Uzayda 'tarihi eşik' aşılıyor: Voyager 1, 2026’da Dünya’dan bir ışık günü uzaklığa ulaşacak

© NASA/JPL/Caltech
Abone ol
NASA tarafından 1977'de fırlatılan Voyager 1 uzay aracı, tarihi bir eşik aşmaya hazırlanıyor. Şu anda 15.8 mil uzaklıkta bulunan Voyager 1, 16 milyar mile ulaştığı takdirde Dünya'dan 1 ışık günü uzaklıkta olacak. Yani uzay aracına gönderilen bir mesajın cevabı ancak 48 saat sonra alınabilecek.
NASA'nın 1977'de fırlattığı Voyager 1 uzay aracı, 2026'da tarihi bir eşik aşacak. Kasım 2026'da araç, Dünya'dan tam bir ışık günü, yani ışığın 24 saatte kat ettiği yaklaşık 16 milyar mil (26 milyar kilometre) uzaklığa ulaşacak.
Şu anda 15.8 milyar mil uzakta olan Voyager 1, insanlığın uzaya gönderdiği en uzun yol alan bir uzay aracı ve yıldızlararası görevini yapmaya devam ediyor. NASA Jet Propulsion Laboratory'den proje yöneticisi Suzy Dodd, bu mesafenin iletişim açısından büyük bir zorluk yarattığını belirterek, “Eğer pazartesi sabahı saat 8’de ‘Günaydın Voyager’ dersek, cevabını çarşamba sabahı 8’de alacağız” dedi.
Helyosferin dışına çıkabilen tek araç
Voyager 1 ve ikizi Voyager 2, Güneş'in manyetik alanını çevreleyen helyosferin dışına çıkabilen tek araç olma özelliğini taşıyor. Onlarca yıldır birçok sistemi kapanan Voyager ikizlerin 2027'de 50. yıl dönümüne ulaşması hedefleniyor.
Uzay araçları hala çalışıyor olsa da saniyede yalnızca 160 bit hızında veri gönderebiliyor. NASA, sinyallerin güç kaybını telafi etmek için birden fazla anten dizisini aynı anda kullanıyor. Isı ve güç gibi kritik sorunları olan Voyager'ların uzun süre çalışır halde tutmak için sistemleri teker teker kapatılarak güç tasarrufu yapılıyor.
Voyager 1 ve 2'nin önemli keşifleri
1977'de uzaya fırlatılmasından bu yana Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçlarının yaptığı önemli keşifler kısaca şöyle:
Jüpiter’in ayrıntılı keşfi (1979)
Jüpiter’in devasa fırtınaları, Büyük Kırmızı Leke’nin yapısı ve gezegenin güçlü manyetik alanı ilk kez bu kadar net görüntülendi.
Io’nun aktif volkanlara sahip olduğu keşfedildi. Güneş Sistemi’nde volkanizmanın görüldüğü ilk yer oldu.
Satürn sisteminin yeni detayları (1980–1981)
Satürn’ün halkalarının beklenenden çok daha karmaşık olduğu, milyarlarca buz parçacığından oluştuğu anlaşıldı.
Titan’ın kalın atmosferi olduğu doğrulandı; bu atmosfer, Dünya’nınkine benzeyen karmaşık yapılar barındırıyordu.
Uranüs’ün ilk ve tek yakın geçişi (Voyager 2 – 1986)
Uranüs’ün elmas yağmurlarının oluşabileceği özel atmosfer yapısı incelendi.
Gezegenin ekseninin neredeyse “yan yatmış” olmasının etkileri belgelendi.
Neptün’ün ilk ve tek yakın gözlemi (Voyager 2 – 1989)
Neptün’de Dünya’dakinden çok daha güçlü fırtınalar tespit edildi (Büyük Karanlık Leke).
Triton’da aktif buz gayzerleri bulundu. Bu, Güneş Sistemi’nde bilinen en sıra dışı jeolojik olaylardan biri.
Güneş Sistemi’nin sınırının geçilmesi (2012 – Voyager 1, 2018 – Voyager 2)
Her iki araç da helyosferin dışına çıkarak yıldızlararası uzaya giren ilk uzay araçları oldu.
Güneş’ten gelen parçacıkların ve yıldızlararası plazmanın davranışı ilk kez doğrudan ölçüldü.
Yıldızlararası uzayda kozmik ışın ölçümleri
Güneş’in manyetik alanının etkisinin nerede sona erdiği belirlendi.
Samanyolu’ndaki kozmik ışınların yoğunluğu ve karakteri hakkında eşsiz veriler toplandı.

