00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
11:00
5 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
12:40
9 dk
HABERLER
13:00
7 dk
MÜZİĞİN EFSANELERİ
13:37
6 dk
HABERLER
14:00
8 dk
HABERLER
15:00
6 dk
HABERLER
16:00
6 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
16:32
6 dk
HABERLER
17:00
7 dk
HABERLER
18:00
7 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
6 dk
SESLİ HABER
İsrail saldırılarında hangi silahları kullanıyor?
12:12
5 dk
OZEL HABER
ABD'nin Doğu Akdeniz'e gönderdiği uçak gemisinin tüm detayları
12:24
6 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
Türkiye neyi takip etti?
12:36
9 dk
SESLİ HABER
Konut seçiminde artık ilk sırada o var.
12:54
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
13:00
1 dk
ÖZEL RÖPORTAJ
Cem Gürdeniz: ‘Dünya savaşının çıkacağına inananlardan değilim’
13:09
34 dk
SESLİ HABER
Beyaz yakalılar İstanbul'da down*, Anadolu'da elayn*
13:51
4 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
14:00
1 dk
ÖZEL HABER
Rusya’nın hava savunma gücü
14:10
6 dk
SESLİ HABER
Reklamın yeni mecrası nereye kaydı ?
14:23
5 dk
ÖZEL RÖPORTAJ
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Radyo Sputnik’e konuştu
14:36
4 dk
SESLİ HABER
ABD basını: Askeri seçenekler Trump’ın masasında
14:48
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
ÖZEL RÖPORTAJ
Gazeteci Pepe Escobar, Radyo Sputnik’e konuştu
18:10
6 dk
ÖZEL HABER
Savaş teknolojisinin kısa tarihi: Füzenin izinde
18:23
8 dk
ÖZEL RÖPORTAJ
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Radyo Sputnik’e konuştu
19:07
4 dk
ÖZEL HABER
Küresel güç dengesi ve füze kapasiteleri
19:19
7 dk
ÖZEL RÖPORTAJ
Dr. Hazar Vural: 'Hedef İran rejimi değil, İran halkı'
20:30
20 dk
SESLİ HABER
Erdoğan ‘caydırıcılık’ dedi: Türkiye’nin füze ve uçak envanteri ne durumda?
22:30
6 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘ABD’nin kibrini, Çin’in sabrını gördük’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Gazeteci Gökhun Göçmen'e göre ticaret savaşlarında ABD'nin kibri, Çin'in ise sabrı öne çıktı. Cenevre'deki uzlaşıdaki gümrük oranı farkının ana sebebinin fentanil olduğunu belirten Göçmen, öte yandan ABD'nin 'Rusya ve Çin'in arasını açma' planlarının da gerçek dışı olduğunu vurguladı.
Haftasonu ABD ve Çin heyetleri, İsviçre'nin Cenevre kentinde bir araya geldi ve gümrük vergileri konusunda uzlaşıya vardı.
Çin, ABD ile İsviçre'nin Cenevre şehrinde yürütülen tarife müzakerelerinin ardından varılan tarife uzlaşmasını diyaloğa yönelik önemli bir adım olarak gördüğünü bildirdi. Çin Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, Cenevre'de gerçekleştirilen görüşmelerin iki ülkenin farklılıklarını eşit diyalog ve istişare yoluyla çözmeleri doğrultusunda atılmış önemli bir adım olduğu belirtildi.
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da aralarında Çin'in de olduğu ticaret ortaklarına ek gümrük vergileri açıklamıştı. Çin'in karşılık vermesiyle iki ülke arasında başlayan tarife restleşmesi sonunda ABD, Çin'e uyguladığı gümrük tarifesini yüzde 145'e kadar çıkartmış, Çin de ABD'ye yüzde 125 gümrük tarifesi getirmişti.
Washington yönetimi, diğer ülkelere getirdiği ek tarifeleri 90 gün ertelerken, Çin'e yönelik tarifeler yürürlüğe girmişti. Tırmanan ticari gerilim sonrası ABD'li ve Çinli yetkililer, 10-11 Mayıs'ta tarife müzakereleri için İsviçre'nin Cenevre şehrinde bir araya gelmiş ve karşılıklı gümrük vergilerini 90 gün boyunca düşürme kararı almıştı. Görüşmelerin ardından 14 Mayıs itibarıyla ABD'nin, Çin mallarına uyguladığı gümrük vergisini 90 gün için yüzde 145’ten yüzde 30’a, Çin'in de ABD mallarına uyguladığı vergiyi yüzde 125’ten yüzde 10’a düşürmesine karar verilmişti.
Cenevre'de ABD ve Çin arasında varılan uzlaşıyı, gümrük vergileri arasındaki yüzde 20 farkı, 9 Mayıs'taki Vladimir Putin - Şi Çinping görüşmesini ve ticaret savaşlarının geldiği son noktayı, gazeteci-yazar Gökhun Göçmen ile konuştuk.

‘Piyasalar bu uzlaşıyı benimsedi’

ABD Başkanı Donald Trump’ın Hazine Bakanı Scott Bessent’in “Çin ile köprüleri atma” söylemini terk ettiğine dikkat çeken Göçmen, piyasaların da Cenevre uzlaşısını benimsediğini kaydetti:
“Aslında Cenevre’de iki gün süren müzakerelerde uzlaşma sağlanması, benim için de biraz sürpriz oldu. Görüşmelerin ısınma turu olmasını bekliyordum ama hemen sonuç verdi. Bu aslında Amerikalıları da şaşırttı. Ticaret savaşlarının kazananı yoktur ama daha çok kaybedeni vardır. Ticaret savaşlarında ilk uzlaşı sağlandıysa; kimisi bunu ateşkes, kimisi büyük kavga öncesi sessizlik diyor, uzlaşının her şekilde bir kaybedeni yok. ‘Piyasalar bunu satın aldı’ diye bir deyim vardır. Uzlaşı sonrası piyasaya baktım: ABD doları, diğer para birimleri karşısında yüzde 1 değer kaybetti. Altının biraz düştüğünü gördüm. Demek ki yatırımcılar biraz daha dolara yöneldi. Amerikan borsasında adını çokça duyduğumuz Amazon ve Apple yüzde 8 üzeri yükseliş yaşadı. Çin’de Yuan, son 6 ayın en yüksek seviyesine geldi. Hong Kong borsasında da yüzde 5’lik bir yükselişe şahit olduk. Piyasalar bunu benimsedi demek ki. ABD, bu uzlaşıya göre yüzde 145 olan gümrük vergisini yüzde 30’a düşüreceğini söyledi. Çin de buna mukabil yüzde 125 olan vergiyi yüzde 10’a indirme kararı aldı. Çin’in aldığı farklı önlemler de vardı. Kimi Amerikalı şirketler kara listedeydi. Kimi şirketlere nadir toprak elementi satışı yapılmıyordu. Bu konularda da düzenleme yapılacağı söylendi. Ortak vizyon çizilmesi önemliydi. Taraflar, ikili ticari ilişkilerin tüm dünya için önemli olduğunu söyledi. Röportajlarda ve satır aralarında görüyoruz ki, mesela ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, ‘Çin ile ayrışma istemiyoruz’ dedi. ABD’nin moda tabirlerinden birisi ‘Çin ile köprüleri atmak istiyoruz’ söylemi. Şimdi ise risklerden arınma mesajı verildi Biden dönemini anımsatır biçimde. Burada gördüğüm şey burada kaybeden olmadığı. Ancak daha çok kazananlar var elbette.”

‘Gümrük vergisi farkının sebebi fentanil meselesi’

ABD’nin Cenevre uzlaşısı kapsamında Çin’e yüzde 30 gümrük vergisi uygulayacağını, Çin’in ise ABD’ye yüzde 10 tarife uygulayacağını dile getiren Gökhun Göçmen, bu farkın asıl sebebinin fentanil meselesi olduğunu ve Çin’in bu konuda işbirliğine hazır olduğunu aktardı:
“Bu 90 gün içerisinde konuşulacak konular var. Kim daha çok kazandı yerine taraflar ne istedi, ne aldı diye konuşmak lazım. Pek çok soru işareti var bu anlaşmada. Daha doğrusu insanların sorduğu sorulardan bir tanesi, neden ABD gümrük vergisini yüzde 30’da bırakırken, Çin yüzde 10’a kadar indirdi? Ortada asimetrik bir görüntü var. Aslında bugün Çin ve ABD arasında ticaret savaşlarını konuşuyorsak, bunu nisan ayından itibaren ele almamız lazım. Çünkü nisan ayından itibaren Donald Trump tüm dünyaya gümrük vergileri yağdırdı. Çin hariç hepsini askıya aldı. Çin ile de masaya oturduktan sonra nisan sonrası vergiler ele alındı. Hal böyle olunca, yüzde 30’luk vergiyi şöyle açıklamak zorundayız: Yüzde 10, ABD’nin taban gümrük vergisi ve bunu tüm ülkelere uyguluyor. Demek ki Çin’e ek yüzde 20 uygulanmış olacak. Peki bu gümrük tarifesi nereden geliyor? Bu vergi, ticaret savaşından ziyade meselenin fentanil boyutuyla alakalı. İlaç yapımında da kullanılan fentanil kimyasal maddesi, yanlış ellerin eline geçerse uyuşturucu yapımında kullanılıyor. Mart ayında Trump, Çin’i Fentanil girişini engellememekle suçlayarak yüzde 20 vergi getirmişti. Yani bu yüzde 20, ticaret savaşı olarak değil ayrı bir dosya olarak inceleniyor. Bu 90 günlük sürede Çin ve ABD arasında, fentanil meselesinin ele alınacağını göreceğiz ve tahminime göre büyük bir ilerleme kaydedilecek. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Cenevre’deki temsilcilerden birisiydi ve yaptığı açıklamada, ‘Çin’in ciddi olduğunu düşünüyorum’ ifadesini kullandı. Zaten Çin ciddi olmasaydı, ticaret temsilcilerinin yanında Kamu Güvenliği Bakanı’nı yollamazdı. Bu nedenle yüzde 20 üzerindeki çalışmalar devam edecektir. Eğer uzlaşı sağlanırsa, 90 günün neticesinde taraflar daha makul bir vergi üzerinde uzlaşabilir diye düşünmekteyim.”

‘ABD’nin kibrini, Çin’in sabrını gördük’

ABD ve Çin arasında 2020’de yapılan anlaşmaya karşın Amerika’nın son 5 yılda Çin ile ticaret açığını kapatamadığına dikkat çeken Gökhun Göçmen, Çin’in ayrıca gümrük vergilerine karşın Avrupa ve Asya ile ticaretini artırdığına dikkat çekti. Göçmen’e göre müzakereler için talepte bulunan taraf ABD olabilir:

“Buradaki asıl meselelerden birisi de Çin’in ne isteyip ne aldığı. Donald Trump’ın bu ticaret savaşına başlarken en büyük argümanı devasa ticaret açığıydı. 295 milyar dolarlık bir ticaret açığı vardı. ABD Başkanı bunu bir şekilde daraltmanın yollarını alıyor. Fakat biz Cenevre uzlaşısına bakınca, ticaret açığının nasıl kapatılacağına dair bir metin görmüyoruz. Şanslıyız ki ticaret savaşına ilk kez tanık olmuyoruz. 2020’de ticaret açığını kapatmaya dair bir anlaşma imzalanmıştı aslında. Çin, belirli bir oranda ABD’den tarım ürünü satın alacaktı. Bu önemli çünkü Trump seçmenleri tarımla uğraşıyor. Seçim yatırımı olarak da imzalanmıştı bu. Şu anki uzlaşıda ticaret açığını kapatmaya yönelik bir madde görmüyoruz. Trump’ın ikinci bir argümanı da sübvansiyon meselesiydi. Cenevre’de Çin’in bu konuda bir söz verdiğini, ABD’nin de talepte bulunduğunu görmüyoruz. Fikri mülkiyet gibi başlıklar da bu uzlaşıda yer almıyor. Peki bu konular ileride ele alınır mı? Elbette. 2020’de bu konularda uzlaşıp imzalar atılmıştı. Peki ne oldu bu süreçte? ABD’nin Çin’e karşı ticaret açığı kapanmadı. ABD bu süreçte sürekli olarak sübvansiyonları ve fikri mülkiyet hakları meselesini gündeme getirdi. Beyaz Saray’ın aynı şeyleri tekrarladığını görüyoruz. Çin’in de rekabet gücü artıyor ve bu konuda ABD’nin önüne geçiyor. Geleneksel sanayi mesela. Çin, ABD’den 20 kat fazla çimento, 17 kat fazla çelik, 200 kat fazla gemi üretiyor. Elektrikli araç ve güneş panelinde Çin hakim durumda. ABD, burada Çin’in rekabet gücünü ortadan kaldırmadığı müddetçe ki bu mümkün gözükmüyor zira anlaşmalar ile Çin rekabet gücünü teslim etmez, biz her şeyin tekrar ettiği bir noktaya düşeceğiz. Ekonomiyi, ticareti konuşuyoruz ama bu iş öyle bir yere geldi ki, dünyanın en büyük iki gücü bir prestij, hakimiyet mücadelesi içine girdi.

Öyle olmasa Çin sürekli Mao Zedong’un ‘Diz çökmeyeceğiz’ söylemlerine atıfta bulunmazdı. Diğer taraftan ABD de bu kadar büyük bir biçimde bunu maksimum baskı stratejisi haline getirmezdi. Elbette uzlaşı iki tarafın da ekonomisine yarayacak fakat siyaseten bir kaybeden olacak. Taraflar nereye geldi? ABD Başkanı Donald Trump, ‘Çin’e ihtiyacımız yok. Onların bize ihtiyacı var. Bu yüzden kapımı çalıp anlaşma talep edecekler’ dedi. Nisan ayından itibaren Çin’in ABD’ye ihracatı yüzde 21 oranında azaldı. Fakat ne tesadüftür ki Çin’in Asya’ya ticareti yüzde 21 arttı. İki ihtimal var: Ya Çin bölgeye ihracat yaparak ABD kaybını telafi etti ve 3. ülkeler üstünden dönüp ABD pazarına girdi. Avrupa ile ticareti yüzde 8 arttı. Trump’ın sandığı kadar Çinlilerin canı yanmamış olabilir. Trump ısrarla ‘Beni aradılar, görüşüyorlar’ dedi. Bu müzakereler başladıktan sonra Trump’a ‘Sizi kim aradı’ dediler. ‘Hepimiz bazen oyun oynarız. Ne var ki? Önemli olan kimin aradığı değil, aynı odada buluşmak’ dedi. Trump’ı anlatan müthiş bir anektod bu. Zaman ilerledikçe bunun siyasi bir izdüşümü olacak. Çin konumunu korudu. Çin taviz vermeye hazır tabii zira ABD ile ticaret yapmak çok kârlı bir iş. 295 milyar dolarlık ticaret açığı Çin lehine.

Çin, Amerikan pazarından büyük kazanç elde ediyor. Bunu kaybetmek istemeyecekler. Taviz vermeye hazırlar. Ama Çin, bunun bir siyasi hegemonya yarışı olmasını istemedi. Amerikalılar oyunu çok seviyor. Çin buna stratejik bir sabırla yanıt verdi. Çin temsilcisine müzakerelerden sonra hemen soruldu. Geç kalma meselesine değindi gazeteciler. ‘İyi bir yemek için hiçbir zaman geç kalınmaz’ dedi. Biz bu süreçte Amerikan baskısına ve kibrine tanıklık ederken aynı zamanda Çin sabrına da tanıklık etmiş olduk. Ticaret savaşlarında herkes kaybeder, anlaşmada herkes kazanır. İlk etapta ABD’nin vergileri daha yüksek. Fakat bu fentanil meselesi çözüldükten sonra daha dengeli hale gelecek. Ticaret açığı, sübvansiyonlar, fikri mülkiyet hakları vs. 2017, 2018, 2019 yıllarında Trump yönetimiyle görüşüldü. 2020’de anlaşma yapıldı. O anlaşma maddeleri yerine getirildi ancak Trump bugün hala ticaret açığını kapatamamaktan bahsediyor. Bu, imzayla yapılacak bir şey değil. Hiçbir anlaşma ile Çin’in büyümesinin durdurulması talep edilemez. Bunun sonucunda ilk uzlaşıyı böyle okuyabiliriz diye düşünüyorum.”

‘ABD’nin Rusya ve Çin’in arasını açma planı gerçek dışı’

ABD’nin Rusya ve Çin’in arasını açma stratejisini değerlendiren Göçmen, günümüzde Rusya ve Çin arasındaki bağın çok kuvvetli olduğunu ve Soğuk Savaş şartlarının artık bulunmadığını belirterek, Amerika’nın bu planının gerçek dışı olduğunu ifade etti:

“9 Mayıs’ın da röntgenini çekelim ve tarafların neler konuştuğunu ele alalım. Rusya ve Çin arası açılabilir mi? Şimdi ilk etapta 9 Mayıs öncesinde Şi Çinping, Rus basınına bir makale yazdı. Putin’in konuşması da önemliydi. Tarihsel vurgularla başladı. Şi Çinping’in ziyaretinin de asıl sebebi Nazi Almanyası’nın yenilmesinin 80. yıldönümüydü. Putin de Ukrayna krizinin başından bu yana yaptığı vurguları yineledi. Zamanında faşizme karşı verilen savaşı hatırlattı ve o faşizmin izdüşümü ile bugün mücadele ettiklerini belirtti. Çin de faşizmin yenilgiye uğratılmasının 80. yıldönümüne özel bir önem verdi. Eylül ayında Putin de iadeyi ziyarette bulunarak Çin’deki anma törenlerine katılacak. Çin de ‘Tarihin doğru kavranması’ yönünde bir irade beyanında bulundular. Tıpkı Ruslar gibi faşizmin Asya ayağını kendilerinin yenilgiye uğrattığından bahsettiler. Japon işgalinden bahsediyoruz burada. Tabii liderler bunu öğretmen gibi söylemiyor.

Günümüzdeki sorunlarla da paralellik çiziyorlar. Putin’in Ukrayna vurgusu bu bağlamda önemli. Aynı şekilde Çin’in neden bu kadar önem verdiğini şuradan anlayabiliriz: 2. Dünya Savaşı sona ererken Japonya, teslimiyet öncesinde Kahire Deklerasyonu imzaladı. Bunun Çin’i ilgilendiren en önemli kısmı, Tayvan’ın Çin’e ait olduğu ve Japon işgali altındaki Tayvan’ın Çin anakarasına iade edilmesi karara bağlandı. Bu nedenle 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan uluslararası sistem, Çin için önemli. Tabii o zaman Çin Komünist Partisi iktidarda değildi fakat bu deklerasyon önemliydi. Biz 9 Mayıs’ı konuşurken Asya’da savaş çanları da çalıyordu Pakistan ve Hindistan arasında. Neyse ki uzlaşıya vardılar. Çin, uluslararası barışa yaptıkları katkıları hatırlatmak istedi. 2. Dünya Savaşı sonrasında Barış İçinde Yaşamanın Beş Kuralı gibi dünyaya armağan ettikleri bazı anlaşmalar vardı. Tekrar bir oyun kurucu olarak sahneye çıkan Çin, 2. Dünya Savaşı anlaşmalarına önem verdi. Bunlar söylemsel kısımlar ama pratikte de önemli boyutlar var. Şi Çinping, on birinci defa Moskova’ya gitti. Liderler, 40 defa bir araya geldi. Önemli gündem maddelerini her zaman ele aldılar.

Öyle ki artık devlet başkanı seçildiğinde iki taraf derhal birbirini ziyaret ediyor. Gelenek haline geldi. Aralarında kişisel bir dostluk da var. Şi Çinping ve Putin doğum günlerini birlikte kutluyor. Putin, Şi’ye doğum gününde meşhur bir Rus dondurması gönderdi. Aralarında böyle bir muhabbet var. Tarihin yaprakları Şubat 2022’yi gösterdiği vakit, Rusya Ukrayna’ya harekat düzenlemeden önceki son yurt dışı adresi Pekin’di. Kış Olimpiyatları vardı. Orada muazzam bir anlaşma yapıldı. Siyaset bilimciler bu anlaşmayı arşivlemeli. Yeni Dönemde Stratejik Koordinasyon anlaşmasıydı. Yeni dönem, çok kutuplu dünya için tarafların daha cesur çalışacağı sinyalini verdi. NATO’nun genişlemesine karşı doğrudan bir ifade yer aldı. ABD’nin Asya-Pasifik politikaları doğrudan eleştirildi. Çinliler, resmi metinler hazırlarken genelde ABD’nin adını doğrudan anmak istemezler. Fakat bu belgede doğrudan ABD’nin adı yer aldı ve bu önemliydi. Koordinasyonda ise tarafların eylemleri koordine edeceği anlamı çıkıyor. Ticaret zaten rekor kırmıştı, Batı yaptırımları sonrası bu daha da yükseldi. Politik anlamda BRICS’in genişlemesiyle birlikte küresel güneyin ağırlığı arttı. Taraflar eşgüdümlü ilerledi.

9 Mayıs’taki anlaşma, Stratejik Koordinasyon’un daha da ilerletilmesi anlaşmasıydı. Küresel değişim ve ticaret savaşları göz önünde bulundurularak, tedarik zincirlerinin daha özerk ve dayanıklı hale getirilmesi konusunda anlaşıldı. Yerel paranın ticarette payının artması vurgulandı. Putin zaten Şi ile görüşmesinde ticaretin neredeyse tamamının yerel parayla yürüdüğünün altını çizdi. Tarım ve enerji gibi meselelerde yakın koordinasyondan bahsedildi. Kuşak-Yol ile Avrasya Ekonomik Ortaklığı gibi projelerin uyumlu hale getirilmesi gibi devasa projelere de tanıklık edeceğiz yakın zamanda. Putin, ‘Bizim ülkelerimiz arasındaki ilişki zamana ve mekana bağlı değildir. Üçüncü taraflar tarafından bozulamaz’ dedi. Bu çok önemli. Masada olmayan ABD’ye verilen bir mesajdı bu.

Bir süredir Amerika’da ‘Tersine Nixon’ planları var. Soğuk Savaş’ta ABD, Çin ve Sovyetler Birliği’nin arasını açma stratejisi yürütmüştü. 1949’da devrimden sonra fakir ve gelişmekte olan Çin’i yanına çeken ABD, Sovyetler’i izole etmek istedi ve bunda da başarılı oldu. Bugün Rusya’yı yanlarına çekip Çin’i yalnızlaştırmak istiyorlar ama bunun başarılı olması mümkün değil. O dönemde ABD’nin Sovyetler’in ve Çin’in arasını bozabileceği bir zemin vardı. Taraflar ideolojik rekabet halindeydi. Sosyalist bloğa kimin önderlik edeceği tartışması vardı. Öte yandan Çin ve Sovyetler Birliği sınır çatışmaları da yaşamıştı. ABD bu zemini değerlendirmişti. Soğuk Savaş’ta ABD’nin bir ayartma enstrümanı vardı. Para vardı. Çin’in paraya ihtiyacı vardı. Fakat bugün ABD, küresel anlamda tek hegemon güç değil. Çin kimi zaman ensesinde, kimi zaman önünde yer alıyor. Yani bugün artık rüşvetlerle bozulamayacak bir birliktelik var.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала