https://anlatilaninotesi.com.tr/20250919/sara-turkiyenin-istemedigi-seyleri-yapinca-nasil-bir-tepki-verilecek-1099502167.html
‘Şara, Türkiye’nin istemediği şeyleri yapınca nasıl bir tepki verilecek?’
‘Şara, Türkiye’nin istemediği şeyleri yapınca nasıl bir tepki verilecek?’
Sputnik Türkiye
Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu'na göre Ahmed eş-Şara, Suriye'de koltuğunu korumak için İsrail ile güvenlik anlaşması yolunu seçebilir. İsrail'in bu anlaşma kapsamında... 19.09.2025, Sputnik Türkiye
2025-09-19T12:16+0300
2025-09-19T12:16+0300
2025-09-19T12:16+0300
eksen
radyo sputnik
radyo
ahmed eş-şara
tom barrack
i̇srail
suriye
dürziler
sdg
arap birliği
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/0b/12/1063605477_0:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_08823ba80482581cd95af3d89dfacfeb.jpg
Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara'dan İsrail ile olası güvenlik anlaşmasına dair açıklamalar geldi. Suriye basınında yer alan haberlere göre; "İsrail ile yapılan güvenlik görüşmelerinin önümüzdeki günlerde sonuç verebileceğini" belirten eş-Şara, buna rağmen "normalleşmenin şu anda masada olmadığını" vurguladı.Güvenlik anlaşmasının "gerekli" olduğunu söyleyen eş-Şara, "Anlaşma, Suriye'nin hava sahası ve toprak bütünlüğünü garanti altına almalıdır" dedi.İsrail ile yürütülen güvenlik görüşmelerinin sonuç vermesi halinde bunun diyaloğun devamına katkı sağlayabileceğinin sinyalini veren eş-Şara, "Güvenlik anlaşması başarılı olursa, başka anlaşmalara da varılabilir" ifadelerini kullandı.İsrail'in Doha saldırısını, Arap devletlerinin konumunu, İsrail'e karşı dengeleyeci güç faktörünü ve Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara'nın İsrail'le güvenlik anlaşması açıklamalarını, Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu ile konuştuk.‘Trump birinci yılını doldururken ‘Ortadoğu’ya barış getirdiğini’ gösteren gelişmeler olmak zorunda’ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu’da ateşkes veya barış sağlanması yoluyla içerideki popülerliğini artırmayı hedeflediğini vurgulayan Doç. Dr. Atlıoğlu, Trump’ın bu sebeple Gazze, Suriye ve Lübnan meselelerinden en az birisinde yıl sonuna kadar somut bir gelişme yaşanması için çabalayacağını söyledi:‘İsrail’i askeri olarak caydırabilecek bir Arap ülkesinin ortaya çıkarılması lazım ama böyle bir ülke yok şu anda’Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu’na göre İsrail’i dengeleyebilecek askeri güç potansiyeli taşıyan bir Arap ülkesi mevcut değil:‘Yarın öbür gün Körfez ülkelerinde askeri darbeyle veya ABD’nin yaratabileceği bir alternatifle krallar devrilebilir’Körfez ülkelerinin siyasi iktidarlarının güvencesini ön plana koyduğunu ifade eden Doç. Dr. Atlıoğlu, bölgede askeri güç olarak nitelendirilebilecek Suriye ve Irak’ta rejim değişiklikleri yapıldığını, Mısır’ın ise elinin kolunun bağlı olduğunu ifade etti:‘Şara, hem Dürziler hem İsrail ile yol haritası çıkartıp BM’ye öyle gitmek istiyor’Suriye ve İsrail arasında öngörülen güvenlik anlaşmasının, İsrail’in işgal ettiği Suriye topraklarının tamamından çekilmesini içermediğini aktaran Doç. Dr. Atlıoğlu, Ahmed eş-Şara’nın hem Dürziler hem İsrail ile bir yol haritası çıkartıp BM Genel Kurulu’na bu şekilde katılmayı hedeflediğini belirtti:‘Şara, Türkiye’nin istemediği şeyleri yapınca nasıl bir tepki verilecek?’Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, “Ankara’nın Suriye beklentileri ne kadar karşılanabilir” sorusunu ise şu şekilde yanıtladı:
i̇srail
suriye
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2025
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/0b/12/1063605477_909:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_aa1ef2ed718cfec417e3582a1e9020b6.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
radyo sputnik, radyo, ahmed eş-şara, tom barrack, i̇srail, suriye, dürziler, sdg, arap birliği
radyo sputnik, radyo, ahmed eş-şara, tom barrack, i̇srail, suriye, dürziler, sdg, arap birliği
‘Şara, Türkiye’nin istemediği şeyleri yapınca nasıl bir tepki verilecek?’
Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu'na göre Ahmed eş-Şara, Suriye'de koltuğunu korumak için İsrail ile güvenlik anlaşması yolunu seçebilir. İsrail'in bu anlaşma kapsamında Suriye'de işgalini tamamen sonlandırmayacağının altını çizen Atlıoğlu, Şara'nın Türkiye'yi rahatsız edecek birtakım adımlar atabileceğini belirtti.
Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara'dan İsrail ile olası güvenlik anlaşmasına dair açıklamalar geldi. Suriye basınında yer alan haberlere göre; "İsrail ile yapılan güvenlik görüşmelerinin önümüzdeki günlerde sonuç verebileceğini" belirten eş-Şara, buna rağmen "normalleşmenin şu anda masada olmadığını" vurguladı.
Güvenlik anlaşmasının "gerekli" olduğunu söyleyen eş-Şara, "Anlaşma, Suriye'nin hava sahası ve toprak bütünlüğünü garanti altına almalıdır" dedi.
İsrail ile yürütülen güvenlik görüşmelerinin sonuç vermesi halinde bunun diyaloğun devamına katkı sağlayabileceğinin sinyalini veren eş-Şara, "Güvenlik anlaşması başarılı olursa, başka anlaşmalara da varılabilir" ifadelerini kullandı.
İsrail'in Doha saldırısını, Arap devletlerinin konumunu, İsrail'e karşı dengeleyeci güç faktörünü ve Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara'nın İsrail'le güvenlik anlaşması açıklamalarını, Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu ile konuştuk.
‘Trump birinci yılını doldururken ‘Ortadoğu’ya barış getirdiğini’ gösteren gelişmeler olmak zorunda’
ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu’da ateşkes veya barış sağlanması yoluyla içerideki popülerliğini artırmayı hedeflediğini vurgulayan Doç. Dr. Atlıoğlu, Trump’ın bu sebeple Gazze, Suriye ve Lübnan meselelerinden en az birisinde yıl sonuna kadar somut bir gelişme yaşanması için çabalayacağını söyledi:
“Ortadoğu’da 2023 ekim ayından beri oldukça yoğun bir gündem var. Bu yılın son birkaç ayı hem Gazze-Filistin, hem Suriye hem de Lübnan meselelerinde önemli gelişmelere gebe. Buradaki beklentilerin nasıl gerçekleşeceği ve nasıl sonuç vereceği önemli. Tüm bu meselelerin içinde ABD’nin doğrudan olduğunu görüyoruz. Gazze’de ciddi bir insanlık faciası yaşanıyor ve bunu engelleyecek bir güç şu ana kadar ortada gözükmedi. En büyük beklenti bölge ülkelerinin; İslam ve Arap ülkelerinin tepki vermesi ama gördünüğünüz üzere Katar’ın başkenti bombalandığı halde İslam ülkelerinin tepkisi oldukça kısıtlı kaldı. İsrail’e askeri olarak karşılık verebilecek bir güç ortada yok. Bu şartlarda Batılı devletlerden de çok ses çıkmadığını düşünürsek Gazze meselesi tam da Netanyahu’nun istediği gibi ilerliyor. Bu konuda yıl sonuna kadar çözüm bulunabilir mi? Çözüm bulunsa da Netanyahu’ya bu kabul ettirilebilir mi? Sanmıyorum. Diğer yandan Trump’ın koltuğa oturduğundan beri Ortadoğu’ya barış getirme gibi bir misyonu var. Dolayısıyla yıl sonuna kadar Trump da birtakım gelişmelerin olmasını isteyecek. Trump birinci yılını doldururken ‘Ortadoğu’ya barış getirdiğini’ gösteren gelişmeler olmak zorunda. Bu bağlamda Gazze önemli bir konu fakat arkasından Lübnan ve Suriye meselelerinin de yıl sonuna kadar çözülüp çözülmeyeceği konusu var. Eğer bu üç mesele de yıl sonuna kadar çözülürse Trump için çok büyük bir zafer olur.”
‘İsrail’i askeri olarak caydırabilecek bir Arap ülkesinin ortaya çıkarılması lazım ama böyle bir ülke yok şu anda’
Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu’na göre İsrail’i dengeleyebilecek askeri güç potansiyeli taşıyan bir Arap ülkesi mevcut değil:
“Aslında Arap dünyasının geneli yani Körfez ve Mısır, İsrail saldırganlığı konusunda çok fazla ses çıkartmıyordu. Suriye’ye, Lübnan’a yapılan saldırılar bu ülkeleri pek ilgilendirmiyordu. Doha saldırısı bu ülkeler için dönüm noktası oldu. Şunun farkına vardılar: İsrail Yemen’i, Suriye’yi, Lübnan’ı bombalıyor ama gerektiğinde Katar’ı, Mısır’ı da bombalayabilir. Bu, ciddi bir korku psikolojisi yaratmış gibi gözüküyor. Bundan 3-4 yıl önce İsrail ile barış masasına oturmaya niyetlenen Körfez ülkeleri dahi kendilerini sorguluyor. BAE, Katar tedirgin. Bu ülkeler kendilerini savaşın dışında görüyordu. İsrail’in saldırganlık halkası içine yavaş yavaş girmeye başlamak onları da tedirgin ediyor. Buna karşı yapabilecekleri pek fazla şey yok. Amerika bölgede çok etkili bir faktör son bir yıldır. Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısından daha sert tedbirler bekleniyor muydu? Aslında beklenmiyordu. Mısır’ın askeri güç kurma fikrinden de bir şeyler çıkacağını sanmıyorum. Ancak ekonomik yaptırımlar, İsrail’i zorlayacak diplomatik girişimler vs. için de bir gündem yok. Şu anda korkuyorlar ve bekliyorlar.
Belki de İsrail’i dengeleyecek başka güç odakları arayacaklar. Ufak ufak Rusya’nın bölgeye geri geleceğine dair işaretler var. Rus heyetinin Suriye ziyaretinde bunu görüyoruz. Körfez ülkeleri bölgeyi finanse edecek ekonomik güce sahip. Bu sebeple bölgeyi şekillendiren ülkeler gibi hareket ediyorlardı ancak bölgedeki iktidar değişikliklerinden sonra Arap dünyasının çok zayıfladığı görüldü. Eskiden Mısır-Suriye gibi ülkeler İsrail’e karşı güç dengesi sağlayabilecek kapasitedeydi ancak şu anda mesela Suriye herhangi bir şey yapacak durumda değil. Mısır da aynı şekilde. Mısır ordusu var ama İsrail için caydırıcılık içermiyor. Geriye bir tek Yemen kalıyor ama onların ne kadar caydırıcılık etkisi olduğu tartışılır. İran faktörü Araplar dışında bir faktör ama onların da iyice zayıfladığını gördük. İsrail’i askeri olarak caydırabilecek bir Arap ülkesinin ortaya çıkarılması lazım ama böyle bir ülke yok şu anda.”
‘Yarın öbür gün Körfez ülkelerinde askeri darbeyle veya ABD’nin yaratabileceği bir alternatifle krallar devrilebilir’
Körfez ülkelerinin siyasi iktidarlarının güvencesini ön plana koyduğunu ifade eden Doç. Dr. Atlıoğlu, bölgede askeri güç olarak nitelendirilebilecek Suriye ve Irak’ta rejim değişiklikleri yapıldığını, Mısır’ın ise elinin kolunun bağlı olduğunu ifade etti:
“Körfez ülkeleri veya rejimin değiştiği ülkeler, İsrail’e karşı harekete geçebilecek meşruiyete sahip değil. Körfez ülkelerindeki kralların meşruiyetinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yarın öbür gün bu ülkelerde askeri darbeyle veya ABD’nin yaratabileceği bir alternatifle krallar devrilebilir. Suriye’deki mevcut iktidarın ne kadar zayıf ve meşruiyetten yoksun olduğunu biliyoruz. Burada harekete geçerken Gazze değil kendi varlıklarını sürdürme kaygısı ön plana çıkıyor. Bundan 30 sene önce Saddam Hüseyin, Kuveyt’i iki günde ele geçirdi. Amerikalılar gelmese Kuveyt kendisini toparlayamazdı. Bu ülkelerin hepsinde zaafiyet var. Görüntüye aldanmayın. Suudi Arabistan her yıl 100 milyar dolarlık silah alıyor ama bu silahlar nereye gidiyor belli değil. Körfez ülkelerinin silah alması, onların savaş veya devlet olma kabiliyetlerinin yüksek olduğu anlamına gelmiyor. Ortadoğu’da Osmanlı sonrası dönemde güç olarak nitelendirebileceğimiz Türkiye ve İran dışında Mısır ve Suriye vardı. Bir de Saddam döneminde Irak vardı. Irak ve Suriye’de rejim değişti. Mısır’ın da eli kolu bağlı. Burada Suudi Arabistan’ı bir güç, Arap dünyasının lideri olarak öne çıkartmak istediler ama onların kapasitesi sınırlı. Veliaht prens modernleşme ile ilgileniyor. İradesi güçlü bir lider olsa, veya 1974 yılında petrol ambargosu uygulayan kral gibi. Ama gerçi o Suudi Kralı, kardeşinin düzenlediği suikstla öldü. Silahınızın olması bir anlam ifade etmiyor tek başına. Devlet olma kabiliyeti, orduyu harekete geçirebilecek devlet adamları ve meşruiyet lazım. Arap dünyasında böyle bir şey yok. Elinde ekonomi, petrol ve savaş uçakları olsa da harekete geçemiyorlar ve başkentleri vurulsa dahi bir şey yapamıyorlar maalesef.”
‘Şara, hem Dürziler hem İsrail ile yol haritası çıkartıp BM’ye öyle gitmek istiyor’
Suriye ve İsrail arasında öngörülen güvenlik anlaşmasının, İsrail’in işgal ettiği Suriye topraklarının tamamından çekilmesini içermediğini aktaran Doç. Dr. Atlıoğlu, Ahmed eş-Şara’nın hem Dürziler hem İsrail ile bir yol haritası çıkartıp BM Genel Kurulu’na bu şekilde katılmayı hedeflediğini belirtti:
“Ahmed eş-Şara iktidara geldiğinden beri dışarıdan ciddi bir destek alıyor. Amerika da mayıs ayından sonra özellikle Tom Barrack’la birlikte bu desteği vermeye devam etti ama sanki diğer yandan da Şara’nın zamanı azalıyor gibi. Yıl sonuna kadar bir şey yapması lazım ve bunların başında İsrail ile bir çeşit anlaşma geliyor. Ben barış anlaşması gibi düşünüyordum ancak Şara’nın son röportajına bakarsak, Golan’ı söz konusu etmeyen, 8 Aralık 2024’ten sonra İsrail’in işgal ettiği bölgelerinden çekilmesini öngören bir güvenlik anlaşması konuşuluyor gibi duruyor. Şara da bunu açıkça ifade etti zaten. Muhtemelen New York’ta yapılacak BM Genel Kurulu’nda yapılacak bir konuşma var. Belki orada Netanyahu ile bir görüşme de söz konusu olur. Bunun öncesinde çok hızlı bir şekilde güvenlik anlaşmasının yapıldığında dair bir haber görebiliriz. Bu hem Şara’nın kendi iktidarını sürdürebilmesi hem de İsrail saldırılarını kısmen diplomatik yoldan savuşturabilmesi için gerekli. Tabii bu anlaşmada Şara’nın belirttiği gibi İsrail’in de talepleri var. Suriye, bu talepleri ne kadar karşılayabilecek?
Mesela İsrail’in Golan ötesinde işgal ettiği toprakların bir kısmından çekileceği söyleniyor ama Cebel Şeyh bölgesindeki su kaynaklarının olduğu noktadan İsrail çekilmek istemiyor. Şara bunu kendisi ifade etti. İsrail dolayısıyla birtakım bölgeleri elinde tutarak çekilebilir. Bir de Suriye’ye, ülkenin güneyine askeri kuvvet sokmamaları talep edildi. Ayrıca sınıra ağır silah götürülmeyeceği, İsrail’e saldırabilecek milis güçlerin barındırılmayacağı gibi konularda da güvence isteniyor. Böyle bir güvenlik anlaşması İsrail ile sınır çizmez ama İsrail’in istediği tampon bölgenin kurulmasına yol açabilir. Şam da Dera-Süveyda hattında devlet dışı bir yapıya göz yummuş olur. İki gün önce Ürdün ve ABD garantörlüğünde Süveyda yol planı da ortaya koyuldu. Ürdün ve ABD nasıl bir garantörlük yapacak onu da bilmiyorum. Sahadaki gelişmelere doğrudan müdahil olma şansları yok. Ancak bu yol haritasında güvenliğin sağlanması, zararın tanzim edilmesi, BM çatısı altında komisyon kurulması gibi maddeler var.
Bu anlaşma da muhtemelen İsrail ile güvenlik anlaşması ile birlikte yürütülebilir. Tabii Dürziler bunu kabul etmedi ama Şara bu ikisiyle birlikte New York’a gidebilir. Şara böylelikle hem İsrail hem Dürzilerl ile sorunları çözebilecek bir yol haritası ortaya koyduğunu öne sürerek ‘Ben şeffaf bir yöneticiyim ve egemenlk alanını kontrol edebiliyorum’ demek istiyor. Ayrıca New York’taki BM Genel Kurulu’na yetişmeyecek olsa da yıl sonuna kadar SDG ile de bir anlaşma yapılması gerekiyor. SDG ile bir alaşma yapılırsa bunların üstüne Şara koltuğunu garanti altına almış olur. Lübnan’da kolay olmasa da Lübnan ordusu Hizbullah’ı silahlardan arındırırsa, Trump o zaman Suriye ve Lübnan’da mükemmel netice almış olur. Tabii bizim basında gördüklerimiz ile sahada olan arasında fark var. Bu kadar kısa sürede bu kadar soruna bir şekilde çözüm bulunması veya Trump liderliğinde bölgeye ‘barış’ getirilmesi, uzun vadede başka sorunların başlangıcı olabilir.”
‘Şara, Türkiye’nin istemediği şeyleri yapınca nasıl bir tepki verilecek?’
Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, “Ankara’nın Suriye beklentileri ne kadar karşılanabilir” sorusunu ise şu şekilde yanıtladı:
“Dürziler ile temmuz ayındaki çatışmalara kadar ilişkiler müzakere ile çözülebilirdi. Şam bunu istemedi. Şam’ın hamleleri hem İsrail’in önünü açıyor hem de kafa karışıklığını beraberinde getiriyor. Dürziler’in konumu, sıkı bir İsrail desteğiyle birlikte Fırat’ın doğusundaki SDG’ye çok benziyor. Her iki taraf da aslında adem-i merkeziyetçi bir yapı istiyor. Olursa bağımsızlık istekleri de var. Şu saatten sonra Dürzilerin tekrar güveninin kazanılması ve Şam ile oturup anlaşmasını iki önemli faktör etkileyebilir: Birincisi, Dürzilerin istediği şeylerin verilmesi. Adem-i merkeziyetçi adımlar atılmalı. Polis gücünün Dürzilerden atanması ve özerk bir yönetim modeli anlamına geliyor bu. Bunun aynısı Fırat’ın doğusu için de söz konusu olabilir. Tom Barrack da bu noktaya gelmeye başladı. Suriye’nin toprak bütünlüğü meselesi tartışılıyor. Burada Türkiye’nin tavrı ne olacak? Şara, bir taraftan kendi koltuğunu kontrol etmeye çalışırken diğer taraftan baştan beri sahip olduğu dış destek sorgulanır oldu. Şara bir şeyler yapmak ve bunları yaparken birçok aktörü memnun etmek zorunda. Şu ana kadar başardı ancak bu noktadan itibaren bir aktörü memnun ederken bir başka aktörü kızdırabilir. Burada özerk bir yapının veya federasyonun ortaya çıkması, Türkiye’yi oldukça öfkelendirecektir. Türkiye’nin Ahmed eş-Şara üzerinde hep bir etkinlği vardı ama bu Şara’nın tamamen Türkiye güdümünde olduğu anlamına gelmiyor. Şara, Türkiye’nin istemediği şeyleri yaptığında nasıl tepki verilecek? İbrahim Kalın dün soluğu Şam’da aldı. Suriye’de bir şeyler oluyor. Türkiye de buna müdahil olmaya çalışıyor. Türk kamuoyunda ‘Türkiye müdahale edebilir’ tarzında gündem yaratılıyor fakat Türkiye’nin bu şartlarda Trump’ı kızdırarak askeri müdahale yapma şansı çok yüksek değil. Türkiye bu koşullarda en azından adem-i merkeziyetçiliğin boyutunu küçülterek bir anlaşmaya razı olabilir.”