Bu süreçte Türkiye ile ABD arasında diplomatik temaslar sürerken Türk ve Amerikan basınında yer alan haberlerde ABD'nin attığı adımların arkasında sadece Brunson meselesi değil, ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımlara Türkiye'nin de katılmasını zorlamak, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alma kararından vazgeçirmek gibi unsurların da olduğu öne sürülmüştü.
‘ABD VE TÜRKİYE HİÇBİR ZAMAN STRATEJİK ORTAK OLMADI, BU ŞİMDİLERDE DAHA NET ANLAŞILIYOR'
İlişkilerin tarihine bakıldığında Türkiye ile ABD'nin hiç bir zaman müttefik olmadığını söyleyen Babüroğlu, şöyle konuştu:
"İki ülkenin ilişkileri gerçek anlamda incelendiğinde Türkiye'nin 1952'de NATO üyesi olmasının 10 yıl sonrasında iki ülke arasında Küba'daki Sovyet füzelerinin sökülmesi ve ABD'nin Türkiye'deki Jüpiter füzelerini Türkiye'ye haber vermeden sökmesi. Bu Türkiye, NATO'ya üye olduktan sonra ilk büyük krizdir. Bu krizi 5 Haziran 1964'deki Johnson Mektubu, Ecevit'in 1974'te haşhaş ekimini serbest bırakması, Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından Türkiye'ye uygulanan silah ambargosu ve 25 Temmuz 1975'te Başbakan Demirel'in 21 ABD tesis ve üssünü kapatması ve 5 bin ABD personelini yurt dışına göndermesi, 1 Mart 2003'teki Irak Tezkeresi krizi ve 4 Temmuz 2013'te Süleymaniye'de 11 Türk askerinin başına çuval geçirilmesi, 9 Ekim 2017'deki vize uygulamasının askıya alınması ve en nihai olarak Brunson krizi gibi krizler takip ediyor. Ancak iki ülkenin ilişkilerine bakıldığında Brunson meselesinin gerçek anlamda kriz olabilecek bir nitelik bile taşınmadığını görüyoruz. Ben ABD'ye soruyorum. Suriye'de PYD/PKK'ya silah yardımı yapan ve eğitim veren ve Suriye'de PYD/PKK varlığı oluşturmasından daha âlâ bir kriz sebebi olur mu? Bence en büyük sebebi bu. Türkiye'nin bunun konuşması lazımken Trump yönetimindeki Evangelistlerin önlerindeki seçimler öncesi güç kazanmak. Ve önümüzdeki seçimlerde, Demokratlar öne geçerse ve Temsilciler Meclisi'nde Trump çoğunluğu kaybederse o zaman devam eden yargı sürecinin aleyhine dönmesi durumu var. Bir de bu seçimleri kaybederse, bir sonraki seçimlere girmeme durumu olduğu için Trump, Brunson'ı bir anahtar olarak görüyor ve bu yüzden Brunson meselesinin tek önemi Trump açısından önemi. Neticede, benim hep söylediğim bir şey vardı. ABD, Türkiye'yle hiçbir zaman ne stratejik müttefik ne de stratejik ortak olmuştur. Biraz önce saydığım krizler, hiç bir zaman böyle bir müttefikliğin olmadığını gösteriyor. Aynı ABD'nin PYD/PKK'ya yardımının da gösterdiği gibi… Ama maalesef iki ülkenin liderleri belki de diplomatik bir dil kullanmak için ‘stratejik ortak' ‘stratejik müttefik' gibi kavramlar kullansa da bunun tarihsel gerçekliklerle hiçbir ilgisi yoktur."
‘TÜRKİYE İNİSİYATİFİNİ KAYBETMEYECEĞİ BİR DENGE POLİTİKASI İZLEMELİ'
Türkiye'nin Rusya ve ABD'den birine fazla ağırlık verirse inisiyatifi kaybeden taraf olacağını söyleyen Babüroğlu, "İnisiyatifi kaybeden de savaşı kaybeden taraf olur. Türkiye'nin yanaşmaktan öte her iki taraftan birine mecbur olmaması temel ilke olmalı. Bunu yaparsa Rusya'ya veya ABD'ye bağımlı hale gelir. Türkiye'nin yapması gereken Rusya, İran, Irak hatta Suriye'yle işbirliği yapmalı, özellikle de Suriye'deki durum sebebiyle. Bunu yaparsa, hem akan kanın durmasına, hem mültecileri geri dönmesine katkı sağlar ve Suriye'nin daha fazla bölünmesinin önüne geçmiş olur. Fakat bu ülkelerle işbirliği yapan bir Türkiye ABD ile yine de dengeli politikalar izlemeli. Çünkü yarın Trump gidebilir ama NATO kalıcıdır" diye konuştu.
‘SADABAT PAKTI'NA BENZER BİR SAVUNMA İŞBİRLİĞİ KİLİT ÖNEMDE'
‘TÜRKİYE'NİN 7-8 YILLIK BİR HAVA SAVUNMASI BOŞLUĞU CİDDİ GÜVENLİK TEHDİDİ YARATIR'
ABD Başkanı Trump'ın, Türkiye'ye F-35'lerin satışının engellenmesini de içeren yasayı onaylamasını Sputnik'e değerlendiren Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı ve emekli hava korgenerali Erdoğan Karakuş, ABD'nin F-35'ler konusundaki kararında Brunson davasının daha etkili olduğu görüşünde.
"F-35 meselesinin bu noktaya gelmesinin ana sebebinin, S-400 alımından ziyade Brunson'la ilgili konular olduğunu düşünüyorum. Eğer ABD daha düzgün şartlarda uyarıda bulunsaydı, daha yararlı olurdu. Ancak kasıt olması da ihtimal dışı değil. Hem ABD Başkanı Donald Trump hem de ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in Türkiye'yi rencide eden açıklamaları süreci bu noktaya getirdi. Trump, yaklaşan seçimlerde olabildiğince tırmanmaya çalışsa da işleri iyi gitmiyor. Bu yüzden de Evangelistlerin desteğini kaybetmemek üzere onların istediklerini yapıyor. Bu kadar çekişmenin arasında beklenen oldu. Maalesef çözüm bulunamadı. F-35 konusu çok önemli bir konu."
"ABD, F-35'LERİ VERMEMESİNİN TÜRKİYE'Yİ OLUMSUZ ETKİLEYECEĞİNİ BİLİYOR"
Türkiye'nin hava savunmasını öz kaynaklarıyla sağlamasının şu aşamada kolay olmadığını ifade eden Karakuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘ABD, İRAN'I VURURSA, ONDAN SONRAKİ ODAĞI TÜRKİYE OLACAKTIR'
"ABD ARTIK MÜTTEFİKLERİNİ KAYBEDER HALE GELDİ"
ABD'nin, Türkiye'nin İran yaptırımlarına katılmasını istediğini ancak Türkiye'nin böyle bir adım atmayacağını ifade eden Tunca, "Biz, ABD'nin İran'a yaptırımlarına niye katılalım? Avrupa da bunu reddetti. Dün Avrupa'dan da bununla ilgili bir destek mesajı geldi. Bunlar kritik gelişmeler. ABD, İran'a yapılacak baskılarla ilgili Türkiye'yi böyle bir noktaya getirme amacı güdüyor olabilir, bu gayet mümkün. Bu dönem kimse için kolay değil. ABD'nin böylesine tek taraflı yaklaşımları uzun zamandır görmediğimiz bir ABD ortaya çıkardı. ABD kendi çıkarlarını savunmak için bir politika yürütüyor olabilir ama yöntemde hata var, herkes böyle yapmıyor bu işi. Bu bir işbirliği gerektiriyor, müzakere süreci getiriyor. Ama şu anda ABD'nin tavrı dünyayı olumsuz bir noktaya götürecek bir tavır" diye konuştu.
"ABD'NİN UYGULAMALARINDAN BÜTÜN DÜNYA OLUMSUZ ETKİLENECEK"
Trump'ın izlediği politikaların dünya ticareti, ekonomisi ve barışı için kabul edilebilir olmadığını ifade eden Tunca, dünyadaki dolar hegemonyasının kırılmasının ‘uzun vadeli bir süreç' olduğunu ifade ederek "Oturmuş bir düzen var, bu oturmuş düzende yapılmış fiyatlamalar var. Bu fiyatlamaların bir anda değişmesi durumu söz konusu. Bir de merkez bankalarının ellerinde tuttukları rezerv para dolar. Dolar rezervlerini öncelikle bırakacaksınız, ondan kurtulacaksınız, ondan sonra ticaret yaptığınız ülkelerin paralarını stokta tutmanız lazım" dedi.