Petrenko'ya göre, Batı basını, teröristlerin kontrolünde olduğu bilgisini vermek yerine, bu bölgenin Suriye ordusun saldırdığı barışçıl yerleşim birimi olarak tanımlamayı yeğliyor.
Fakat İdlib'de esasında çocuk infazları, insan kaçırma, işkence, gazeteci ve yardım çalışanlarına saldırı gibi bir dizi suça iştigal ettiği bilinen Tahrir el Şam (El Nusra veya El Kaide'nin Suriye kolu olarak da biliniyor), Ahrar uş-Şam, Ceyş-ul İslam ve Nureddin Zengi gibi terör örgütleri bulunuyor.
Ceyş-ul İslam'ın daha önce kontrolündeki mahallelerde sivilleri canlı kalkan olarak kullanmak için esirlerin bulunduğu kafesleri geçit töreniyle sergilediği dahi biliniyor.
Bunlar arasındaki bazı gruplar da eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry döneminde 'terör örgütü' listesine alınanlar arasında.
HALEP İÇİN DE AYNI YAKLAŞIM SERGİLENMİŞTİ
Sivillerin bombalandığı iddialarının yer aldığı haberler kol gezmiş, bu haberlerde 'ılımlı muhalif' olarak nitelenen grupların aslında 'terör örgütü' olduğu gerçeği göz ardı edilmişti.
Suriye ordusu, İdlib'i kurtarmaya yönelik operasyonda ilerlerken, basında yine bir 'uluma' baş gösterdi.
Sky News, İdlib'e ayrıcalıklı olarak erişim sağladığını iddia edip, bölgeyi ‘muhaliflerin elinde kalan son bölge' olarak nitelendirdi.
Batı basınının durumu farklı gösterme çabaları görünüşe göre şimdiden patlak verdi. Sosyal medya kullanıcıları Sky News'un teröristlerin kontrolündeki bir bölgeye 'ayrıcalıklı erişimi' nasıl sağladığını sorguladı.
'Kuşatma altındaki muhalifler' hikayesi konusunda bir diğer dezavantaj da, İngiltere'nin Suriye'deki muhaliflere yönelik para desteğini azaltıyor olması.
Nitekim The Times gazetesi, desteği çekme kararının, savaşın sona ermesi ve muhaliflerin kontrolündeki son bölgelerin de 'cihatçıların eline geçmesinden' sonra alındığını yazdı.