyerek duyurdu.

Peki bu olay Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerini nasıl etkiler, Türkiye uluslararası hukuk çerçevesinde neler yapabilir? Bu soruların yanıtlarını İYİ Parti'nin diplomat kökenli isimlerinden Genel Başkan Yardımcısı Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan Sputnik'e değerlendirdi. Diplomatik ilişkilerin Viyana Sözleşmesi ile düzenlendiğini ifade eden eski Büyükelçi Erozan, şöyle konuştu:

'DİPLOMATİK İLİŞKİLERLE İLGİLİ İKİ SÖZLEŞME VAR'

Kaşıkçı'nın nişanlısı Trump'tan yardım istedi
"İki tane Viyana Sözleşmesi var. Bir tanesi 1961 tarihli, o diplomatlara ilişkin, diplomatik ilişkilerle ilgili Viyana Sözleşmesi. Bir de 1963 tarihli konsolosluk ilişkileriyle ilgili Viyana Sözleşmesi var. Bu duruma uygulanması gereken 1963 tarihli Viyana Sözleşmesi. Nedense basında hep böyle Büyükelçiliğin dokunulmazlığı, oranın ulusal bir toprak sayıldığı gibi temalar işlenmekte. 61 anlaşması ile 63 anlaşmasının arasında önemli bir fark var. Konsolosluk ilişkilerindeki anlaşma çok daha sınırlı ayrıcalık ve bağımsızlıklar verir.

İKİNCİ GÜN ‘KONSOLOSLUĞU ARAMAK İSTİYORUZ' DENİLMELİYDİ

Dolayısıyla bu gazetecinin kaybolmasını takip eden gün bizim, Veliaht Prens Selman'ın ‘İsterseniz girebilirsiniz' demesini beklemeden ki Selman bunu beşinci gün söyledi, ikinci gün ‘ceza hukukunu ilgilendiren bir suç işlendiğine dair bize iletilen bilgiler var, biz bu çerçevede bu binayı aramak taramak istiyoruz' diye demiş olmamız lazımdı."

'DELİL BULMAK BUGÜN İKİNCİ GÜNDEN ÇOK DAHA ZOR'

Aradan bir hafta geçtikten sonra ‘arama işleminin' yapılacağının açıklandığına dikkat çeken emekli büyükelçi Erozan, "Eğer orada kötü niyetli insanlar kötü bir eylem yaptılarsa, bunun delilini bulmak bugün ikinci günden çok daha zor. Bunun zamanında yapılmış olması gerekirdi. Dolayısıyla ister istemez Suudileri rahatsız etmemek uğruna mı bu iş bu kadar ertelendi…? Yani kimsenin üzerine bir ithamda bulunmak istemiyorum ama geç, çok geç" diye konuştu.

ABD Dışişleri: Kaşıkçı'ya ne olduğunu bilmiyoruz
Ahmet Kamil Erozan'a göre büyükelçilik ya da konsolosluk binasında işlenen suçlarla ilgili Viyana Sözleşmesi çerçevesinde ülkelerin atabileceği adımlar var. Suudi gazetecinin kaybolmasıyla ilgili savcılığın talebini Dışişleri Bakanlığı'na iletebileceğini, bakanlığında bir nota ile bunu büyükelçiliğe iletebileceğini ifade eden Erozan, "Mevzuat buna izin veriyor. Dışişleri Bakanlığı'ndan bir adam, Ankara'daki büyükelçilikten bir adam ve polis makamları üçü bir araya gelip kapısını çalıp içeri gireceklerdi" dedi. Erozan, bu aramanın o ülkenin izni ile mümkün olduğunu izin vermeme hakkı da olduğunu da vurguladı. Erozan bu iznin ikinci gün istenmesinin önemini de, "Şimdi adam zaten işin temizliğini yaptı eğer o fiil işlendiyse orada. Onunun için rahatlıkla gelin izin istiyorsanız ‘buyurun' deme cesaretine sahip" sözleriyle anlattı.

'KANIT ELE GEÇİRİLİRSE ‘PERSONA NON GRATA' PROSTEDÜRÜ İŞLETİLEBİLİR AMA…'

Erozan, konsoloslukta suç fiilinin işlendiğine ilişkin bir kanıtın bulunması halinde, Türkiye'nin, ‘persona non grata' yani ‘istenmeyen adam' ilanına ilişkin prosedürü işletebileceğini kaydetti. Erozan, "Ama bunun kanıtının ele geçirilmesi lazım" dedi. Bu kanıtın bulunmasının da zor olabileceğine dikkat çeken Erozan, "Bırakın konsolosluk içinde işlenmiş olabilecek bir cinayeti, sokaktaki bir cinayette bile üzerinden bir hafta geçtikten sonra kötü niyetli, bu suçu işlemiş olanlar arkalarında iz bırakmamaya çalışırlar" diye konuştu.

TÜRKİYE KAYITLARI SUUDİLERİN ÖNÜNE KOYUP ‘ÇIKMADI NEREDE' DİYE SORMALI

İngiltere'den Suudi Arabistan'a Cemal Kaşıkçı soruşturmasında işbirliği çağrısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İspat etmesi gereken Suudi taraftır. Konsolosluktan çıktığı ispat edilmeli" açıklamasını da değerlendiren İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erozan, Suudi Arabistan'ın kendilerini savunacak bir çizgi belirlediğini, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluk binasından çıktığını ancak kameraların o gün çalışmadığını ifade ettiklerini kaydetti. Erozan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kanıtları onlardan isteyeceğimize biz kanıtları koyalım, bizim de kameralarımız var dışarıda. Bu adam girdikten sonra çıkmadıysa o adamın çıkmadığına ilişkin kanıt bizim elimizde var. Bunu Suudilerin önüne koymak lazım. İşlenen bir fiil varsa onun işlendiği anı görüntüleme imkanı yok ama içeri giren adamın dışarı çıkmadığına dair bizim elimizde var. Bizimkilerde mi arızalı, onu bilmiyorum. Bence bizim elimizdeki o video kayıtlarını o günün kayıtlarını Suudilerin önüne koyup, ‘izah edin o zaman bu adam dışarı çıkmadı nerede' diye sormak lazım. Yani Suudilerden kayıt istemek yerine ‘buyurun kayıtlar burada, bu adam içeri girdi çıkmadı şu kadar saattir, kayıtlar var bizim elimizde' diyebilmek lazım."

'TÜRKİYE-SUUDİ ARABİSTAN İLİŞKİLERİNDE İZİ KALACAKTIR'

Kaşıkçı'nın Washington'dan İstanbul'a yönlendirilmesi tuzak mıydı?
İYİ Partili Erozan, bu olayın Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerine etkisini ise, "Suudiler ile ilişkimiz zaten biraz limoni. Biliyorsunuz onlar ılımlı İslam oldular. Dolayısıyla biz biraz yalnızları oynuyoruz Ortadoğu'da, onlar Arap alemini bizim sayemizde birleştirdiler. İlişkilerin eski düzeyde olduğunu sanmıyorum, yani Kral düzeyinde de Veliaht Prens düzeyinde de. Ama tabi böyle kriminal bir konunun gündemde olması çok iyi ilişkiler içerisinde olduğunuz ülkelerin dahi ilişkilerini zedeler. Yani bunun eksi hanesine yazılacak ilişkilerde bir izi kalacaktır" sözleriyle değerlendirdi.

Yorum yaz