https://anlatilaninotesi.com.tr/20250701/1097499998.html
‘İsrail ile bir şekilde ama Akdeniz’de ama Suriye’de karşılaşacağız’
‘İsrail ile bir şekilde ama Akdeniz’de ama Suriye’de karşılaşacağız’
Sputnik Türkiye
Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay'a göre İbrahim Anlaşmaları düzeni, ABD için Ortadoğu ve Doğu Afrika'yı, Çin'e karşı bir sıçrama tahtası haline getirmeyi... 01.07.2025, Sputnik Türkiye
2025-07-01T16:07+0300
2025-07-01T16:07+0300
2025-07-02T13:17+0300
eksen
radyo sputnik
radyo
i̇srail
ahmed eş-şara
suriye
i̇ran
i̇brahim anlaşmaları
hamas
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/images/sharing/article/tur/1097499998.jpg?1751451425
İsrail'in başkenti Tel Aviv'de dikkat çeken bir reklam panosu ortaya çıktı. Reklam panosunda ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara gibi liderlerin yer aldığı görüldü.Reklam sloganında ise “Abraham (İbrahim) İttifakı”na vurgu yapılırken, “Yeni Ortadoğu için Yeni Bir Şans" ifadelerine yer verilmesi dikkati çekti.Trump ve Ahmed eş-Şara dışında afişte İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Suudi Arabistan prensi Muhammed bin Selman da yer aldı. Ayrıca görselde ABD’li senatör Lindsey Graham, Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Dubai Emiri Muhammed bin Raşid el-Mektum, Umman Sultanı Sultan Heysem bin Tarık, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Ürdün Kralı Ürdün Kralı II. Abdullah İbn El Hüseyin, Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri Muhammed el-İssâ da bulunuyor.ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, yakın zamanda "Abraham Anlaşmaları'na" taraf olan ülkelerle ilgili büyük bir duyuru yapacaklarını söylemişti. Witkoff, "Birçok ülkede normalleşme bekliyoruz" ifadelerini kullanmıştı.Öte yandan İsrail devlet kanalı Kan, Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara'nın, eylül ayında ABD'nin New York eyaletinde yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ikili görüşme yapmayı planladığını iddia etti.Büyük Ortadoğu Projesi adıyla başlatılan süreci, ABD ve İsrail’in Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’daki emellerini, İsrail-İran savaşının İbrahim Anlaşmaları sürecine etkisini ve Türkiye’nin konumunu, Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay ile konuştuk.‘Normalleşmeyi Ortadoğu üzerinden Afrika’ya taşımak istiyorlar’İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 7 Ekim 2023’ten sonra yaptığı “Ortadoğu değişecek” açıklamasını hatırlatan Atabay, bunun en az 30 yıllık bir ABD planı olduğunu anlattı:‘Arap çemberi aslında İsrail’in güvenliğini sağlayacak şekilde oluşturuluyor. Kaçacak bir durumları pek gözükmüyor’ABD Başkanı Donald Trump’ın Körfez turunu hatırlatan Atabay, Arap dünyasının da İbrahim Kalkanı veya İbrahim Anlaşmaları denilen sürece oldukça hevesli olduğu değerlendirmesinde bulundu:‘İsrail ile bir şekilde ama Akdeniz’de ama Suriye’de bir şekilde karşılaşacağız. Bu ya bir iletişim ya da bir gerilim noktasında kendisini gösterecek gibi görünüyor’İbrahim Anlaşmaları, İsrail-Suriye görüşmesi iddiaları ve İsrail-İran savaşı gibi gelişmeler ışığında Türkiye’nin durumunu değerlendiren Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Türkiye’nin İsrail ile Doğu Akdeniz veya Suriye sahasında ya iletişim kuracağını ya da bir gerilim yaşanacağını vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:‘İsrail’in güvenliğini önceleyen, Amerika’nın serbestçe hareket edebileceği bir Ortadoğu amaçlanıyor’İsrail’in yönetilebilir ve silahsız bir Suriye yaratmak istediğini ifade eden Atabay, İbrahim Anlaşmaları ile İsrail ve ABD’ye açılmak istenen alanın, Hazar Denizi’nden Afrika Boynuzu’na kadar uzandığını ve ana hedefin Çin olduğunu dile getirdi:‘İran elbette Suriye’ye benzemez ama yapılmak istenen aynı’Amerika ve İsrail’in İran’da aşamalı ve kaosa sürüklenmeyen bir rejim değişikliği planı denediğini fakat 12 günlük savaşta bu amacına ulaşamadığını kaydeden Emekli Kurmay Albay Atabay, İsrail-ABD ikilisinin taktik değiştireceğini fakat hedefinin aynı olduğunu belirtti:
i̇srail
suriye
i̇ran
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2025
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
аудио, radyo sputnik, radyo, i̇srail, ahmed eş-şara, suriye, i̇ran, i̇brahim anlaşmaları, hamas, büyük ortadoğu projesi
аудио, radyo sputnik, radyo, i̇srail, ahmed eş-şara, suriye, i̇ran, i̇brahim anlaşmaları, hamas, büyük ortadoğu projesi
‘İsrail ile bir şekilde ama Akdeniz’de ama Suriye’de karşılaşacağız’
16:07 01.07.2025 (güncellendi: 13:17 02.07.2025) Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay'a göre İbrahim Anlaşmaları düzeni, ABD için Ortadoğu ve Doğu Afrika'yı, Çin'e karşı bir sıçrama tahtası haline getirmeyi amaçlıyor. İsrail-İran savaşı sonrası oluşan denklemde İsrail ve Türkiye'nin de karşı karşıya gelebileceğini belirten Atabay, bunun iletişim yahut gerilim şeklinde olabileceğini söyledi.
İsrail'in başkenti Tel Aviv'de dikkat çeken bir reklam panosu ortaya çıktı. Reklam panosunda ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara gibi liderlerin yer aldığı görüldü.
Reklam sloganında ise “Abraham (İbrahim) İttifakı”na vurgu yapılırken, “Yeni Ortadoğu için Yeni Bir Şans" ifadelerine yer verilmesi dikkati çekti.
Trump ve Ahmed eş-Şara dışında afişte İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Suudi Arabistan prensi Muhammed bin Selman da yer aldı. Ayrıca görselde ABD’li senatör Lindsey Graham, Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Dubai Emiri Muhammed bin Raşid el-Mektum, Umman Sultanı Sultan Heysem bin Tarık, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Ürdün Kralı Ürdün Kralı II. Abdullah İbn El Hüseyin, Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri Muhammed el-İssâ da bulunuyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, yakın zamanda "Abraham Anlaşmaları'na" taraf olan ülkelerle ilgili büyük bir duyuru yapacaklarını söylemişti. Witkoff, "Birçok ülkede normalleşme bekliyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Öte yandan İsrail devlet kanalı Kan, Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara'nın, eylül ayında ABD'nin New York eyaletinde yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ikili görüşme yapmayı planladığını iddia etti.
Büyük Ortadoğu Projesi adıyla başlatılan süreci, ABD ve İsrail’in Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’daki emellerini, İsrail-İran savaşının İbrahim Anlaşmaları sürecine etkisini ve Türkiye’nin konumunu, Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay ile konuştuk.
‘Normalleşmeyi Ortadoğu üzerinden Afrika’ya taşımak istiyorlar’
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 7 Ekim 2023’ten sonra yaptığı “Ortadoğu değişecek” açıklamasını hatırlatan Atabay, bunun en az 30 yıllık bir ABD planı olduğunu anlattı:
“7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın saldırısı sonrasında Binyamin Netanyahu çıktı, ‘Ortadoğu’da haritaların değişeceğini’ söyledi. Tabii bu yeni bir şey değil. Eski Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 1990’lı yılların ortasında bunu ifade etmişti. ‘Büyük Ortadoğu Projesi’, BOP veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesi olarak biliniyor. Ortadoğu’daki denklemin değiştirilmesi, haritaların düzenlenmesi, Amerika’nın çıkarları doğrultusunda ama İsrail’in güvenliğini önceleyen tarzda bir harita değişimi projesi bu. Bu yönde bir gayreti var Amerika’nın. Dolayısıyla ileri karakol aparatı olarak da İsrail’i kullanıyor. İsrail-İran meselesi, savaştan öte kapışma terimiyle daha iyi izah ediliyor. Bu kapışma veya çatışma, Ortadoğu haritasının değiştirilmesi projesinin bir parçası. Bu belki önümüzdeki haftalarda veya günlerde devam edecek. Çatışmanın tekrar başlayıp başlamayacağını bilemiyoruz. Ama bu çatışmanın Ortadoğu ekonomik ve siyasi hayatına önemli tesiri olacağını sahadan, görüşmelerden ve açıklamalardan anlıyoruz. En önemlisi İbrahim Anlaşmaları olarak ifade edilen mesele. Bunun tekrar hemen gündeme geldiğini görüyoruz. ‘İbrahim Kalkanı’ veya ‘İbrahim İttifakı’ da deniliyor. ‘Normalleşme’ ve ‘barış’ çemberi adı altında İsrail’in güvenliğinin sağlanması hedefleniyor. İran-İsrail kapışması da yine İsrail’in güvenliği için yürütülen politikanın bir parçası. Yeni bir Ortadoğu öngörülüyor. Arap dünyasının sessizliği görünüyor. Mesela İran’ın komşusu Irak’ın sessizliğini hatırlayalım.
Haşdi Şabi güçleri olmasına rağmen, İran destekli silahlı güçler olmasına rağmen bir şey yapmadılar. Suriye’de varlık gösterirken çok hareketli ve dinamik olan Irak’taki İran destekli güçlerin kıpırdamadığını gördük. Söylem bazında dahi dikkatli olduklarını izledik. O zaman ciddi manada değişikliklerden bahsediyoruz. Irak sistemine entegre olmaları, çıkar meseleleri, elde ettikleri nüfuzu kaybetmek istememeleri gibi sebepler var. Yani şimdi İbrahim Anlaşmaları’nda amaç ne? Filistinsiz bir İsrail hedefleniyor. Arap dünyası ile normalleşme. Bunların hepsi İsrail’İn çıkarlarına ve güvenliğine yani Amerika’nın Ortadoğu’daki patronluğuna hizmet ediyor. Tüm yollar buraya çıkıyor. Aynı zamanda Fas da var bu işin içinde. Normalleşmeyi Ortadoğu üzerinden Afrika’ya taşımak istiyorlar. Sudan da var. Belki başka ülkeler de devreye girer. Ben Hazar’dan üçgen çiziyorum. Hazar’dan Akdeniz’e, Akdeniz’den Basra Körfezi’ne bir kalkan ve bunu çizecek bir İbrahim Anlaşmaları konuşuluyor. İsrail için yapılan bu İbrahim Kalkanı, Çin-Rusya ekseninin de önüne set çekmeyi amaçlıyor. Diğer bir ifadeyle siyasi, askeri, ekonomik gücü bir araya getiren, bölgesel koşulları İsrail’in güvenliği için dizayn eden bir anlaşmalar zinciri bu. İsrail-İran çatışması sonrası bunun daha da gün yüzüne çıktığını görüyoruz.”
‘Arap çemberi aslında İsrail’in güvenliğini sağlayacak şekilde oluşturuluyor. Kaçacak bir durumları pek gözükmüyor’
ABD Başkanı Donald Trump’ın Körfez turunu hatırlatan Atabay, Arap dünyasının da İbrahim Kalkanı veya İbrahim Anlaşmaları denilen sürece oldukça hevesli olduğu değerlendirmesinde bulundu:
“Trump’ın Arabistan ziyaretini hatırlayalım. Trilyon dolar anlaşmalar yapıp Amerika’ya geri döndü. Arap dünyasının merkezinde istediğini aldı, ‘Aldım’ diyerek de geri döndü. Finans ve ekonomi anlaşmaları var. İbahim Anlaşmaları’na Suudi Arabistan dahil değil ama eşikte bekliyor gibi. Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn bunu imzaladı. Şimdi sıranın Umman’da olduğu konuşuluyor. Diğer ülkeler de zaten mesela Ürdün ve Mısır daha önceden normalleşmişti İsrail ile. Arap çemberi aslında İsrail’in güvenliğini sağlayacak şekilde oluşturuluyor. Kaçacak bir durumları pek gözükmüyor. Özellikle İran saldırısı sonrası Arap dünyasına özgüven de gelmiş durumda. En azından İran engelinden veya baskısından kurtulmuşlar gibi bir hisleri de var. Bu anlaşmalara daha yakın ve yatkın oldukları da görülüyor şu anda. Suriye’nin altını çizdinizi. Zaten Suriye, İran etkisinden kurtarılmış vaziyette. İsrail saldırılarının altında yatan bir sebep de, İran’ı uzak tutmayı sürdürmek. O vakit Lübnan sahasına uzanan bir İran’dan bahsedemeyiz. Belki Suriye meselesi ile ilgili Ahmed eş-Şara ile Binyami Netanyahu’nun BM zirvesinde New York’ta görüşeceğine dair bilgiler var. İsrail ve Suriye arasında normalleşme demek, İsrail’in tamamen Türkiye ile komşu olması anlamına gelecek. Belki de Türkiye ile temasları artacak. Bu gelişen dinamikleri anlamamız lazım. Lübnan’ın altını çizdinizi. ‘Sıfır ihlal’ adı altında yeni bir Lübnan yaratmak istiyorlar. Lübnan ordusu güçlendirilecek, Hizbullah’ın güçsüzlüğü yaratılacak, Litani Nehri’ne kadar olan bölgeye İsrail lehine güvenli alan açılacak. Dolayısıyla İsrail’in çevresinde istikrar ve güvenlik kuşağı oluşturulması hedefleniyor. Amerika da bunun başrolünde. İran savaşı da bu planın önemi bir parçası yani.”
‘İsrail ile bir şekilde ama Akdeniz’de ama Suriye’de bir şekilde karşılaşacağız. Bu ya bir iletişim ya da bir gerilim noktasında kendisini gösterecek gibi görünüyor’
İbrahim Anlaşmaları, İsrail-Suriye görüşmesi iddiaları ve İsrail-İran savaşı gibi gelişmeler ışığında Türkiye’nin durumunu değerlendiren Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Türkiye’nin İsrail ile Doğu Akdeniz veya Suriye sahasında ya iletişim kuracağını ya da bir gerilim yaşanacağını vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:
“Aslında Türkiye’yi ilgilendiren mesele, Lübnan’daki gelişme, Suriye’deki gelişme, Gazze’deki gelişme ve İran’ın bundan sonra alacağı pozisyonla ilgili. Bu denklem netleştikçe, Türkiye’nin pozisyonunu da gösterecek. Türkiye’nin Suriye üzerinden İsrail ile olan iletişimini de bu dinamik yapı tanzim edecek. Lübnan ve Suriye’yi konuştuk. İran abluka altında devam edecek. Ambargo ile sıkıştırma devam edecek. Gazze cephesi ortadan kaldırılıyor. Hamas’ın yok edilmesi yönünde İsrail’in kararlı hamleleri var. Orada teknokrat bir yönetim istiyorlar. Beş-on yıl içerisinde de orada kimse kalmasın istiyorlar. Hedefleri, Gazze cephesinin yıkılması. Batı Şeria’yı da konuşuyorlar. Filistinsiz bir İsrail istiyorlar yani. Böyle bir denklem oluştuğunda, Türkiye’nin komşusu olacak bir İsrail’in, Türkiye ile iletişimi hangi alanda ve nasıl olabilir? İsrail’in enerji havzası, Doğu Akdeniz’e uzanmış olacak. Körfez’den başlayan, Ortadoğu’yu kavrayan ve Hazar’a kadar uzanan bir güzergahta İsrail’in etkisi olacak. Azerbaycan’la da ilişkileri iyi durumda. Böyle bir eksen üzerinden Türkiye bir pozisyon belirleyecek. Ama burada benim gördüğüm, Suriye sahası üzerinde, Suriye noktası üzerinde, İsrail ile ortak bir noktaya gidiliyor gibi görünüyor. Bu iletişim noktasında olabilir. Belki Suriye üzerinden asgari müştereklerde anlaşma gibi alanlara kadar gidecek gelişmeler yaşanabilir. İsrail-İran savaşı da buna işaret ediyor. Bunları önümüzdeki dönemde daha net göreceğiz. İsrail bir yandan da Kıbrıs’ta ve Akdeniz’de etki üretmeye çalışıyor. Orada da karşılaşma ihtimalimiz yüksek. Bizim oradaki çıkarlarımız, enerji alanında varlık gösterme niyetimiz, kıta sahanlığımız, ekonomik bölge vs. açısından yakından ilgilendiğimiz bir mesele bu. O açından İsrail ile bir şekilde ama Akdeniz’de ama Suriye’de bir şekilde karşılaşacağız. Bu ya bir iletişim ya da bir gerilim noktasında kendisini gösterecek gibi görünüyor.”
‘İsrail’in güvenliğini önceleyen, Amerika’nın serbestçe hareket edebileceği bir Ortadoğu amaçlanıyor’
İsrail’in yönetilebilir ve silahsız bir Suriye yaratmak istediğini ifade eden Atabay, İbrahim Anlaşmaları ile İsrail ve ABD’ye açılmak istenen alanın, Hazar Denizi’nden Afrika Boynuzu’na kadar uzandığını ve ana hedefin Çin olduğunu dile getirdi:
“Bütün bir Suriye, Türkiye’nin ulusal çıkarları ve güvenliği açısından önemli. Altını çiziyoruz. Ama bölgesel gelişmelere bakarsak evet coğrafi bütünlüğünü koruyacak bir Suriye olacak. Ama idari olarak parçalanmış ama tam parçalanmamış bir Suriye oluşacak gibi görünüyor. Yani ne birliktelik ne ayrılık gibi ifade edilebilir. Özellikle PYD/YPG veya diğer bir ifadeyle SDG olarak tanımlanan, Suriye’nin kuzeydoğusu için bu olabilir. Dürziler de bir yönetime evrilebilir. İsrail bunu istiyor. Kolay kontrol edilebilen, kendisi için tehdit oluşturmayan, silahsız bir Suriye istiyor İsrail. Bu yüzden askeri teçhizatların yüzde 85’ini vurdular. İran da aynı şekilde. PJAK’a alan açılmış. İran’da da böyle bir yönetim modeli isteniyor. Parçalanmamış ama parçalı yönetime sahip, zayıf bir İran istiyor İsrail. Bu nereye kadar dayanır? Hazar Denizi’ne kadar dayanır. Azerbaycan ile beraber mütala etmek isterler bu hattı. Aslında en başta söylediğim konuya geliyoruz. Hazar, Körfez, Doğu Akdeniz üçgeni. Bu üçgende bir İbrahim Anlaşmaları üretmek istiyorlar. Parçalı ama parçalanmamış devletler olacak. Aynısını Kuzey Afrika’ya kadar uzatacaklar. Kızıldeniz üzerinden de Afrika Boynuzu coğrafyasını da buraya katacaklar. İsrail’in güvenliğini önceleyen, Amerika’nın serbestçe hareket edebileceği bir Ortadoğu amaçlanıyor. Burada böyle bir sıçrama tahtası oluşturup daha sonra Çin’e uzanma kolaylığını yaratmak istiyorlar.”
‘İran elbette Suriye’ye benzemez ama yapılmak istenen aynı’
Amerika ve İsrail’in İran’da aşamalı ve kaosa sürüklenmeyen bir rejim değişikliği planı denediğini fakat 12 günlük savaşta bu amacına ulaşamadığını kaydeden Emekli Kurmay Albay Atabay, İsrail-ABD ikilisinin taktik değiştireceğini fakat hedefinin aynı olduğunu belirtti:
“Bence de bir deneme yaptılar İran’da. Deneme tutmayınca ‘Hedefimiz rejim değildi, nükleer kapasiteydi’ diye çark ettiler. Bizim kamuoyunda da tartışıldı bu. Bana göre hem rejimi hem nükleer kapasiteyi eş zamanlı hedeflemek istediler. Tutmayınca çark edip kendi onurlarını kurtarmak adına sadece nükleer kapasiteye odaklandılar. Bunu Trump ifade etti aslında. İran’ın rejimi yıkılırsa bölgede kaos olacağı ifade edildi. Zaten Trump söylemeden önce daha harbin birinci gününde ben de bunu söyleyenlerdendim. Kaosun olabileceğini, bu yüzden planın zamana yayılabileceğinin altını çizmiştik. Aslında o gerçekleşti şu anda. Zamana yayacaklardır. İran’ın rejimini eninde sonunda değiştirmeyi hedefleyeceklerdir. Suriye’deki rejim 12-13 yıl ayaktayken, Suriye’nin kuzeydoğusuna hakim olamadı. Birçok bölgeye hakim olamadı. Ama rejim ayakta durdu. Devlet olarak varlığını sürdürdü. Aslında İran için de yapılmak istenen bu. Ayaklanma, kaos olsun. Rejim değişikliği zamana yayılsın. Rejimin kontrol edemeyeceği Beluci, Kürt gibi coğrafyalar yaratılsın. Böyle planları vardı. Ama rejim kaosu getirmeden, aşama aşama sönümlenmek isteniyor. Operasyonda böyle bir yaklaşım vardı. Bu tutmayınca yeni plan ve projeye geçip belki de içeriden kaynatacak şekilde bir operasyon yapılacaktır. O da yakın zamanda değil fakat yakın gelecekte gündemimizde olacak. İran, Suriye’ye benzemez ama yapılmak istenen aynı.”