- Sputnik Türkiye, 1920
ANKARA FARKI
Türkiye’nin iç ve dış politikasında yaşanan gelişmelerin özel konuklarla birlikte masaya yatırıldığı ve Ankara’nın nabzının tutulduğu İsmet Özçelik’le Ankara Farkı, her salı ve perşembe Radyo Sputnik’te.

CHP’li Yılmaz Ateş: CHP erken seçimi gündeminden çıkarmalı

Ankara Farkı
Ankara Farkı - Sputnik Türkiye, 1920, 05.09.2025
Abone ol
Eski TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş, CHP’nin erken seçim ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarından uzaklaşıp yerel yönetimlerdeki başarılarına odaklanması gerektiğini vurguladı. Ateş, 2010’dan itibaren partinin ideolojik çizgisinden uzaklaştırıldığını savunarak “CHP’nin bu hale nasıl geldiği masaya yatırılmalı” dedi.
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına Eski TBMM Başkanvekili ve Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş konuk oldu. Ateş, programda şu mesajları verdi:

‘Cumhurbaşkanlığı seçimi hevesi CHP’nin başarılarına kara bir örtü gibi’

"CHP’nin öncelikle Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimini gündeminden çıkarması lazım. Yerel yönetimler partinin vitrinidir. Halka dokunmanın en etkili aracıdır. Bakana, Cumhurbaşkanına ulaşamayan çok rahat bizim belediye meclisine de belediye başkanına da ulaşabiliyor, derdini onlara anlatabiliyor. Orada gördüğü muamele, orada gördüğü ilgi partinin başarı hanesine yazar. İstanbul dediğin Türkiye’nin yüzde 20’si, 5’te 1’i. Sadece orada kentsel dönüşüm yapsan bu başarı seni 3-4 yıl sonra yapılacak seçimde hak ettiğin yere getirir. Ama kimin projesi, neyin nesidir, soktular bir erken seçim, Ekrem Beyi de soktular bir cumhurbaşkanlığı adaylığına. Bu proje baştan sona yanlış bir proje, baştan sona CHP’yi çöküntüye götüren bir proje. Anadolu’da bir laf vardır ‘Zararın neresinden dönsen kardır’ derler. Bu proje bize çok büyük zarar verdi, bizim bundan bir an önce dönmemiz lazım. Öyle bir zarar verdi ki çok başarılı belediye başkanlarımız var, ama maalesef bu cumhurbaşkanlığı seçimi hevesi kara bir örtü gibi CHP’nin bütün başarılarının üzerine örtüldü. Türkiye’ye kapkara bir manzara gösteriyor. CHP’nin bir an önce bu projeden vazgeçmesi lazım.”

‘1 Mart tezkeresi sonrası CHP'ye operasyon için düğmeye basıldı’

“CHP’nin 1923’ten bugüne kadar attığı o temeller, o ideolojisi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi bölgemizde de hâkim olan küresel güçleri çok rahatsız etti. Özellikle bizim 1 Mart 2003’teki o tavrımız Ortadoğu’ya da şekil vermek isteyen emperyal güçleri çok rahatsız etti ve bize 2010’daki operasyon çekildi. Hatırlayın, o zaman yeni yönetim geldiği zaman bir anda CHP’nin amblemi değiştirildi, yeni CHP dendi, 6 okun üzerine kurumuş çınar ağacının fotoğrafı monte edildi, tabandan gelen tepki üzerine kaldırıldı. Bununla beraber CHP’nin kuruluş felsefesi, temel ilkeleri, değerleri, siyaset tarzı değiştirildi. Köklerinden, ideolojisinden, siyaset anlayışından koparılıyor. Biz İlçe Kongrelerinde Türkiye’nin sorunlarına, Ortadoğu’nun sorunlarına, dünya sorunlarına ilişkin kararlar alırdık. Fakat şimdi bakıyorum, öyle bir tartışma ilçe, il kongrelerinde, kurultaylarda yok.”

‘CHP’nin bu hale nasıl geldiği masaya yatırılmalı’

“Biz birbirimize ideolojik olarak bakar, yaklaşır, o temel ideoloji etrafında bütünleşirdik. Fakat şimdi gördüğüm kadarıyla o anlayış tamamen değişmiş. Biz siyaseti yaparken ‘Bizim parti içindeki ekibimiz iktidara gelecek, CHP’nin programını hayata geçireceğiz, Türkiye’nin sorunlarını çözeceğiz, Türkiye demokratik, laik olacak, üniter yapısını koruyacak’ gibi hedeflerle gelirdik. O doğrultuda da kadrolar oluştururduk. Ama şimdi sanki bu anlayışın yerine siyaseti bir zenginleşme aracı olarak gören bir kadrolaşma dayatılıyor CHP’ye. Böyle olunca da sorunlar oluyor. Sayın Özgür Özel’i İstanbul il binasındaki konuşmasında gördüm, etrafındaki topluluğa baktım. Sanki hiç bizim partili değiller gibi. Sanki Kurtlar Vadisi’ndeki bir stüdyo platformundayız gibi geldi. Yaka paça açık, saç-sakal karışık. Gençleştirme bu değil. Gençleştirme dediğiniz dünyayı iyi izleyen, bilimi-teknolojiyi, insan hak ve özgürlüklerini yakinen takip eden, onları Türkiye’nin gündemine getiren bir kadrodur gençleşmenin adı. Sivas Kongresi’ndeki Tıbbiyeli Hikmet ruhuna dönülmeli. CHP böyle bir CHP. Ama şimdi geliyoruz, kongrelerde paralar dönmüş. Garip olan da şikâyet edenin CHP’li olması. Rüşveti aldığı iddia edilen CHP’li, verdim diyen CHP’li. CHP bu değil. CHP’nin bu duruma nasıl düşürüldüğünü hiçbir komplekse kapılmadan oturup konuşmamız lazım. Bence yeniden CHP’nin o toplumsal değerleri hâkim kılacak bir yörüngeye oturtmamız lazım.”

‘2010'da direnseydik CHP bu hale gelmezdi’

“Bu olay bir Ekrem İmamoğlu olayı değildir. Bu, CHP’ye yönelik bir çökertme operasyonudur. Bu operasyonun düğmesine 2010’da basıldı. Deniz Bey pazartesi günü istifa etti. Salı günü ben, Önder Sav, Onur Öymen ve Mustafa Özyürek onların önce aldığı bir randevu nedeniyle Deniz Beyin evine gittik. Deniz Bey orada kısa bir değerlendirme yaptı. ‘Arkadaşlar böyle bir olay oldu. Bundan sonra ben yokum. Ama bu olaydan da hayırlı bir sonuç çıkarabiliriz. Yeter ki birlik ve bütünlüğümüzü bozmayalım. Siz içeride, ben dışarıda partiyi iktidara getirebiliriz’ dedi.

Ben Deniz Beye ‘Bu olay sizin şahsınızda CHP’ye karşı yapılan bir çökertme operasyonudur. Biz buna direnmeliyiz’ dedim. O zaman arkadaşlarımız emperyal güçlerin CHP’yi devre dışı bırakma operasyonunu anlayamadılar. ‘Deniz Beyi koruyamazsak geleni hiç koruyamayız’ dedim. Ama dinlemediler ve sonuçlarını gördük. Şimdi Ekrem İmamoğlu olayında getirip getirip Ekrem İmamoğlu’nun kendi bireysel kişiliğine bağlıyorlar. Bu CHP’ye komple yöneltilmiş bir operasyondur. Çünkü şunu biliyorlar; CHP’yi çökertmeden demokratik, laik, üniter ulus devletini çökertemezler.”

‘CHP'de akıl firarda’

“Akıl şu anda firarda. Hem yargıda hem CHP’de firarda. Bunu düşündüğümüz zaman hukuk kurallarıyla, akıl-mantık ilkeleri ile izah etme olanağımız yok. Özgür Özel çok yoğun bir çalışma içinde. Haliyle bunun psikolojisini etkilememesi mümkün değil. Yoksa bir CHP Genel Başkanının ‘Ben yargı kararını tanımam’ diyeceğini zannetmiyorum. Özgür Bey de demez.

Mahkeme kararını nereden tutarsanız elinizde kalıyor. Akıl, mantık, hukuk kurallarıyla açıklanamaz. Kongre olalı 22 ay olmuş, yeni bir süreç başlamış. Ondan önce bu alanda 9 başvuru reddedilmiş. Sonra birisi 18 gün kala geliyor, başvuruyor ve kabul ediliyor. Bu elinizde kalıyor. Buradaki temel sorunlardan biri CHP’nin iç cephesinin çökmüş olduğundan kaynaklı. Sağlam olsa 15-18 gün kala bir CHP’li gidip iptal, tedbir için mahkemeye başvurmaz. Buradaki sorun Gürsel Tekin’in kayyum olup olmaması sorunu değil, partinin bu noktaya nasıl getirildiği sorunu. Gürsel Tekin kabul etmez, Ahmet Metin kabul eder. Yani biri atanacak. Bizim buna bir çözüm bulmamız lazım. Bunun yolu da parti içi cepheyi sağlamlaştırmaktan geçer. Ama her şeye rağmen CHP’nin delegelerinin de üyelerinin de ferasetine güvenen biriyim. Bunlar da aşılacak diye düşünüyorum.”

‘CHP'nin asıl kuruluş tarihi 4 Eylül Sivas Kongresi’dir’

“Mustafa Kemal Atatürk 1927 yılında CHP’nin birinci kurultayını açarken ‘Bu bizim ikinci kurultayımız’ der. Birincisi 4 Eylül 1919’dur. Atatürk hayatta olduğu sürece de hep böyle kabul edilmiştir, böyle görülmüştür. Tabii 1919’da Türkiye Cumhuriyeti kurulmadığı için 1923’te daha Cumhuriyet ilan edilmeden CHP’nin kurultayı toplanır. O nedenle de sonradan CHP’nin kuruluşu resmi evrakların İçişleri Bakanlığı’na verildiği tarih olarak 9 Eylül diye kabul edilir. Ama CHP aslında 4 Eylül 2025’te 106. Yıl dönümünü kutluyor.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала