Saldırının ardından dönemin Suruç Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Terörle Mücadele ve Asayiş birimlerinden sorumlu polisler Ali Koçak ve Ahmet Oğuz Davarcı hakkında Suruç Asliye Ceza Mahkemesi'nce açılan davanın ilk duruşması görüldü.
'ALAGÖZ'E DAİR BİR YAZI GELDİ ANCAK HİÇBİR DETAY VE BİLGİ YOKTU'
Koçak savunmasında, patlamanın meydana geldiği dönemde Suruç Emniyet Müdürlüğü'nde istihbarat grup amiri olarak görev yaptığını söyledi. Koçak, "Olay öncesinde ben, kendi şube müdürüme ve ilçe emniyet müdürüne organizasyon hakkında bilgi verdim. Verdiğim bilgi doğrultusunda birimler de kendi önlemlerini ve hazırlıklarını yaptılar. Fiziki kuvvetlerin ve zırhlı araçların nerede duracağı ve nelerle uğraşacağı benim yetkim alanım dışındadır. Bu noktada eksiklik varsa benim eksikliğim değildir. İstihbaratta 'hedef şahıs' tabiri vardır. Her il kendi alanındaki hedef şahıslardan mükelleftir. Adıyaman İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün 'canlı bomba' şahısla ilgili çalışma yapmış olması gerekirdi. Patlama öncesi Adıyaman'dan bize Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün terör nitelikli kayıp şahıs olduğuna dair bir yazı geldi; ancak bu istihbarı bir bilgi değildi. Hiçbir detay ve bilgi yoktu. Bize fotoğrafı veya bu kişinin canlı bombalı saldırısında bulunacağı bilgisi verilseydi ona göre hareket ederdik" diye konuştu.
'KUSURUM OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM, PATLAMADAN 2 AY ÖNCE ÜSTÜN BAŞARI BELGESİ ALDIM'
Polislerin savunmasının ardından mahkeme heyeti, avukatların da savunmasını ve taleplerini dinledi. Heyet, dönemin istihbarat ve terör yetkililerinin de aralarında bulunduğu R.Y., A.Ö., O.İ., T.G., C.S., S.K. ile M.Y. isimli polislerin 'tanık' sıfatıyla dinlenilmesi için adreslerine tebligat gönderilmesine ve Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına karar verdi. Duruşma, 21 Eylül'e erteledi.