- Sputnik Türkiye, 1920
ANKARA FARKI
Türkiye’nin iç ve dış politikasında yaşanan gelişmelerin özel konuklarla birlikte masaya yatırıldığı ve Ankara’nın nabzının tutulduğu İsmet Özçelik’le Ankara Farkı, her salı ve perşembe Radyo Sputnik’te.

Jeoloji Mühendisi Perinçek Gemlik’e dikkat çekti: 6 Şubat depremlerine benzer bir hareketlilik var

Ankara Farkı
Ankara Farkı - Sputnik Türkiye, 1920, 01.08.2025
Abone ol
Prof. Dr. Doğan Perinçek, Gemlik’te sismik hareketlilik yaşandığını, bu hareketliliğin 6 Şubat 2023’te meydana gelen Pazarcık depremi ile benzerlik taşıdığını belirterek uyarılarda bulundu. Perinçek ayrıca her an ‘patlama’ ihtimali olan faylara dikkat çekerek bunları; Çanakkale, Batı Marmara, Balıkesir, Burdur-Isparta ve Hakkâri olarak sıraladı.
Türkiye’nin deprem riski altındaki bölgelerinde art arda meydana gelen küçük ve orta şiddetli depremler, uzmanları endişelendirmeye devam ediyor. Özellikle Marmara ve Ege bölgelerinde yoğunlaşan bu sismik hareketlilik, aktif fay hatlarının yeniden enerji biriktirdiğine işaret ediyor.
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Doğan Perinçek, Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programında Rusya'nın Kamçatka Yarımadasında meydana gelen 8.8'lik depremi ve Türkiye'nin deprem riski taşıyan bölgelerini detaylı şekilde değerlendirdi:

‘Çanakkale yüksek risk taşıyor’

Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Doğan Perinçek, Çanakkale, Batı Marmara, Balıkesir, Burdur-Isparta hattı ile Hakkâri ve çevresinin aktif fay hatları nedeniyle yüksek risk taşıdığı uyarısında bulundu:

“Birinci sırada Çanakkale’yi uyarıyorum. Batı Marmara’yı uyarıyorum; Marmara Adası ile Tekirdağ arasında 1766 depreminin olduğu yerde bir enerji birikimi olduğunu söylüyorum. Üçüncü sırada Balıkesir var. Dördüncü sırada Burdur-Isparta var. Beşinci sırada ise Hakkâri, Yüksekova ve Şemdinli var. Şemdinli’de aktif bir fay var, İran’a doğru gidiyor, Piranşah fayı. Yani Yüksekova Fayı, Şemdinli Fayı ve Piranşah Fayları olarak adlandırdığımız faylar şu anda tetikte bekliyor. Karlıova ile Erzincan arasında Güzelsu adında bir fay var, o fayın da her an patlama ihtimali var.”

‘Gemlik’te Pazarcık benzeri bir hareketlilik var’

Prof. Perinçek’e göre Gemlik bölgesinde yaşanan yoğun sismik hareketlilik, 6 Şubat 2023’teki Pazarcık depremine benzer bir örüntü izliyor. Bölgedeki aralıklı ve tekrarlayan sarsıntılar, fay hatlarında enerji birikimine işaret ediyor:

“Gemlik’te yoğun deprem oluyor. Gemlik’i Pazarcık depremindeki gelişmelere benzetiyorum. Zaman zaman susuyor, sonra yoğun bir deprem söz konusu. Gemlik’in devamında da Erdek-Bandırma-Biga var. Biga’da Paleon Antik Kenti 3 kere yıkılmış. Geçmişte yaşananlar bize yol haritası çizebilir.”

‘Aynı bölgede 3 tane 3 şiddetinden büyük deprem endişe sebebi’

Bölgesel sarsıntıların sayısı ve büyüklüğü artıyorsa bu durum daha büyük bir depremin habercisi olabilir. Perinçek, 3’ten büyük üç depremin aynı bölgede kısa sürede tekrarlanmasının 2014 Gökçeada depremi öncesinde de yaşandığını hatırlatıyor:

“Tek başına herhangi bir endişe duymam. Ama aynı bölgede 3 tane 3’ten büyük deprem olursa endişelenmek gerekebilir. 2014’te Gökçeada’da yaşadığımız gibi. Gökçeada’da deprem olmadan iki hafta önce hem Saros Körfezi’nde hem de Marmara Denizi’nde toplam 6 tane 3’ten büyük deprem oldu. Bunları öncü deprem olarak yorumladım, nitekim aradan iki hafta geçtikten sonra 2014 depremi yaşadık.”

‘Binaların sağlamlığı can kaybını önledi’

Rusya'nın Kamçatka Yarımadasında meydana gelen 8.8'lik depremde can kaybı olmamasının en önemli nedeni olarak binaların sağlam yapıda olmasını gösteren Perinçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Can kaybı olmamasının iki nedeni var; nüfus yoğunluğu az ve binalar sağlam. En fazla odanın içindeki eşyalar dökülüyor ama binalar yıkılmıyor. En önemli neden binaların sağlam olması. Japonlar gibi Ruslar da bu işi iyi başarmışlar. Ama biz 50 bin kişiyi kaybettik. 6 Şubat depremlerinde yıkılmadık bina kalmadı. Bizim yapmamız gereken bunlardan ders almak. Birtakım şeyler yapıyoruz ama bunlar yeterli değil. Şu ana kadar yapmamız gerekenin yalnızca yüzde 15’ini yaptık. Binaları yenilemenin yanında sağlamlığı da kontrol etmek lazım. İstanbul’da yapılan yeni yapılan binalar yıkılırsa şaşırmayacağım.”

‘Kamçatka depremi Türkiye’yi etkilemez’

Prof. Perinçek’e göre Kamçatka’daki deprem Türkiye’deki fayları doğrudan tetiklemez. Ancak bu tür büyük depremler, aynı jeolojik kuşakta yer alan komşu fayları ve dalma-batma zonlarını harekete geçirebilir:

“Bu deprem tetikleme yapabilir. Ama Güney’den Kuzey’e; Filipinler’den Japonya’ya, oradan Kamçatka’ya, oradan da Kril Adaları’ndan Amerika’ya uzanan hat boyunca tetikleme yapabilir. Ama bu deprem Türkiye’yi hiçbir şekilde tetiklemez. Yalnız komşu fayları, komşu dalma-batma zonlarını tetikler. Bu depremden önce 7.4’lük bir deprem var bu zon üzerinde, o bunu tetikledi diye söyleniyor. Bu 8.8’den sonra orada bir volkanik bir aktivite başladı. Bu da normal bir şey. Dalma-batma zonlarında yavaş yavaş aşağı dalan okyanusal kabuk aşağı daldıkça ısı artıyor ve eriyor. Sonrasında yukarıya volkan püskürmesi yaşanıyor.

Eğer deprem odak noktaları daire içinde yer alıyorsa o zaman bir magmatik sokulum söz konusu, düz bir şekilde yer alıyorsa fay ile ilgili. Santorini’de bunu yaşadık, dairesel bir alan içinde bu oldu. Hatta bizim en son 23 Nisan’da Silivri açıklarında meydana gelen deprem çok kısa sürdü, İstanbul’da da duyuldu. Aynı zamanda gözlerden uzakta kalan bir Simav depremleri var. Marmara’daki deprem sayısından daha çok deprem sayısı Simav’ın hemen kuzeyinde yaratıldı ve o depremler de bir dairesel alan içinde oluştu. Sonuç şu; burada da aşağıdan yukarıya magmatik sokulum var. Hemen püskürecek hali yok ama uzun vadede püskürebilir.”

‘Tsunami, depremin doğal sonucu’

Kamçatka’da yaşanan bu büyük deprem, okyanus tabanındaki kırılmalarla meydana geldi ve tsunamiye yol açtı. Prof. Perinçek bunun sebebini şöyle açıklıyor:

“Dünyadaki 10 büyük depremden biri olarak kayıtlara geçti. 1952’de Kamçatka Kuzeyinde yine 9’luk bir deprem vardı. Orada da yine aynı jeolojik nedenlerle deprem oldu. Büyük okyanus Asya’nın altına dalıyor ve o dalma batma zonunda okyanus kabuğu alta girince diyelim ki 30 sene-100 senede her sene 5-7 cm alta dalıyor, o belli bir metreye ulaşınca birdenbire kırılıyor. Önce elastik bir davranışı varken, dayanamıyor ve kırılıyor. Bunu Kamçatka’da yaşadık. Japonya’da 1911’de, 2004’te Endonezya’da yaşamıştık, bunların hepsinde büyük depremler ve tsunamiler oldu. Deprem olduğunda okyanusun veya denizin tabanında aşağı veya yukarı yönde bu depreme bağlı olarak hareket olursa o zaman deniz yüzeyindeki su tabakası da yükseliyor ve alçalıyor. Alçaldığı alana komşu alanlardan su akımı oluşuyor. Dolayısıyla tsunami dalgası böyle oluşuyor. Tsunami dalgası oluştuktan sonra da karaya doğru ilerliyor. Ortalama olarak Kamçatka kıyılarında 3 metrelik tsunami dalgaları oluştu. Eğer bölge düz ise kilometrelerce içeri girebiliyor, dağlıksa dağlara doğru tırmanıyor. Bu depremin doğal sonucu.

Deprem olduktan sonra deniz tabanındaki çökmeye veya yükselmeye bağlı olarak oluşuyor. Bu çökme sınırlı olursa büyük tsunami dalgaları oluşmuyor. Ama okyanusun kıta altına dalması sırasında birdenbire kırılma oluyor, o kırılma sırasında çökme veya yükselme miktarı sınırlı olursa tsunami dalgası da küçük oluyor. Bu hem deniz tabanındaki alçalma, yükselme hem de kıyıya bağlı.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала