Ekonomist Akman: Ekonomide halının altına süpürecek yer kalmadı

Ekonomist ve gazeteci Dr. Cüneyt Akman, Seyr-i Sabah programında yaptığı değerlendirmelerde ekonominin son derece kötü durumda olduğunu dile getirdi. Seçimlerden önce halının altına süpürülen zamların halının altında yer kalmadığı için ortaya çıktığını dile getirdi.
Sitede oku

İstanbul'da temmuz enflasyonu belli oldu
Türkiye'de ekonomiyle ilgili karamsar tablolar bir süredir sıkça dile getirilir oldu. Merkez Bankası, yıllık enflasyon öngörüsünü yüzde 8.4'ten yüzde 13.4'e revize etti. Halen Kanal İstanbul ve Üçüncü Havaalanı gibi mega projeler sürdürülmeye çalışılıyor ancak bunlar için kredi bulunamıyor. Ekonomist ve gazeteci Dr. Cüneyt Akman, Seyr-i Sabah programında ekonominin geldiği son noktayı ve bundan sonra yapılabilecekleri değerlendirdi:

‘VERGİ GELİRLERİNİN YÜZDE 70'İ DOLAYLI VERGİ'

"Türkiye, kendi elinde olmayan doğalgaz ile elektrik üretimi yapıyor. BOTAŞ elektrik üretimi yapan santrallere yüzde 49.5 zam yaptı. Bunun derece derece yansıması beklenir. Üstelik dolarla ödenecek dendi. Enerji üretim şirketlerinde zaten ciddi sorunlar vardı. Bu zam da son derece maliyeti artıracak. Elektrik fiyatlarını ve sanayi maliyetlerini çok fazla artıracak. Etkisi şimdiden başladı. Türkiye zaten sanayi bakımından sıkıntılı bir ülkeydi. İhracat dünyada son derece sıkıntılı bir noktaya geldi savaşlar yüzünden.

Temmuzda yumurtaya yüzde 27 zam geldi
Türk sanayinin hem fonlama hem enerji bakımından maliyetleri içler acısı. Bu maliyet artışının bize nasıl yansıyacağını görmek için iktisatçı olmak gerekmiyor. Aynı zamanda petrol fiyatlarında bir hareket oldu. Bunların hepsi sırada seçimlerin bitmesini bekliyordu. Kur diğer özel sektör maliyetlerine yansıdı. Üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatlarına baktığımızda toptancının maliyetinin yüzde 20 kadar arttığını görüyoruz. Bunun tüketiciye yansıyacağı bekleniyordu. Ama bir süre o da piyasadaki aşırı durgunluk yüzünden yansıtılmadı. Ama daha fazla bekleselerdi batacaklardı. O yüzden bu fiyat artışları da yansıtıldı.

Merkez Bankası tahminlerini açıkladı yüzde 13.4 olarak. Bu kadar yüksek revizyon pek görülmüş bir şey değil. Ama başka bir problem vardı. Türkiye'nin enflasyon hedefi yüzde 5. Bu neyi gösterir? Türkiye, Merkez Bankası enflasyon hedeflemesi sistemine bağlı bir ülke. Enflasyonu çıta olarak alırsınız. TCMB bir enflasyon hedefi ilan eder ve onu tutturmaya çalışır. Çünkü hedef tutturulmazsa güven sarsılır. Ben 2009 krizi hariç hedefin tutturulduğunu hiç hatırlamıyorum. Sürekli Merkez Bankası olarak çıkıp söz veriyorsunuz. Bunun bir kısmı şaşabilir, ama bizde boyuna şaşıyor. 10'u geçti 20'ye doğru gidiyor.

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Bahçıvan'dan zam yorumu: Elektrik çarpmış gibi şok yaşadık
Yüzde 13.4 tahmini yapılıyor, piyasanın buna yorumu şu: 'Çok iyimser bir tahmin bu'. Düşünebiliyor musunuz tahmin yüzde 60 revize edilmiş, yüzde 14'e dayanmış ama hala bunu çok iyimser bulanlar var. Bir ülkede sene başından bu yana dolar kuru yüzde 30 artmış. İhracatın belli bir seviyede artmasını beklersiniz çünkü Türk mallarının değeri yüzde 30 azalmış durumda. Ne oluyor peki? Çok cüzi bir ihracat artışı, haziran ayından bakacak olursanız düşüş bile var. Aradaki fark, maliyetler çok fazlalaştığı için insanlar ithalat yapamamış. Dış ticaret açığı olarak Haziran'a değil de birinci yarıya bakalım: 40 milyar doları aşmış vaziyette ve yüzde 31'lik bir artış var. Yılın ilk yarısında bu kadar şiddetli döviz artışına rağmen rayından çıkmış bir görünüm var.

Vergi affının birkaç farklı tarafı var. Siz sürekli vergi affı yaparsanız insanlarda mümkün olduğu kadar bekle yaklaşımı başlar. Bu normal bir şey ve rasyonel bir davranıştır. Asıl mesele Türkiye'de vergi oranları çok yüksek. Ülkede ne tüketici ne sendikalar olmadığı için devlet vur abalıya yapıyor ve çok yüksek vergi alıyor aynı zamanda adaletsiz bir vergi bu. İğneden ipliğe benzine kadar vergi ödüyorsunuz inanılmaz oranlarla. 1999 depremi sırasında konan şehirleri yeniden yapılandırmak için konan vergiler bile kaldı, verginin vergisini ödediğimiz oluyor. Küçük esnafın ya da büyük firmaların kötüye giden mali durumları var. Çok adaletsiz bir vergi sistemi var. Ödenen vergilerin yüzde 70'i dolaylı vergi. Holding patronuyla işçi hemen hemen aynı vergiyi ödüyor.

Dolar/TL, 4.93 seviyesinde
Kemer sıkma politikaları başladı. Cuma günü sayın Erdoğan 100 günlük program açıklayacak. Kasım sonu itibarıyla stratejik plan açıklanacak. Her halükarda önümüzde yerel seçimler var, çok sert frene basmak istemeyebilirler. Ama halının altına süpürecek yer kalmadı. Ekmeğe süte zam geldi. Merkez Bankası iki sene boyunca enflasyonu düşüremeyeceğini söylüyor. Büyük mega projeler ciddi sıkıntılar vermeye başladı bankacılık sektörüne. Üçüncü havalimanı, Kanal İstanbul… Bunlara bir bakıyorsunuz maliyet 130 milyar dolar gözüküyor. Bunların denetimini Meclis de yapamıyor. Geçtiğimiz gün Berat Albayrak, Çin'den 3.6 milyar dolarlık borç bulduğunu başarı hikayesi olarak söyledi. İnşaatta aşırı problem var, enerji şirketlerinde ayrı problem var. Birkaç zamandır ekonomi yönetimi tarafından da söyleniyor, Türkiye varlıkları bir daha hiç bu kadar ucuz olmayacak fırsat bu fırsat gelin alın deniyor. Fakat bazı söyleyenler de bunu öyle bir söylüyor ki batan geminin malları gibi. Bu iyi bir şey değil. Bu da ne kadar sıkıntılı bir noktada olunduğunun göstergesi. Borsanın tamamını topladığınızda 160 milyar dolar ediyor. Bu parayı veren Türkiye'yi toptan satın alır mı diyelim? Türkiye'de borsa çok büyük olmadığı için bunlar söylenebiliyor. Borsanın üçte ikisini yabancılar zaten çoktan almış.

Doğalgaza konutlarda yüzde 9, sanayide yüzde 14 zam
Türkiye'nin bütçesi başka ülkelere göre çok iyi diyoruz. Ama 2001 krizinin hemen öncesinde de bütçeler fena değildi. Son anda hızlı bozuldu bütçeler. Şimdi de bu emareler var. Ciddi problem var. Türkiye 2010 — 2017 arasında çok hızlı borçlandı. Türkiye'nin tahvillerle yaptığı borçlanma çok riskli. 146 milyar, 2017 yılına kadar borçlanıldı. 7 sene içinde 291 milyardan 466.7 milyar dolara gelindi. 10 sene içinde 146 milyar dolar borçlanmışsınız, borcunuzun yarısı kadar ancak katma değer üretebilmişsiniz. BU çok korkunç bir şey. Hiçbir şey yapmayıp, yeni mal ve hizmet üretmeseniz bile aldığınız borcun kendisi kadar artması gerekirdi gelirimizin. Ama böyle olmamış. Katma değerin 30 milyar doları da inşaat.

Kemer sıkma gündeme gelecek. Orta ve uzun vadede gerçekten yapısal değişimler gerekiyor. Yapısal değişimler dendiğinde IMF ve neoliberalizmin programları geliyor. Halbuki tam tersi önlemler de mümkün, asla bunlar konuşulmuyor. IMF, neoliberal politikaları Yunanistan'a önerdi, ülkenin borcu azalacağına arttı. IMF'ye teslim olmanın doğru olmadığını da düşünüyorum."

Yorum yaz