YENİ ŞEYLER REHBERİ

'Sınavlarda aileler kaygılarını çocuğuna aktarıyor'

Active Minds isimli danışmanlık şirketinden İlknur Okay önümüzdeki Pazar günü gerçekleşecek üniversite sınavı için düşünce ve önerilerini Yeni Şeyler Rehberi programında paylaştı. Okay, sınav stresinin aile ve çocuk arasında gide gele daha da büyüdüğünü dile getirirken esas kazanılması gerekenin 21. yüzyıl becerileri olduğunu vurguladı.
Sitede oku

Dünya Üniversiteleri Sıralaması'nda ilk 400'e Türkiye'den hiçbir üniversite giremedi
Ülkede üniversitelerin yetkinliklerini giderek kaybettiği dile getiriliyor. Üniversitelerin verdiği bilgi ve beceriler iş hayatında başarılı olmak için yeterli olmuyor. Active Minds isimli danışmanlık şirketinin kurucu ortağı İlknur Okay, üniversitelere girişin stresli olduğunu, bu stresin ebeveyn ve çocuk arasında gidip gelirken katlanarak arttığını dile getirdi. Okay, kazanılan üniversitenin değil çocuğun çalışma ve kendini verme kapasitesinin onun iş başarısını yükselttiğini dile getirdi:

‘21. YÜZYIL YETKİNLİKLERİNİ ÖĞRETELİM ÇOCUKLARA'

Dünyanın ‘en iyi 1000’ arasında 5 Rus ve 13 Türk üniversite yer aldı
"İyi okulları az, genci fazla ülkelerde sınavlar kimin nereye gireceğini belirlemede tek kriter oluyor. Gelişmiş ülkelerde gençlerin spor ve sanat alanında yaptıklarına da bakılıyor. Bizde tek kriter sınavın birkaç saatlik sonucu. Bunun bu kadar kısa bir zamana entegre edilmiş olması hem üniversite hem lise giriş sınavında çocuklar ve ailelerde kaygı doğuruyor. Biz bu endişelerimizi dile getirmesek de davranışlarımızdan bunlar çocuklara da yansıyor. Kaygı üzerimize dağ gibi yığılmış oluyor. İki taraf birbirinin kaygısını artırıyor. Gelecek endişesi olan bizim gibi toplumlarda iyi bir üniversiteye gitmek tek çözümmüş gibi görünüyor. Benim bakış açımla bu çok da doğru değil.

Üniversite sadece Türkiye'nin değil bütün dünyanın problemi. 21. yüzyıl yetkinlikleri dediğimiz şeyler; iletişim, takım çalışması, yaratıcı düşünce ve problem çözme ve çatışma yönetimi gibi şeyler aslında iş hayatında diplomadan önce gelen şeyler. Sizin ilk CV'nizde mezun olduğunuz üniversite kağıt üstünde iyi bir gösterge olabilir. Ama ne yaptığınız, nasıl davrandığınız, iş hayatınıza nasıl yaklaştığınız önemli. Yaptığımız eğitimlerde görüyoruz ki çocuklar her şeyin bir doğrusunun ve yanlışının olduğunu düşünüyorlar. Ama gerçek yaşamda görüyoruz ki olay o değil. Birden fazla doğru ve yanlış olabilir. Biz aslında çocukların kafasını yanlış şekilde formatlıyoruz. İnsan kaynakları yetkilileri bize diyorlar ki bir CV geliyor mezun olduğu üniversiteler yıkılıyor. Ama işe aldıkları adam bir toplantıda sunum yapamıyor ya da kendini ifade edemiyor. O zaman da ailenin çok büyük iş beklentileri iş yaşamında gerçekleşmiyor.

Erken seçim tarihine denk gelen YKS'nin tarihi değiştirildi: Yeni tarih 30 Haziran- 1 Temmuz
Daha vasat bir üniversiteden mezun olmuş ama kendini geliştirmiş bu yetenekleri benimsemiş olanlar ise belki başlangıçta daha az maaş alıyor. Ama çok daha hızlı tırmanıyorlar basamakları. Burada bakmamız gereken akademik olarak ne kadar yükseldiği değil bu yetenekler konusunda kendini nasıl geliştirdiği. 9 ay okula gidiyorum, 3 ay yatayım diyen üniversite öğrencisi olamaz. Gelişmiş ülkelerde de çocuklar böyle yapmıyorlar. Kendilerine iş buluyorlar, staj buluyorlar. '9 ayda çok çalıştım, yeter artık deniz, güneş, kum yapayım' dememeli çocuklar.

Bu arada üniversite ve liselerle konuştuğumuzda 'Müfredat o kadar yoğun ki biz de çocuklarımıza bunu gösteremiyoruz' diyorlar. Bizim bunları bitirmemiz lazım. Bazı liseler bizim gibi sektörden gelen uzmanları işin içine katarak çocukların bu yönlerini geliştirmek üzere çaba harcıyorlar. Okullarda böyle bir şey yoksa velilerin bunları talep etmesi lazım. Bunlar yapıldığı zaman meslek seçimi ve kendini fark etme açısından çocuklardaki gelişmeyi görebiliyoruz. Bireysel çalışmaya mı yatkın, takım çalışmasına mı sorusuyla kendilerini fark edebiliyorlar.

Dünyada mutluluk çalışmaları yapıyor. Kişi başı gelirin artma hızıyla mutluluğun artma hızı paralel değil. Biz daha çok parayla daha çok mutlu olamıyoruz. Çünkü belirli değerlerden uzaklaşıyoruz. Gerçek bizim sosyal varlıklar olmamızda yatıyor ve sosyalleşerek mutluluğu yakalayabiliyoruz."

Yorum yaz