"İdlib'e yönelik herhangi bir saldırı ölüm ve yıkımdan başka bir şey getirmeyecek olup hem Cenevre hem de Astana süreçlerindeki tüm siyasi çabaları baltalayacak, bu da Esed rejiminin ahlaksız bir zaferi olacaktır."
'VAHŞETİN KAYNAĞI SADECE SİLAHLAR DEĞİL, ZİHNİYET'
Suriye savaşının, yedinci yılında kaos, insani dram ve siyasi çalkantı üretmeye devam ettiğini belirten Kalın, sağlam ve sürdürülebilir bir siyasi çözüm olmadan devam eden siyasi ve askeri çatışmaların yalnızca mevcut krizi daha da tırmandıracağına dikkati çekti.
İdlib ve çevresindeki son gelişmelerin durumu iyileştirmek yerine daha da vahim hale getireceğine işaret eden Kalın, şöyle devam etti:
'SURİYE'DEKİ ÖLÜM VE YIKIMDAN PKK DE SORUMLU'
Dünyanın, Suriye halkına ekseriyetle sırtını döndüğünü, Suriye halkının acılarına desteklerin sözde kaldığını, esas aktörlerin savaşı durdurmak için ya çok az şey yaptığını ya da hiçbir şey yapmadığını aktaran Kalın, şu ifadeleri kullandı:
'ABD VARLIĞINI MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN IŞİD'İ KULLANIYOR'
Cenevre ve Astana süreçlerinin kısmen sonuç verdiyse de akan kanı durduramadığını anlatan Kalın, Amerika'nın Kuzeydoğu Suriye'deki varlıklarını meşrulaştırmak için IŞİD'i (DEAŞ'ı) kullandığını belirtti.
IŞİD tehdidinin büyük ölçüde ortadan kalkmasıyla ABD'nin, Türkiye ile stratejik ortaklığını ihlal etme pahasına Suriye'deki PKK ile ilişkilerini meşrulaştırmanın yollarını aradığını kaydeden Kalın, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bu karanlık ilişkiyi durdurma konusunda yaptığı çağrılara ABD kulaklarını tıkamış durumda. Rejim ve destekçileri İran ve Rusya da Levant'ta yeni bir harita çizme gayelerini haklı çıkarmak için DEAŞ canavarını kullanıyor. Tüm bu unsurların Suriye'deki ılımlı muhalif grupları siyasi ve askeri olarak yok ettiğine veya zayıflattığına şahit olduk."
'İSTEDİĞİNİ ELDE ETMENİN TEK YOLU, FARK GÖZETMEKSİZİN ACIMASIZCA GÜÇ KULLANMAK OLMAMALI'
'Suriye muhalif güçlerinin son kalesi olarak İdlib'in kaldığını' dile getiren Kalın, şu görüşleri savundu:
"3,5 milyon nüfusa sahip bu vilayete yönelik herhangi bir saldırı büyük bir insani felakete yol açacaktır. Bu ise Türkiye'ye, buradan da Avrupa'ya ve başka yerlere yeni bir göç dalgasını tetikleyecektir.
ESAD'A SUÇLAMA BOMBARDIMANI
Dünyanın İdlib ve çevresindeki çıkmazı önlemek için de çok az çaba gösterdiğindden söz eden Kalın, şu iddialarda bulundu:
'BU YÜKÜ TÜRKİYE TEK BAŞINA TAŞIYAMAZ, AVRUPA ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN'
Avrupa için savaşın sonlanmasının öncelik teşkil etmediğini ve şimdiye kadar bu konuda kayda değer bir öneri ya da çaba göremediklerini, Avrupa ülkelerinin temel kaygısının 2015 ve 2016'da olduğu gibi yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya kalmak olduğunu belirten Kalın, bu konuda Avrupa devletlerinin Türkiye'nin yanında yer aldığını ve bu dayanışmanın güçlenmesinin önemli olduğundan söz ederek şunları ekledi:
'TÜRK ASKERİ ORADAYKEN RUSYA İLE SURİYE SALDIRMAYI GÖZE ALAMAZ'
İdlib'in Astana anlaşması kapsamında bir çatışmasızlık bölgesi olduğunu hatırlatan Kalın, şunları kaydetti:
"Üç garantör ülke olan Türkiye, Rusya ve İran burada askeri gözlem noktaları kurdu. Türkiye'nin 12 gözlem noktası bulunuyor. Türk askerlerinin varlığı, muhtemel bir saldırıyı önlemenin tek garantisi. Zira Rus savaş uçakları ve rejim kara kuvvetleri, Türk askerleri oradayken bir saldırı gerçekleştirmeyi göze alamaz (sivilleri ve meşru, ılımlı muhalif güçleri umursamadıklarını biliyoruz). Terörist grupların ortadan kaldırılması gerekçesiyle İdlib'e yapılacak herhangi bir saldırı Astana sürecini baltalayacaktır.
'SAATLİ BOMBA İDLİB'
Türkiye, Suriye'de yeni bir insani felaketi önlemek için elinden geleni yaptı ve bu konuda çabalarına yılmadan devam edecektir. Uluslararası destek mekanizması, kaygı veya Amerikan Başkanı Trump'ın twitinde kullandığı gibi 'öfke' ifadelerinin ötesine geçerek gerek siyasi gerekse mültecilerle ilgili çözüm içeren somut eyleme evrilmelidir. İdlib saatli bomba gibi karşımızda. Eğer uluslararası toplum Suriye'deki savaşı ciddiye alıp Suriye halkını umursadığını gösterebilirse, bu saatli bombayı durdurup yeni bir sürece başlayabiliriz."