‘ANKARA, AFRİN’DEKİ DURUMA SONUÇ ODAKLI BAKIYOR’
Deniz Zeyrek’e göre Ankara, Afrin’deki duruma sonuç odaklı bakıyor ve YPG’nin oradan çekilip çekilmediği tartışması işin odağında değil:
“Ankara duruma sonuç odaklı bakıyor. Yani netice itibariyle Türkiye, Afrin bölgesini kontrol altına almak istedi ve aldı. Bunun ne şekilde gerçekleştiği, YPG’nin çekilip çekilmediği tartışması çok da işin odağını etkileyen bir durum değil. Türkiye’nin kararlılık sergilediği şey Afrin’i kontrol altına almaktı. Afrin bölgesine yedi bölgeden girildi. Operasyonun ilk zamanlarında çatışmalar yaşandı. Oralarda Buseyna dağından başlayıp Reyhanlı’nın karşısındaki Cinderes’in olduğu bölgeye kadar bütün sınır hattında çatışmalar da yaşandı. Daha sonra Cinderes’te, gerçekleşen bu durumun ilk sinyalleri verildi. Cinderes bir şekilde boşaltıldı. Orada da Afrin’e çekildiler orada karşılık verecekler gibi bir düşünce ortaya çıktı. Afrin’de de olmadı.”
‘TÜRK İSTİHBARATI ÇEKİLMEYİ 12 MART’TAN BERİ BİLİYORDU’
“Biz 18 Mart günü tablo ortaya çıktığında gördük ama aslında Ankara istihbaratı, güvenlik kuvvetleri bu işi 12 Mart tarihinden biliyordu. YPG bütün terör unsurlarını çekmeye karar vermişti ve bu da Ankara tarafından tespit edilmişti. Ondan sonrası bu tespit üzerine şekillendi. Ankara, Afrin’e girişi bilerek 18 Mart’a denk getirdi yorumunu net bir şekilde söylemek doğru değil. Bu sonuçta askeri bir operasyon. TSK 20 Ocak’tan beri bölgeye girmiş vaziyette ama girdiği yerlerde de el yapımı patlayıcı gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Tuzaklanmış çok sayıda patlayıcı var. Dağlık bölgelere çekilip her an saldırabilecek terörist gruplar olduğuna dair bilgiler var. Onun için şu gün biliyorlardı ama şu günü beklediler demek o kadar kolay değil.”
‘AFRİN, HARİTANIN ŞEKİLLENMESİ AÇISINDAN DA DÖNÜM NOKTASI’
Afrin operasyonunun dönüm noktası olduğunu söyleyen Zeyrek’e göre bu operasyon Suriye haritasının şekillenmesi açısından da dönüm noktası oldu:
‘20 OCAK’TAKİ SURİYE HARİTASIYLA BUGÜNKÜ ARASINDA DÜNYA KADAR FARK VAR’
Zeyrek, Afrin’in TSK tarafından kontrol edilmesi ve Esad’ın Doğu Guta ile İdlib’te ilerlemesi ile oluşan durumun 20 Ocak’ta Afrin operasyonu başlamadan önceki Suriye haritası ile bugünkü arasında dünya kadar fark yarattığı görüşünde:
“Fırat’ın batısında ise harita henüz sonuçlanmadı. Fırat’ın batısında harita çalışması devam ediyor. Neler oluyor? Esad, Doğu Guta’yı bombalıyor, İdlib’te ilerliyor. İdlib’in olduğu bölgede Suriye ordusunun nüfuz alanı genişliyor. 20 Ocak günü Suriye haritasıyla bugünkü Suriye haritası arasında dünya kadar fark var. İki yerde fark var: Birincisi TSK’nın Afrin’i kontrol altına alması. Diğeri de Esad’ın, rejim ordusunun hem Doğu Guta’da hem de İdlib’in doğusunda yaptıklarıyla değişen alanlar. Suriye ordusu Halep ile İdlib arasındaki bölgede önemli bir mevzi elde etti. Bu neden önemli? Astana ve Soçi süreçler Fırat’ın batısındaki sürecin nasıl şekilleneceğine dair toplantılardı. Yani ABD ve YPG yoktu. Fırat’ın batısındakiler, Fırat’ın batısının haritasını çiziyorlardı. Bu durum şekillendikten sonra genel Suriye tartışması yaşanacak. O da Cenevre’de yaşanacak.”
‘SURİYE ANAYASASI YAZILIRKEN TÜRKİYE’NİN DESTEKLEDİĞİ GRUPLARIN SÖZ HAKKI OLACAK’
“Cenevre’de masaya oturulurken artık üç parçalı Suriye haritasında söz edeceğiz. Bir tarafta ABD var bir tarafta Rusya var. İran’ı da katabiliriz. Bir tarafta da Türkiye var. Bu açıdan da dönüm noktası oldu diyebiliriz. Artık Türkiye orada 3000 km² bir alan kontrol etmekte ve diplomaside de bir avantaj kazanmış durumda. Paylaşım ifadesi sakıncalı bir ifade, sonuç itibariyle Türkiye, Suriye’nin üniter birliğini, toprak bütünlüğünü kabul etmekte. Hatta YPG gibi yapılardan dolayı terör kaygısı nedeniyle federatif yapılara da karşı çıkmakta. O yüzden bu ifade sakıncalı. Sonuçta şu olacak: Suriye’nin anayasası oluşturulurken Türkiye’nin desteklediği bölgede bulunan muhalif grupların söz hakkı doğacak. Esad’ın, ABD’nin desteklediği YPG’nin söz hakkı olacak. Yeni Suriye haritası bu sahadaki sert güçle hazırlanacak. Onların yansımalarıyla hazırlanacak. Dolayısıyla da Türkiye ve onun desteklediği grubun böyle bir zemin kazanmış olması Cenevre’yi doğrudan etkileyen bir unsurdur ve Suriye’nin geleceğinde çok etkili olacak bir sonuçtur.”
‘TSK’NIN İLERLEYİŞİ İLE ABD, YPG’Yİ İKNA ETMİŞ GÖRÜNÜYOR’
Zeyrek’e göre YPG, TSK karşısında duramayacağı anladı ve ABD, YPG’yi ‘diğer yerlerdeki tahkimatı güçlendirin’ diyerek ikna etti:
‘ABD’LİLER SURİYE’DE ÇOK DAĞILMIŞ VAZİYETTELER’
Trump yönetiminin iç siyasette Rusya soruşturması gibi birçok farklı meseleyle meşgul olduğunu söyleyen Zeyrek’e göre, ABD’liler Suriye’de dağılmış ve Rusya’nın bu bölgedeki milimetrik hesaplarıyla baş edemeyecek durumdalar:
“ABD’liler Suriye’de gerçekten çok dağılmış vaziyetteler. Aslında görünen köy kılavuz istemez. Siyaseten Trump’ın meşguliyeti Suriye’den çok farklı. Rusya soruşturması, facebook skandalı, bireysel silahlanmanın sonuçları, bombalı saldırılar var ve bunlar konuşuluyor. Siyasi iktidarın Suriye gibi bir gündemi yok. Trump yönetimi başka şeylerle uğraşıyor. CİA ile Dışişleri arasında da bir yarış var. ABD Dışişleri dış politikayı CİA’nın belirlemeye çalıştığını düşünüyor. CİA ile Pentagon görece aynı vaziyetteler. Dışişleri dışlanmış vaziyette olduğu için uzun vadeli strateji söz konusu olmuyor. Hepsi askerlerin kısa vadeli taktikleri üzerinden kurgulanıyor ve askerlerin bakış açısı üzerinden şekilleniyor. Oysa öbür tarafından Putin ve Suriye’deki Rusya varlığı çok milimetrik hesaplarla idare eden bir strateji izliyor. O strateji ile ABD baş edemiyor.”
‘MENBİÇ’TE ABD İLE ANLAŞMA YAPMAK MÜMKÜN’
“ABD ile Menbiç üzerinden anlaşma yapmak mümkün. İleride Türkiye bastırırsa ABD’nin sadece Türkiye ve ABD askerleri olmak kaydıyla bir anlaşma olabilir. ABD’liler ÖSO’yu oraya sokmak istemez. Sadece TSK ile ABD ordusunun bulunduğu bir kontrolü kabul edeceklerini düşünüyorum. Bu durumda Menbiç’tekiler Fırat’ın doğusuna gidebilirler. Ben bu konuda Ankara’yı çok kararlı görüyorum. ABD’lileri de kapıyı aralık tutarken gözlemliyorum. Türkiye bu şekilde giderse sonuç alabilir. Başlangıçta diplomasi ön planda değil sahadaki askeri operasyon etkili diye düşüyordum ama Afrin operasyonundaki trafiği gözlemlediğimde bir diplomasi çalışması olduğunu da anladım. Dolayısıyla diplomasi ile TSK’nın birlikte hareket ettiğini söyleyebilirim. Bunun da sonuç getirebilme ihtimali yüksek.”