EKSEN

‘Soçi'deki zirve ile İdlib’de bir kimyasal saldırı senaryosunun da önüne geçildi’

Suriye hükümetinin Soçi'deki zirveden çıkan kararlardan dolayı memnun olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Yuva, zirveden çıkan kararlarla İdlib’de bir kimyasal saldırı senaryosunun önüne geçildiğini vurguladı. Bölgede ciddi bir İran düşmanlığı olduğuna dikkat çeken Yuva’ya göre, İran’ın bu operasyona katılması herhangi bir katkı yapmaz.
Sitede oku

‘Türkiye ve Rusya, kimyasal bahanesine başvuran Batı'nın İdlib'e saldırmasının önüne geçti'
Soçi'deki Erdoğan-Putin zirvesinin ardından İdlib'e askeri müdahale şimdilik ertelendi. Suriye hükümeti ile beraber diğer birçok ülke tarafından memnuniyetle karşılanan anlaşma çerçevesinde Rusya ve Türkiye eliyle bir ‘çatışmasızlık bölgesi' oluşturulacak. Gelişmeleri Şam Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Yuva ile konuştuk.

‘SURİYE DEVLETİ, SOÇİ ZİRVESİ KARARLARINDAN MEMNUN'

Mehmet Yuva, Suriye hükümetinin Soçi Zirvesi sonrası çıkan kararlardan memnun olduğunu belirtti. Yuva, Rusya'nın Soçi'den önce Suriye ile yaptığı görüşmelerden böyle bir kazanım elde edileceğinin belli olduğuna değindi:

"Soçi Zirvesi'nin Şam'da bulduğu yankıyı genelde olumlu olarak nitelendirmek mümkün. Zira hem Suriye İçişleri Bakanlığı hem Suriye Parlamentosu hem Suriye'de siyasi kararların inşasında önemli pozisyonlarda olan yetkililerle olan görüşmelere, beyanatlara baktığınız zaman Soçi Zirvesi'nden çıkan kararların memnuniyet verici olduğu yönünde açıklamalar var. Şüphesiz Suriye devletinin kendi açıklamaları bununla birlikte ifade edildi. Yani Suriye'nin tamamına egemen olma ve İdlib'i terörden temizleme vs. bunlar meşru bir devletin anlaşılabilir açıklamalarıdır. Ama zaten Suriye devletinin Soçi Zirvesi'ne destek verdiği ve Soçi Zirvesi'nin Suriye devletinin bilinci dahlinde bilgilendirilerek yapıldığını ifade etmiştik. Bu ifademize birçok kesim şüpheyle bakmıştı, sorgulamıştı. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yer aldığı herhangi bir zirvede Suriye tarafının geleneksel olarak oradan çıkan kararlara şüpheyle bakması gerektiği veya Erdoğan'ın içinde yer aldığı bir çözümün nihayetinde hayata uyarlanamayacağı, Erdoğan'ın önceki dönemlerde de benzer davranışlar sergilediği, olumlu olarak yapılan açıklamaların ardından hemen olumsuz açıklamaların gündeme geldiği, tersinin yaşandığı ifade edilmekteydi. Fakat biz ısrarla Ruslarla Suriyeliler arasında yapılan Soçi Zirvesi öncesi görüşmelerde aslında Soçi'den bu tür olumlu kararların çıkacağı beklentisi içerisindeydik ve bizi yanıltmadı."

‘İDLİB KOLAY TEMİZLENECEK BİR BÖLGE DEĞİL'

İdlib'in kolay temizlenecek bir bölge olmadığını söyleyen Yuva'ya göre, İdlib'te tarafları ciddi bir savaş bekliyor. Yuva, Soçi Zirvesi sayesinde İdlib'e yapılacak provokatif eylemlerin önüne set çekmiş olduğuna dikkat çekti:

Türkiye ile Rusya uzlaştı: İdlib'de silahsız bölge kurulacak
''Suriye tarafı neden Soçi Zirvesi'nde çıkan kararları sevindirici olarak değerlendirdi? Bir, Suriye, İdlib'i temizlemek istiyor ama İdlib kolay temizlenecek bir bölge değil. Önemli bir askeri yatırım gerekmektedir. Önemli bir askeri yığınak ve belki de önemli bir askeri zayiatı göze alarak böyle bir operasyonu yapmak zorundasınız. Bunun sebebi malum İdlib'in genel konumuyla ilgilidir. Orada mevcut olan çok sayıda terör örgütü mensubunun olmasıdır. El-Nusra'nın çok önemli bir tahkimat ve silah yönünde teçhizat yaptığı bilinmektedir. Özellikle Cisr el şuğur bölgesinde Orta Asya kökenli Uygur, Özbek, Çeçen vs. gibi kimliklerle orayı bir koloni haline getirmiş olan güçle muhakkak ciddi bir savaşın yaşanması gerekiyor. Suriye ordusu, 15-20 km derinliğe çekilecek olan bir güvenlik hattının arkasında olacak. İdlib operasyonu esas itibariyle Türkiye'ye ama Türkiye ile birlikte Rusya'ya fatura edildi. Türkiye bu askeri görevi ve misyonu yerine getirecek. Türk-Rus askeri devriyeleri ve orada alınan kararların hayata geçirilebilmesi için silahsızlandırmayı ve ikna etmeyi, ayrıştırmayı Türkiye ve Rusya üstlenmiş durumda. Bu da Suriye'yi şüphesiz rahatlatmaktadır. Bunun yanı sıra zirvede alınan başka önemli bir karar ise Şam-Halep esas karayolunun güzergâhının Suriye devletinin ticaretine ve sivil taşımacılığına veya askeri taşımacılığına açık olacağıdır. Lazkiye-Halep yolunun böyle bir güvenli güzergah haline getirileceğidir. Suriye açısından bir başka önemli husus, özellikle Hama'nın kırsal bölgelerinde ve Lazkiye, İdlib bölgelerinde yer alan El-Nusra'nın çok önemli mevziler kazanmış olduğu noktalara yönelik operasyonlarını durduracak diye bir beklenti içinde olacak, oradan kendisine yönelik herhangi bir tehdit geldiğinde buna çok ağır bir karşılık verebilecek. Ayrıca süreç işlemeye başladığı andan itibaren eğer Rusya ve Türkiye'nin talepleri bu kuvvet tarafından karşılanmaz ise bir mukavemet gösterdiği takdirde Suriye'nin müdahale meşruiyeti zaten zuhur etmiş olacak. Bu da çok ilginç başka bir tabloyu gündeme getirecek. Böylece İdlib sahasında ilk kez Suriye, Rusya ve Türkiye birlikte Soçi Zirvesi'nden alınmış kararları yürürlüğe sokma ve uygulama noktasında bir araya gelecek. Soçi Zirvesi ile İdlib'teki herhangi bir provokasyona, bir kimyasal saldırı senaryosunun da önüne geçilmiş oldu. Soçi Zirvesi ile alınan kararlar şüphesiz ki bu tür senaryoların ve provokatif eylemlerin önüne set çekmiş oldu."

‘İRAN'IN OPERASYONA KATILMASI HERHANGİ BİR KATKI YAPMAZ'

Yuva, İdlib'te bulunan silahlı gruplarda kronik bir Şii ve İran düşmanlığı olduğunu vurguladı. Yuva'ya göre bu yüzden İran, operasyona herhangi bir katkıda bulunamaz:

İran: İdlib operasyonuna katılmayacağız
''Çavuşoğlu sahada mevcut olan Türkiye'den şüphe etme noktasına gelebilecek olan bazı örgütlerin şüphelerini kaldırmak yönünde bir izahatta bulunmuş diye kabul ediyorum. ‘Siyasi süreç tamamlanıncaya kadar sizin buradaki varlığınızı, hafif silahlarınızı korumak güvencesiyle de sağlayacağız ve sizi siyasi sürece katacağız. Suriye ordusunun müdahaleleri ve saldırılarından korunmuş olacaksınız. Bir nevi oradaki, kaygılı olan şüphe içinde olan veya El-Nusra'ya kayabilecek olan kesimlerin önünü kesmek, güvence vermek mahiyetinde anlaşılmalı. Astana'da alınan kararların uygulanmamasının iki tane sebebi var. Bir, zaten Soçi Zirvesi'nin bir farkı da burada zuhur etmekte Tahran'dan ve Astana'dan farklı olarak. Sanırım kesin olarak elimde bir delil yok. Fakat sanırım perde arkasında İran ikna edildi. İran'ın Soçi Zirvesi'nde olmamasının en önemli sebeplerinden birisi bu örgütler içinde ciddi bir Şii, İran düşmanlığı var. ‘Katılmayacağız' demiş olması, Soçi'de zuhur etmemesi, sürekli olarak piyasada tedavüle sokulan acaba İran dışlandı mı tartışmaları aslında olumlu neticeler getirecek. İran'ın katılmaması yönünde açıklama hemen ardından oradaki örgütlerden kronik bir Şii ve İran düşmanlığı var. Aslında İran'ın zaten bu operasyona katılması herhangi bir katkı yapmaz. Aksine olumsuz neticeler üretir. Bence bu Türkiye, Rusya ve İran arasında konuşuldu, görüşüldü. O sahada üstlenilen misyonu daha kolay hayata geçirilmesi için İran'ın biraz uzak durması saha için önemliydi. İran da bu mesajı almış olmalı ki veya daha önce görüşmüş olmalı ki hemen Soçi, Zirvesi'nin ardından operasyona katılmayacağını ilan etti.''

‘TÜRKİYE, KENDİ BİNDİĞİ DALI KESMEKTEDİR'

Yuva'ya göre Türkiye'nin dış politikasında takındığı tavır, kendi bindiği dalı kesmekte olduğu izlenimi veriyor. Yuva, Türkiye'nin bundan sonra dış politikasında zikzaklar çizmeye devam ederse Rusya dahil birçok ülke tarafından düşman olarak görülebileceğine dikkat çekti:

Erdoğan: ABD ile sorunların iş dünyasını etkilemesini istemem
"Humus-Deyr ez Zor arasında süren çok önemli operasyonlar var. Bu operasyonlar Ürdün, Suriye, Irak sınırı boyunca El-Tenef askeri üssünü saymazsak orada çok yoğun bir temizleme harekâtı var. Eğer bu temizleme harekâtı başarıyla Deyr ez Zor'a kadar devam ederse İdlib'te sağlanan bu mutabakatın ardından Suriye ordusunun Deyr ez Zor'a odaklanması, yoğunlaşması oraya askeri tahkimat yapması mümkün. Suriye tarafı şöyle önemli bir gerçeği nazar-ı dikkate almaktadır. İdlib sahasında aktif rol üstlenmesi, misyonu yalnız başına yerine getirmesi ve bu temizleme operasyonunu Türkiye'nin katkıları olmadan yalnız başına yapmaya kalkışması, hele ki Türkiye'yi burada düşman belleyerek, karşı tarafta görerek böyle bir operasyona girişmesi halinde Türkiye'nin oradaki örgütlere destek vermeye devam etmesi neticesinde İdlib'te cehennem ateşi yanar ve Suriye ordusu çok önemli bir gücünü İdlib'e vermek zorunda kalırdı. Rusya da elini taşın altına koyuyor, Türkiye de koyuyor. Bu tahkimatın iki sebebi var. Eğer tam anlamıyla gerçekten Soçi Zirvesi'nde alınan kararlar, Rus askeri ile birlikte bu işin hallolması, Türkiye'nin artık aleni olarak El-Nusra'ya karşı cephelenme durumunda geçilmesi, bütün bunlar rafa kaldırılır, masa yeniden devrilir, tekrar Türkiye zikzaklar yapar, ‘Aman buradan zaman kazanalım ama bir müddet sonra biz Amerikalılarla tekrar oturalım, konuşalım'… Böyle bir pozisyona girdiği andan itibaren artık Türkiye'nin yeni zirveler yapılmadan Rusya tarafından bir düşman olarak telakki edileceği ve Rusya'nın elinde mevcut olan diğer kartları çok daha kolay ve haklı olarak devreye sokacağı bir döneme girmiş oluruz. Türkiye hakikaten bu kadar gizli ajandalar içerisindeyse ve söylediğiyle, yaptığıyla aslında yapmak istediği başka bir şey ise o zaman biz ya tiyatro seyrediyoruz yahut da Türkiye, kendi bindiği dalı kesmektedir, kendi ayağına sıkmaktadır. Çünkü karşı tarafta artık ciddi bir devlet ve ülke konumunda olan, bugün İsrail'i hizaya gelmesi için tehdit eden, aynı zamanda Amerika ile masaya oturup uzlaşabilecek olan, PYD-PKK'yı da sahaya sürebilecek kudrette olan ama kendi başına da askeri bir karar olarak Suriye ordusu ve İran ile birlikte birçok önemli savaşı kazanmış olan ve kazanabilecek olan bir yeni askeri güç ve kudretten bahsediyoruz."

‘SURİYE SAHASINDA TÜRKİYESİZ HERHANGİ BİR ÜLKENİN NETİCE ALMASI MÜMKÜN DEĞİL'

Türkiye'nin İdlib'te önemli bir aktör olduğunu hatırlatan Yuva, Suriye'deki gelişmeleri belirleyecek olan iki unsurdan birinin Türkiye'nin tavrı olduğunu belirtti. Yuva, Türkiye olmadan bölgedeki başka herhangi bir gücün netice alamayacağını savundu:

‘Rusya ve Türkiye, Batı’nın eleştirmede zorlanacağı bir adım attı’
''Rusya'ya baktığınız zaman oyun bozucu ve oyun kurucu niteliklere sahip bu üç devleti dengelemeye çalışması kadar normal bir şey olamaz. Bunların arasında ortak paydalar bulabilir mi, çıkarlarının ne kadar koruyabilir pozisyonunda olması Rusya zaviyesinden baktığımızda normal görünmektedir. Her şerde bir hayır vardır diye bir sözümüz vardır. İsrail'in 14-15 Rus askerinin ölümüne sebebiyet vermesi, bir hinlik yaparak Rus savaş uçağını, Suriye'nin hava savunma sistemlerini alanına dahil etmesi ve böylece bir kazaya sebep vermesi ve neticesinde böyle feci bir facianın yaşanmasına sebep olması Rusların bu yönde bu kadar net açıklamaları var. Buna karşılık Rusya birçok şey yapabilir. Mesela S-200'ler yerine Suriye'ye çok daha rahat S-300'leri tahkim edebilir. S-400'lerin Suriye'de kullanılmasının önünü açar. Mevcut olan birçok yeni model silahların Suriye ordusuna verilip İsrail'e karşı kullanılmasının önünün açar. Daha önce frenlediği, kullanmasına izin vermediği veya ihtiyatlı davranmasını talep ettiği silahları devreye sokar veya en azından kendisi ‘Bir daha bu sebepten mütevellit Suriye sahasında bu kadar rahat at oynatmana izin vermem tavrı ortaya çıkar. Bütün bu şerden bu hayırlı neticeler de elde edilir. Suriye'deki gelişmeleri belirleyecek olan iki ana unsur olacak. Bir, silahın gücü, kararlılık, ortaya konulacak irade. İki, Türkiye'nin tavrı. Yani Türkiyesiz Suriye sahasında ne Amerika'nın ne Rusya'nın ne İran'ın ne de başka ülkelerin netice alması mümkün değil. Ancak Türkiye böyle önemli bir aktör olduğunun idrakinden hareket ederek eğer zikzaklar çizer, kaypak davranır artık Soçi Zirvesi'nden sonra bu saatten itibaren almış olduğu bu pozisyonunu istikrarlı halde sürdürmez ise bu sefer her tarafın hasmane hedefi haline gelir, başkalarının bir araya gelerek kendisin, cezalandırmasının da haklı altyapısını hazırlar. Suriye'nin bunu memnuniyetle karşıladığı gerçeği var ve önümüzdeki dönemlerde bu işbirliği ve güç birliğinin Suriye'deki siyasi askeri süreci çok farklı etkileyeceği bunu söylemek bu kadar net ve açık olabilir."

Yorum yaz