Gazeteci Fatih Altaylı’nın sosyal medyada 'Atatürk’ün hangi takımlı olduğu' ile ilgili yaptığı bir paylaşım tartışma konusu olmuştu. Twitter hesabından bir belge yayınlayan Altayli, ”Ata'mızın hangi kulübe gönül verdiği tartışmalarını sona erdiren belge” ifadelerini kullanmış ve paylaştığı görsel gündeme oturmuştu.
Altaylı’nın o iddialarının asılsız olduğunu söyleyen Murat Bardakçı konuyla ilgili ayrıntılı bir yazı kaleme aldı. Bardakçı’nın ifadeleri şöyle:
— Mustafa Kemal'e atfedilen bir başka mektup geçen Mart'ta da gündeme gelmiş, Türk Telekom Stadı'nda müze açan Galatasaray Klübü burada Mustafa Kemal'in 1928'de klübün başkanı Necmeddin Sadak'a gönderdiği bir mektubu teşhire koymuştu. Mektubun metni “gerçek” ama müzeye konan nüsha taklit, belgenin altındaki “Mustafa Kemal” imzası ise tamamen uydurma idi!
'BÜYÜK BİR CEHALET ÖRNEĞİ'
'1930'DA T.C. REİSİCUMHURLUĞU DİYE BİR MAKAM YOK'
— Bu düzmece belgenin uyduranların düştükleri devâsâ hatâlardan birkaçını sıralayayım: Türkiye'de 1930'da “T.C. Reisicumhurluğu” diye bir makam yoktur, o makamın ismi “Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti” veya “T.C. Riyaseti”dir; belgedeki “T.C. Reisicumhurluğu” anteti sonradan imâl edilmiştir, yani sahtedir. Aynı senelerde, “Özel Kalem Müdürlüğü” de yoktur, o büronun ismi “Kalem-i Mahsus Müdürlüğü” yahut “Kalem-i Mahsus Müdüriyeti”dir; “Kalem-i Mahsus” yerine “Özel Kalem” sözünün kullanılması uzun seneler sonradır. Yine o yılların resmî evrakında “sayı” ibâresi değil, “numara” yahut “adet” sözleri geçer. Hele “Sayı: Özel” garabetine sadece böyle düzmece belgelerde rastlanır!
'SOYADI KANUNU 1935'TE ÇIKARILDI, O TARİHTE GALATASARAY LİSESİ MÜDÜRÜNÜN SOYADI TAŞIMASI MÜMKÜN DEĞİL'
'MEKTUPTA KULLANILAN DİL, 1930'LARIN DEĞİL 1970 SONRASININ TÜRKÇESİ'
— Düzmece mektup sadece anteti ve resmî ibareleri ile değil, dili ve üslûbu bakımından da berbat haldedir. Teferruata girmeden söyleyeyim: Mektupta kullanılan Türkçe 1930'ların değil, 1970 sonrasının Türkçesidir. Kelimelerden bazıları 1930'dan çok daha ilerki senelerde ortaya çıkmıştır, üstelik Mustafa Kemal'e her ikisi de aynı mânâya gelen “ilgi” ve “alâka” kelimelerini birarada kullandırmak gibisinden cahilliğe düşülmüş, “değerlendirirsiniz” şeklinde kaçamak bir sözden medet umulmuş, sonra da “gönül verdiğim klüp” şeklinde daha da ucuz ifadelere tevessül edilmiştir.
'A BENİM CAHİL EVLADIM, TARİHTEN BİHABER KALMIŞ ECHEL ÇOCUĞUM'
— Bunu yapabilmek için en başta lisana ve üslûba hâkimiyet gerekir ama “Mustafa Kemal'in mektubu” diye kışladan köye yollanmış asker mektubunu andıran ifadeler karalayanlarda ve “Dayımgillerin ellerinden öperim, yengemgillere de selâm ederim” demesine ramak kalmış protokol fukarasında bu hâkimiyet ne arar?
'SADECE GÜREŞE ALAKA GÖSTERDİ, FUTBOLU HİÇ MERAK ETMEMİŞ'
— Atatürk'ün bizzat kaleme aldığı böyle nezaket ifadelerine sahip olamayan klüplerin taraftarları şimdi belge üstüne belge uyduruyor; hakiki belge sahibi klüpler ise bu ifadeleri şimdi eviriyor, çeviriyor ve “Atatürk bizdendir!” diyorlar…
— Bu gibi protokol ifadelerinin “taraftar” olmakla ne alâkası var ve Atatürk klüp defterlerine başka ne yazabilirdi ki? “Buraya geldiğim için memnuniyet hissediyorum” yerine “Gelmekle vaktimi boşa sarfettim, Allah hepinizi kahretsin!” mi diyecekti?