- Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘İran, Hürmüz Boğazı kartını doğru oynayarak Trump’ın İsrail’i durdurmasını sağlayabilir’

Abone ol
ABD uzmanı ve araştırmacı Şanlı Bahadır Koç'a göre İsrail, İran ile olan çatışmalara önde başladı. ABD'nin saldırılar başlamadan birkaç saat önce Türkiye'ye haber verdiği iddialarını da değerlendiren Koç, Trump'ın Türkiye'ye güvendiğini ve İran'a bilgi sızdırmayacağına inandığını söyledi. Bahadır Koç'a göre Biden yönetimi böyle bir hamle yapmazdı.
İsrail, 13 Haziran'da saat 03.00'te bir dizi hava saldırısı başlatarak İran'ın nükleer ve askeri tesislerini hedef aldı. 200'den fazla uçağın katıldığı saldırılara, İran sahasında bulunan MOSSAD ajanları ve özel harekat operatörleri de dronlar ve füzeler ile katkı sağladı.

İsrail saldırıları sırasında İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagheri, İran Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami ve en az altı nükleer fizikçi hayatını kaybetti.

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine, reaktörlerine, uranyum zenginleştirme tesislerine, füze rampalarına ve füze üretim tesislerine zarar verdiği bildirildi.

Saldırılara dünya çapından kınama gelirken, İran 15 Haziran pazar günü Umman’da Amerika ile yapılacak nükleer müzakerelere katılmayacağını duyurdu. Gözler ABD’ye çevrildi.
Amerikan Başkanı Donald Trump, ABD’nin saldırılara katılmadığını söyledi ve şu açıklamayı yaptı:
“İran şimdi anlaşma yapmak zorunda. Planlanan sonraki saldırılar çok daha yıkıcı olacak. Dünyadaki en ölümcül bombaları ABD üretiyor ve İsrail’de bu bombalardan çok fazla var. Derhal anlaşma yapın.”
Trump, daha sonra yaptığı bir başka açıklamada ise "İran'a anlaşma teklif ettim, kabul etmediler. Tahran'ı derhal tahliye edin!" diyerek adeta tehditte bulundu.
İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları sürerken, İran da İsrail'i balistik füzeler ve kamikaze dronlarla hedef aldı. İran füzeleri, Tel Aviv'e ve Hayfa Limanı'na isabet etti. İsrail'de ciddi yıkım yaşandığı gözlemlendi.
İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını, Netanyahu’nun saldırıları neden haziranda başlattığını, ABD Başkanı Trump’ın dış politikadaki çelişen açıklamalarını ve Türkiye’ye saldırıların önceden haber verildiği iddialarını, ABD uzmanı ve araştırmacı Şanlı Bahadır Koç ile konuştuk.

‘Şimdilik İsrail 3-1 önde’

İsrail ve İran arasındaki çatışmaların ne kadar süreceğinin ABD’nin tutumuna bağlı olduğunu vurgulayan Koç, mevcut durumda İsrail’in çatışmada daha kazançlı konumda olduğunu söyledi:
“Çatışmaların şiddeti düşebilir ama uzun sürme potansiyeli var. Bu tabii Amerika’nın ve diğer aktörlerin ne yapacağına bağlı. Tam kestirmek zor. Düşük tempoda uzun süreli bir çatışma yaşanması ihtimali var. İsrail, İran’ın üzerinde istediği gibi uçabiliyor. Yarın İranlılar şapkadan bir şey çıkarır mı onu bilemem. Ama bu böyle devam ederse, İsrail olabildiğince verebildiği zararı verebilmek isteyecektir. Onu durduracak kimse de yok. Rusya’nın, Çin’in dedikleri de durdurmaz. İsrail’i sadece Amerika durdurabilir. Şu anda o eğilimde değil gibi gözüküyor. Ama değişebilir tabii. Amerika tek adamın ağzına bakıyor, onun üzerinde de çeşitli grupların etkisi var. İsrail de acıyı tadıyor ama buna katlanabilirler. Binalar çöküyor, sınırlı sayıda insan kaybediyorlar. Tabii 7 Ekim 2023’ü saymazsak bu, İsrail’in uzun süredir yaşamadığı bir şeydir. İsrail, İran rejiminin en önemli isimlerini, kurumlarını ve nükleer programını vuruyor. Altyapı saldırıları da var. Rafinerileri vuruyorlar. İran rejiminin sadece kendisini değil, ülkenin kaynaklarını da koruyamadığı duygusunu vermek istiyorlar. Bu da rejimle ilgili soru işaretlerini artırır. Ateş altındayken bir halk, sevmese dahi rejime ve devlete sahip çıkar. En azından nötr kalır. Fakat bir noktada ‘Bizi koruyamıyorsun. Her şeyi bizi korumak için yaptığını söyledin. Hepsi boşa çıktı’ denilirse, insanlar rejime karşı açıktan pozisyon alabilir. Tabii bu birkaç günde olacak şey değil. Silahlar sustuktan sonra da yaşanabilir. İsrail kabaca söylemek gerekirse 3-1 önde. Belirgin bir üstünlüğü var. Tabii bu bir savaş, ne olacağı belli olmaz. İran, şu ana kadar kullanılmayan, beklenmedik bir unsuru kullanabilir.”

‘İran, Hürmüz Boğazı kartını doğru oynayarak Trump’ın İsrail’i durdurmasını sağlayabilir’

Şanlı Bahadır Koç’a göre İran, Hürmüz Boğazı’nı kapatacağı baskısını ve algısını oluşturarak, ekonomik istikrara önem veren Trump’ın İsrail’i durdurmasını sağlayabilir:
“İran, Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği duygusunu verirse, Trump diplomatik olarak müdahil olabilir. Öyle bir şey petrol fiyatlarını kontrolden çıkarabilir çünkü. Fakat bu ne kadar sürer? Varil fiyatı 150 dolara çıkar sonra düşerse kabul edilebilir olur. Trump için bu çok önemli bir konu. Uzun süreli petrol fiyatları krizi riskli olur. Trump’ın bence ekonomiyle ilgili ciddi problemleri olacak önümüzdeki dönemlerde. Sendeleyebilir. Tabanı da buna tepki gösterebilir. İran’ın bu yüzden Hürmüz’ü kapatabileceği sinyalini vermeli ama yapmamalı çünkü o zaman Trump askeri opsiyona geçebilir. Bu tür iddialar, Trump’ı harekete geçirmeye yetecek mi? Mesajı anlayacak mı? Hürmüz kapanırsa saldıracak mı? Tabanına verdiği sözleri tutabilecek mi? Burada ince bir denge var. Hürmüz’ü kapatmadan kapatacakları hissini vererek Trump’ın Netanyahu’yu durdurmasını sağlamaları lazım. Trump, İsrail’i savunmaktan çekilirse Netanyahu kontrpiyede kalır.”

‘İsrail, İran’da özel harekatçılarla operasyon icra ederek yeraltı nükleer tesisleri hedef alabilir’

Şanlı Bahadır Koç’a göre Netanyahu, siyasi kariyerini kurtarabilmek için İran’a yönelik saldırıları 13 Haziran’da başlatmış olabilir. İsrail’in yeraltı nükleer tesislere yönelik komando harekatları düzenlemesi riskinin de bulunduğunu kaydeden Koç, İsrail’in Fordow başta olmak üzere uranyum zenginleştirme ve nükleer tesisleri imha etmek istediğini kaydetti:
“En tepeden bakalım. Netanyahu bu işe niye girdi? Kendi iç siyasetiyle ilgili motivasyonları olabilir. Onun dışında İran’ın nükleer programını yok etmek ve rejimi değiştirmek istiyor. Nükleer ile ilgili biliyorsunuz İran’ın yeraltında tesisleri var. İsrail’in bunları kendi imkanlarıyla vuramayacağı söyleniyor. Ama tabii bu konuda çok kafa yordular. Fordow’un etrafını dronlar, uçaklar ile vurarak içeriye kimsenin girmemesini sağlayabilirler. Sonra komando operasyonu yapabilirler. Tabii sonuçta burası yerin altında ama illa ki oksijen girmesi gerekiyor. Girişleri komando operasyonuyla ele geçirebilirler mi? İsrail bunu belki yapabilir. Fordow’un etrafındaki bir alanı havadan kontrol edip kimsenin yaklaşmamasını sağlayabilir, sonra da operasyon yapabilir. Gözü karartmış durumda İsrail. Sadece birkaç İranlı generali vurup geri çeikilirse o zaman Netanyahu için başarısızlık olur çünkü çıtayı yükseğe çıkardı. Rejime ne olur bilemiyoruz. Bu kadar bina çöktükten sonra İran nükleer bomba da yaparsa Netanyahu için büyük eksik olur. Netanyahu konusunda eskiden güç kullanma konusunda ürkek olduğuna dair İsrail içinde eleştiriler vardı. İran’a güç kullanmadığı için. Gazze’de binlerce kişiyi katlettiler. Ama savaşa girmiyordu Netanyahu. Şimdi fırsat penceresi gördü. Çünkü anlaşma yapılsa eli kolu bağlanacaktı. Yaptığı şeye değecek bir sonuç yaratabilmesi lazım çünkü akbabalar etrafında dolaşıyor. İran’da zafer kazanamadığı görüntüsü oluşursa Netanyahu’nun hanesine yazar. Yarın öbür gün İsrail’deki güvenlik elitleri, suikastların kendi becerileri olduğunu söyleyebilir. Netanyahu’ya siyasi işi beceremediğini söyleyerek siyasi kariyerini bitirebilirler. Yani Netanyahu koltuğunda kalmak istiyorsa İran’ın nükleerine çok ciddi saldırı yapması lazım.”

‘Trump, en son kimle görüştüyse onun etkisinde kalıyor’

Amerikan Başkanı Donald Trump’ın oturaklı, entelektüel ve kurumsal bir dış politika anlayışının bulunmadığının altını çizen Koç, Trump’ın genellikle en son görüştüğü güçlü isimlerin etkisinde kaldığını ve açıklamalarını bu yönde yaptığını belirtti:

“Trump’ın kafasında, Amerika gibi bir ülkeyi yönetecek bir insanda olması gereken entelektüel mobilyalar yok. Eski mobilyaları eleştirebiliriz. Hepsi müdahaleciydi ama bir mobilya lazım. Belirli bir düzen; kurumlar olması lazım. Trump’ta bu yok. İstihbarat direktörleri, ‘İran nükleer bomba yapmıyor’ dedi. Yani senin politikanın bunlara göre olması lazım. Obama’nın da çok problemi vardı, bize de çok kazık attı. Ama entelektüel bir adamdı. Kavramları, senaryoları, ihtimalleri vardı. Düğmeye ne zaman basacağını biliyordu. Trump en son kimle konuşursa ondan etkileniyor. Belli sabit değerleri var ama bunlar bile çok güvenilir değil. Analizlerine güvenen, siyasetini sağlam temeller üstüne koymuş bir Trump, Netanyahu’ya ‘Sana destek olmam’ diyebilmeliydi. Bunu yapamamış. ‘Trump aslında numara yaptı, Netanyahu’ya oynadı’ diyorlar. Öyleyse bu bir Amerikan başkanı için küçük düşürücü bir durum. Ben bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Trump’ın müzakere istediğini fakat Netanyahu’ya karşı zayıflık gösterdi diye düşünüyorum. Trump’ın arkasında onu denetleyecek bir ekip yok. Marco Rubio, Trump ne derse onu söylüyor.

Ama Trump’a manevi destek verecek türden bir adam değil. Eski neocon. Hala neocon olabilir. Trump’a ‘Netanyahu’ya diren, şöyle konuş’ diyecek bir adam yok etrafında. Yakın zamanda JD Vance, Rupert Murdoch’un çiftliğinde kalmış. Alakasız bir şey olabilir. İlerideki siyasi kariyeriyle alakalı olabilir. Trump’ın bilgisi dahilinde gitmiş de olabilir. Pazarlık dönmüş olabilir. Demek istediğim şey şu: Trump çok yanar-döner. Amerikan Başkanı olarak tüm istihbaratı, cephaneyi, silahı İsrail’e veriyor. İsrail’i BM dahil her yerde koruyor. Netanyahu’ya ‘Duracaksın, tek başınasın, yalnız kalabilirsin’ demesi lazım. Bunu hiçbir ABD Başkanı diyemedi. Trump bazen böyle şeyler diyebilirmiş görüntüsü veriyor. Tucker Carlson ve onun gibi olanlar oldukça rahatsız. Elon Musk’ın tabanı yok ama önemli bir figür.

Trump, Elon ile bozuştu. Tucker Carlson ile de bozuşursa akbabalar Trump’ı yer. Kongre’de ucu ucuna önde zaten. Ekonomide de çalkantı yaşanırsa tüm akbabalar etrafında dolanacak. Onlar, Trump hata yapsın diye bekliyor. O zaman Kongre’de Cumhuriyetçiler, Demokratlar ile ortak oy kullanabilir. Trump’ın tabanına çizdiği imajı sahiplenmesi gerekiyordu ama bunu yapamadı. Netanyahu ‘Buraya kadar getirdim, sonrasını sen devam ettireceksin’ derse ne yapacak? Hala daha Netanyahu’yu ortada bırakma şansı var. Yalnız bırakabilir. ‘Söz vermedim’ diyebilir. Bunu yapabilecek mi? Trump’ın etrafında ve kafasında büyük mücadele dönüyor şu anda. Herkes Trump’ın kafasını çelmeye çalışıyor. Ama sorun şu: Trump’ın kafasında ağır, oturaklı mobilyalar yok. Kiminle konuşursa ikna oluyor. İran’ın kolunu kırıp belini bükmek işine gelir diye düşünüyor olabilir. İranlı bir analistten gördüm: İran’da Hamaney yükünden kurtulmak isteyen, rejim içi bir değişiklik olabilir. İsrail’e daha az düşman olan ama rejimin çekirdeğini koruyan bir reform olabilir. Rejimin bu krizden zararsız ve kayıpsız çıkma ihtimali bence düşük.”

‘Trump, Türkiye’nin İran’a bilgi vermeyeceğine güveniyordu demek ki. Biden önden bilgi vermezdi bize’

Middle East Eye, İsrail’in İran saldırılarından birkaç saat önce ABD’nin Türkiye’ye bilgi verdiğini öne sürdü. İddiaya göre ABD, Suriye hava sahasındaki hareketlilik Türkiye’yi endişelendirmesin diye bilgilendirmede bulundu. Şanlı Bahadır Koç, bunun Trump’ın Türkiye’ye güvendiği ve İran ile bilgi paylaşmayacağına inandığı şeklinde yorumladı:
“Saldırının önceden Türkiye’ye bildirilmesi önemli. Trump’ın Türkiye’yi önemsediğini ve bize güvendiğini gösteriyor. Türkiye’nin İran’ı uyarmayacağına güvenmişler. Biden ve ekibi bunu yapmazdı. Biz de sürekli ‘Arabuluculuk yapalım, Boğaz manzaralı sarayda buluşalım’ demek dışında bir entelektüel katkı vermiyoruz galiba. Bu işlerin nasıl çözüleceğine dair genel bir çerçeve çizebilmemiz lazım. Rusya-Ukrayna konusunda da böyle, İran-İsrail konusunda da. Konuya çalışıp çözüm için taslak çıkartabilmeliyiz. Bunu demedikten sonra ev sahipliğinin anlamı ne? O toplantı her yerde yapılabilir. Toplantı yapılacak yer bulur. Buraya entelektüel ve Türkiye’nin çıkarlarını kucaklayan çözüm vizyonları ortaya koymamız lazım. Rusya’ya, Ukrayna’ya çerçeve çizebilmeliyiz. Bu tür çerçeveleri hatta Brezilya, Endonezya gibi benzer ülkelerle de çizebiliriz. Böyle bir diplomasi mimarisi kurulabilirdi. İsrail ile arabulucu olma durumumuz da yok. Ama Erdoğan Trump’ı iki kere aramış 24 saatte. İçeriği bilmiyoruz tabii, dışarıdan görüyoruz.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала