https://anlatilaninotesi.com.tr/20250604/1096802929.html
‘Yeni Suriye ordusu, potansiyel bir bomba haline geliyor. Birkaç grubun yan yana gelip darbe yapma ihtimali yüksek’
‘Yeni Suriye ordusu, potansiyel bir bomba haline geliyor. Birkaç grubun yan yana gelip darbe yapma ihtimali yüksek’
Sputnik Türkiye
Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu'na göre ABD, Suriye'nin İsrail'e toprak vermesine kadar gidebilecek tavizler koparmanın peşinde. Suriye'nin yabancı cihatçılar ve... 04.06.2025, Sputnik Türkiye
2025-06-04T16:04+0300
2025-06-04T16:04+0300
2025-06-05T12:36+0300
eksen
radyo sputnik
radyo
radyo
yasin atlıoğlu
tom barrack
ahmed eş-şara
suriye
i̇srail
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/images/sharing/article/tur/1096802929.jpg?1749116212
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack NTV’ye verdiği röportajda gündeme ve Türkiye’ye dair açıklamalarda bulundu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın “çok iyi bir ilişki içinde olduğunu söyleyen Barrack, “Bu Başkan’ın Türkiye ile, Cumhurbaşkanı’nız ile kurmak istediği ilişki farklı bir ilişki, stratejik değil, olay odaklı değil, işlemsel değil, Amerika’nın Avrupa’ya savunma amaçlı emir vermediği farklı bir düzeye yükseltiyor, bambaşka bir düzey... Türkiye için dünyanın en etkili bölgesi haline gelen bir bölgede en etkili olabileceğiniz bir pozisyona sahip olduğunuzu söylüyor” ifadelerini kullandı.İstanbul’da dün gerçekleşen Rusya-Ukrayna görüşmesine ilişkin “Toplantıda alınan kararların etkili ve güvenlik garantili olduğu anlamlı bir toplantı olması gerekiyor” diyen Barrack, “Artık Başkan Trump sabrının sonuna geldi, o çok sabırlı biri diyemezsiniz. Türkiye’nin şu anda müdahale edip ve operasyonel sorunları ortadan kaldırmasıyla liderler arasında zirve noktasında en tepede bir görüşme olabilir. Ve bu konuyu herkes için çözebiliriz diye düşünüyorum” dedi.Barrack, Suriye’de geçen aralıkta Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından bu ülkede bulunan sekiz üssün sırasıyla beş ve üçe düşürüldüğünü, hedeflerinin bir üs dışında diğer tüm askeri üslerin kapatılması olduğunu söyledi. Ayrıca Amerikan basını ve İngiltere merkezli Suriye İnsanhakları Gözlemevi (SOHR), ABD güçlerinin Suriye’nin doğusundaki Deyrizor vilayetinde bulunan iki büyük askeri üsten çekildiğini bildirdi.ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack, verdiği mülakatta Suriye’deki ABD varlığına ilişkin de açıklamalarda bulundu. Ortadoğu’daki tarihsel anlaşmazlıkların ve karışıklıkların Batı’nın, Doğu’nun geleceğini dikte etmeye çalışmasından kaynaklandığını dile getiren Barrack, “Bugünkü Suriye politikamız son 100 yıldaki Suriye politikasına yakın olmayacak, çünkü bunların hiçbiri işe yaramadı” dedi. Terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye kolu SDG’nin Washington için “önemli bir müttefik olduğunu” söyleyen ABD elçisi, “Onları yeni Suriye hükümetine entegrasyona yönlendirmek çok ama çok önemli” ifadesini kullandı. Barrack, Suriye’deki ABD askerleriyle ilgili olarak da, “Askeri üslerimizin azalması da gerçekleşti. (ABD üs sayısı) 8 üsten düştük, 5, 3 ve sonunda 1’e düşecek” dedi.Suriye'yi "ticarete yönelik bir tuval" olarak tanımlayan Barrack, "Burada Türk şirketleri, Körfez’den gelen para, İsrail’den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de işbirliği yapabilir" diye konuştu. Barrack, ayrıca Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ABD'nin müttefiki olduğunu vurguladı ve şunları kaydetti:"Bu doğru ya da yanlış demiyorum. Ancak mesela Balfour Deklarasyonu'ndan başlayalım. Yahudi nüfusu için yeni ve özgür bir bölge yaratmanın yolunu bulmaya çalıştılar. Sonrasında Sykes-Picot'ya evrildi ki bunda da biliyorsunuz bir İngiliz ve bir Fransız bir araya gelip inanılmaz aşiret ve dinsel hiziplerin olduğu bir bölgeyi alıp Osmanlı İmparatorluğu'nu bölmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu. Osmanlı İmparatorluğu için işleyen bir sistem vardı ama aşiretler, dinler varken bunların etrafını yapay sınırlar çizemezsiniz. Ama Sykes-Picot bunu yaptı."Konuşmasının devamında Sevr Anlaşması ve Lozan Anlaşması'nı da işaret eden Barrack, "Tabii ki Kürtlerle ilgili olan bir dizi başka aksiliğe yol açtı. Çünkü Batı herkese aynı toprakları 3 farklı zamanda vaat etmişti. Bu kafa karışıklığı nereden ortaya çıkıyor, bu karışıklık batının doğunun geleceğini dikte etmesinden dolayı ortaya çıkıyor. Çünkü doğuda fosil yakıtlar vardı ve bizim de fosil yakıta ihtiyacımız vardı yani amaç buydu" ifadelerini kullandı. Suriye'deki duruma da değinen Barrack, "Herkes için bir tuvaliniz var, yeni bir ticari alan olarak önümüzde bir tuval var. Burada Türk şirketleri, Körfez’den gelen para, İsrail’den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de işbirliği yapabilir" diye konuştu.Suriye'deki duruma da değinen Barrack, "Herkes için bir tuvaliniz var, yeni bir ticari alan olarak önümüzde bir tuval var. Burada Türk şirketleri, Körfez’den gelen para, İsrail’den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de işbirliği yapabilir"diye konuştu.ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın açıklamalarını, Suriye-İsrail denklemini, Suriye’deki yabancı savaşçıları ve Türkiye’nin konumunu, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi'nden Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu ile konuştuk.‘Bölge ülkeleri Tom Barrack’ın ağzına bakıyor’Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu’na göre Suriye artık Ortadoğu gündeminin merkezinde. ABD’nin yeni Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack’ın Katar ve Suudi Arabistan ile ilişkilerine de dikkat çeken Atlıoğlu, bölgedeki ülkelerin Barrack’ın açıklamalarını yakından takip ettiğini kaydetti:‘Yeni Suriye ordusu, potansiyel bir bomba haline geliyor. Buralarda birkaç grubun yan yana gelip darbe yapma ihtimali yüksek bence’Suriye’nin mevcut durumda en büyük problemlerinden birisinin Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile birlikte hareket etmiş yabancı cihatçılar olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Atlıoğlu, özellikle bu grupların tek merkezde toplanmasının oldukça zorlu bir süreç olacağına değindi. Atlıoğlu’na göre bu gruplar kontrol altına alınamazsa, askeri darbelere kadar gidebilecek istikrarsızlık süreçlerinin yaşanması muhtemel:‘Suriye’nin toprak vermesini söylüyorlar’ABD’nin Suriye’nin Golan Tepeleri’ni tamamen İsrail’e vermesini arzuladığını vurgulayan Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu’na göre, Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara’nın henüz İsrail’e karşı bir politika yürütecek gücü de mevcut değil:‘Suriye’deki rejim değişikliğinin Türkiye açısından sürpriz olduğunu söyleyebilirim’Türkiye’nin 8 Aralık 2024’te Beşar Esad’ın devrilmesiyle birlikte Suriye sahasında etkinliğini artırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Atlıoğlu, diğer yandan Türkiye’nin yatırımlarının Ahmed eş-Şara’yı endişelendirebileceğini belirtti. Suriye’nin ekonomik darboğazdan kurtuluş reçetesi olarak sunduğu serbest piyasa ekonomisinin daha ciddi sorunlara yol açabileceğine dikkat çeken Atlıoğlu, şunları kaydetti:
suriye
i̇srail
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2025
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, yasin atlıoğlu, tom barrack, ahmed eş-şara, suriye, i̇srail, sdg, işi̇d, heyet tahrir şam (htş)
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, yasin atlıoğlu, tom barrack, ahmed eş-şara, suriye, i̇srail, sdg, işi̇d, heyet tahrir şam (htş)
‘Yeni Suriye ordusu, potansiyel bir bomba haline geliyor. Birkaç grubun yan yana gelip darbe yapma ihtimali yüksek’
16:04 04.06.2025 (güncellendi: 12:36 05.06.2025) Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu'na göre ABD, Suriye'nin İsrail'e toprak vermesine kadar gidebilecek tavizler koparmanın peşinde. Suriye'nin yabancı cihatçılar ve ekonomik darboğazla boğuştuğunu hatırlatan Atlıoğlu, Ahmed eş-Şara'nın kontrolü tamamen sağlayınca nasıl bir politika izleyeceğinin ise hala belirsiz olduğunu vurguladı.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack NTV’ye verdiği röportajda gündeme ve Türkiye’ye dair açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın “çok iyi bir ilişki içinde olduğunu söyleyen Barrack, “Bu Başkan’ın Türkiye ile, Cumhurbaşkanı’nız ile kurmak istediği ilişki farklı bir ilişki, stratejik değil, olay odaklı değil, işlemsel değil, Amerika’nın Avrupa’ya savunma amaçlı emir vermediği farklı bir düzeye yükseltiyor, bambaşka bir düzey... Türkiye için dünyanın en etkili bölgesi haline gelen bir bölgede en etkili olabileceğiniz bir pozisyona sahip olduğunuzu söylüyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul’da dün gerçekleşen Rusya-Ukrayna görüşmesine ilişkin “Toplantıda alınan kararların etkili ve güvenlik garantili olduğu anlamlı bir toplantı olması gerekiyor” diyen Barrack, “Artık Başkan Trump sabrının sonuna geldi, o çok sabırlı biri diyemezsiniz. Türkiye’nin şu anda müdahale edip ve operasyonel sorunları ortadan kaldırmasıyla liderler arasında zirve noktasında en tepede bir görüşme olabilir. Ve bu konuyu herkes için çözebiliriz diye düşünüyorum” dedi.
Barrack, Suriye’de geçen aralıkta Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından bu ülkede bulunan sekiz üssün sırasıyla beş ve üçe düşürüldüğünü, hedeflerinin bir üs dışında diğer tüm askeri üslerin kapatılması olduğunu söyledi. Ayrıca Amerikan basını ve İngiltere merkezli Suriye İnsanhakları Gözlemevi (SOHR), ABD güçlerinin Suriye’nin doğusundaki Deyrizor vilayetinde bulunan iki büyük askeri üsten çekildiğini bildirdi.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack, verdiği mülakatta Suriye’deki ABD varlığına ilişkin de açıklamalarda bulundu. Ortadoğu’daki tarihsel anlaşmazlıkların ve karışıklıkların Batı’nın, Doğu’nun geleceğini dikte etmeye çalışmasından kaynaklandığını dile getiren Barrack, “Bugünkü Suriye politikamız son 100 yıldaki Suriye politikasına yakın olmayacak, çünkü bunların hiçbiri işe yaramadı” dedi. Terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye kolu SDG’nin Washington için “önemli bir müttefik olduğunu” söyleyen ABD elçisi, “Onları yeni Suriye hükümetine entegrasyona yönlendirmek çok ama çok önemli” ifadesini kullandı. Barrack, Suriye’deki ABD askerleriyle ilgili olarak da, “Askeri üslerimizin azalması da gerçekleşti. (ABD üs sayısı) 8 üsten düştük, 5, 3 ve sonunda 1’e düşecek” dedi.
Suriye'yi "ticarete yönelik bir tuval" olarak tanımlayan Barrack, "Burada Türk şirketleri, Körfez’den gelen para, İsrail’den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de işbirliği yapabilir" diye konuştu. Barrack, ayrıca Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ABD'nin müttefiki olduğunu vurguladı ve şunları kaydetti:
"Bu doğru ya da yanlış demiyorum. Ancak mesela Balfour Deklarasyonu'ndan başlayalım. Yahudi nüfusu için yeni ve özgür bir bölge yaratmanın yolunu bulmaya çalıştılar. Sonrasında Sykes-Picot'ya evrildi ki bunda da biliyorsunuz bir İngiliz ve bir Fransız bir araya gelip inanılmaz aşiret ve dinsel hiziplerin olduğu bir bölgeyi alıp Osmanlı İmparatorluğu'nu bölmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu. Osmanlı İmparatorluğu için işleyen bir sistem vardı ama aşiretler, dinler varken bunların etrafını yapay sınırlar çizemezsiniz. Ama Sykes-Picot bunu yaptı."
Konuşmasının devamında Sevr Anlaşması ve Lozan Anlaşması'nı da işaret eden Barrack, "Tabii ki Kürtlerle ilgili olan bir dizi başka aksiliğe yol açtı. Çünkü Batı herkese aynı toprakları 3 farklı zamanda vaat etmişti. Bu kafa karışıklığı nereden ortaya çıkıyor, bu karışıklık batının doğunun geleceğini dikte etmesinden dolayı ortaya çıkıyor. Çünkü doğuda fosil yakıtlar vardı ve bizim de fosil yakıta ihtiyacımız vardı yani amaç buydu" ifadelerini kullandı. Suriye'deki duruma da değinen Barrack, "Herkes için bir tuvaliniz var, yeni bir ticari alan olarak önümüzde bir tuval var. Burada Türk şirketleri, Körfez’den gelen para, İsrail’den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de işbirliği yapabilir" diye konuştu.
Suriye'deki duruma da değinen Barrack, "Herkes için bir tuvaliniz var, yeni bir ticari alan olarak önümüzde bir tuval var. Burada Türk şirketleri, Körfez’den gelen para, İsrail’den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de işbirliği yapabilir"diye konuştu.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın açıklamalarını, Suriye-İsrail denklemini, Suriye’deki yabancı savaşçıları ve Türkiye’nin konumunu, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi'nden Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu ile konuştuk.
‘Bölge ülkeleri Tom Barrack’ın ağzına bakıyor’
Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu’na göre Suriye artık Ortadoğu gündeminin merkezinde. ABD’nin yeni Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack’ın Katar ve Suudi Arabistan ile ilişkilerine de dikkat çeken Atlıoğlu, bölgedeki ülkelerin Barrack’ın açıklamalarını yakından takip ettiğini kaydetti:
“2023 ekim ayından sonra bir buçuk yıldır ağırlıklı olarak Gazze’yi konuşuyoruz. Ortadoğu’da ana gündem maddesi Gazze’ydi. Hem dünyada hem Türkiye’de durum böyleydi. Kısmen yine geçen senenin eylül ayı gibi Lübnan yoğun bir çatışmaya sahip oldu. Biraz ön plana çıktı. Fakat 8 Aralık 2024’ten sonra bunların hepsini bir kenara bıraktık. Bugün bu meseleleri konuşan pek kişi yok. Oradaki katliamları, son günlerde sivillere yönelik giderek artan saldırıları kimse konuşmuyor. Herkesin ana gündem maddesi Suriye. Suriye’nin nasıl inşa edileceği, toparlanma süreci, rejimin tipi, Batı ile ilişkilerinin nasıl olacağı vs. konuşuluyor. Yaptırımlar meselesi zaten üç aydır ana gündem maddesiydi. Ben haziran gibi bekliyordum ama Trump daha hızlı davrandı ve mayıs ayında bu meseleyi ortadan kaldırdı. Gündem çok hızlı akıyor. Rejim değiştikten sonra ABD’nin bölgeye ve Suriye’ye bakışında tereddütleri olabileceğini düşünmüştük. Bunları zaman zaman ifade ettiler. Özellikle yabancı cihatçı savaşçılar konusunda Beyaz Saray açıklamalar yaptı ama iki gün önce bundan da vazgeçtiler. Biden hükümetinden beri İsrail’in güvenliğini önceleyen bir politikanın, Trump’ın koltuğa oturmasından sonra kısa bir süre dha devam ettiğini fakat daha sonra Trump’ın Amerika’nın ekonomik önceliklerini her şeyin önüne koyduğunu gördük. Bunlar sadece Suriye’de değil, Suriye çevresinde de dönen ve oralarda nüfuz iddiası olan Türkiye, Körfez gibi aktörlerin de içinde olduğu bir politika aslında. Bu bağlamda Türkiye’ye atanan yeni büyükelçiye bakarsak, diplomasiden gelen birisi değil. Kendisi işadamı. Lübnan kökenli ama ailesi daha Lübnan bağımsız olmadan önce ABD’ye göç etmiş. Zahleli kendisi. Zahleli olduğu için Rum-Katolik olma olasılığı yüksek. Tabii onun da bakış açısı Trump ile aynı. Burada dikkat çekici şeylerden birisi şu: Trump’ın bir özel Ortadoğu temsilcisi var ama bize büyükelçi olarak atadığı Tom Barrack’ı aynı zamanda Suriye özel temsilcisi olarak görevlendirdi. 14 Mayıs’ta göreve başladı. Daha 15 gün geçmeden Ortadoğu siyasetinin en önemli figürlerinden birisi haline geldi. Türkiye, Ortadoğu ve bölge ülkeleri Tom Barrack’ın ağzına bakıyor, ne söyleyeceğini merak ediyor.”
‘Yeni Suriye ordusu, potansiyel bir bomba haline geliyor. Buralarda birkaç grubun yan yana gelip darbe yapma ihtimali yüksek bence’
Suriye’nin mevcut durumda en büyük problemlerinden birisinin Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile birlikte hareket etmiş yabancı cihatçılar olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Atlıoğlu, özellikle bu grupların tek merkezde toplanmasının oldukça zorlu bir süreç olacağına değindi. Atlıoğlu’na göre bu gruplar kontrol altına alınamazsa, askeri darbelere kadar gidebilecek istikrarsızlık süreçlerinin yaşanması muhtemel:
“Öte yandan İsrail faktörü var. İsrail tarafında, Trump’a yönelik huzursuzluklar var. Bunlar, Yemen’deki ateşkesten beri daha fazla gündemde. İsrail basını da bunu ifade ediyor. Ama bu ABD ve İsrail ilişkilerinin koptuğu anlamına gelmiyor. Amerika’nın askeri olarak İsrail’in önünü açma politikasının Trump döneminde yavaşladığı sonucu çıkabilir. Trump, ABD’nin ekonomik çıkarları bağlamında yeni bir düzen kurmak istiyor. Olayların merkezinde Suriye yer aldığı için, yeni devlet inşası sırasında buraya müdahil olan tüm aktörlere ‘aranızda kavga etmeyin’ diyor. ABD’nin Ortadoğu’da ekonomik çıkarları olduğu için kavga istemiyor. Kavga sadece İsrail ile alakalı değil. Körfez de ön planda. Tom Barrack’ın ayrıca Suudi Arabistan ve Katar ile de çok yakın ilişkileri var. Türkiye-Körfez arasında dengenin kurulması ve bu aktörlerin İsrail’e karşı tutumunun yumuşatılması, olayın bölgesel boyutu. Suriye içindeki boyutuna bakarsak eğer, merkezi hükümetle Fırat’ın doğusundaki SDG ilişkileri konusu var.
Trump, ekonomik çıkarlarını önceleyerek burada bir düzen kurmaya çalışıyor. Bu düzen ne kadar sürdürülebilir? Bu konuda ABD içinde de kuşkular var. ABD’nin ekonomik çıkarları elbette önemli Amerika için. Fakat mesela cihatçıların Suriye ordusuna entegrasyonu meselesi var. Kısa vadede ABD’ye faydası olabilir fakat uzun vadede Suriye’de ve Suriye’ye komşu ülkelerde problemlere yol açabilir. Cihatçılardan askeri birlikler kurulacak. Ek olarak bunlara SDG katılacak. Yeni Suriye ordusu, potansiyel bir bomba haline geliyor. Buralarda birkaç grubun yan yana gelip darbe yapma ihtimali yüksek bence. Suriye’nin bağımsızlığının ilk yıllarında peş peşe darbeler yaşanmıştı. Burada birleştirici bir unsur yok. Bu gruplar, neye dayalı olarak Suriye ordusu içinde yer alacaklar? Suriye’de vatan temelli bir birlik mi olacak? İslami bir birlik mi olacak? İdeolojileri de farklı bu grupların. Dini ve etnik parçalanmışlığın yanı sıra Suriye’de geleneksel olarak bölgesel parçalanmışlık vardır. Farklı bölgelerdeki güç odakları, birbirleriyle mücadele ederler. Yan yana koyarsanız cihatçıların Suriye ordusuna entegre edilmesi kısa vadede ülkelerine dönüşünü engelleyebilir ama uzun vadede sorunlar olabilir. IŞİD kampları meselesi var daha. Tüm bunları yan yana koyunca, Trump’ın Suriye’deki yeni yönetime niye sıcak davrandığını anlamak mümkün. Yeni yönetime ‘Bu tehlikeli adamları kontrol altında tut tutabildiğin kadar’ diyor. Ama bu, uzun vadede sorunlar ortaya çıkarabilir.
Tabii 2000’lerden beri yani Büyük Ortadoğu Projesi’nden beri, ABD’nin hep bir demokratikleşme söylemi vardı. Demokratik Ortadoğu kurulmasından bahsediyorlardı. Artık ABD’nin böyle bir söylemi yok. Ayrıca ABD ile Avrupa arasında da ayrışma olabilir. Demokrasiye bakış açıları da değişti. ABD’nin ne Körfez ülkeleriyle, ne Suriye, Lübnan gibi ülkelerde demokrasi kurulması zorlaması olmayacak gibi duruyor. Eğer bu yaklaşım devam ederse mesela Suriye ordusu içindeki cihatçılar Şam’ı ele geçirse, Amerika’nın çok fazla itirazı olmayabilir. Bu kadar çok tehlikeli adamın devlet yapısı içinde eritilmesi mümkün müdür? Bu daha sonra Batı’ya veya Suriye’ye terör eylemi olarak yansır mı? Bu kadar cihatçıyı Suriye’de topladığınız zaman dünyadaki tüm cihatçılar Suriye’ye gitmek isteyebilir. Vatandaşlık da verildiği için bu insanların akrabaları, arkadaşları veya siyasi yoldaşları, kendi ideolojilerini yaşayabilecekleri bir yer olarak Suriye’yi görebilir. Eskiden bu kaçak yollarla yapılıyordu ama artık legal yolla yapılabilir. Bu da yeni sorunlara yol açabilir. Burada yeni yönetime ve Ahmed eş-Şara’nın durumuna bakmak lazım. Colani’den Şara’ya geçiş oldu ama bu nereye gidecek? Ona da bakmak lazım. Şu ana kadar Batı memnun gözüküyor ama ekonomik olarak daha güçlendiğinde, iktidarı kendi kontrolü altına aldığında, orduya banzer bir silahlı güç kurduğunda, Ahmed eş-Şara’nın yolu nereye gider? Kimse bunu kestiremiyor.”
‘Suriye’nin toprak vermesini söylüyorlar’
ABD’nin Suriye’nin Golan Tepeleri’ni tamamen İsrail’e vermesini arzuladığını vurgulayan Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu’na göre, Suriye geçici hükümeti başkanı Ahmed eş-Şara’nın henüz İsrail’e karşı bir politika yürütecek gücü de mevcut değil:
“Suriye’nin toprak vermesini söylüyorlar. Yani Golan Tepeleri’nin tamamen İsrail’e verilmesini istiyorlar. Colani’nin çevresinde 3-4 aydır oluşan bir danışman kadrosu var. Veya Ahmed eş-Şara’yı destekleyen medya ekiplerine bakarsak, kaynak olarak başka ülkerin bunların arkasında olduğunu söylemek mümkün. İngiltere’yi görüyoruz burada. İdlib’ten itibaren İngiltere’nin sessiz gibi görünse de HTŞ ve Şara üzerinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Danışmanlar ve siyasiler yoluyla ABD’nin, Türkiye’nin, Suudi Arabistan’ın vs. yönlendirmelerine açık durumda Şara. Çok pragmatik bir lider. Böyle bir lider izlenimi vereceğini bir sene önce birisi söylese kimse inanmazdı. Bu hem pragmatizm hem realizm ile alakalı. Mevcut koşullarda İsrail’e karşı sert politika izlemesini beklemek mümkün değil. Burada küçük ayrıntılara dikkat çekmek lazım. Dün akşam saldırılar oldu. Suriye tarafından gönderilen füzeler boş araziye düştü. Filistinli gruplar sorumlu tutuldu.
Suriye’nin yeni yönetimi, direniş hareketi ile bağlantı kurarak Filistinli grupların Suriye’deki etkinliğini azaltıyor. Bunlar hep İsrail’e mesaj. Eli Cohen’in eşyaları iade edildi İsrailli bir ajandı Eli Cohen. Suriye medyasında çıkan haberlerde enterasan bir şey vardı. Golan Tepeleri için eski Suriye rejimi ‘İşgal edilmiş topraklar’ derdi. Yeni rejimin medyası ise ‘İsrail tarafı’ olarak bahsetti. Önemli bir detay bu. Buradan da yola çıkarsak, ABD belki cihatçılar konusunda baskı yapmıyor fakat İsrail ile ilişkileri normalleştirmek ve sınırın netleştirilmesi konusunda baskı yapıyor. İsrail de işi garanti altına almak için baskılarını sürdürüyor. Golan’ın tampon bölge değil, tamamen İsrail toprağı olması konusunda Şara’yı ikna etmeye çalışıyor olabilirler. Trump zaten ilk başkanlık döneminde de Golan’ın ilhakını kabul edeceğinin mesajını vermişti. Böyle bir şey yapılırsa İsrail tarafının da gerilimlere rağmen istediği şeyi ABD’den kopardığını söyleyebileceğiz. Bu yıl sonuna kadar bir şeyler ortaya koyulabilir. Bu sorun halledilmeden Suriye’nin diğer sorunlarını halletmesi kolay gözükmüyor.”
‘Suriye’deki rejim değişikliğinin Türkiye açısından sürpriz olduğunu söyleyebilirim’
Türkiye’nin 8 Aralık 2024’te Beşar Esad’ın devrilmesiyle birlikte Suriye sahasında etkinliğini artırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Atlıoğlu, diğer yandan Türkiye’nin yatırımlarının Ahmed eş-Şara’yı endişelendirebileceğini belirtti. Suriye’nin ekonomik darboğazdan kurtuluş reçetesi olarak sunduğu serbest piyasa ekonomisinin daha ciddi sorunlara yol açabileceğine dikkat çeken Atlıoğlu, şunları kaydetti:
“Suriye’deki rejim değişikliğinin Türkiye açısından sürpriz olduğunu söyleyebilirim. Türkiye tarafı da rejimin bu kadar hızlı düşeceğini beklemiyordu. HTŞ ve Şara üzerinde Türkiye’nin etkisi de 8 Aralık öncesinde çok fazla değildi. Türkiye de diğer ülkeler gibi hızlı hareket etti. Araplar bazen abartarak ifade ediyor fakat Suriye’de Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte en önemli aktörlerden birisi. Trump’ın yüzünü Türkiye’ye dönmesi, Türkiye’nin daha fazla etkinlik göstermesini sağlayabilir. Ancak Türkiye, iç savaş başladıktan sonra Suriye konusundaki öncelikli meselesini güvenliğe odaklamıştı. IŞİD’in de adı geçiyordu ama bununla birlikte PKK’nın Suriye kolu YPG, ve uzantısı SDG, bir tehdit olarak görülüyordu. Birkaç gündür bunun böyle olmadığını da anladık. Mazlum Kobani son ifadelerinde Türkiye ve SDG arasında iletişim kurulduğunu söyledi. Ben aslında bunu Türkiye’den yapılan açıklamalardan da anlıyorum. Belki Türkiye’deki hükümet de bölgeye Trump gibi bakmaya başlamış olabilir. Ekonomik çıkarlar öne çıkmış olabilir. En son Katar, ABD ve iki Türk şirketi bir konsorsiyum altında Suriye’de elektrik üretilmesi projesi ihalesini aldı. Devamı gelir mi bilmiyorum ama Türkiye’deki hükümet de kendisine yakın şirketler başta olmak üzere kendisine alan açmak istiyor. Eğer bunu bir serbest ticaret anlaşması ile bunu taçlandırabilirse büyük başarı olur. Şara’nın bu konuda tereddütleri var. Suriye artık eski Suriye değil. Devletçi bir ekonomi yok artık. Serbest piyasa ekonomisine geçiyorlar.
Bizim 1980’lerde Özal döneminde yaşadığımız sorunları hatırlayabilirsiniz. Ülke fakir ama kredi kartları kullanmaya başlayacaklar. Tüketim patlaması olacak. Projeleri düşünürsek, Türkiye gidip otoyol yapacak ve 30 yıl devlet garantisi verilecek. Benzerini Fransızlara Lazkiye Limanı’na yaptılar. Daha önce bu anlaşmalar 5-10 yıl olarak yapılıyordu. Yeni yönetimin ne kadar tecrübeli olduğunu bilmiyoruz. Devlet içerisinde yolsuzluk, rüşvet olacak mı? Eski rejimin kötü mirası devam edecek mi? Bunun için adil bir adalet sistemi kurulması gerekiyor. Şara’nın geçen Halep’te verdiği mesaj ‘Zalim yönetime karşı mücadele ettik, şimdi yoksullukla mücadele edeceğiz’ dedi. Peki bu gerçekten olabilecek mi? Serbest piyasa ekonomisinin olduğu bir ülkede sosyal meselelere ne kadar eğilmek mümkün? Altyapı ve üstyapı inşası lazım. Halkın çoğu fakir. Çok fazla dış müdahale var. Ama tüm bunlara rağmen Suriyelilerin çoğunda umut var. Demokrasi geleceğine inananların sayısı çok az ama ekonomik olarak belirli bir refah seviyesine ulaşmış bir toplum ortaya çıkarsa halk çok itiraz etmez. Suriyelilerin demokrasi algısı Batı veya Türkiye gibi değil.”