https://anlatilaninotesi.com.tr/20250605/1096829598.html
'Trump'ın sosyal medya gönderisi, Putin'in Ukrayna'ya vereceği karşılığı tasvip ettiği anlamına geliyor'
'Trump'ın sosyal medya gönderisi, Putin'in Ukrayna'ya vereceği karşılığı tasvip ettiği anlamına geliyor'
Sputnik Türkiye
Prof. Dr. Hasan Ünal'a göre Kiev rejiminin terör saldırıları, ABD Başkanı Trump'ı zor duruma düşürdü. Trump'ı zora düşüren bir başka durumun da ABD Ankara... 05.06.2025, Sputnik Türkiye
2025-06-05T16:05+0300
2025-06-05T16:05+0300
2025-06-10T08:19+0300
eksen
radyo sputnik
radyo
radyo
hasan ünal
ukrayna
rusya
kiev
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/images/sharing/article/tur/1096829598.jpg?1749532769
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. ABD Başkanı Donald Trump, dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 75 dakikalık bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, iki tarafın Rusya-Ukrayna çatışmasını ve İran nükleer sorununu tartıştığını duyurdu.Donald Trump, "Putin ile Ukrayna’nın, Rusya'nın limanda demirlediği uçaklarına düzenlediği saldırıyı ve her iki tarafın gerçekleştirdiği diğer çeşitli saldırıları konuştuk. Devlet Başkanı Putin, havaalanlarına yapılan son saldırıya yanıt vermek zorunda kalacağını açıkça belirtti." ifadelerini kullandı. Putin’le yaptığı konuşmayı ‘iyi bir görüşme’ olarak nitelendiren Trump, “Bu iyi bir görüşmeydi ama hemen barış getirebilecek türden bir görüşme değildi” yorumunda bulundu.Diğer yandan, Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov aynı gün konuyla ilgili yaptığı açıklamada, iki liderin telefon görüşmesi sırasında Rusya ile Ukrayna arasındaki son müzakerelerin sonuçlarını ayrıntılı olarak tartıştığını ve müzakereleri "faydalı" olarak nitelendirdi. Ukrayna konusunda iletişime devam etme konusunda mutabık kaldıklarını bildiren Uşakov şunları kaydetti:"Putin, Trump'a İstanbul'da Rusya ve Ukrayna arasında doğrudan ikinci tur müzakerelerinin sonuçları hakkında bilgi verdi. Ukrayna'nın Rus sivil altyapı unsurlarına ve sivillere bilinçli olarak saldırılar düzenleyerek, bu görüşmeleri engellemeye çalıştığı vurgulandı."Uşakov, Rusya ve Ukrayna'nın hazırladıkları memorandum taslaklarını birbirine teslim ettiğine dikkati çekerek, "Taraflar, memorandumları analiz edecek. Ardından müzakerelerin devam edeceğini umuyoruz." dedi. Uşakov son olarak, Trump’ın ABD’de göreve gelmesinden bu yana Putin ile 4'üncü kez telefonla görüştüğünü belirtti. İki liderin bundan önceki son konuşması 19 Mayıs’ta gerçekleşmişti.Kiev rejiminin terör saldırılarını, yaklaşan NATO liderler zirvesini, Vladimir Putin-Donald Trump görüşmesini, Almanya’nın Taurus füzesi kararını ve ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın açıklamalarını, Prof. Dr. Hasan Ünal ile konuştuk.‘Amerikan derin devleti, Trump’ı Ukrayna konusunda bir faktör olarak değerlendirmiyor olabilir’Kiev rejiminin Rusya’daki demiryollarına ve askeri hava üslerine yönelik dronlarla gerçekleştirdiği terör saldırılarını değerlendiren Prof. Dr. Ünal, yaşanan gelişmelerin Donald Trump’ı köşeye sıkıştırdığını vurguladı:“Ukrayna’nın dron saldırıları, ki bunlar birer taktiksel başarıdır çünkü savaşın gidişatını tersine çevirecek stratejik başarılar değildir, eğer ki Zelenskiy’nin iddia ettiği gibi 18 aylık bir çabanın ürünüyse, o zaman şöyle bir tablo çıkıyor ortaya: 18 ay önce başlatılan bu çalışma, Trump’ın yönetime gelmesi, yeni bir politika ortaya koyması ve Putin’i barışa zorlamaya çalışma söylemlerini dile getirmesi gibi gelişmelerin Ukrayna açısından hiçbir önemi yok. Bu saldırı bana sorarsanız Putin’i sıkıştırmaktan ziyade Trump’ın durumunu zora soktu. Putin, Trump’a rahatlıkla şunu söyleyebiliyor ve geçen günkü konuşmada Putin bunu terör saldırısı olarak tanımladı ve yanıt vereceğini söyledi. Trump iki açıdan sıkıştı burada. Cephelerde üstün durumda olan Rusya’nın, acil bir ateşkese ihtiyacı yok. Bunu zaten birçok defa söylüyorlardı. Ama oturup Ukrayna ile müzakere yapmaya da ihtiyaçları yok. Ama şunu söylemiş ve yapmış oldular: Yani Trump’a, ‘Senin hatırın için oturup görüştük. Ancak bu adamlarla mantıklı bir müzakere yürütüp sonuç almamız imkansız’ demiş oldular. Ukrayna içinde hangi grubun ne yapıp ettiğinin belli olmadığını vurguladı Rusya. Olan bitenin her birinden Zelenskiy haberdar mı? Yoksa farklı devletlerin istihbaratları at mı koşturuyor? Kiev’deki neo-naziler, Zelenskiy’e baskı mı yapıyor? Veya kafasına silah mı dayıyorlar? Yani bu olaylar, Putin’e bunu doğrudan Trump’a söyleme fırsatı verdi. Bu saatten sonra Rusya, çok ağır askeri saldırılar yapabilir. Zaten Trump’ın ‘Putin karşılık vereceğini söyledi’ şeklinde Tweet atması da bunu tasvip ettiği anlamına gelir. Burada aynen bu anlam ortaya çıkar. Bir de bu üç Avrupa devletinin yani Avrupa, İngiltere ve Fransa hükümetlerinin, Amerika açısından sorumsuz görünen davranışlarının da kabul edilebilir bir tarafı yok. Acaba Amerikan derin devleti hala daha tam faaliyette mi? Trump’ın altını mı oymaya çalışıyor? Bunu niye söylüyorum? Eğer bu iş 18 aylık bir çabaysa, yani Trump iktidara gelmeden 14 ay önce Ukrayna böyle bir saldırı yapacağını söyleyerek operasyonel olarak harekete geçtiğinde, Amerikan istihbaratının bundan haberi olmadığını söylemek mümkün mü? Eğer haberdarsa, o zaman Amerikan derin devleti de, Trump’ın Beyaz Saray’a tekrar seçilmiş olmasını bir faktör olarak değerlendirmiyor. Yani önceki yönetimin buna yeşil ışık yaktığı ortada. Fakat bu konuda Trump’a danıştıklarını gösteren bir emare yok. Ukraynalılar düğmeye basacağı zaman normalde Amerikan gizli servislerinin Trump’a haber vermesi lazım. Başkan o vakit farklı bir tepki verebilirdi. Çünkü Trump, Rusya ile Kuzey Kutbu dahil birçok meseleyi görüşmek istiyor. Ukrayna’nın operasyonu da bu müzakereleri sabote ediyor.”‘Bence fırtına öncesi sessizlik halindeyiz’Prof. Dr. Hasan Ünal’a göre Almanya’nın Ukrayna’ya tedarik etmek istediği Taurus füzeleri, Berlin’i doğrudan savaşın bir parçası haline getirebilir:“Kaygan bir zeminde 24 saat sonra ne olacağını tahmin etmek kolay değil. Fakat bu saldırılardan sonra zeminin çok daha kayganlaştığına ve öngörülerin zorlaştığına eminiz. Avrupalı ülkelerin tavrı da önemli. Avrupalı ülkeler bu şekilde davranarak ne yapmaya çalışıyor? Almanya, Rusya’nın içindeki her hedefi vurması için Ukrayna’ya Taurus füzeleri vereceğini söyledi. Savaşın başlangıcından önceki haftaları düşünelim. Rusya ilk defa resmen kendisini bağlayan bir açıklama yaptı. Bu Taurus füzeleri kullanılırsa, Almanya’yı savaşa girmiş kabul edeceklerini söylediler ve Berlin’i vuracaklarını belirttiler. Tabii nasıl vuracakları kendilerine ait bir konu. Fakat diplomatik açıdan muhtemelen mevzuyu BM Güvenlik Konseyi’ne götürüp Rusya’ya saldırı olduğunu söyleyecekler. Alman uzmanlar olmadan Ukraynalılar, o füzeleri ateşleyemez. Ruslar bu yüzden Almanya’yı savaşa girmiş kabul edeceklerini belirtti. Güvenlik Konseyi bu işi uzatamaz. Böyle bir senaryoda, Batı’nın kendi içindeki görüş ayrılıklarının çok derinleşmiş olduğunu bir kez daha görebiliriz. Amerika çekimser kalabilir mesela. Rusya’nın kendini savunma hakkına vurgu yapabilir. Fransa ve İngiltere, Almanya’yı destekleyebilir. Amerika aslında açıkça Rusya’ya karşı savaşa girilmesi fikrini eleştirmişti. ‘Ukrayna’da bir şey yapıp Rusya’nın karşılığına maruz kalırsanız, NATO’ya ağlayarak gelmeyin’ demişlerdi. Bence fırtına öncesi sessizlik halindeyiz. Fırtına muhtemelen önümüzdeki günlerde kopacaktır. Nasıl kopacağını bekleyip görmek lazım. Ancak aynı zamanda Trump’ın da derin devletin ne kadar faal olduğunu anlaması açısından bir fırsat verdi bu dron saldırıları.”‘NATO, Rusya’yı çevreleme konusunda ortak irade ortaya koyamaz’NATO’nun 25-26 Haziran tarihlerinde yapacağı liderler zirvesinde Rusya’yı çevreleme planı konusunda ortak irade ortaya koyamacağını kaydeden Prof. Dr. Hasan Ünal’a göre bunun en büyük göstergesi, Trump’ın özel temsilcisi Kellogg’un Ukrayna’nın tarafsızlığı konusunda yaptığı açıklamalar:“Bence NATO Genel Sekreteri, görevini iyi yapamıyor. Hala daha Hollanda Başbakanı gibi davranıyor; NATO Genel Sekreteri olamadı. Amerika, Ukrayna konusunda çok farklı bir duruşu olduğunu ortaya koyuyor. Trump’ın özel temsilcisi, Ukrayna’nın tarafsız bir ülke haline dönüştürülmesi konusundaki Rusya’nın taleplerini anlaşılır bulduklarını ifade ediyor. Bu bence kelimenin tam anlamıyla yeni bir duruşun ifadesi. Bugüne kadar hiçbir Batılı yetkili, böyle bir şeyi telaffuz etmedi. Tam tersine ‘Kimin NATO’ya üye olacağına Rusya karar veremez’ tarzı laflar ettiler. Beylik laflardı bunlar. İlk defa böyle bir şeyin söylendiği bir dönemde NATO Genel Sekreteri kışkırtıcılık yapıyor. ‘Ukrayna’nın NATO süreci geri döndürülemez’ diyor. Gelecek NATO zirvesinde Rusya’ya karşı çevreleme planı yapılması gündemde. Avrupa’daki üç ülke ve bunların etrafındakiler: Yani Almanya, Fransa, İngiltere ve etraflarındaki Romanya ve Polonya, hala daha partiye devam ediyor. Şu anda öğleyi geçti ama bunlar henüz partiyi sürdürüyorlar. Güneş doğdu ama bunlar saati gece zannediyor. Böyle bir şey olamaz. Biden varken Rusya’yı çevreleyemediler. Zaten Ukrayna’nın NATO üyeliği olacak iş değil. Türkiye’den çevrelemeye yönelik hamleler beklemek komedi olur. Türkiye’nin böyle bir işe gireceğini ben düşünemiyorum. NATO içinden böyle bir karar da çıkamaz zaten.”‘Tom Barrack, bizzat Dışişleri Bakanı tarafından uyarılmalı’Amerika’nın yeni Türkiye Büyükelçisi ve aynı zamanda Suriye özel temsilcisi olan Tom Barrack’ın Sykes-Picot, Sevr ve Lozan açıklamalarını değerlendiren Prof. Dr. Ünal, Tom Barrack’ın Dışişleri Bakanı tarafından bizzat uyarılması gerektiğini belirtti:“Trump’ın Ortadoğu’ya yönelik son haftalarda söyledikleri ile, Tom Barrack’ın söyledikleri arasında önemli farklar var. Büyükelçinin uyarılması lazım, Türkiye’nin aleyhine bunlar. Laf salatasına girip ‘Lozan’ diyor. Dışişleri Bakanı’nın Tom Barrack’ı bizzat çağırıp ‘Lübnanlısın, baharatlı yemek yersin ama bizde de isot var. Ağzına süreriz’ diyerek uyarması lazım. Tom Barrack iş adamı, Trump’ın arkadaşı. Bilmiyor deniliyor. O vakit müsteşarları onu uyarmalı. Böyle abuk sabuk şeyler konuşulamaz. Trump ile Tom Barrack’ın vermeye çalıştığı mesajlar arasındaki temel fark şu: Ben, Trump’ın tüm söylemlerini okudum. Trump özetle ‘Biz demokrasi götürüyoruz hikayesi ile müdahalecilikten vazgeçtik. Tüm bu politikaları çuvala doldurup çöpe attım’ diyor. Ortadoğu’ya yapılan müdahalelerin olumlu sonuç vermediğini ve tüm bu çabaların Amerika’ya ciddi bir mali yük oluşturduğunu ifade etti. Tom Barrack’ın dedikleriyle bunun arasında iki önemli fark var. Barrack, Sykes-Picot’a değiniyor, ‘Lozan’da Kürtlere haksızlık yapıldı’ diyor. Burada sınırların değiştirilmesinden bahsediyor. Ben zaten Tom Barrack’ın Sykes-Picot’u okuduğunu dahi düşünmüyorum. Zaten Ortadoğu’daki bölünme Sykes-Picot’a göre olmadı, belki Sykes-Picot ruhuyla yapıldı. Sevr zaten uygulanamadı, Atatürk sayesinde Türk milleti bunu çöpe attı. Eğer Sykes-Picot ve Sevr bir paketse, Lozan bunun tam tersi. Barrack, ‘Kürtlere haksızlık yapıldı, aksilikler oldu’ diyor. Böyle bir şey olmadı. Kimse, tüm Ortadoğu’yu ilgilendiren bir Kürt sorunu yaratmaya çalışmasın. Irak’ta var böyle bir sorun. Kürtler, Irak’a entegre edilemedi. Irak kurulduğundan bu yana böyle bir sorun var. Ne Araplar onları entegre etmeye çalıştı, ne Kürtler yönetimde yer almak için çaba sarf etti. Kendi bölgelerini istediler. İran’daki Kürtler de Türkiye’deki gibi değil. Suriye’deki sorunu ise biz kendi yanlış politikalarımızla yarattık. Tom Barrack adeta ‘Müdahaleci politikaları sürdüreceğiz. SDG müttefikimiz’ diyor. Siz SDG, YPG, PKK ile iş tutacaksanız, Türkiye de sizi iki defa uyarır. Üçüncüsünde Trump seni görevden alır, emlak işine geri gönderir. Dolayısıyla Tom Barrack’ın uyarılması lazım. Yanlış bir iş yapıyor. Trump ile tam iyi şeyler konuşmaya başladığımız dönemde adam acemilik yapmış gibi bahanelerin arkasına sığınmamak lazım. Şunu da söylemek lazım: Biz PKK, YPG, PYD diyoruz. Ama bizim bu açılım mıdır, süreç midir, ne olduğu belli olmayan hikaye ile birlikte düşünürsek, adamlar dönüp bize ‘Siz kendiniz bunları böyle konuşuyorsunuz’ derse haklılık payları elbette var. Fakat bunu ortalığın konuşması ayrı, büyükelçinin konuşması ayrı. Ortalığın konuşmasına Türkiye, devlet ağzıyla ‘1924 anayasasını tartışalım’ demiyor. Dese zaten ne iktidar ne başka bir şey kalır Türkiye’de. Buna, Türk milleti izin vermez. O yüzden kıvranıp duruyorlar. Zaten kolayca yapılabilecek bir şey olsa çoktan yaparlardı. O yüzden büyükelçinin uyarılması lazım.”
ukrayna
rusya
kiev
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2025
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, hasan ünal, ukrayna, rusya, kiev
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, hasan ünal, ukrayna, rusya, kiev
'Trump'ın sosyal medya gönderisi, Putin'in Ukrayna'ya vereceği karşılığı tasvip ettiği anlamına geliyor'
16:05 05.06.2025 (güncellendi: 08:19 10.06.2025) Prof. Dr. Hasan Ünal'a göre Kiev rejiminin terör saldırıları, ABD Başkanı Trump'ı zor duruma düşürdü. Trump'ı zora düşüren bir başka durumun da ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın açıklamaları olduğunu kaydeden Ünal, Barrack'ın ifadelerinin müdahaleci ABD politikası ile paralellik gösterdiği uyarısında bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. ABD Başkanı Donald Trump, dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 75 dakikalık bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, iki tarafın Rusya-Ukrayna çatışmasını ve İran nükleer sorununu tartıştığını duyurdu.
Donald Trump, "Putin ile Ukrayna’nın, Rusya'nın limanda demirlediği uçaklarına düzenlediği saldırıyı ve her iki tarafın gerçekleştirdiği diğer çeşitli saldırıları konuştuk. Devlet Başkanı Putin, havaalanlarına yapılan son saldırıya yanıt vermek zorunda kalacağını açıkça belirtti." ifadelerini kullandı. Putin’le yaptığı konuşmayı ‘iyi bir görüşme’ olarak nitelendiren Trump, “Bu iyi bir görüşmeydi ama hemen barış getirebilecek türden bir görüşme değildi” yorumunda bulundu.
Diğer yandan, Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov aynı gün konuyla ilgili yaptığı açıklamada, iki liderin telefon görüşmesi sırasında Rusya ile Ukrayna arasındaki son müzakerelerin sonuçlarını ayrıntılı olarak tartıştığını ve müzakereleri "faydalı" olarak nitelendirdi. Ukrayna konusunda iletişime devam etme konusunda mutabık kaldıklarını bildiren Uşakov şunları kaydetti:
"Putin, Trump'a İstanbul'da Rusya ve Ukrayna arasında doğrudan ikinci tur müzakerelerinin sonuçları hakkında bilgi verdi. Ukrayna'nın Rus sivil altyapı unsurlarına ve sivillere bilinçli olarak saldırılar düzenleyerek, bu görüşmeleri engellemeye çalıştığı vurgulandı."
Uşakov, Rusya ve Ukrayna'nın hazırladıkları memorandum taslaklarını birbirine teslim ettiğine dikkati çekerek, "Taraflar, memorandumları analiz edecek. Ardından müzakerelerin devam edeceğini umuyoruz." dedi. Uşakov son olarak, Trump’ın ABD’de göreve gelmesinden bu yana Putin ile 4'üncü kez telefonla görüştüğünü belirtti. İki liderin bundan önceki son konuşması 19 Mayıs’ta gerçekleşmişti.
Kiev rejiminin terör saldırılarını, yaklaşan NATO liderler zirvesini, Vladimir Putin-Donald Trump görüşmesini, Almanya’nın Taurus füzesi kararını ve ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın açıklamalarını, Prof. Dr. Hasan Ünal ile konuştuk.
‘Amerikan derin devleti, Trump’ı Ukrayna konusunda bir faktör olarak değerlendirmiyor olabilir’
Kiev rejiminin Rusya’daki demiryollarına ve askeri hava üslerine yönelik dronlarla gerçekleştirdiği terör saldırılarını değerlendiren Prof. Dr. Ünal, yaşanan gelişmelerin Donald Trump’ı köşeye sıkıştırdığını vurguladı:
“Ukrayna’nın dron saldırıları, ki bunlar birer taktiksel başarıdır çünkü savaşın gidişatını tersine çevirecek stratejik başarılar değildir, eğer ki Zelenskiy’nin iddia ettiği gibi 18 aylık bir çabanın ürünüyse, o zaman şöyle bir tablo çıkıyor ortaya: 18 ay önce başlatılan bu çalışma, Trump’ın yönetime gelmesi, yeni bir politika ortaya koyması ve Putin’i barışa zorlamaya çalışma söylemlerini dile getirmesi gibi gelişmelerin Ukrayna açısından hiçbir önemi yok. Bu saldırı bana sorarsanız Putin’i sıkıştırmaktan ziyade Trump’ın durumunu zora soktu. Putin, Trump’a rahatlıkla şunu söyleyebiliyor ve geçen günkü konuşmada Putin bunu terör saldırısı olarak tanımladı ve yanıt vereceğini söyledi. Trump iki açıdan sıkıştı burada. Cephelerde üstün durumda olan Rusya’nın, acil bir ateşkese ihtiyacı yok. Bunu zaten birçok defa söylüyorlardı. Ama oturup Ukrayna ile müzakere yapmaya da ihtiyaçları yok. Ama şunu söylemiş ve yapmış oldular: Yani Trump’a, ‘Senin hatırın için oturup görüştük. Ancak bu adamlarla mantıklı bir müzakere yürütüp sonuç almamız imkansız’ demiş oldular. Ukrayna içinde hangi grubun ne yapıp ettiğinin belli olmadığını vurguladı Rusya. Olan bitenin her birinden Zelenskiy haberdar mı? Yoksa farklı devletlerin istihbaratları at mı koşturuyor? Kiev’deki neo-naziler, Zelenskiy’e baskı mı yapıyor? Veya kafasına silah mı dayıyorlar? Yani bu olaylar, Putin’e bunu doğrudan Trump’a söyleme fırsatı verdi. Bu saatten sonra Rusya, çok ağır askeri saldırılar yapabilir. Zaten Trump’ın ‘Putin karşılık vereceğini söyledi’ şeklinde Tweet atması da bunu tasvip ettiği anlamına gelir. Burada aynen bu anlam ortaya çıkar. Bir de bu üç Avrupa devletinin yani Avrupa, İngiltere ve Fransa hükümetlerinin, Amerika açısından sorumsuz görünen davranışlarının da kabul edilebilir bir tarafı yok. Acaba Amerikan derin devleti hala daha tam faaliyette mi? Trump’ın altını mı oymaya çalışıyor? Bunu niye söylüyorum? Eğer bu iş 18 aylık bir çabaysa, yani Trump iktidara gelmeden 14 ay önce Ukrayna böyle bir saldırı yapacağını söyleyerek operasyonel olarak harekete geçtiğinde, Amerikan istihbaratının bundan haberi olmadığını söylemek mümkün mü? Eğer haberdarsa, o zaman Amerikan derin devleti de, Trump’ın Beyaz Saray’a tekrar seçilmiş olmasını bir faktör olarak değerlendirmiyor. Yani önceki yönetimin buna yeşil ışık yaktığı ortada. Fakat bu konuda Trump’a danıştıklarını gösteren bir emare yok. Ukraynalılar düğmeye basacağı zaman normalde Amerikan gizli servislerinin Trump’a haber vermesi lazım. Başkan o vakit farklı bir tepki verebilirdi. Çünkü Trump, Rusya ile Kuzey Kutbu dahil birçok meseleyi görüşmek istiyor. Ukrayna’nın operasyonu da bu müzakereleri sabote ediyor.”
‘Bence fırtına öncesi sessizlik halindeyiz’
Prof. Dr. Hasan Ünal’a göre Almanya’nın Ukrayna’ya tedarik etmek istediği Taurus füzeleri, Berlin’i doğrudan savaşın bir parçası haline getirebilir:
“Kaygan bir zeminde 24 saat sonra ne olacağını tahmin etmek kolay değil. Fakat bu saldırılardan sonra zeminin çok daha kayganlaştığına ve öngörülerin zorlaştığına eminiz. Avrupalı ülkelerin tavrı da önemli. Avrupalı ülkeler bu şekilde davranarak ne yapmaya çalışıyor? Almanya, Rusya’nın içindeki her hedefi vurması için Ukrayna’ya Taurus füzeleri vereceğini söyledi. Savaşın başlangıcından önceki haftaları düşünelim. Rusya ilk defa resmen kendisini bağlayan bir açıklama yaptı. Bu Taurus füzeleri kullanılırsa, Almanya’yı savaşa girmiş kabul edeceklerini söylediler ve Berlin’i vuracaklarını belirttiler. Tabii nasıl vuracakları kendilerine ait bir konu. Fakat diplomatik açıdan muhtemelen mevzuyu BM Güvenlik Konseyi’ne götürüp Rusya’ya saldırı olduğunu söyleyecekler. Alman uzmanlar olmadan Ukraynalılar, o füzeleri ateşleyemez. Ruslar bu yüzden Almanya’yı savaşa girmiş kabul edeceklerini belirtti. Güvenlik Konseyi bu işi uzatamaz. Böyle bir senaryoda, Batı’nın kendi içindeki görüş ayrılıklarının çok derinleşmiş olduğunu bir kez daha görebiliriz. Amerika çekimser kalabilir mesela. Rusya’nın kendini savunma hakkına vurgu yapabilir. Fransa ve İngiltere, Almanya’yı destekleyebilir. Amerika aslında açıkça Rusya’ya karşı savaşa girilmesi fikrini eleştirmişti. ‘Ukrayna’da bir şey yapıp Rusya’nın karşılığına maruz kalırsanız, NATO’ya ağlayarak gelmeyin’ demişlerdi. Bence fırtına öncesi sessizlik halindeyiz. Fırtına muhtemelen önümüzdeki günlerde kopacaktır. Nasıl kopacağını bekleyip görmek lazım. Ancak aynı zamanda Trump’ın da derin devletin ne kadar faal olduğunu anlaması açısından bir fırsat verdi bu dron saldırıları.”
‘NATO, Rusya’yı çevreleme konusunda ortak irade ortaya koyamaz’
NATO’nun 25-26 Haziran tarihlerinde yapacağı liderler zirvesinde Rusya’yı çevreleme planı konusunda ortak irade ortaya koyamacağını kaydeden Prof. Dr. Hasan Ünal’a göre bunun en büyük göstergesi, Trump’ın özel temsilcisi Kellogg’un Ukrayna’nın tarafsızlığı konusunda yaptığı açıklamalar:
“Bence NATO Genel Sekreteri, görevini iyi yapamıyor. Hala daha Hollanda Başbakanı gibi davranıyor; NATO Genel Sekreteri olamadı. Amerika, Ukrayna konusunda çok farklı bir duruşu olduğunu ortaya koyuyor. Trump’ın özel temsilcisi, Ukrayna’nın tarafsız bir ülke haline dönüştürülmesi konusundaki Rusya’nın taleplerini anlaşılır bulduklarını ifade ediyor. Bu bence kelimenin tam anlamıyla yeni bir duruşun ifadesi. Bugüne kadar hiçbir Batılı yetkili, böyle bir şeyi telaffuz etmedi. Tam tersine ‘Kimin NATO’ya üye olacağına Rusya karar veremez’ tarzı laflar ettiler. Beylik laflardı bunlar. İlk defa böyle bir şeyin söylendiği bir dönemde NATO Genel Sekreteri kışkırtıcılık yapıyor. ‘Ukrayna’nın NATO süreci geri döndürülemez’ diyor. Gelecek NATO zirvesinde Rusya’ya karşı çevreleme planı yapılması gündemde. Avrupa’daki üç ülke ve bunların etrafındakiler: Yani Almanya, Fransa, İngiltere ve etraflarındaki Romanya ve Polonya, hala daha partiye devam ediyor. Şu anda öğleyi geçti ama bunlar henüz partiyi sürdürüyorlar. Güneş doğdu ama bunlar saati gece zannediyor. Böyle bir şey olamaz. Biden varken Rusya’yı çevreleyemediler. Zaten Ukrayna’nın NATO üyeliği olacak iş değil. Türkiye’den çevrelemeye yönelik hamleler beklemek komedi olur. Türkiye’nin böyle bir işe gireceğini ben düşünemiyorum. NATO içinden böyle bir karar da çıkamaz zaten.”
‘Tom Barrack, bizzat Dışişleri Bakanı tarafından uyarılmalı’
Amerika’nın yeni Türkiye Büyükelçisi ve aynı zamanda Suriye özel temsilcisi olan Tom Barrack’ın Sykes-Picot, Sevr ve Lozan açıklamalarını değerlendiren Prof. Dr. Ünal, Tom Barrack’ın Dışişleri Bakanı tarafından bizzat uyarılması gerektiğini belirtti:
“Trump’ın Ortadoğu’ya yönelik son haftalarda söyledikleri ile, Tom Barrack’ın söyledikleri arasında önemli farklar var. Büyükelçinin uyarılması lazım, Türkiye’nin aleyhine bunlar. Laf salatasına girip ‘Lozan’ diyor. Dışişleri Bakanı’nın Tom Barrack’ı bizzat çağırıp ‘Lübnanlısın, baharatlı yemek yersin ama bizde de isot var. Ağzına süreriz’ diyerek uyarması lazım. Tom Barrack iş adamı, Trump’ın arkadaşı. Bilmiyor deniliyor. O vakit müsteşarları onu uyarmalı. Böyle abuk sabuk şeyler konuşulamaz. Trump ile Tom Barrack’ın vermeye çalıştığı mesajlar arasındaki temel fark şu: Ben, Trump’ın tüm söylemlerini okudum. Trump özetle ‘Biz demokrasi götürüyoruz hikayesi ile müdahalecilikten vazgeçtik. Tüm bu politikaları çuvala doldurup çöpe attım’ diyor. Ortadoğu’ya yapılan müdahalelerin olumlu sonuç vermediğini ve tüm bu çabaların Amerika’ya ciddi bir mali yük oluşturduğunu ifade etti. Tom Barrack’ın dedikleriyle bunun arasında iki önemli fark var. Barrack, Sykes-Picot’a değiniyor, ‘Lozan’da Kürtlere haksızlık yapıldı’ diyor. Burada sınırların değiştirilmesinden bahsediyor. Ben zaten Tom Barrack’ın Sykes-Picot’u okuduğunu dahi düşünmüyorum. Zaten Ortadoğu’daki bölünme Sykes-Picot’a göre olmadı, belki Sykes-Picot ruhuyla yapıldı. Sevr zaten uygulanamadı, Atatürk sayesinde Türk milleti bunu çöpe attı. Eğer Sykes-Picot ve Sevr bir paketse, Lozan bunun tam tersi. Barrack, ‘Kürtlere haksızlık yapıldı, aksilikler oldu’ diyor. Böyle bir şey olmadı. Kimse, tüm Ortadoğu’yu ilgilendiren bir Kürt sorunu yaratmaya çalışmasın. Irak’ta var böyle bir sorun. Kürtler, Irak’a entegre edilemedi. Irak kurulduğundan bu yana böyle bir sorun var. Ne Araplar onları entegre etmeye çalıştı, ne Kürtler yönetimde yer almak için çaba sarf etti. Kendi bölgelerini istediler. İran’daki Kürtler de Türkiye’deki gibi değil. Suriye’deki sorunu ise biz kendi yanlış politikalarımızla yarattık. Tom Barrack adeta ‘Müdahaleci politikaları sürdüreceğiz. SDG müttefikimiz’ diyor. Siz SDG, YPG, PKK ile iş tutacaksanız, Türkiye de sizi iki defa uyarır. Üçüncüsünde Trump seni görevden alır, emlak işine geri gönderir. Dolayısıyla Tom Barrack’ın uyarılması lazım. Yanlış bir iş yapıyor. Trump ile tam iyi şeyler konuşmaya başladığımız dönemde adam acemilik yapmış gibi bahanelerin arkasına sığınmamak lazım. Şunu da söylemek lazım: Biz PKK, YPG, PYD diyoruz. Ama bizim bu açılım mıdır, süreç midir, ne olduğu belli olmayan hikaye ile birlikte düşünürsek, adamlar dönüp bize ‘Siz kendiniz bunları böyle konuşuyorsunuz’ derse haklılık payları elbette var. Fakat bunu ortalığın konuşması ayrı, büyükelçinin konuşması ayrı. Ortalığın konuşmasına Türkiye, devlet ağzıyla ‘1924 anayasasını tartışalım’ demiyor. Dese zaten ne iktidar ne başka bir şey kalır Türkiye’de. Buna, Türk milleti izin vermez. O yüzden kıvranıp duruyorlar. Zaten kolayca yapılabilecek bir şey olsa çoktan yaparlardı. O yüzden büyükelçinin uyarılması lazım.”