Myanmar ile ilgili soruşturma yürüten BM ekibinin hazırladığı son raporda ordu generallerinin Arakanlı Müslümanlara karşı soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçları suçlamalarından Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (UCM) yargılanması istenmişti.
Raporda Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing ve pek çok üst düzey generalin geçen sene Arakanlı Müslümanlara soykırım yaptığı iddia edilmiş, Suu Kyi de şiddeti önlemekte başarısız olmakla suçlanmıştı.
Myanmar ise raporu 'taraflı' olduğu gerekçesiyle reddetmişti.
'MYANMAR ORDUSUNUN SÖZCÜSÜ OLMASINA GEREK YOKTU'
Röportajda "Suu Kyi bir şeyer yapabilecek bir konumdaydı. Sessiz kalabilirdi. Ya da daha iyisi istifa edebilirdi" diyen Hüseyin "Myanmar ordusunun sözcüsü olmasına gerek yoktu. Olayların uydurma olduğunu, yanlış bilgilerden oluşan bir buzdağı olduğunu söylemeyebilirdi" diye konuştu.
Hüseyin "O 'Bakın bu ülkenin sembolik lideri olmaya hazırım ama bu şartlar altında olmaz. Teşekkür ederim. İstifa edeceğim ve ev hapsine geri döneceğim. Bu ihlaller karşısında tamamlayıcı bir aksusuar olmayacağım' diyebilirdi" ifadelerini kullandı.
'ETNİK TEMİZLİK YAPILDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM' DEMİŞTİ
Askeri diktatörlük döneminde ev hapsine yıllarca katlandığı için insan hakları savunucuları tarafından bir kahraman olarak görülen Suu Kyi'nin partisi 'Demokrasi için Ulusal Birlik' (NLD) 2015'te seçimleri kazanmış ve Suu Kyi ülkenin fiili lideri olmuştu.
Ağustos 2017'de Arakanlı Müslümanlar'a yönelik şiddet olayları yeniden başladığında Suu Kyi konu hakkında BM Genel Kurulu dahil bir dizi kamuya açık konuşma fırsatını tepmişti.
2017'de BBC'ye verdiği son röportajda Suu Kyi "Orada bir etnik temizlik yaşandığını düşünmüyorum. Etnik temizlik, yaşananlar için kullanılamayacak kadar güçlü bir ifade" demişti. Suu Kyi daha sonra da krizin 'yanlış bilgilerden oluşan bir buzdağı' tarafından çarpıtıldığını savunmuş ve 'kriz nedeniyle acı çeken tüm topluluklar için derinden üzüldüğünü' söylemişti.
NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ GERİ ALINMAYACAK
Arakanlı Müslümanlar kuşaklardır Arakan eyaletinde yaşamalarına rağmen Bangladeş'ten gelen yasa dışı göçmenler olarak görülüyor ve vatandaşlık hakkına sahip olamıyor.
Arakanlı militanların geçen sene bir dizi karakola saldırı düzenlemesinin ardından ordu bölgeye yönelik operasyon başlatmıştı. Ağustos 2017'den beri bölgede binlerce kişi öldü, 700.000'den fazla Arakanlı Müslüman Bangladeş'e sığındı.
Arakanlılar'a karşı arazi ve ev yakma, yargısız infaz ve tecavüz gibi insan hakları ihlalleri yapıldığı yönünde çok sayıda suçlama da bulunuyor.