GÖRÜŞ

‘ABD ve İsrail istihbaratının kontrolündeki terörist unsurlar Türkiye'yi siyasi çözümden uzaklaştırma peşinde'

ABD öncülüğündeki koalisyonun Suriye'de 30 bin kişilik 'sınır güvenlik gücü' kurma hamlesini uzmanlar Sputnik'e değerlendirdi. Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Pekin "ABD ve İsrail istihbaratının kontrol ettiği terörist örgütler, Türkiye'yi çatışmasızlık bölgelerini kontrol edemiyor gibi göstermek istiyor; oyuna gelinmemeli" diyor.
Sitede oku

Erdoğan: Bazı kıçı kirliler sınırda bize tehdit sallıyor
ABD öncülüğündeki IŞİD'le mücadele koalisyonu, Suriye-Türkiye sınırında ana unsurunu Türkiye'nin "terörist" saydığı YPG'nin de dahil olduğu Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) oluşturacağı 30 bin kişilik ‘sınır koruma gücü' kuracağını açıkladı. ABD'nin kurmayı planladığı ‘Sınır Güvenlik Gücü', batısı halihazırda DSG'nin kontrolünde bulunan Fırat Nehri'nin çevresinin yanı sıra Irak ve Türkiye ile sınır bölgelerine konuşlanacak. Koalisyon yetkililerine göre, Kürtler daha çok Suriye'nin kuzeyinde görev yaparak Türkiye ile 820 km uzunluğundaki sınıra kontrol noktaları kuracakken; Araplar ise daha çok Fırat Vadisi ve Irak sınırında görev yapacak. Washington söz konusu adımı, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Philip Kosnett'i çağırarak 'YPG'nin Türkiye sınırında devriye gezmesi' ihtimaline karşı itirazlarını ABD'li diplomata iletmesine rağmen attı. Suriye'deki muhalif gruplar ile hükümet yetkililerini 29-30 Ocak'ta Rusya'nın Soçi kentinde bir araya getirecek olan Ulusal Diyalog Kongresi'ne yalnızca iki hafta gibi bir süre kala ABD'nin böyle bir adım atması, hem hamlenin amacına ilişkin soru işaretlerine hem de başta Türkiye ve Suriye olmak üzere bölge ülkelerinin sert tepkisine neden oldu.

Koalisyonun Suriye'nin kuzeyinde 30 bin kişilik 'sınır güvenlik gücü' kurma planına Suriye Dışişleri Bakanlığı tepki gösterdi. Bakanlık bu adımı 'Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik açık bir saldırı' olarak nitelendirdi. Aynı şekilde Türkiye de karara sert tepki gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD'nin bu kararını "PYD-YPG'yi meşrulaştırmaya yönelik endişe verici adım olarak" nitelendirdi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ABD'nin adımının Suriye'nin bölünmesine yol açabileceği yönündeki kaygılarını dile getirdi. Lavrov "ABD'nin Suriye'deki varlığının tek amacının teröristleri yok etmek olduğunun defalarca garantisini verdi. Şimdiyse gözlemlediğimiz bu eylemler ABD'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak istemediğini gösteriyor. Türkiye'nin Irak'la sınırında Fırat Nehri boyunca uzanan bölgenin ABD yönetimindeki gruplar tarafından kontrol edilecek olması, Suriye'nin bölünmesi yoluna gidildiğine dair endişe yaratıyor" ifadelerine yer verdi. Türkiye, Rusya ve Suriye'nin birbirini takip eden bu açıklamaları, Suriye'nin Soçi'yle elde edilecek kalıcı bir siyasi çözümden uzaklaştırılacak olması yönünde kaygı barındırıyor. Peki Washington, Suriye'nin bütün bileşenlerini kapsayacak bir siyasi çözüme haftalar kala neyi amaçlıyor? Böyle bir adımın atılması, Suriye'yi siyasi çözümden uzaklaştırıp; ülkenin yeniden yoğun çatışmalara sahne olmasına yol açmaz mı? Uzmanlar, bu soruların yanıtlarını Sputnik'e verdi.

Erdoğan: Afrin operasyonu Suriyeli muhaliflerle birlikte yapılacak
ABD VARLIĞINI YİNE IŞİD'LE MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞABİLİR

Konuyu Sputnik'e değerlendiren ilk isim Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin oldu. Pekin'e göre son yaşananlar ABD'nin Suriye'den çıkmama yönündeki ısrarının sonucu. Pekin "ABD ve beraberindeki güçler, o bölgeyi meşru ve devletleşmiş bir bölgeye çevirmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı. Pekin şöyle konuştu:
"Biliyorsunuz Sayın (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin önce Hmeymim Üssü'nde (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad'ı ziyaret etti ve sonra Türkiye'ye geldi. Orada yaptığı açıklamada ‘IŞİD'le mücadele bitmiştir' dedi ve Esad, Putin'in güçlerini çekmek istediğini belirtti. Putin, bölgeden çekilirse S-300, S-400 gibi gelişmiş silahlarını orada bırakacak. Bu da hem PYD hem de ABD için büyük bir tehdit. Malum, Rusya şimdiye kadar Suriye'ye saldıran İsrail'e karşı bu silahları kullanmadı. Böyle baktığımızda, o bölgeyi meşrulaştırmaya ve o bölgeyi Suriye ve Türkiye'ye karşı korumaya çalışan bir ABD var. ABD muhtemelen ‘Türkiye'den IŞİD'in bölgeye sızmasını engellemeye çalışıyoruz' gibi bir açıklama yapmaya hazırlanıyor. Çünkü (Washington) Türkiye'de uyuyan IŞİD hücrelerinin olduğu yönünde açıklamalar yapıyor. Bu yüzden bu bir hazırlık gibi geliyor bana. Ayrıca ABD'nin hamlesi 30 bin kişilik orduyla kalmayacak, Suriye'ye yönelik olarak bu sayıyı artıracak. Hem önümüzdeki döneme hazırlık yapmak istiyor, Barzani'yle beraber bölgeyi bir bütün olarak düşünüyor. Masaya kuvvetli oturmak istiyor. Türkiye, İran ve Suriye'nin o bölgeye müdahalesini engellemeye çalışıyor. Bu tabloya göre de Türkiye PYD ile komşu haline geliyor. Bu da ABD destekli YPG ile Türkiye'yi karşı karşıya getirebilir. Buna bir çözüm bulunması lazım."

'Afrin'e önce ÖSO girecek'
‘ANAHTAR SURİYE VE TÜRKİYE ARASINDA DOĞRUDAN TEMAS'

Çözüm için Türkiye ve Suriye'nin iş birliğinin şart olduğuna işaret eden Pekin "Eğer böyle bir iş birliği gerçekleşirse, Kuzey Irak'ta yaşananlara benzer şekilde ABD, Suriye'nin kuzeyinde de bu baskıya dayanamaz. Türkiye, Rusya'nın desteklediği Suriye ile iş birliği yapıp, o bölgeye Türkiye üzerinden gelen kaçak lojistiği keserse, bu yapı meşrulaşmadan bitirilebilir" ifadelerini kullandı.
Pekin "Suriye ve Türkiye arasında duvar örülme süresinde, bu duvarı ören şirket vasıtasıyla taraflar hem askeri hem istihbarat yetkilileri üzerinden alt seviyede de olsa görüşüyor. Lübnan Konsolosluğu vasıtasıyla da alt seviyede de olsa görüşmeler yapılıyor. Rusya'nın Hmeymim Üssü ile Türkiye'nin Kilis'teki harekat üssü birbirine rapor veriyor. Herhangi bir hava saldırısı olmadan önce birbirine rapor veriyor. Rusya, İdlib'teki El Nusra'yı bombalamadan bile Türkiye'yi billgilendiriyor. Türkiye, İdlib'i kontrol etmenin yanı sıra, üç gözlem noktası meydana getirdi, kuzeydeki bu kontrol noktalar Afrin'i çevreler şekildeydi. Dördüncü kontrol noktası da Halep'in kuzeyinde. Böylece, Afrin'i tamamen çevfirmeye çalışıyorlar. Arkasından da İdlib'teki El Nusra ya da Tahrir uş-Şam adı altındaki birleşmiş olan terörist unsurları kontrol altına alacak. Dolayısıyla (Türkiye) bütün bunları sırayla yapılıyor. İdlib'in güneyinden Hmeymim ve Tartus hava üslerine saldırı düzenlenen noktalara ise Rusya destekli Suriye güçleri ilerliyor. Bu konu için de doğrudan görüşme şart. Şu an büyük ölçüde Rusya üzerinden görüşülüyor. Ancak ihtiyaç olan doğrudan görüşme. Bu bölgede çözüm getirir" diye konuştu. 

NATO'da benzeri görülmemiş durum: Erdoğan ABD’yi tehdit ediyor
‘ABD VE İSRAİL İSTİHBARATI GÜDÜMLÜ TERÖR ÖRGÜTLERİNE DİKKAT ETMEK GEREK'

Pekin "Türkiye akıllıca davranıyor ve sorunları görüşmelerle halletmeye çalışıyor. Ancak zaman zaman ABD veya İsrail istihbaratının kontrolünde olan terör örgütleri Türkiye'yi zor duruma düşürecek, o çatışmasızlık bölgesinin kontrol edilmediğine dair algı yaratacak faaliyetler içine giriyor. Bu terör örgütlerine karşı Rusya, İran ve Türkiye'nin çok iyi bir barış stratejisi oluşturmaları ve birbirlerine güvenmeyi sürdürmeleri gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘bir gece ansızın girebiliriz' mealindeki laflarının iç politikaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Yapılması gereken hamlede bulunmadan önce iş birliği ve iletişim halinde olmak siyasi çözüm sürecinin taraflarıyla. Operasyon öncelikli olarak Tel Rifat bölgesine veya Amerikalılarla konuşarak Menbiç'e yönelik olabilir" diye ekledi.

‘SURİYE'NİN KUZEYİNDE DEVLET KURMA ZEMİNİ OLUŞTURMA ÇABASI SÖZ KONUSU'

Konuyu Sputnik'e değerlendiren bir diğer isimse 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü uzmanı Dr. Yasin Atlıoğlu oldu. Atlıoğlu "Basından okuduğumuz kadarıyla ABD, YPG militanlarını karadan havaya füzelerle de donatmaya başlamış. Bu gelişmeyi Suriye'nin kuzeyindeki genel gelişmelerle birlikte okumak gerekiyor. Türkiye, Suriye ordusunun İdlib'e yönelik operasyonuna önce tepki gösterdiyse de Rusya ile temasa geçtikten sonra Afrin'e yoğunlaştı. Diğer taraftan Fırat'ın doğusunda da durum oldukça karışık. Suriye hükümeti ve Rusya'nın Kürtlerle temasa geçme girişimleri, ABD'yi rahatsız ediyor. Rusya ve Suriye'nin bir taraf, ABD'nin diğer taraf olduğu bir mücadele söz konusu. Bu ordu meselesi de ABD'nin Kürtlerin desteğini alma çabasının sonucu olarak değerlendirebilir. Uluslararası hukuk nezdinde bir başka egemen devletin toprakları üzerinde sınır gücü kurmanın kabul edilebilir bir tarafı yok. Bu ayrıca, orada bir devlet oluşumuna zemin hazırlamak anlamıyor" ifadelerini kullandı. 

İdlib düğümü, Türkiye'yi Astana'dan uzaklaştırıyor mu?
‘SURİYE YÖNETİMİ ÖZERKLİK TALEPLERİNİ ONAYLAMAZ'

Atlıoğlu "Yarın öbür gün Kürtlerle Suriye yönetimi masaya oturduğu zaman, bu silah gücü Kürtlerin özerklik konusunda daha fazla talepte bulunmalarının önünü açacaktır. Ama çatışma olasılığını göz önünde bulundurmakta fayda var. İdlib'deki mesele, Suriye hükümeti açısından kısa bir içinde çözülüp çözülmeyeceğine, Türkiye'nin Afrin'de operasyon düzenleyip düzenlemeyeceği gibi belirsizlikler olsa da Suriye Rusya ve Türkiye'nin ilgi oldağı bir sonraki aşamada Fırat'ın doğusundaki topraklar olacak" dedi.

Suriye yönetiminin ülkenin kuzeyinde bir özerk oluşum için onay vermeyeceğini söyleyen Atlıoğlu "Suriye yönetimi güçsüz bile olsa, onun göstereceği bu tavır çok önemli. Beşar Esad'ın bu kadar uzun bir savaşın ardından Kürtlere özerklik vermek, sadece Esad'ın değil Baas Partisi'nin 60'lardan beri süregelen politikasına da ters. Suriye hükümetinin, böyle bir özerklik verilmesinin başka özerklik taleplerine de yol açabileceği gerçeğinin farkında olduğunu düşünüyorum. Kürtleri çatışmasız şekilde çözüme yönlendirmeye çalışan Rusya'nın da Suriye'nin özerkliği kabul etmeyeceğinin farkında olduğunu düşünüyorum. Zaten Suriye hükümeti, böyle bir şeyi kabul etse bile halktan büyük tepki alır. Neredeyse, ülkenin dörtte birini kaplayan, petrol ve su kaynaklarının olduğu bölgenin Kürtlere verilmesi çok hoş karşılanmaz; hatta böyle bir karar Beşar Esad'a karşı yönetim içerisinde de cephe açılmasına sebep olabilir" diye ekledi. 

Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.

Yorum yaz